|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
kabul |
admission n.
|
|
For that reason the rapporteur has set aside considerable sums of money for the new Member State's admission to the EU.
Bu nedenle raportör, yeni Üye Devletin AB'ye kabulü için önemli miktarda para ayırmıştır.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
kabul |
acceptance n.
|
|
It addresses issues of sexuality and reproduction without ever referring to the acceptance of life.
Teklif, yaşamın kabulüne hiç değinmeden cinsellik ve üreme konularını ele almaktadır.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
kabul |
admittance n.
|
|
Admittance to Member State markets, however, remains at the discretion of the individual Member States.
Ancak, Üye Devlet pazarlarına kabul, münferit Üye Devletlerin takdirine bağlı olmaya devam etmektedir.
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
kabul etmek |
acknowledge v.
|
|
I believe that history will justifiably acknowledge her contribution, if the present negotiations bring permanent peace.
Mevcut müzakerelerin kalıcı barışı getirmesi halinde tarihin onun katkısını haklı olarak kabul edeceğine inanıyorum.
More Sentences
|
5 |
Common Usage |
kabul etmek |
accept v.
|
|
Will Syria fully accept Israel's existence and introduce democracy and the rule of law?
Suriye, İsrail'in varlığını tamamen kabul edip demokrasi ve hukukun üstünlüğünü getirecek mi?
More Sentences
|
6 |
Common Usage |
kabul etmek |
admit v.
|
|
Moreover, we must admit that we cannot regulate with 25 Member States in the same way as we have up to now.
Ayrıca, 25 Üye Devlet ile bugüne kadar olduğu gibi aynı şekilde düzenleme yapamayacağımızı da kabul etmeliyiz.
More Sentences
|
7 |
Common Usage |
kabul etmek |
approve v.
|
|
On behalf of the Commission, I can approve all the compromise amendments adopted by the Committee on Industry.
Komisyon adına Sanayi Komisyonu tarafından kabul edilen tüm uzlaşma değişikliklerini onaylayabilirim.
More Sentences
|
8 |
Common Usage |
kabul etmek |
agree v.
|
|
The Commission agrees, for example, with the proposal for an amendment tabled by the rapporteur on this issue.
Komisyon, örneğin, sözcü tarafından bu konuda sunulan değişiklik önerisini kabul etmektedir.
More Sentences
|
9 |
Common Usage |
kabul edilir |
acceptable adj.
|
|
There is no acceptable compromise on either the timetable or the scope of the liberalisation.
Ne zaman çizelgesi ne de serbestleşmenin kapsamı konusunda kabul edilebilir bir uzlaşma söz konusu değildir.
More Sentences
|
10 |
Common Usage |
kabul edilebilir |
admissible adj.
|
|
That petition was declared admissible by the Committee on Petitions.
Bu dilekçe Dilekçe Komitesi tarafından kabul edilebilir bulunmuştur.
More Sentences
|
General |
|
11 |
General |
geri kabul |
readmission n.
|
|
The same applies to the agreements on the readmission of sans-papiers sent to third countries.
Aynı durum üçüncü dünya ülkelerine gönderilen yasadışı göçmenlerin geri kabulüne ilişkin anlaşmalar için de geçerlidir.
More Sentences
|
12 |
General |
kabul etme |
acceptance n.
|
|
It will also continue to fight for Member States’ acceptance of this.
Ayrıca Üye Devletlerin bunu kabul etmesi için mücadele etmeye devam edecektir.
More Sentences
|
13 |
General |
kabul etme |
agreement n.
|
|
Those agreements are a political condition for adoption of the directive.
Bu anlaşmalar direktifin kabul edilmesi için siyasi bir koşuldur.
More Sentences
|
14 |
General |
kabul |
admittance n.
|
|
Admittance to Member State markets, however, remains at the discretion of the individual Member States.
Ancak, Üye Devlet pazarlarına kabul, münferit Üye Devletlerin takdirine bağlı olmaya devam etmektedir.
More Sentences
|
15 |
General |
kabul ediş |
conceding n.
|
|
This was conceded in the conciliation procedure.
Uzlaşma prosedüründe bu kabul edildi.
More Sentences
|
16 |
General |
kabul etme |
acknowledgement n.
|
|
Tom's acknowledgement that he stole the ring cleared the maid of suspicion.
Tom'un yüzüğü çaldığını kabul etmesi hizmetçinin şüphelerini giderdi.
More Sentences
|
17 |
General |
kabul |
recognition n.
|
|
It is sadly only a recognition of the very great difficulties that Wales faces.
Ne yazık ki bu, Galler'in karşı karşıya olduğu çok büyük zorlukların sadece bir kabulüdür.
More Sentences
|
18 |
General |
kabul töreni |
initiation n.
|
|
Many sects have initiation rituals for new members.
Birçok tarikatın yeni üyeler için kabul törenleri olur.
More Sentences
|
19 |
General |
kabul edilebilirlik |
admissibility n.
|
|
I wish to contest their admissibility on a purely legal basis.
Bunların kabul edilebilirliğine tamamen hukuki bir temelde itiraz etmek istiyorum.
More Sentences
|
|
20 |
General |
kabul edilebilirlik |
acceptability n.
|
|
The public acceptability of research in the Member States plays an important part in this.
Üye Devletlerde araştırmanın kamuoyu tarafından kabul edilebilirliği bu konuda önemli bir rol oynamaktadır.
More Sentences
|
21 |
General |
kabul |
reception n.
|
|
My fifth point is that we must also guarantee high-quality reception facilities.
Beşinci husus ise, kabul tesislerinin yüksek kalitede oluşunu garanti etmemiz gerektiğidir.
More Sentences
|
22 |
General |
kabul |
adoption n.
|
|
This characterises a debate that has not been easy, because the adoption of the Community patent is not a trivial issue.
Bu, kolay olmayan bir tartışmayı karakterize etmektedir, çünkü Topluluk patentinin kabulü önemsiz bir konu değildir.
More Sentences
|
23 |
General |
kabul |
acceptance n.
|
|
It addresses issues of sexuality and reproduction without ever referring to the acceptance of life.
