yanındaki - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

yanındaki



Sens de "yanındaki" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 1 résultat(s)

Turc Anglais
General
yanındaki side adj.

Sens de "yanındaki" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 55 résultat(s)

Turc Anglais
General
mutfak yanındaki bulaşık yıkanan ve kap kacak konulan oda scullery n.
çiftlik ambarı yanındaki avlu barnyard n.
evin yanındaki özel araba park yeri driveway n.
4. yüzyılın sonlarında platon’un öğrettiler verdiği atina’nın yanındaki koru veya bahçe academy n.
mutfak yanındaki bulaşık yıkanan ve kap kacak konulan oda back-kitchen n.
kilisede sunağın yanındaki duvarda bulunan dolap aumbry n.
kulübenin yanındaki bahçe kapısı lodge gate n.
kulübe yanındaki giriş kapısı lodge gate n.
kızılderililere özgü kafanın yanındaki saçların kesilip orta kısmındaki saçların bırakıldığı saç kesimi roach n.
fiksasyon noktası yanındaki skotom paracentral scotoma n.
at nalının önü veya yanındaki yukarı doğru çıkıntı clip n.
kapı yanındaki ufak pencere sidelight n.
diz ardı çukurunun iki yanındaki kirişleri keserek sakatlamak hamble v.
diz ardı çukurunun iki yanındaki kirişleri keserek sakatlamak hamel v.
hemen yanındaki next to prep.
Phrasals
kelini örtmek için kafanın yanındaki saçları yukarı doğru taramak comb over v.
Colloquial
çiftlerin yanındaki istenmeyen yalnız kimse gooseberry [uk] n.
hey sen arabanın yanındaki hey you by the car interj.
Idioms
dünyanın dört bir yanındaki insanların mutluluğu the gaiety of nations n.
Speaking
yanındaki şu güzel kız kim? who's that beautiful girl next to you? expr.
Chat Usage
yanındaki şu çirkin kız kim? who's that ugly girl next to you? expr.
yanındaki şu çirkin çocuk kim? who's that ugly boy next to you? expr.
Technical
makara bloğunun her iki yanındaki koruyucu kabuklar cheeks of a block n.
(cam işlemede) tav fırınının yanındaki ocak tisar n.
yanındaki kiriş next beam n.
aletin kabza veya tutamağının yanındaki kısım heel n.
(mobilyalarda) yanındaki ahşaba dik açıyla duran kaplama kenarlığı crossbanding n.
Automotive
(motosiklet, mobilet) sürücü ile yanındaki yolcu koltuğu buddy seat n.
Railway
rayın yanındaki karları sonrasında döner kar küreyici ile ortadan kaldırmak üzere rayın üzerine çeken özel donanımlı vagon snow crab n.
Marine
gizin direk yanındaki uç kısmı throat n.
gemi başı süsünün yanındaki mahmuzun her iki yanındaki oyma tahtalar trail boards n.
Anatomy
gözün her iki yanındaki kasları kontrol eden kafatası sinirleri trochlear n.
gözün her iki yanındaki kasları kontrol eden kafatası sinirleri trochlearis n.
gözün her iki yanındaki kasları kontrol eden kafatası sinirleri trochlear nerve n.
gözün her iki yanındaki kasları kontrol eden kafatası sinirleri fourth cranial nerve n.
kafatasının mastoid çıkıntısı yanındaki bölümüne ait veya ilgili paramastoid adj.
Optics
atmosferik ışık kırılması nedeniyle bir cismin yanındaki ikinci bir cisme göre görünen yerinin değişmesi differential refraction n.
Biology
ana lezyonun yanındaki küçük lezyon satellite n.
Zoology
örümcekler, eklem bacaklılar ve atnalı yengeçlerinde ağız yanındaki diş benzeri iki uzantıdan her biri chelicera n.
sfenoid kemiğin yanındaki kemiğe ait parasphenoid adj.
sfenoid kemiğin yanındaki kemik ile ilgili parasphenoid adj.
sfenoid kemiğin yanındaki kemiğe ait parasphenoidal adj.
sfenoid kemiğin yanındaki kemik ile ilgili parasphenoidal adj.
Botanic
istenen mahsulleri verme ihtimali düşük olup yanındaki ağaçlara zarar veren uzun ve ince ağaç whip n.
Apiculture
dilin her bir yanındaki parça paraglossa n.
Geology
yanındaki toprak tabakalarından ayrıştırılabilen belirli özelliklere sahip toprak katmanı horizon n.
Basketball
potanın iki yanındaki alanlar low post n.
Theatre
sahnenin her iki yanındaki görünmeyen alan wings n.
Printery
karakterin yanındaki ince çizgiler hairline n.
Reptiles
gövdelerinin iki yanındaki kanatsı deriler yardımıyla havada süzülebilen tropikal kertenkele flying dragon n.
gövdelerinin iki yanındaki kanatsı deriler yardımıyla havada süzülebilen tropikal kertenkele flying lizard n.
gövdelerinin iki yanındaki kanatsı deriler yardımıyla havada süzülebilen tropikal kertenkele dragon n.
Slang
birinin yanındaki yerine cep telefonuyla ilgilenmesi phubbing n.
yanındaki yerine cep telefonuyla ilgilenmek phub v.
British Slang
yatağın içinde osurup yanındaki kişiyi yorganın içine hapsetme dutch oven n.