|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
şaşırtıcı |
surprising adj.
|
|
That's not surprising.
O şaşırtıcı değil.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
şaşırtıcı |
amazing adj.
|
|
In reality, it is amazing that they do not react more strongly than they in fact do.
Gerçekte gösterdiklerinden daha güçlü tepki vermemeleri şaşırtıcıdır.
More Sentences
|
General |
|
3 |
General |
inanmak (şaşırtıcı bir olaya) |
get over v.
|
|
I still can't get over the fact that you got fired!
Hâlâ kovulduğuna inanamıyorum!
More Sentences
|
4 |
General |
şaşırtıcı |
striking adj.
|
|
She bears a striking resemblance to Ingrid Bergman, one of the great cinema beauties.
O, büyük sinema güzelliklerinden biri olan Ingrid Bergman'a şaşırtıcı bir benzerlik taşımaktadır,
More Sentences
|
5 |
General |
şaşırtıcı |
staggering adj.
|
|
That is quite a staggering amount across the European Union every year.
Bu, her yıl Avrupa Birliği genelinde oldukça şaşırtıcı bir miktardır.
More Sentences
|
6 |
General |
şaşırtıcı |
perplexing adj.
|
|
It is perplexing that no greater attempts have been made at Member State level to spend the money available.
Mevcut paranın harcanması için Üye Devlet düzeyinde daha fazla girişimde bulunulmamış olması şaşırtıcıdır.
More Sentences
|
7 |
General |
şaşırtıcı |
amazing adj.
|
|
It is amazing that the Commission has seen fit to accept it in its current form.
Komisyonun bunu mevcut haliyle kabul etmeyi uygun görmesi şaşırtıcıdır.
More Sentences
|
8 |
General |
şaşırtıcı |
confusing adj.
|
|
It would be confusing.
O şaşırtıcı olurdu.
More Sentences
|
9 |
General |
şaşırtıcı |
confused adj.
|
|
His words confused me.
Onun sözleri beni şaşırttı.
More Sentences
|
10 |
General |
şaşırtıcı |
puzzling adj.
|
|
I shall confine myself quickly to two puzzling facts.
Kendimi hızlıca iki şaşırtıcı gerçekle sınırlayacağım.
More Sentences
|
11 |
General |
şaşırtıcı |
shocking adj.
|
|
In this respect, we find it extremely shocking that companies can make a profit from free blood donations.
Bu bağlamda şirketlerin ücretsiz kan bağışlarından kar elde edebilmelerini son derece şaşırtıcı buluyoruz.
More Sentences
|
12 |
General |
şaşırtıcı |
astounding adj.
|
|
Quite a few politicians have made astounding statements.
Birkaç politikacı şaşırtıcı açıklamalarda bulundu.
More Sentences
|
13 |
General |
şaşırtıcı |
baffling adj.
|
|
Firstly, I find the whole anti-road sentiment of this report baffling in the extreme.
Öncelikle, bu raporda yer alan karayolu karşıtı düşünceleri son derece şaşırtıcı buluyorum.
More Sentences
|
14 |
General |
şaşırtıcı |
incredible adj.
|
|
A good example of this is the incredible popularity of the belief in catastrophic "earth changes".
Bunun iyi bir örneği de dehşet verici "dünyevi değişimler"e olan şaşırtıcı yaygınlıktaki inanç.
More Sentences
|
15 |
General |
şaşırtıcı |
startling adj.
|
|
Doctors have discovered some startling facts.
Doktorlar bazı şaşırtıcı gerçekler keşfetti.
More Sentences
|
16 |
General |
şaşırtıcı |
astonishing adj.
|
|
The most astonishing statement came in fact from the finance ministers.
Aslında en şaşırtıcı açıklama maliye bakanlarından geldi.
More Sentences
|
17 |
General |
şaşırtıcı bir şekilde |
stunningly adv.
|
|
She was stunningly beautiful.
O şaşırtıcı bir şekilde güzeldi.
More Sentences
|
18 |
General |
şaşırtıcı bir şekilde |
surprisingly adv.
|
|
He is rather surprisingly in his house near Malaga in Spain.
İspanya'da Malaga yakınlarındaki evinde oldukça şaşırtıcı bir şekilde.
More Sentences
|
19 |
General |
şaşırtıcı bir şekilde |
amazingly adv.
|
|
Amazingly the leader of the opposition is now the prime minister.
Şaşırtıcı bir şekilde muhalefet lideri şu anda başbakan.