Teklif, yaşamın kabulüne hiç değinmeden cinsellik ve üreme konularını ele almaktadır.
More Sentences
|
24 |
General |
kabul etme |
acknowledging n.
|
|
Now Trilog is discovering and acknowledging the special nature of CHP.
Şimdi Trilog CHP'nin özel doğasını keşfediyor ve kabul ediyor.
More Sentences
|
25 |
General |
genel kabul |
general acceptance n.
|
|
I welcome the general acceptance of this.
Bunun genel kabul görmesini memnuniyetle karşılıyorum.
More Sentences
|
26 |
General |
kabul konuşması |
acceptance speech n.
|
|
Tom gave an acceptance speech.
Tom bir kabul konuşması yaptı.
More Sentences
|
27 |
General |
kabul etme |
accepting n.
|
|
We all know that there was a very wide disparity between the various Member States' approaches to accepting refugees.
Çeşitli Üye Devletlerin mültecileri kabul etme yaklaşımları arasında çok büyük farklılıklar olduğunu hepimiz biliyoruz.
More Sentences
|
28 |
General |
kabul etme |
recognition n.
|
|
Top management's recognition of the issue was an important step forward.
Üst yönetimin meseleyi kabul etmesi ileriye doğru atılmış önemli bir adımdı.
More Sentences
|
29 |
General |
kabul |
approval n.
|
|
All these are principles which met with general approval in Biarritz.
Tüm bunlar Biarritz'de genel kabul gören ilkelerdir.
More Sentences
|
30 |
General |
kabul |
acknowledgment n.
|
|
It wasn't a friendly acknowledgment.
Bu dostça bir kabul değildi.
More Sentences
|
31 |
General |
ön kabul |
premise n.
|
|
His novel is based on the premise that history is not objective.
Romanı, tarihin objektif olmadığı ön kabulüne dayanıyor.
More Sentences
|
32 |
General |
kabul edilme |
accession n.
|
|
Conditions in prisons in accession countries are unacceptable, in our view.
Bize göre, katılım sürecindeki ülkelerdeki cezaevlerinin koşulları kabul edilemez.
More Sentences
|
33 |
General |
(hastaneye) kabul |
admission n.
|
|
They halted hospital admissions due to a bed shortage.
Yatak sıkıntısı nedeniyle hastaneye kabulleri durdurdular.
More Sentences
|
34 |
General |
kabul etmek |
assent to v.
|
|
Until that time there is simply no question of us being able to assent to it.
O zamana kadar bunu kabul etmemiz söz konusu olamaz.
More Sentences
|
35 |
General |
kabul etmek |
take v.
|
|
If you can take that on board, then I think we can have a reasonable dialogue with each other.
Eğer bunu kabul ederseniz, birbirimizle makul bir diyalog kurabileceğimizi düşünüyorum.
More Sentences
|
36 |
General |
kabul etmek |
say yes v.
|
|
Some feckless person in the Commission foolishly said yes, a 250 mg limit would be acceptable.
Komisyondaki bazı beceriksiz kişiler aptalca bir şekilde evet, 250 mg'lık bir sınır kabul edilebilir dedi.
More Sentences
|
37 |
General |
kabul etmemek |
reject v.
|
|
The rapporteur recommends that you reject 136 and accept 162.
Sözcü, 136'yı reddetmenizi ve 162'yi kabul etmenizi öneriyor.
More Sentences
|
38 |
General |
kabul etmek |
agree to v.
|
|
I hope the House will agree to provide this urgent and desperately needed support.
Umarım Meclis bu acil ve umutsuzca ihtiyaç duyulan desteği sağlamayı kabul eder.
More Sentences
|
Common Usage |
|
39 |
Common Usage |
kabul |
assent n.
|
|
|
40 |
Common Usage |
kabul etmeme/edilmeme |
rejection n.
|
|
41 |
Common Usage |
doğruluğunu kabul etmek |
acknowledge v.
|
|
42 |
Common Usage |
üyeliğe kabul etmek |
affiliate v.
|
|
43 |
Common Usage |
kabul edilmiş |
accepted adj.
|
|
44 |
Common Usage |
kabul edilebilir |
acceptable adj.
|
|
General |
|
45 |
General |
kabul |
acceptance bill n.
|
|
46 |
General |
kabul eden birim |
accepting unit n.
|
|
47 |
General |
kabul eden kimse |
receiver n.
|
|
48 |
General |
resmi kabul |
levee n.
|
|
49 |
General |
içten kabul |
cordial reception n.
|
|
50 |
General |
kabul etmeme veya reddetme hakkı |
refusal n.
|
|
51 |
General |
kabul günü |
visiting day n.
|
|
52 |
General |
vatandaşlığa kabul etme |
enfranchising n.
|
|
53 |
General |
kabul etmeme |
disavowal n.
|
|
54 |
General |
egemenliğini kabul etme |
homage n.
|
|
55 |
General |
kabul |
avow n.
|
|
56 |
General |
kabul |
acquiescence n.
|
|
57 |
General |
kabul |
espousal n.
|
|
58 |
General |
kabul |
ok n.
|
|
59 |
General |
kabul salonu |
hall n.
|
|
60 |
General |
çocuklar kabul etme |
acknowledgment of children n.
|
|
61 |
General |
kabul etme |
avow n.
|
|
62 |
General |
kabul |
agreement n.
|
|
63 |
General |
kabul edilebilirlik |
reasonableness n.
|
|
64 |
General |
kabul etme |
conceding n.
|
|
65 |
General |
kabul edilebilirlik |
acceptableness n.
|
|
66 |
General |
yabancı uyrukluğa kabul etme |
endenization n.
|
|
67 |
General |
kabul oyu |
ay n.
|
|
68 |
General |
zorla kabul ettirme |
imposition n.
|
|
69 |
General |
kazazede kabul merkezi |
survivor reception center n.
|
|
70 |
General |
kabul etme |
embracement n.
|
|
71 |
General |
kabul sınaması |
hazing n.
|
|
72 |
General |
genel kabul görmüş kural |
rule of a thumb n.
|
|
73 |
General |
icap ve kabul |
offer and acceptance n.
