side - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

side

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "side" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 99 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
side n. kenar
side n. taraf
side adj. yan
General
side n. taraftar
side n. hava
side n. yan yüz
side n. bölüm
side n. kibir
side n. yaka
side n. yön
side n. cihet
side n. kurum
side n. canip
side n. yamaç
side n. kıyı
side n. böğür
side n. fırka
side n. takım
side n. cephe
side n. çalım
side n. yan
side n. taraf
side n. yan yön
side n. tutulan taraf
side n. savunulan görüş
side n. baba tarafı
side n. desteklenen dava
side n. kitabın ön veya arka kapağı
side n. kasıntılık
side n. kibir
side v. desteklemek
side v. taraf tutmak
side v. tarafına gelmek
side v. kol kola yürümek
side v. yanında durmak
side v. (halat) kendi tarafına çekmek
side v. (kitap yüzü) kaplamak
side v. bir görüşü benimsemek
side v. bir davayı savunmak
side v. yana dönmek
side v. yana kıvrılmak
side v. yana doğru hareket etmek
side v. bir tarafta durmak
side v. sabit durmak
side v. tek tarafa hareket etmek
side adj. yanındaki
side adj. yandaki
side adj. bir yanda bulunan
side adj. ikinci derecede olan
side adj. ikinci derecede
side adj. ikincil
side adj. (kıyafet) efil efil
side adj. (kıyafet) dökümlü
side adv. bir tarafa
side adv. bir tarafta
side adv. bir taraftan
side adv. bir tarafça
Colloquial
side n. televizyon kanalı
Law
side n. mahkeme bölümü
side n. mahkeme birimi
Politics
side n. fırka
side n. parti
side n. taraftarlar
side v. tarafını tutmak
Technical
side n. destek
side n. kenar
side n. park lambası
side n. yan taraf
side n. yan
side n. yüz
side n. vida dişinin yan kenarı
side v. kenarlarla donatmak
side v. (kereste) yontarak belirli bir kalınlığa getirmek
side adj. tek taraflı
Marine
side n. borda
side n. kenar
side n. yan
side n. yan taraf
Gastronomy
side n. böğür
side n. pirzola et
side n. garnitür
side n. meze
side n. yan yemek
Forestry
side n. (gerekli ekipmanla beraber) kereste ayıklama ekibi
Geography
side n. sahil
side n. kıyı kenarı
side n. coğrafi bölge
side n. bölge sakinleri
Sport
side n. (snooker ve bilardoda) yan falso
side adj. (okçulukta) sağdan atılan
side adj. (okçulukta) sağ açıdan atış yapan
Card
side n. (kart oyununda) takım oyuncuları
Wagering
side n. (craps oyununda) yan bahis
Music
side n. bir plağın çalınan tarafı
side n. tek kayıtlı müzik seçkisi
Theatre
side n. (tiyatroda) oyun metni
side n. ezberlenen rol metni
Archaic
side n. anne tarafı
side v. (mezgit) dilimlemek

Sens de "side" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
side by side adv. yan yana
General
lee side n. rüzgar tarafı
side face n. profil
weather side n. rüzgara maruz taraf
the on side n. yakın taraf
european side n. avrupa yakası
side drum n. trampet
west side n. batı tarafı
side entrance n. yan giriş
the seamy side of life n. hayatın güçlüklerle dolu tarafı
side effect n. yan tesir
side view n. profil
top side n. üst kenar
side door n. yan kapı
boy's side n. erkek tarafı
inner side n. iç kısım
port side n. iskele
side order n. garnitür
side road n. yan yol
side street n. yan sokak
side stream n. kol ırmak
east side n. doğu tarafı
side dish n. baş yemek dışındaki yiyecek
left hand side n. sol kenar
side dish n. meze
lower side band n. alt kenar bandı
unpleasant side n. pot yeri
side effect n. yan etki
this side n. beri taraf
reverse side n. ters taraf
credit side n. alacaklı taraf
dark side of the moon n. ayın karanlıkta kalan tarafı
leeward side n. rüzgaraltı tarafı
bride's side n. kız tarafı
back side n. arka taraf
the under side of the chin n. sakak
the sun side of the picture n. işin güzel tarafı
upper side n. üst
ship's side n. gemi bordası
the father's side n. baba tarafı
opposite side n. karşı taraf
side road n. tali yol
the near side n. beri
side street n. tali yol
side lock of of hair n. zülüf
left side n. sol taraf
side issue n. ikincil mesele
debit side n. borçlu taraf
the hidden side of a matter n. perde arkası
side reaction n. yan etki
side order n. meze
anatolian side n. anadolu yakası
side dish n. garnitür
windward side n. rüzgar tarafı
girl's side n. kız tarafı
side whiskers n. favori
other side n. diğer taraf
weaker side n. zayıf yan
debtor side n. pasif
flip side n. diğer taraf (kaset, demir para)