More Sentences
|
|
20 |
General |
şaşırtıcı bir biçimde |
surprisingly adv.
|
|
The doll was surprisingly lifelike.
Bebek şaşırtıcı bir biçimde canlı gibiydi.
More Sentences
|
21 |
General |
şaşırtıcı bir şekilde |
surprisingly adv.
|
|
It is also rather surprisingly still enjoying an economic growth rate of 4%.
Ayrıca şaşırtıcı bir şekilde hala %4'lük bir ekonomik büyüme oranına sahip.
More Sentences
|
22 |
General |
şaşırtıcı biçimde |
surprisingly adv.
|
|
Tom's French was surprisingly good.
Tom'un Fransızcası şaşırtıcı biçimde iyiydi.
More Sentences
|
Colloquial |
|
23 |
Colloquial |
oldukça şaşırtıcı |
pretty amazing adj.
|
|
It was a pretty amazing experience.
O oldukça şaşırtıcı bir deneyimdi.
More Sentences
|
24 |
Colloquial |
şaşırtıcı değil |
(it's) no wonder expr.
|
|
It is no wonder that most parents are opposed to the legalisation of cannabis.
Ebeveynlerin çoğunun esrarın yasallaşmasına karşı çıkması şaşırtıcı değildir.
More Sentences
|
25 |
Colloquial |
şaşırtıcı değil |
(it's) no wonder expr.
|
|
It is no wonder, then, that it arouses political opposition.
O halde bunun siyasi muhalefet uyandırması şaşırtıcı değil.
More Sentences
|
26 |
Colloquial |
şaşırtıcı şekilde |
as it happens expr.
|
|
Secondly, as it happens, the WTO disputes settlement procedure is still in its infancy.
İkinci olarak, DTÖ anlaşmazlıkların çözümü prosedürü, şaşırtıcı şekilde, henüz emekleme aşamasındadır.
More Sentences
|
Speaking |
|
27 |
Speaking |
ne kadar şaşırtıcı! |
how amazing! expr.
|
|
How amazing that your mother speaks six languages!
Annenin altı dil konuşması ne kadar şaşırtıcı!
More Sentences
|
General |
|
28 |
General |
şaşırtıcı şey |
twister n.
|
|
29 |
General |
şaşırtıcı şey |
puzzlement n.
|
|
30 |
General |
şaşırtıcı bir şey |
a new one on me n.
|
|
31 |
General |
şaşırtıcı kimse |
corker n.
|
|
32 |
General |
şaşırtıcı soru |
loaded question n.
|
|
33 |
General |
şaşırtıcı soru |
poser n.
|
|
34 |
General |
şaşırtıcı (durum) |
eye-opener n.
|
|
35 |
General |
şaşırtıcı (haber) |
eye-opener n.
|
|
36 |
General |
şaşırtıcı şey |
mind-bender n.
|
|
37 |
General |
şaşırtıcı benzerlik |
striking resemblance n.
|
|
38 |
General |
şaşırtıcı şey |
zinger n.
|
|
39 |
General |
şaşırtıcı şeyleri keşfetme/merak duygusu |
sense of wonder n.
|
|
|
40 |
General |
ani ve şaşırtıcı değişim |
switcheroo n.
|
|
41 |
General |
şaşırtıcı tarih |
amazing history n.
|
|
42 |
General |
şaşırtıcı fazlalık |
embarras de richesses n.
|
|
43 |
General |
şaşırtıcı şey |
thunderbolt n.
|
|
44 |
General |
şaşırtıcı şey |
thunderclap n.
|
|
45 |
General |
şaşırtıcı soru |
twister n.
|
|
46 |
General |
şaşırtıcı kimse |
unco n.
|
|
47 |
General |
şaşırtıcı haber |
unco n.
|
|
48 |
General |
şaşırtıcı bolluk |
embarras de richesses n.
|
|
49 |
General |
şaşırtıcı haber |
zinger n.
|
|
50 |
General |
tuhaf, şaşırtıcı ve yabancı olan çeşitli kişi veya objelerden oluşan grup veya derleme |
menagerie n.
|
|
51 |
General |
şaşırtıcı zorluk |
booby trap n.
|
|
52 |
General |
şaşırtıcı şey |
mindblower n.
|
|
53 |
General |
aniden şaşırtıcı şekilde belirme |
descent n.
|
|
54 |
General |
şaşırtıcı olay |
coup de foudre n.
|
|
55 |
General |
şaşırtıcı şey |
puzzler n.