|
|
74 |
General |
vatandaşlığa kabul etme |
enfranchisement n.
|
|
75 |
General |
geçici kabul |
provisional acceptance n.
|
|
76 |
General |
kabul etme |
acceptingness n.
|
|
77 |
General |
kabul etme |
acquiescence n.
|
|
78 |
General |
kabul salonu |
chamber n.
|
|
79 |
General |
bir şeyin değerlendirilmesinde kabul edilen en yüksek seviye veya fiyat |
cap n.
|
|
|
80 |
General |
üyeliğe yeni kabul edilmiş kimse |
initiate n.
|
|
81 |
General |
kabul heyeti |
acceptance committee n.
|
|
82 |
General |
kabul odası |
reception room n.
|
|
83 |
General |
kabul |
allowance n.
|
|
84 |
General |
kabul eden |
acceptor n.
|
|
85 |
General |
geçmişte önemli veya ünlü oluşundan dolayı ilgi çekici kabul edilen atraksiyon |
historical attraction n.
|
|
86 |
General |
kabul haddi |
legal tender n.
|
|
87 |
General |
kabul etmeme |
disclamation n.
|
|
88 |
General |
uyrukluğa kabul etme |
endenization n.
|
|
89 |
General |
kabul şartlarının kolaylaştırılması |
easing of admission requirements n.
|
|
90 |
General |
mükemmel olduğu kabul edilen örnek |
paragon n.
|
|
91 |
General |
kabul eden kişi |
acceptor n.
|
|
92 |
General |
misafir kabul edilebilen oda veya salon (mutfak, banyo ve yatak odası dışındaki) |
reception room n.
|
|
93 |
General |
kabul edilmezlik |
inadmissibility n.
|
|
94 |
General |
sorgusuz kabul etme |
acquiescing n.
|
|
95 |
General |
kabul edilmez özür |
lame excuse n.
|
|
96 |
General |
genel olarak kabul gören inançlardan veya düşüncelerden sapma |
heterodoxy n.
|
|
97 |
General |
medya kabul merkezi |
media reception center n.
|
|
98 |
General |
müslümanlığı kabul edenler |
muslim converts n.
|
|
99 |
General |
kabul etmeyiş |
dissent from n.
|
|
100 |
General |
kabul edilip yürürlüğe girme (tasarı) |
passage n.
|
|
101 |
General |
kabul edici |
receptor n.
|
|
102 |
General |
kabul edilebilir hasar |
acceptable damage n.
|
|
103 |
General |
yurttaşlığa kabul |
naturalization n.
|
|
104 |
General |
kabul etme (bir gerçeği) |
acknowledgment n.
|
|
105 |
General |
üyeliğe kabul eden |
enroller n.
|
|
106 |
General |
üyeliğe kabul |
affiliation n.
|
|
107 |
General |
kabul olunmama |
rejection n.
|
|
108 |
General |
üyeliğe kabul töreni |
initiation n.
|
|
109 |
General |
kabul edilmiş dini esaslara zıt hindu dini |
jainism n.
|
|
110 |
General |
zorla kabul ettirme |
indoctrination n.
|
|
111 |
General |
bahisleri kabul eden bayi |
bookmaker n.
|
|
112 |
General |
kabul etme (vücut) |
take n.
|
|
113 |
General |
uyrukluğa kabul etme |
endenisation n.
|
|
114 |
General |
taoizmin kurucusu kabul edilen önemli bir çin filozofudur |
laotze n.
|
|
115 |
General |
yeniden kabul edilme |
readmission n.
|
|
116 |
General |
kabul töreni |
reception n.
|
|
117 |
General |
kabul edilen teçhizat |
agreed equipment n.
|
|
118 |
General |
kabul |
concession n.
|
|
119 |
General |
yenilgiyi kabul eden kimse |
defeatist n.
|
|
120 |
General |
kabul |
acceptation n.
|
|
121 |
General |
haklı olarak kabul edilme |
recognition n.
|
|
122 |
General |
kabul olunmuş doktrinlere karşı olan kimse |
heretic n.
|
|
123 |
General |
kabul oyu |
aye n.
|
|
124 |
General |
kabul edilebilirlik |
doneness n.
|
|
125 |
General |
kabul ettiren |
establisher n.
|
|
126 |
General |
kazanan tarafından yenilene zorla kabul ettirilen anlaşma |
diktat n.
|
|
127 |
General |
dince kabul olunmuş inançlara aykırı düşünce |
heresy n.
|
|
128 |
General |
yabancı uyrukluğa kabul etme |
endenisation n.
|
|
129 |
General |
kabul edilir risk |
acceptable risk n.
|
|
130 |
General |
bir devletin, hanedanın veya bir şehrin simgesi kabul edilen şekil |
rigging n.
|
|
131 |
General |
kabul |
permit n.
|
|
132 |
General |
kabul eden |
agreeing n.
|
|
133 |
General |
kabul etmeme |
impeachment n.
|
|
134 |
General |
yenilgiyi kabul etme |
defeatism n.
|
|
135 |
General |
resmen kabul edilmemiş fakat fiilen olmuş bir şey |
virtual n.
|
|
136 |
General |
kabul salonu |
reception room n.
|
|
137 |
General |
katolikliği kabul edenler |
catholic converts n.
|
|
138 |
General |
yenilgiyi kabul eden |
defeatist n.
|
|
139 |
General |
kabul etmeme |
refusal n.
|
|
140 |
General |
papazın verdiği ilmihal derslerine devam etme ve kiliseye üye olarak kabul edilme |
confirmation n.
|
|
141 |
General |
kabul birimi |
receiving unit n.
|
|
142 |
General |
kutsal kabul etme |
shrining n.
|
|
143 |
General |
kabul eden |
receiver n.
|
|
144 |
General |
kabul etmeme |
nonacceptance n.
|
|
145 |
General |
kabul salonu |
public room n.
|
|
146 |
General |
itiraz kabul etmezlik |
incontestability n.
|
|
147 |
General |
yeniden kabul |
readmission n.
|
|
148 |
General |
hristiyan ayinlerine kabul etmeyen |
excommunicator n.