side track n. yan kulvar
side track n. yan hat
side track n. yan şerit
west side n. batı yakası
side of the stream n. dere kenarı
side street n. ara sokak
side show n. küçük şov
alternative side street n. seçenekli yanyol
side mirror n. yan aynası
side slip n. savrulma
both side n. önlü arkalı
the other side of the medallion n. madalyonun öbür yüzü
the other side of the medallion n. madalyonun öteki yüzü
the other side of the medallion n. madalyonun diğer yüzü
dark side of the moon n. ayın karanlık kalan kısmı
mother's side n. ana tarafı
mother's side n. anne tarafı
father's side n. baba tarafı
distaff side n. anne tarafı
dorsal side n. sırt tarafı
grain side n. (deri) tüysüz yüz
flesh side n. arka yüz
supply-side economics n. arz ekonomisi
side-wheeler n. yandan çarklı
side-road n. anayola çıkan veya anayoldan ayrılan yol
face side n. işlenmiş yüz
face side n. görünür yüz
face side n. yüz
side length n. kenar uzunluğu
side cutter n. yankeski
side cutter pliers n. yankeski
wrong side n. arka yüz
wrong side n. ters yüz
the voice on the other side of the line n. telefonun diğer ucundaki ses
the voice on the other side of the line n. telefonun öteki ucundaki ses
the voice on the other side of the line n. telefonun ucundaki ses
side-lying position n. yan yatış pozisyonu
pool side n. havuz başı
side walk n. yaya kaldırımı
side walk n. kaldırım
our side n. tarafımız
side table n. yan sehpa
the other side n. öbür taraf
negative side n. olumsuz yön
positive side n. olumlu yön
attack side n. saldırı tarafı
attack side n. saldırı yönü
active side n. aktif taraf
passive side n. pasif taraf
outer side n. dış kısım
north/northern side n. kuzey tarafı
south/southern side n. güney tarafı
eastern side n. doğu kesimi
side trip n. yan gezi
the dark side n. karanlık taraf
other side of that wall n. duvarın diğer tarafı
side bet n. yan bahis
left side of the body n. vücudun sol kısmı/bölümü
right side of the body n. vücudun sağ kısmı/bölümü
side benefit n. yan fayda
side/secondary character n. yan karakter
loose side n. gevşek taraf
good side n. iyi yön
bad side n. kötü yön
good side n. iyi yan
bad side n. kötü yan
hair with a side parting n. yandan ayrılmış (taranmış) saç
debit side n. borç tarafı
handle side n. (tarak vb) tutma yeri
side of the forehead n. yan alın
either side n. her iki taraf
either side n. her iki taraftan biri
side benefit n. yan hak
asian side n. asya yakası
side note n. yan not
side note n. kenar notu
side salad n. ana yemeğin yanında verilen salata
side of bus n. otobüsün yanı
side of bus n. otobüsün yan tarafı
the length of the second side n. ikinci kenarın uzunluğu
my left side n. sol yanım
my left side n. sol tarafım
my right side n. sağ yanım
my right side n. sağ tarafım
the negative side of n. olumsuz yönü
the negative side of n. olumsuz tarafı
side arm n. belde taşınan silah
side arm n. kişinin belinde taşığını silah
side window holder n. yan cam tutucusu
side event n. yan etkinlik
side hustle n. yan uğraş
side hustle n. ek iş
sea side n. sahil
leere side n. sol taraf
leere side n. sol kenar
wind side n. rüzgar tarafı
wind side n. rüzgara maruz kalan taraf
blind side n. görüş açısı dışında kalan taraf
blind side n. dikkat edilmeyen taraf
bright side n. zor durumun iyi yanı
gospel side n. sunağın sol tarafı
gospel side n. mihrabın sol tarafı
off side n. atın sağ tarafı
ingle side n. ocakbaşı
ingle side n. ateş yanı
ingle side n. şömine yanı
weak side n. zaaf
weak side n. zayıf taraf
weak side n. zayıf yön
flesh side n. hayvan postunun iç tarafı
side [obsolete] n. kenar mahalleler
side [obsolete] n. varoşlar
side action n. yan etki
side overlap n. örtüşme
side overlap n. üzerini örtme
side overlap n. üzerine tam oturma
side overlap n. çakışma
side step n. kenara yerleştirilen basamak
side step n. yan merdiven
side step n. yanda yer alan basamak yapı
side table n. zigon sehpa
side table n. büfe olarak kullanılan büyük masa
side-glance n. yana bakış
side-glance n. yan bakış
side-glance n. üstünkörü inceleme
side-glance n. dolaylı atıf
side-glance n. dokundurma
side-impact protection n. araç yan darbe koruyucusu
side-look n. yan bakış
side-look n. yandan bakış
side piece n. kenar parçası
side piece n. kenarlık
side piece n. kenar aparatı
side-saddle n. kadınlar için tasarlanan bir eyer türü