|
|
56 |
General |
şaşırtıcı olay |
start n.
|
|
57 |
General |
şaşırtıcı olay |
surprisal [obsolete] n.
|
|
58 |
General |
şaşırtıcı şey |
surprise party n.
|
|
59 |
General |
şaşırtıcı |
nonplusing v.
|
|
60 |
General |
şaşırtıcı bulmak |
find something surprising v.
|
|
61 |
General |
şaşırtıcı derecede benzemek |
bear a striking resemblance to v.
|
|
62 |
General |
şaşırtıcı |
nonplussing v.
|
|
63 |
General |
şaşırtıcı bir miktar veya derecede ortaya çıkmak |
bloom v.
|
|
64 |
General |
şaşırtıcı veya heyecanlı bir ziyarette bulunmak |
descend v.
|
|
65 |
General |
şaşırtıcı |
enigmata adj.
|
|
66 |
General |
şaşırtıcı |
stumping adj.
|
|
67 |
General |
şaşırtıcı |
spectacular adj.
|
|
68 |
General |
çok şaşırtıcı |
startling adj.
|
|
69 |
General |
şaşırtıcı |
confounding adj.
|
|
70 |
General |
şaşırtıcı |
rum adj.
|
|
71 |
General |
şaşırtıcı |
dumbfounding adj.
|
|
72 |
General |
şaşırtıcı |
bewildering adj.
|
|
73 |
General |
şaşırtıcı |
spiny adj.
|
|
74 |
General |
şaşırtıcı |
mindbending adj.
|
|
75 |
General |
şaşırtıcı |
twisty adj.
|
|
76 |
General |
şaşırtıcı |
distractive adj.
|
|
77 |
General |
şaşırtıcı |
disconcerting adj.
|
|
78 |
General |
aşırı şaşırtıcı |
astounding adj.
|
|
79 |
General |
şaşırtıcı olmayan |
nonstriking adj.
|
|
|
80 |
General |
şaşırtıcı |
intriguing adj.
|
|
81 |
General |
şaşırtıcı |
unaccountable adj.
|
|
82 |
General |
şaşırtıcı |
unbelievable adj.
|
|
83 |
General |
şaşırtıcı |
dazzling adj.
|
|
84 |
General |
şaşırtıcı |
eye-opening adj.
|
|
85 |
General |
şaşırtıcı |
quite a sight adj.
|
|
86 |
General |
şaşırtıcı |
riddling adj.
|
|
87 |
General |
şaşırtıcı |
remarkable adj.
|
|
88 |
General |
şaşırtıcı |
unexpectant adj.
|
|
89 |
General |
şaşırtıcı |
épatant adj.
|
|
90 |
General |
şaşırtıcı olmayan |
unmiraculous adj.
|
|
91 |
General |
şaşırtıcı olmayan |
unstartling adj.
|
|
92 |
General |
şaşırtıcı olmayan |
unsurprising adj.
|
|
93 |
General |
şaşırtıcı |
hair-raising adj.
|
|
94 |
General |
şaşırtıcı |
queer adj.
|
|
95 |
General |
şaşırtıcı |
whapping adj.
|
|
96 |
General |
ne kadar şaşırtıcı |
what adj.
|
|
97 |
General |
ne kadar şaşırtıcı |
what adj.
|
|
98 |
General |
tasarım, işlev veya uygulama açısından şaşırtıcı derecede muhteşem olan |
wizardly adj.
|
|
99 |
General |
şaşırtıcı |
wondred adj.
|
|
100 |
General |
şaşırtıcı |
happening adj.
|
|
101 |
General |
şaşırtıcı |
horrifying adj.
|
|
102 |
General |
şaşırtıcı |
rich adj.
|
|
103 |
General |
şaşırtıcı |
odd adj.
|
|
104 |
General |
şaşırtıcı |
colossal adj.
|
|
105 |
General |
yön şaşırtıcı |
disorientating adj.
|
|
106 |
General |
şaşırtıcı |
crabby [obsolete] adj.
|
|
107 |
General |
şaşırtıcı |
fearful adj.
|
|
108 |
General |
şaşırtıcı |
phantastic adj.
|
|
109 |
General |
şaşırtıcı |
phantastical adj.
|
|
110 |
General |
şaşırtıcı |
precipitant adj.
|
|
111 |
General |
şaşırtıcı bir biçimde |
startlingly adv.
|
|
112 |
General |
şaşırtıcı bir şekilde |
flummoxedly adv.