|
|
149 |
General |
kabul süresi |
acceptance period n.
|
|
150 |
General |
kabul yoklaması |
acceptance inspection n.
|
|
151 |
General |
kabul |
acception n.
|
|
152 |
General |
yurttaşlığa kabul |
naturalisation n.
|
|
153 |
General |
kabul etmeyenler |
noes n.
|
|
154 |
General |
kabul edilmeme |
nonadmission n.
|
|
155 |
General |
kabul etmeme |
nonacquiescence n.
|
|
156 |
General |
kabul edilemezlik |
inadmissability n.
|
|
157 |
General |
kabul edilemezlik |
inadmissibility n.
|
|
158 |
General |
kabul seviyesi |
acceptance level n.
|
|
159 |
General |
kabul etmeme |
repudiating n.
|
|
160 |
General |
kabul etmeme |
unacceptance n.
|
|
161 |
General |
kabul edilememezlik |
unacceptability n.
|
|
162 |
General |
kabul etmeme |
unacceptability n.
|
|
163 |
General |
karşılıklı kabul |
mutual consent n.
|
|
164 |
General |
evlilik dışı ilişkilerin her iki eş tarafından da karşılıklı olarak kabul edildiği evlilik |
open marriage n.
|
|
165 |
General |
kabul edilebilir sapma |
allowable deviation n.
|
|
166 |
General |
kabul sayfası |
acceptance page n.
|
|
167 |
General |
kabul durumu |
acceptance status n.
|
|
168 |
General |
kabul standardı |
acceptance standard n.
|
|
169 |
General |
kabul edilebilir sapma sınırları |
acceptable tolerance limits n.
|
|
170 |
General |
kabul edilebilir kalite seviyesi |
acceptable quality level n.
|
|
171 |
General |
kabul tarihi |
date of ratification n.
|
|
172 |
General |
kendini zorla kabul ettirme |
ingratiation n.
|
|
173 |
General |
kabul |
drawing room n.
|
|
174 |
General |
kabul salonu |
drawing room n.
|
|
175 |
General |
suç olarak kabul etme |
criminalization n.
|
|
176 |
General |
suç olarak kabul etme |
criminalisation n.
|
|
177 |
General |
kabul edilebilir değer |
allowable value n.
|
|
178 |
General |
huzura kabul |
audience n.
|
|
179 |
General |
koşulsuz kabul |
clean acceptance n.
|
|
180 |
General |
kabul kurulu |
commissioning authority n.
|
|
181 |
General |
kabul planı |
commissioning plan n.
|
|
182 |
General |
kabul makamı |
commissioning authority n.
|
|
183 |
General |
kabul etme |
commissioning n.
|
|
184 |
General |
kiliseye kabul ayini |
confirmation n.
|
|
185 |
General |
kabul etmeme |
disapproval n.
|
|
186 |
General |
kabul edilmiş tamamlama tarihi |
date of substantial completion n.
|
|
187 |
General |
kesin kabul süresi |
defect liability period n.
|
|
188 |
General |
kesin kabul ölçümü |
final certificate measurement n.
|
|
189 |
General |
kesin kabul |
final acceptance n.
|
|
190 |
General |
kesin kabul raporu |
final certificate n.
|
|
191 |
General |
son kabul |
final acceptance n.
|
|
192 |
General |
kayıtsız şartsız kabul |
general acceptance n.
|
|
193 |
General |
kesin kabul |
general acceptance n.
|
|
194 |
General |
ergenlikte kendini kabul |
self-acceptance in adolescence n.
|
|
195 |
General |
kabul veya doğrulama ifade etmek için başını eğme |
niddle-noddle n.
|
|
196 |
General |
bilinen ve kabul görmüş ifadeler |
motherhood-and-applepie n.
|
|
197 |
General |
kendini kabul etme |
self-acceptance n.
|
|
198 |
General |
kendini kabul |
self-acceptance n.
|
|
199 |
General |
kabul veya doğrulama ifade etmek için başını eğme |
nid-nod n.
|
|
200 |
General |
kabul |
compliance n.
|
|
201 |
General |
doğru kabul etme |
credence n.
|
|
202 |
General |
kabul edilen kişi |
entrant n.
|
|
203 |
General |
kati kabul |
permanent acceptance n.
|
|
204 |
General |
kabul |
okay n.
|
|
205 |
General |
kısmen kabul |
partial acceptance n.
|
|
206 |
General |
bölümsel kabul |
partial acceptance n.
|
|
207 |
General |
muvakkat kabul |
provisional acceptance n.
|
|
208 |
General |
hüsnü kabul |
kind reception n.
|
|
209 |
General |
kabul deneyi |
reception test n.
|
|
210 |
General |
kabul edilebilir hız sınırı |
acceptable speed limit n.
|
|
211 |
General |
kabul |
sanction n.
|
|
212 |
General |
kabul edilebilir bitirme |
substantial performance n.
|
|
213 |
General |
son kabul tarihi |
final acceptance date n.
|
|
214 |
General |
hastaneye kabul |
admission in a hospital n.
|
|
215 |
General |
kabul etmeme |
exclusion n.
|
|
216 |
General |
kabul olunabilme |
admissibility n.
|
|
217 |
General |
genel kabul ilkeleri |
general principles for approval criteria n.
|
|
218 |
General |
kredi kabul |
credit acceptance n.
|
|
219 |
General |
genelgeçer kabul gören kural ve gelenekler |
mainstream n.
|
|
220 |
General |
sosyal kabul |
social acknowledgment n.
|
|
221 |
General |
(yahudilerde) yetişkinliğe kabul töreni |
bar mitzvah n.
|
|
222 |
General |
ağırlık ve uzunluk ölçüleri için kabul edilmiş yasal ölçü modeli |
etalon n.
|
|
223 |
General |
kabul edilebilir yanıt |
acceptable answer n.
|
|
224 |
General |
kabul edilebilir cevap |
acceptable answer n.
|
|
225 |
General |
kabul edilebilir hata |
acceptable mistake n.
|
|
226 |
General |
kabul edilebilir çeviri |
acceptable translation n.
