yaşatmak - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

yaşatmak



Sens de "yaşatmak" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 3 résultat(s)

Turc Anglais
General
yaşatmak keep somebody alive v.
yaşatmak sustain v.
yaşatmak survive v.

Sens de "yaşatmak" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 73 résultat(s)

Turc Anglais
General
anısını yaşatmak embalm v.
sonsuza dek yaşatmak eternize v.
değerleri yaşatmak keep the values alive v.
anısını yaşatmak imbalm v.
hatırasını yaşatmak cherish the memory of v.
ruhunu yaşatmak carry on the spirit v.
kültürel mirası yaşatmak conserve the cultural heritage v.
kültürel mirası yaşatmak maintain the cultural heritage v.
hayal kırıklığı yaşatmak disappoint v.
hayal kırıklığı yaşatmak let down v.
sonsuza dek yaşatmak eternise v.
anısını yaşatmak honour his/her/its memory v.
-in açlığını çektirmek/yaşatmak starve of v.
kalbinde yaşatmak entertain v.
(bir düşünceyi, duyguyu) kalbinde yaşatmak harbor v.
güç zehirlenmesi yaşatmak overpower v.
acı dolu tecrübeler yaşatmak scarify v.
(kötü bir şeyi) yaşatmak put through v.
Phrasals
(bir şeyi/hatırayı) tekrar yaşatmak sweep back to (something) v.
birine bir şey yaşatmak visit something upon someone v.
birine bir şey yaşatmak visit something on someone v.
(birine bir şey) yaşatmak visit (something) upon (one) v.
(birine bir şey) yaşatmak visit (something) upon (one) v.
(birine) bir zorluk yaşatmak/vermek afflict (one) with (something) v.
(birine) sıkıntı yaşatmak/vermek afflict (one) with (something) v.
(birine) bir zorluk yaşatmak/vermek afflict (one) with (something) v.
(birine) sıkıntı yaşatmak/vermek afflict (one) with (something) v.
(birine) yoğun haz/mutluluk yaşatmak bliss (one) out v.
(birine/bir şeye bir şeyin) açlığını/yokluğunu çektirmek/yaşatmak starve (someone or something) of (something) v.
Idioms
cehennemi yaşatmak give someone forty minutes of hell [us] v.
sıkıntılı/zor zamanlar yaşatmak give (one) a bumpy ride v.
sıkıntılı/zor zamanlar yaşatmak give somebody a bumpy ride v.
sürpriz yaşatmak be a revelation v.
sürpriz yaşatmak come as a revelation (to somebody) v.
birine hayatının şokunu yaşatmak give one the shock of one's life v.
birine zorlu/sıkıntılı anlar yaşatmak give somebody a rough time v.
bir yeri yaşatmak survive a place v.
birine zor anlar yaşatmak give somebody a hard time v.
(birine) hayatının korkusunu yaşatmak give (someone) the fright of (someone's) life v.
(birine) hayatının şokunu yaşatmak give (someone) the fright of (someone's) life v.
(birine) hayatının şaşkınlığını yaşatmak give (someone) the fright of (someone's) life v.
(birine) zor zamanlar yaşatmak give (one) gray hair v.
(birine büyük) şaşkınlık yaşatmak lay a (heavy) trip on (one) v.
birine (büyük) şaşkınlık yaşatmak lay a (heavy) trip on someone v.
(birine) zorluk yaşatmak give (one) a rough ride v.
(birine) sıkıntı vermek/yaşatmak give (one) a rough ride v.
(birine) zor zamanlar yaşatmak give (one) a rough ride v.
birine zorluk yaşatmak give somebody a rough ride v.
birine zor zamanlar yaşatmak give somebody a rough ride v.
şaşkınlık yaşatmak come as a revelation (to somebody) v.
şaşkınlık yaşatmak be a revelation (to somebody) v.
(birine) zor anlar yaşatmak give (one) a hard time v.
(birine) zor anlar yaşatmak give (one) a rough time v.
(birine) hak ettiğini yaşatmak/vermek give (one) what's coming (to one) v.
zor anlar yaşatmak give a hard time v.
birine zor zamanlar yaşatmak/zor zamanlar yaşamak give somebody a bumpy ride v.
birine sıkıntılı zamanlar yaşatmak/sıkıntılı zamanlar yaşamak give somebody a bumpy ride v.
birine zor zamanlar yaşatmak/zor zamanlar yaşamak have a bumpy ride v.
birine sıkıntılı zamanlar yaşatmak/sıkıntılı zamanlar yaşamak have a bumpy ride v.
birine zor zamanlar yaşatmak put somebody through the mill v.
(birine) zorluk yaratmak/yaşatmak put (one) through the hoop v.
(birine) kötü bir deneyim yaşatmak put (one) through the hoop v.
(birine) zorluk yaratmak/yaşatmak put (one) through the hoops v.
(birine) zorluk yaratmak/yaşatmak put (one) through the wringer v.
(birine) kötü bir deneyim yaşatmak put (one) through the wringer v.
Law
(birinin kargosuna kaçakçılık nedeniyle) hak kaybı yaşatmak infect v.
Marine
(denizcilere, yolculara) gemi kazası yaşatmak shipwreck v.
Football
rakip defansa zor anlar yaşatmak run the defence ragged v.
Archaic
sıkıntı yaşatmak stress v.
Slang
(birine) zor anlar yaşatmak break (one's) balls v.
(birine) zor anlar yaşatmak break (someone's) balls v.
(uyuşturucu) düşüş yaşatmak bring down v.
British Slang
beyin amcıklaması yaşatmak mindfuck v.