|
|
113 |
General |
şaşırtıcı derecede |
impressively adv.
|
|
114 |
General |
şaşırtıcı bir şekilde |
disconcertingly adv.
|
|
115 |
General |
şaşırtıcı şekilde |
enigmatically adv.
|
|
116 |
General |
şaşırtıcı bir şekilde |
distractingly adv.
|
|
117 |
General |
şaşırtıcı bir biçimde |
strikingly adv.
|
|
118 |
General |
şaşırtıcı bir süratle |
by leaps and bounds adv.
|
|
119 |
General |
aşırı şaşırtıcı bir şekilde |
astoundingly adv.
|
|
120 |
General |
şaşırtıcı bir şekilde |
bewilderingly adv.
|
|
121 |
General |
şaşırtıcı bir şekilde |
witheringly adv.
|
|
122 |
General |
şaşırtıcı bir biçimde |
scandalously adv.
|
|
123 |
General |
şaşırtıcı olarak |
disconcertingly adv.
|
|
124 |
General |
şaşırtıcı derecede |
smashingly adv.
|
|
125 |
General |
şaşırtıcı biçimde |
phenomenally adv.
|
|
126 |
General |
daha da şaşırtıcı olan |
more surprisingly adv.
|
|
127 |
General |
daha da şaşırtıcı olarak |
more surprisingly adv.
|
|
128 |
General |
şaşırtıcı bir şekilde |
bafflingly adv.
|
|
129 |
General |
çok şaşırtıcı şekilde |
shockingly adv.
|
|
130 |
General |
şaşırtıcı derecede |
imposingly adv.
|
|
131 |
General |
şaşırtıcı bir şekilde |
strange adv.
|
|
132 |
General |
ani ve şaşırtıcı bir eylemi, değişimi, farkındalığı belirtmek için kullanılan bir ünlem |
whammo interj.
|
|
Phrasals |
|
133 |
Phrasals |
şaşırtıcı düzeyde iyileşmek |
turn around v.
|
|
134 |
Phrasals |
biri hakkında şaşırtıcı bir şey keşfetmek |
find someone out v.
|
|
Phrases |
|
135 |
Phrases |
şaşırtıcı şekilde |
funnily enough adv.
|
|
136 |
Phrases |
şaşırtıcı ve etkileyici (ironik bir şekilde kullanılır) |
no less expr.
|
|
137 |
Phrases |
şaşırtıcı gelmemek |
make it no surprise expr.
|
|
138 |
Phrases |
yeterince şaşırtıcı |
surprisingly enough expr.
|
|
139 |
Phrases |
şaşırtıcı olmayan bir şekilde |
in the ordinary way expr.
|
|
140 |
Phrases |
çarpıcı/şaşırtıcı |
to shout about expr.
|
|
Colloquial |
|
141 |
Colloquial |
can alıcı/şaşırtıcı nokta |
button n.
|
|
142 |
Colloquial |
pek şaşırtıcı olmayan bir olay |
standard fare n.
|
|
143 |
Colloquial |
sürpriz, şaşırtıcı şey |
curve ball n.
|
|
144 |
Colloquial |
şaşırtıcı şey |
eyepopper n.
|
|
145 |
Colloquial |
şaşırtıcı şey |
eye-popper n.
|
|
146 |
Colloquial |
sürpriz, şaşırtıcı şey |
curveball n.
|
|
147 |
Colloquial |
şaşırtıcı bir haber |
hell of a note n.
|
|
148 |
Colloquial |
şaşırtıcı bir şey yapmak |
punt v.
|
|
149 |
Colloquial |
şaşırtıcı olmak |
beat all v.
|
|
150 |
Colloquial |
çarpıcı/şaşırtıcı bir şey olmak |
be something to shout about v.
|
|
151 |
Colloquial |
şaşırtıcı/ilginç değil mi? |
can you beat it/that? expr.
|
|
152 |
Colloquial |
işin daha da şaşırtıcı yanı |
all the more amazing expr.
|
|
153 |
Colloquial |
şaşırtıcı değil |
(it's) small wonder expr.
|
|
154 |
Colloquial |
şaşırtıcı değil |
(it's) small wonder expr.
|
|
155 |
Colloquial |
şaşırtıcı şekilde |
as it just so happens expr.
|
|
156 |
Colloquial |
şaşırtıcı şekilde |
as it so happens expr.
|
|
157 |
Colloquial |
şaşırtıcı/beklenmedik bir şekilde |
as it turned out expr.