|
|
227 |
General |
kabul edilebilir sonuçlar |
acceptable results n.
|
|
228 |
General |
kabul edilebilirlik |
likability n.
|
|
229 |
General |
kabul edilmezlik |
unacceptableness n.
|
|
230 |
General |
kabul edilmezlik |
unacceptability n.
|
|
231 |
General |
belli bir teknolojiyi yaymaya/kabul ettirmeye çalışan kişi |
technology evangelist n.
|
|
232 |
General |
allah kabul etsin |
may allah accept n.
|
|
233 |
General |
bebekken vaftiz edilmeyi kabul etmeyip yetişkinlikte bilinçli olarak vaftiz edilmeyi savunan |
anabaptist n.
|
|
234 |
General |
tüm sorumluluğu kabul etme |
assuming full responsibility n.
|
|
235 |
General |
bütün sorumluluğu kabul etme |
assuming full responsibility n.
|
|
236 |
General |
kabul etme |
acceptancy n.
|
|
237 |
General |
kabul |
acceptancy n.
|
|
238 |
General |
teknoloji kabul modeli |
technology acceptance model n.
|
|
239 |
General |
kabul tarihi |
acceptance date n.
|
|
240 |
General |
evrensel olarak kabul gören |
universal consent n.
|
|
241 |
General |
genel-geçer/herkesçe kabul/onay |
universal consent n.
|
|
242 |
General |
herhangi bir dinin kutsal kabul edilen yazıtlarını meydana getiren kitapların tümü |
canon of scripture n.
|
|
243 |
General |
herhangi bir dinin kutsal kabul edilen yazıtlarını meydana getiren kitapların tümü |
biblical canon n.
|
|
244 |
General |
sorgulanmaksızın kabul edilme durumu |
taken-for-grantedness n.
|
|
245 |
General |
kendiliğinden apaçık kabul edilen temel önerme |
axiom n.
|
|
246 |
General |
kabul oyu |
acclamation n.
|
|
247 |
General |
kabul eden |
accepter n.
|
|
248 |
General |
kabul etme |
avowal n.
|
|
249 |
General |
kiliseye kabul töreni |
confirmation n.
|
|
250 |
General |
yanlış olmasına rağmen genel anlamda kabul gören şey |
factoid n.
|
|
251 |
General |
zorla kabul ettirme |
obtrusion n.
|
|
252 |
General |
kabul edilebilir çözüm |
acceptable solution n.
|
|
253 |
General |
dünyaca benimsenmiş/kabul görmüş ifade/söylem |
universally valid statement n.
|
|
254 |
General |
kabul edilen telaffuz |
received pronunciation n.
|
|
255 |
General |
bankaca kabul edilirlik |
bankability n.
|
|
256 |
General |
itiraz kabul etmez şekilde konuşma |
pontification n.
|
|
257 |
General |
alınmış/kabul edilmiş bilgi |
received knowledge n.
|
|
258 |
General |
müşterisini kendi evinde kabul eden escort kız |
incall escort n.
|
|
259 |
General |
üniversite kabul sınavı |
matriculation n.
|
|
260 |
General |
kabul sınavı |
matriculation n.
|
|
261 |
General |
kişinin kullandığı veya giydiği, yeni veya farklı olarak kabul edilen ve başkalarının o kişiyi fark etmesi için tasarlanmış her türlü şey |
fashion statement n.
|
|
262 |
General |
yenilgiyi kabul eden yapı |
defeatist nature n.
|
|
263 |
General |
yenilgiyi kabul eden yapıda |
defeatist nature n.
|
|
264 |
General |
kabul |
accession n.
|
|
265 |
General |
koşulsuz kabul |
unconditional acceptance n.
|
|
266 |
General |
kabul etme |
avouchment n.
|
|
267 |
General |
kabul |
avouchment n.
|
|
268 |
General |
ön kabul |
pre-admission n.
|
|
269 |
General |
bir makama kabul edilen kişi |
acceptee n.
|
|
270 |
General |
kabul etmeye yatkınlık |
acceptivity n.
|
|
271 |
General |
kabul edebilirlik |
acceptivity n.
|
|
272 |
General |
kabul etmeye meyil |
acceptivity n.
|
|
273 |
General |
bir makamı kabul eden kişi |
acceptee n.
|
|
274 |
General |
kabul etme |
accedence n.
|
|
275 |
General |
herkesin kabul ettiği ortak nokta |
the common point everyone agrees n.
|
|
276 |
General |
küfürlü bir kelimenin toplum tarafından kabul edilecek şekilde değiştirilmesi |
taboo deformation n.
|
|
277 |
General |
kabul eden kişi |
acknowledger n.
|
|
278 |
General |
kabul salonu |
state room n.
|
|
279 |
General |
bir işi kabul etme daveti |
call n.
|
|
280 |
General |
toplumda kabul gören kuralların aksine davranan kimse |
sociopath n.
|
|
281 |
General |
kabul |
adhesion n.
|
|
282 |
General |
kabul edilmiş veya edilecek kimse |
admittee n.
|
|
283 |
General |
kabul eden kimse |
admitter n.
|
|
284 |
General |
kabul edilebilirlik |
adoptability n.
|
|
285 |
General |
kabul edilebilir |
adoptable n.
|
|
286 |
General |
kabul edici |
admitter n.
|
|
287 |
General |
kabul etme |
acquiescency n.
|
|
288 |
General |
üyeliğe kabul |
adfiliation n.
|
|
289 |
General |
vatandaşlığa kabul etme |
affranchisement n.
|
|
290 |
General |
kabul |
acquiescency n.
|
|
291 |
General |
kabul edilme |
acceptance n.
|
|
292 |
General |
doğru kabul etme |
acceptance n.
|
|
293 |
General |
sözcüğün kabul edilen anlamı |
acceptation n.
|
|
294 |
General |
doğru kabul etme |
acceptation n.
|
|
295 |
General |
kabul olunma |
accession n.
|
|
296 |
General |
bir piskopos ya da din adamına masasına kabul karşılığı ödenen kira |
table rent n.
|
|
297 |
General |
evine pansiyoner kabul eden kişi |
tabler n.