side-taking n. taraf tutma
side-taking n. partizanlık yapma
side-taking n. bir kesimi savunma
side-taking n. bir davayı destekleme
side-wheeler n. yan yürüyen at
side-wheeler n. uygun adım yürüyen kimse
side-wheeler n. rahvan yürüyen at
side-whiskers n. favori
side button n. yan düğme
side text n. yan metin
side quest n. yan görev
sunny side n. güneş alan taraf
stand by somebody's side v. tarafını tutmak
get up on the wrong side of the bed v. ters tarafından kalkmak
side with somebody v. tarafını tutmak
take someone to one side v. birini bir yana çekmek
move to one side v. kaymak
wake up on the wrong side of bed v. ters tarafından kalkmak
keep on the right side of v. suyuna gitmek
laugh on the wrong side of one's mouth v. gülerken ağlamak
know which side one's bread is buttered v. bal alacak çiçeği bilmek
be on someone's side v. birine yararlı olmak
side with somebody v. yana olmak
be on the low side v. oldukça ucuz olmak
side with v. tarafını tutmak
be on someone's side v. birinin lehinde olmak
get out of the wrong side v. ters tarafından kalkmak
put something to one side v. bir kenara bırakmak
be on someone's side v. birinin tarafını tutmak
look on the bright side v. iyimser olmaya çalışmak
put on side v. hava atmak
be on the safe side v. ihtiyatlı davranmak
laugh on the other side of the mouth v. burnu sürtülmek
be on the high side v. oldukça pahalı olmak
know which side one's bread is buttered v. kan alacak damarı bilmek
put something to one side v. bir şeyi bir kenara bırakmak
put on one side v. sonraya bırakmak
be on someone's side v. birinden yana olmak
get on someone's good side v. birinin gözüne girmek
be on somebody's side v. tarafını tutmak
put some money on the side v. para ayırmak
put some money on the side v. bir kenara para ayırmak
be a side of v. taraf olmak
have right on one's side v. kendi açısından haklı olmak
go over the side of a ship v. aşırıya kaçmak
be on the safe side v. kendini emniyete almak
switch to the winning side v. kazanan tarafa geçmek
side-track v. asıl yapılması gereken şeyi ihmal edip başka şeylerle uğraşmak
side against v. -e karşı olmak
side-track v. asıl amacından caydırmak
be on the wild side v. çılgınca yaşamak
stay on someone’s good side v. (biriyle) ters düşmemek
keep on the right side of the law v. yasalara uygun davranmak
keep on the right side of v. sağ kolu olmak
keep on the right side of v. arkadaşça olmak
keep on the right side of v. canını sıkmamak
look on the bright side v. polyannacılık oynamak
be on someone's side v. yanında yer almak
be on someone's side v. tarafında yer almak
side with v. -den yana olmak
leave someone on the side of the highway v. birini otoyol kenarında bırakmak
find someone by the side of the road v. birini yolun kenarında bulmak
take a side v. taraf seçmek
make a friend from the other side of the world v. dünyanın diğer ucundan bir arkadaş edinmek
have adverse side effects of (something) v. (bir şeyin) üstünde kötü yan etkisi olmak
keep on the left side of something v. bir şeyin solundan gitmek
keep on the left side of something v. bir şeyin solunda kalmak/olmak
keep on the left-hand side of something v. bir şeyin solunda kalmak/olmak
keep on the left-hand side of something v. bir şeyin solundan gitmek
go on the left side of something v. bir şeyin solundan gitmek
overtake on the right-hand side v. (bir aracı) sağlamak
experience side effect v. yan etki görmek
come side by side v. yan yana gelmek
earn a side income v. ek gelir kazanmak
earn a side income v. ek gelir elde etmek
blind side v. şaşırtmak
broad-side v. (bir şeyin) yan tarafına çarpmak
side [dialect] v. (odayı) derleyip toparlamak
side [dialect] v. (masa) temizlemek
side [dialect] v. düzene sokmak
side [dialect] v. atmak
side [dialect] v. kenara koymak
side [dialect] v. elden çıkarmak
side-glance v. yandan bakmak
leaning to one side adj. yatık
leaning to one side adj. yatkın
low side-stream adj. az dumanlı
parliament-side adj. parlamento kanadındaki
bent to one side adj. yampiri
two side slit adj. iki yandan yırtmaçlı
wrong-side-out adj. ters yüz
wrong-side-out adj. ters yüz olmuş (giysi)
right-side up adj. üst tarafı yukarı bakan
right-side up adj. doğru yönde olan
right-side up adj. düzen içinde olan
right-side-out adj. doğru tarafı dışa bakan
right-side-up adj. üstü ve altı olan (nesneler)