|
|
158 |
Colloquial |
şaşırtıcı/beklenmedik bir şekilde |
as things turned out expr.
|
|
159 |
Colloquial |
… (olması) şaşırtıcı değil |
it's no wonder (that)... expr.
|
|
160 |
Colloquial |
… (olması) şaşırtıcı değil |
it's small wonder (that)... expr.
|
|
161 |
Colloquial |
… (olması) şaşırtıcı değil |
it's little wonder (that)... expr.
|
|
162 |
Colloquial |
işte bu şaşırtıcı bir olay |
that's one for the (record) book expr.
|
|
163 |
Colloquial |
işte bu şaşırtıcı bir olay |
that's one for the (record) books expr.
|
|
164 |
Colloquial |
(aynı hata eleştiriyi yapan kişide de olduğu için) şaşırtıcı bir eleştiri |
that's rich [uk] expr.
|
|
165 |
Colloquial |
(aynı hata eleştiriyi yapan kişide de olduğu için) şaşırtıcı bir eleştiri! |
that's rich! expr.
|
|
166 |
Colloquial |
çok şaşırtıcı |
how about that, then exclam.
|
|
167 |
Colloquial |
çok şaşırtıcı/ilginç değil mi? |
how about that? exclam.
|
|
168 |
Colloquial |
aman ne şaşırtıcı |
surprise, surprise exclam.
|
|
Idioms |
|
169 |
Idioms |
şaşırtıcı/garip olay |
a rum go [dated] [uk] n.
|
|
170 |
Idioms |
şaşırtıcı bir haber |
a hell of a note n.
|
|
171 |
Idioms |
şaşırtıcı bir haber |
a surprising news n.
|
|
172 |
Idioms |
şaşırtıcı bir haber |
a shocking news n.
|
|
173 |
Idioms |
şaşırtıcı sır |
skeleton in the closet n.
|
|
174 |
Idioms |
şaşırtıcı sır |
skeletons in the closet n.
|
|
175 |
Idioms |
şaşırtıcı bir gelişme/olay |
a turn-up for the books n.
|
|
176 |
Idioms |
şaşırtıcı şey |
eighth wonder n.
|
|
177 |
Idioms |
şaşırtıcı olay |
eighth wonder n.
|
|
178 |
Idioms |
çok şaşırtıcı kimse |
a piece of work [us] n.
|
|
179 |
Idioms |
şaşırtıcı bir gelişme/olay |
a turn-up for the book n.
|
|
180 |
Idioms |
şaşırtıcı bir sürat |
leaps and bounds n.
|
|
181 |
Idioms |
hepsinden daha inanılmaz/şaşırtıcı olmak |
tear the rag off the bush [old-fashioned] v.
|
|
182 |
Idioms |
şaşırtıcı bir öneri, soru, olay olmak |
come from left field [us] v.
|
|
183 |
Idioms |
şaşırtıcı bir öneri, soru, olay olmak |
come out of left field [us] v.
|
|
184 |
Idioms |
şaşırtıcı derecede dostane/sıcak davranmak |
be as nice as pie v.
|
|
185 |
Idioms |
(birine) şaşırtıcı bir soru sormak, bilgi vermek |
throw (someone) a googly [uk] v.
|
|
186 |
Idioms |
birine şaşırtıcı sırlar vermek |
give someone an earful v.
|
|
187 |
Idioms |
şaşırtıcı bir şekilde odağını değiştirmek |
jump the rails v.
|
|
188 |
Idioms |
sarsıcı/şaşırtıcı şeyler yaşayacağı kesin olmak |
be in for a shock v.
|
|
189 |
Idioms |
sarsıcı/şaşırtıcı şeyler yaşayacağı kesin olmak |
be in for a surprise v.
|
|
190 |
Idioms |
hiç şaşırtıcı olmamak |
be par for the course v.
|
|
191 |
Idioms |
hiç şaşırtıcı olmamak |
be (about) par for the course v.
|
|
192 |
Idioms |
şaşırtıcı hikayeler anlatmak |
beat banagher [obsolete] v.
|
|
193 |
Idioms |
şaşırtıcı şekilde gelişmek/ilerlemek |
buck the trend v.
|
|
194 |
Idioms |
tv programcılığında dikkat çekmek/izleyiciyi tutmak için hileye, şaşırtıcı/akılalmaz bir şeye yer vermek |
jump the shark v.
|
|
195 |
Idioms |
tv programcılığında dikkat çekmek/izleyiciyi tutmak için hileye, şaşırtıcı/akılalmaz bir şeye baş vurmak |
jump the shark v.