|
|
298 |
General |
evrensel kabul görmüş kurallar |
canon n.
|
|
299 |
General |
kabul etme |
agnition n.
|
|
300 |
General |
kabul eden taraf |
agreer n.
|
|
301 |
General |
yeniden öğrenciliğe kabul edilme |
readmittance n.
|
|
302 |
General |
yeniden üyeliğe kabul edilme |
readmittance n.
|
|
303 |
General |
yeniden kabul etme |
readmittance n.
|
|
304 |
General |
yeniden kabul etme |
readoption n.
|
|
305 |
General |
toplumca kabul edilmiş olma |
receivedness n.
|
|
306 |
General |
toplumca kabul görmüş olan şey |
receptary [obsolete] n.
|
|
307 |
General |
kabul odası |
reception n.
|
|
308 |
General |
kabul edilme |
recognizance [obsolete] n.
|
|
309 |
General |
kabul |
recognization n.
|
|
310 |
General |
kabul etme |
recognization n.
|
|
311 |
General |
kabul eden kimse |
recognizer n.
|
|
312 |
General |
tekrar kabul etme |
regrant n.
|
|
313 |
General |
kabul edilmeyen kimse |
rejectee n.
|
|
314 |
General |
kabul etmeyen kimse |
rejecter n.
|
|
315 |
General |
kabul etmeyen kimse |
rejectionist n.
|
|
316 |
General |
kabul etmeme |
rejectment n.
|
|
317 |
General |
kabul etmeme |
reluctation [obsolete] n.
|
|
318 |
General |
özellikle sanat yapmada veya onu algılamada, netlik ve tutarlılık beklemeksizin belirsizliği kabul edebilme becerisi |
negative capability n.
|
|
319 |
General |
kabul görmüş toplum ahlakı |
social ethics n.
|
|
320 |
General |
genel olarak kabul görmüş pratik kural |
thumb rule n.
|
|
321 |
General |
kabul edilebilirlik |
allowability n.
|
|
322 |
General |
kabul edilebilirlik |
allowableness n.
|
|
323 |
General |
kabul |
allowance [obsolete] n.
|
|
324 |
General |
damanın öncüsü olarak kabul edilen eski bir masa oyunu |
alquerque n.
|
|
325 |
General |
kabul edilebilir özellik |
acceptable face n.
|
|
326 |
General |
kabul edilebilir yan |
acceptable face n.
|
|
327 |
General |
kabul edilebilir akreditif |
acceptable letter of credit n.
|
|
328 |
General |
doğruluğu kabul edilmiş kaynak |
authority n.
|
|
329 |
General |
(genellikle isteksizce) kabul etme |
assenting n.
|
|
330 |
General |
(genellikle isteksizce) kabul etme |
accession n.
|
|
331 |
General |
önceden element olarak kabul edilen ve indirgenmesi zor olan metal oksitler |
earth n.
|
|
332 |
General |
kabul |
entrance n.
|
|
333 |
General |
genel kabul |
conventional wisdom n.
|
|
334 |
General |
hata kabul etmez olma |
unforgivingness n.
|
|
335 |
General |
abd ölçü birimleri sisteminde kabul edilen, kuru ürünlerin ağırlığını belirten ölçü birimi |
united states dry unit n.
|
|
336 |
General |
her şeyi kabul eden kimse |
yea-sayer n.
|
|
337 |
General |
her şeyi kabul eden kimse |
yeasayer n.
|
|
338 |
General |
her şeyi kabul eden kimse |
yea-sayer n.
|
|
339 |
General |
misafir kabul etme |
entertain [obsolete] n.
|
|
340 |
General |
kabul |
entree n.
|
|
341 |
General |
itiraz kabul etmeme |
unquestionableness n.
|
|
342 |
General |
değişimi kabul etmeme |
unregeneration n.
|
|
343 |
General |
kabul etmeme |
exclusion n.
|
|
344 |
General |
sadece üyelerini ve onların davetlilerini kabul eden, üyelerinde mekanın anahtarının bulunduğu bir gece kulübü |
key club n.
|
|
345 |
General |
sağlık tesisinde kabul salonu |
kursaal n.
|
|
346 |
General |
bir kişi veya bir sosyal grupça kabul edilen ahlaki değerler |
value orientation n.
|
|
347 |
General |
bir kişi veya bir sosyal grupça kabul edilen ahlaki değerler |
moral principle n.
|
|
348 |
General |
bir kişi veya bir sosyal grupça kabul edilen ahlaki değerler |
value-system n.
|
|
349 |
General |
birbirine yakın konumlanmış ve grup olarak kabul edilen bir dizi yer |
vicinage n.
|
|
350 |
General |
victoria döneminin simgesi olarak kabul edilen değerler |
victorian values n.
|
|
351 |
General |
viking özelliği olarak kabul edilen davranışlar |
vikingism n.
|
|
352 |
General |
ortak olarak kabul edilen metin |
vulgate n.
|
|
353 |
General |
incil'i imanın tek kuralı olarak kabul eden kimse |
biblist n.
|
|
354 |
General |
ikindi vaktinde sadece erkeklerin katıldığı saray kabul merasimi |
levee [uk] n.
|
|
355 |
General |
saraya kabul merasimine katılan konuklar |
levee [obsolete] n.
|
|
356 |
General |
açık havada yapılan parti, kabul töreni veya sergi gibi organizasyonlar için kurulan büyük bir çadır |
markee n.
|
|
357 |
General |
sayı piyangosunda bahisler için fiş kabul eden, kaydeden ve veren kimse |
writer n.
|
|
358 |
General |
(islamiyet'te veya hinduizm'de) kutsal kabul edilen dilenci keşiş |
fakir n.
|
|
359 |
General |
(islamiyet'te veya hinduizm'de) kutsal kabul edilen dilenci keşiş |
faquir n.
|
|
360 |
General |
yeni gelenlere kabul töreni |
hazing n.
|
|
361 |
General |
kabul edilemez davranış |
hogwash n.
|
|
362 |
General |
kabul edilemez tutum |
hogwash n.
|
|
363 |
General |
kutsal kabul edilen şey |
holy of holies n.
|
|
364 |
General |
dokunulmaz kabul edilen şey |
holy of holies n.
|
|
365 |
General |
kabul görmek için halkça onaylanan bir tavır sergileyen kimse |
hypocrite n.
|
|
366 |
General |
varlığını kabul etme |
hypostatization n.
|
|
367 |
General |
varlığı kabul edilmiş şey |
hypostatization n.
|
|
368 |
General |
varlığını kabul etme |
hypostatisation n.
|
|
369 |
General |
varlığı kabul edilmiş şey |
hypostatisation n.
|
|
370 |
General |
sadece üyelerine açıklanan ritüel, faaliyet veya öğretileri bulunan gizli bir topluluğa kabul edilmiş kimse |
mystic n.
|
|
371 |
General |
seçkin bir grubun belirli din, ırk, uluslara mensup kişileri gruba kabul etmemek üzere yaptıkları yazısız anlaşma |
gentleman's agreement n.
|
|
372 |
General |
seçkin bir grubun belirli din, ırk, uluslara mensup olan kişileri gruba kabul etmemek üzere yaptıkları yazısız anlaşma |
gentlemen's agreement n.
|
|
373 |
General |
yenilgiyi kabul etme |
giving up n.
|
|
374 |
General |
kabul gören bir şeyi koruyan kimse |
observer n.
|
|
375 |
General |
kabul etmeyen kimse |
decliner n.
|
|
376 |
General |
mutlak yaratıcı kudret olarak kabul edilen şey |
demiurge n.
|
|
377 |
General |
mutlak güç olarak kabul edilen varlık |
demiurge n.
|
|
378 |
General |
kabul etmeme |
demur n.
|
|
379 |
General |
vatandaşlığa kabul etme |
denizenation n.
|
|
380 |
General |
kabul etmeme |
depulsion n.
|
|
381 |
General |
kabul edilen düzey |
grade n.
|
|
382 |
General |
kabul edilen standart |
grade n.
|
|
383 |
General |
ingiltere'de bazı adli kurumların tatil olarak kabul ettiği günler |
grand days n.
|
|
384 |
General |
ingiltere'de bazı adli kurumların tatil olarak kabul ettiği günler |
dies non juridici n.
|
|
385 |
General |
kabul |
grant [obsolete] n.
|
|
386 |
General |
kabul ediş |
grant n.
|
|
387 |
General |
bir şeyin sorumluluğunu kabul eden veya güvence veren kimse |
guaranty n.
|
|
388 |
General |
bir birim olarak kabul edilen sekiz kişi |
octet n.
|
|
389 |
General |
bir birim olarak kabul edilen sekiz benzer şey |
octette n.
|
|
390 |
General |
bir birim olarak kabul edilen sekiz kişi |
octette n.
|
|
391 |
General |
kabul edilen giriş hakkı |
open-door n.
|
|
392 |
General |
kabul edilemez nokta |
rough n.
|
|
393 |
General |
kabul |
rout n.
|
|
394 |
General |
bahisleri kabul eden bayi |
runner n.
|
|
395 |
General |
kabul edilmiş toplumsal davranış normlarından belirgin şekilde ayrılma |
deviation n.
|
|
396 |
General |
dürtü veya duyguyu esas nesnesinden daha kabul gören bir şeye yönlendirme |
displacement n.
|
|
397 |
General |
kabul etmeyen kimse |
disprover [obsolete] n.
|
|
398 |
General |
kabul edilemez şey |
inadmissibility n.
|
|
399 |
General |
kabul edilir hale getirme |
ingratiation n.
|
|
400 |
General |
kabul ettiren şey |
ingratiation n.
|
|
401 |
General |
kabul ettiren şey |
ingratiation n.
|
|
402 |
General |
yenilgiyi kabul etmeme |
double cross n.
|
|
403 |
General |
içten gelerek kabul etme |
good will n.
|
|
404 |
General |
aşağı olarak görülen birini dengiymiş gibi kabul etme |
condescendence n.
|
|
405 |
General |
kabul |
condescension [obsolete] n.
|
|
406 |
General |
fiziksel bedenden ayrı hareket edebildiği kabul edilen ruh |
cowalker n.
|
|
407 |
General |
(kabul, katılım, erişim için) yol |
door n.
|
|
408 |
General |
kabul salonunda toplananlar |
drawing-room n.
|
|
409 |
General |
(tek bir bütün olarak kabul edilen) sıvı hacmi |
parcel n.
|
|
410 |
General |
kabul görmüş iş veya ilgi alanı |
pidgin n.
|
|
411 |
General |
kabul görmüş iş veya ilgi alanı |
pigeon n.
|
|
412 |
General |
değişiklikleri ve yeni fikirleri kabul etmek istemeyen kimse |
conservativist n.
|
|
413 |
General |
kabul edilebilirlik |
consonantness n.
|
|
414 |
General |
irdelemeden kabul etme |
content [obsolete] n.
|
|
415 |
General |
geleneklere göre övgü kabul edilen hareket |
coup n.
|
|
416 |
General |
(özellikle düşük kaliteli veya değersiz olduğu için) kabul edilmeyen şey |
cull n.
|
|
417 |
General |
kabul |
favor n.
|
|
418 |
General |
kabul |
favour n.
|
|
419 |
General |
kabul edilebilir görme |
favorable reception n.
|
|
420 |
General |
onaylayarak kabul verme |
favorable reception n.
|
|
421 |
General |
kabul edilebilir görme |
favourable reception n.
|
|
422 |
General |
onaylayarak kabul verme |
favourable reception n.
|
|
423 |
General |
kabul |
intromission n.
|
|
424 |
General |
kabul eden kimse |
intromitter n.
|
|
425 |
General |
kabul etme |
introreception n.
|
|
426 |
General |
kabul etmeye gönülsüzlük |
sales resistance n.
|
|
427 |
General |
kabul odası |
salutatory [obsolete] n.
|
|
428 |
General |
otorite kabul edilen temel kurallar bütünü |
decalogue n.
|
|
429 |
General |
zorla gerçeği kabul ettirme |
conviction n.