|
|
196 |
Idioms |
(birine) şaşırtıcı sırlar vermek |
give (one) an earful v.
|
|
197 |
Idioms |
(bir şeye) şaşırtıcı şekilde benzemek |
look suspiciously like (something) v.
|
|
198 |
Idioms |
(bir şeye) şaşırtıcı şekilde benzemek |
look/sound suspiciously like something v.
|
|
199 |
Idioms |
şaşırtıcı |
hair raising adj.
|
|
200 |
Idioms |
şaşırtıcı |
eye-brow raising adj.
|
|
201 |
Idioms |
şaşırtıcı derecede dostane/sıcak |
nice as pie adj.
|
|
202 |
Idioms |
şaşırtıcı biçimde |
as if by magic adv.
|
|
203 |
Idioms |
şaşırtıcı bir süratle |
leaps and bounds adv.
|
|
204 |
Idioms |
şaşırtıcı değişiklikler |
twists and turns expr.
|
|
205 |
Idioms |
şaşırtıcı bir şekilde |
oddly enough expr.
|
|
206 |
Idioms |
şaşırtıcı değil |
(it's) little wonder expr.
|
|
207 |
Idioms |
(birinin) ... yapması şaşırtıcı/sürpriz olmaz/beni şaşırtmaz |
wouldn’t put it past someone (to do something) expr.
|
|
208 |
Idioms |
şaşırtıcı bir yerden |
from left field expr.
|
|
209 |
Idioms |
şaşırtıcı bir süratle |
by/in leaps and bounds expr.
|
|
210 |
Idioms |
şaşırtıcı olarak |
for a wonder expr.
|
|
211 |
Idioms |
işte bu şaşırtıcı |
there's one for (record) the book [us] expr.
|
|
212 |
Idioms |
işte bu şaşırtıcı |
there's one for (record) the books [us] expr.
|
|
Speaking |
|
213 |
Speaking |
çok şaşırtıcı |
how about that? expr.
|
|
214 |
Speaking |
işte bu şaşırtıcı! |
that's one for the books! expr.
|
|
215 |
Speaking |
işte bu şaşırtıcı! |
there's a turn-up for the books! expr.
|
|
216 |
Speaking |
işte bu şaşırtıcı! |
there's one for the books! expr.
|
|
217 |
Speaking |
işte bu şaşırtıcı! |
that's a turn-up for the books! expr.
|
|
218 |
Speaking |
şaşırtıcı |
it is incredible expr.
|
|
Textile |
|
219 |
Textile |
kontrast/şaşırtıcı renkleri olan (giysi) |
thunder-and-lightning adj.
|
|
Food Engineering |
|
220 |
Food Engineering |
şaşırtıcı |
baffle n.
|
|
Military |
|
221 |
Military |
şaşırtıcı füze |
diversionary missile n.
|
|
Theatre |
|
222 |
Theatre |
şaşırtıcı ve gösterişli prodüksiyonların olduğu tiyatro |
event theatre n.
|
|
Archaic |
|
223 |
Archaic |
şaşırtıcı |
amazeful adj.
|
|
224 |
Archaic |
şaşırtıcı |
mazeful adj.
|
|
225 |
Archaic |
şaşırtıcı bir şekilde |
wonder adv.
|
|
226 |
Archaic |
şaşırtıcı bir şekilde |
strangely adv.
|
|
Slang |
|
227 |
Slang |
ani ve şaşırtıcı değişim |
the old switcheroo n.
|
|
228 |
Slang |
şaşırtıcı derecede başarılı, çekici vb. kimse veya şey |
wow n.
|
|
229 |
Slang |
şaşırtıcı şekilde sırayla artma ve düşme |
dipsy doodle n.
|
|
230 |
Slang |
şaşırtıcı şekilde sırayla artma ve düşme |
dipsy doo n.
|
|
231 |
Slang |
olabilecek en şaşırtıcı şey olarak görülmek |
take the biscuit v.
|
|
232 |
Slang |
şaşırtıcı |
hellacious adj.
|
|
233 |
Slang |
şaşırtıcı ve ani sesi, eylemi veya olayı belirtmek için kullanılan bir ünlem |
whammo interj.
|
|
234 |
Slang |
şaşırtıcı |
va-va-voom expr.
|
|
235 |
Slang |
(bu) şaşırtıcı bir haber |
(that's) a hell of a note expr.
|
|