|
|
430 |
General |
kabul etmeme |
disavowance [obsolete] n.
|
|
431 |
General |
kabul etmeme |
disavowment n.
|
|
432 |
General |
insanların tanrısal kabul edilen nitelikleri |
the divine n.
|
|
433 |
General |
evlilik açısından denk kabul edilen kimse |
parti n.
|
|
434 |
General |
ön kabul |
preadmission n.
|
|
435 |
General |
ön kabul |
preclearance n.
|
|
436 |
General |
önceden kabul etme |
preconcertion n.
|
|
437 |
General |
kabul salonu |
presence [obsolete] n.
|
|
438 |
General |
kabul edilebilirlik |
publicness n.
|
|
439 |
General |
türünün en iyisi kabul edilen şey |
rolls-royce n.
|
|
440 |
General |
kabul edilen standartlara ters düşülen süreç veya durum |
scale n.
|
|
441 |
General |
kabul görmüş uygulamalara karşı çıkan kimse |
scofflaw n.
|
|
442 |
General |
öz kabul |
self acceptance n.
|
|
443 |
General |
kendini olduğun gibi kabul etme |
self acceptance n.
|
|
444 |
General |
sonuçları kabul etme |
shoulders n.
|
|
445 |
General |
sonuçları kabul etme |
shoulders n.
|
|
446 |
General |
aksi ispat edilinceye dek gerçek kabul edilen delil |
showing n.
|
|
447 |
General |
taşıyıcının, yer olduğu takdirde yolcuyu taşımayı kabul etmesi |
subject to load (sublo) n.
|
|
448 |
General |
ayıp kabul edilen sözcük/konu |
four-letter word n.
|
|
449 |
General |
doğru kabul edilene aykırı düşünce |
free thought n.
|
|
450 |
General |
kabul görmüş gelenek ve kurallarca kısıtlanmama |
freedom n.
|
|
451 |
General |
doğru kabul etme |
presumption n.
|
|
452 |
General |
genel kabul |
prevalency n.
|
|
453 |
General |
kişinin kabul etmek istemediği aşikar bir gerçeğe ulaşmaktan kaçınmak için dolambaçlı düşünmeye başvurması eylemi |
mental gymnastics n.
|
|
454 |
General |
(yaşam süresi hususunda belirleyici faktör olarak kabul edilen) önemli ilke |
stamen [obsolete] n.
|
|
455 |
General |
(yaşam süresi hususunda belirleyici faktör olarak kabul edilen) hayatta kalma kuvveti |
stamen [obsolete] n.
|
|
456 |
General |
kabul edilmiş ölçüm modeli |
standard of measurement n.
|
|
457 |
General |
toplulukta kabul görmeyen kimse |
stranger n.
|
|
458 |
General |
kabul konusu |
subject n.
|
|
459 |
General |
kabul konusu |
subject term n.
|
|
460 |
General |
kabul edilebilirlik |
sufferableness n.
|
|
461 |
General |
kabul |
sure thing n.
|
|
462 |
General |
kabul eden taraf |
acceptor n.
|
|
463 |
General |
kiliseye üye olarak kabul edilme |
confirmation n.
|
|
464 |
General |
tekrar kabul etmek |
readmit v.
|
|
465 |
General |
kendini kabul ettirmek |
make oneself accepted among v.
|
|
466 |
General |
kutsayarak kiliseye üye olarak kabul etmek |
confirm v.
|
|
467 |
General |
tekrar üyeliğe kabul etmek |
readmit v.
|
|
468 |
General |
yenilgiyi kabul etmek |
throw in the sponge v.
|
|
469 |
General |
uyrukluğa kabul etmek |
endenisen v.
|
|
470 |
General |
hile ile kabul ettirmek |
impose upon v.
|
|
471 |
General |
istemeyerek gitmek veya kabul etmek |
drag one's heels v.
|
|
472 |
General |
memnuniyetle kabul etmek |
embrace v.
|
|
473 |
General |
vatandaşlığa kabul etmek |
naturalize v.
|
|
474 |
General |
tekrar öğrenciliğe kabul etmek |
readmit v.
|
|
475 |
General |
kabul etmemek |
disapprove v.
|
|
476 |
General |
eşit kabul etmek |
bracket v.
|
|
477 |
General |
zorla kabul ettirmek |
enforce v.
|
|
478 |
General |
üyeliğe kabul etmek |
initiate v.
|
|
479 |
General |
kabul etmek |
avow oneself v.
|
|
480 |
General |
işi kabul etmek |
give in charge v.
|
|
481 |
General |
otoritesini kabul ettirmek |
assert oneself v.
|
|
482 |
General |
birinin teklifini kabul etmek |
take someone up on his offer v.
|
|
483 |
General |
kabul görmemek |
be not accepted v.
|
|
484 |
General |
evlatlığa kabul etmek |
adopt a child v.
|
|
485 |
General |
kabul etmek (bir gerçeği) |
acknowledge v.
|
|
486 |
General |
kabul etmek |
thole v.
|
|
487 |
General |
yenilgiyi kabul etmek |
throw in the towel v.
|
|
488 |
General |
kabul etmemek |
snowfall v.
|
|
489 |
General |
bir şeyi kabul ettirmek |
push something through v.
|
|
490 |
General |
kabul etmemek |
repudiate v.
|
|
491 |
General |
hileyle kabul ettirmek |
palm off v.
|
|
492 |
General |
zorla kabul ettirmek |
foist on v.
|
|
493 |
General |
törenle üyeliğe kabul etmek |
initiate into v.
|
|
494 |
General |
ispatsız olarak kabul ettirmek |
postulate v.
|
|
495 |
General |
kabul etmemek |
demur v.
|
|
496 |
General |
zorla kabul ettirmek |
obtrude v.
|
|
497 |
General |
birine bir şeyi ısrarla kabul ettirmeye çalışmak |
press something on someone v.
|
|
498 |
General |
meydan okuyanın çağrısını kabul etmek |
take up the gauntlet v.
|
|
499 |
General |
yurttaşlığa kabul etmek |
naturalize v.
|
|
500 |
General |
kabul etmek |
sustain v.
|
|