right-side-up adj. düzen içinde olan
off-side adj. kabaca
off-side adj. kaba bir şekilde
off-side adj. zevksiz bir şekilde
off-side adj. kabalaştırarak
on the side adj. esas işe ek olan
on the side adj. esas gelire ek olan
on the side adj. ilaveten
on the side adj. fazladan
on the side adj. gizli
on the side adj. gizlice ve kanunsuzca yapılan
side by side adj. dip dibe duran
side by side adj. en yakında olan
side by side adj. dibinde olan
side by side adj. hemen yanında biten
side by side adj. adeta ensesinde olan
side by side adj. yakın ilişkili
side by side adj. bağlantılı
side by side adj. alakalı
side-on adj. aracın yan tarafında olan
side-on adj. aracın yan tarafını içeren
side-on adj. bir tarafa doğru olan
side-on adj. bir tarafa yönlendirilmiş
side-splitting adj. mutlu eden
side-splitting adj. neşelendiren
side-splitting adj. eğlendiren
side-splitting adj. (kahkaha) içten ve gürültülü
side-to-side adj. yan yana
side-to-side adj. dip dibe
side to side adv. yan yana
on the side adv. ikinci bir iş olarak
on the right side of the fence adv. kazanacak tarafla
on the right side adv. doğru tarafta
at his side adv. maiyetinde
on the father's side adv. baba tarafından
on the contrary side adv. ters tarafta
on the opposite side adv. karşı tarafta
on the side adv. bir de
along side adv. rıhtım yanında
toward the side adv. kenara doğru
on the side adv. ayrıca
on the paternal side adv. baba tarafından
by my side adv. yanımda
on the right side of the road adv. yolun sağ tarafında
on the mother's side adv. ana tarafından
right along side adv. yanı sıra
on the other side adv. diğer yandan
from one side adv. yandan
on the left-hand side adv. soldaki
on the right side adv. sağda
on the correct side adv. doğru tarafta
on my father's side adv. baba tarafımdan
on my mother's side adv. anne tarafımdan
from one side to the other other side adv. bir yandan diğer yana
on someone's side adv. birinden yana
at the side of adv. yanında
on the dark side adv. karanlık tarafta
right-side up adv. üst tarafı yukarı bakacak şekilde
right-side up adv. üstü yukarı bakarak
right-side up adv. doğru yönde
right-side up adv. düzen içinde
right-side up adv. düzen halinde
right-side-out adv. sağ taraftaki yüzeyi dışa bakacak şekilde döndürülerek
right-side-up adv. üst tarafı yukarı bakacak şekilde
right-side-up adv. doğru tarafı yukarı bakacak şekilde
off side adv. kabaca
off side adv. kaba bir şekilde
off side adv. zevksiz bir şekilde
off side adv. kabalaştırarak
on the shady side of adv. karşı tarafta
side-on adv. yüzü öne bakarak
side-on adv. yüzü dönük bir şekilde
side-saddle adv. yan binerek
side-saddle adv. yan binilen eyer üzerinde
side-saddle adv. kadınlara özgü eyer üzerinde
on the side of prep. leh
by the side of prep. yakınında
on the side of prep. lehinde
on the side of prep. tarafında
by the side of prep. yanı başında
side by side with prep. ile beraber
side by side with prep. yanında
ls (left side) abrev. sol taraf
on the shady side of prep. karşısında
Phrasals
side with someone v. desteklemek
motion someone to the side v. kenara geç diye işaret etmek
side with someone v. tarafından olmak
side with someone v. tarafına geçmek
side against (one) v. (birine) karşı olmak
side against (one) v. (birinin) karşısında durmak
side against (one) v. (birine) cephe almak
side against (one) v. (birine) karşı saf almak
side with (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) tarafını tutmak
side with (someone or something) v. (birinden/bir şeyden) yana olmak
side with (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) yanında/tarafında yer almak
side with (someone or something) v. (birini/bir şeyi) desteklemek
side with (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) tarafına geçmek
Phrases
the flip side of the coin n. madalyonun öbür yüzü
the flip side of the coin n. madalyonun öteki yüzü
the opposite side of the coin n. madalyonun öbür yüzü
the opposite side of the coin n. madalyonun öteki yüzü
each side n. her bir taraf
as a side note adv. bu arada
as a side note adv. ayrıca
as a side note adv. ek/ilave olarak
as a side note adv. buna ilaveten
on the minus side adv. işin kötü tarafı
on the plus side adv. işin iyi tarafı
right side up adv. üst tarafı yukarıda
right side up adv. doğru yönde
right side up adv. üst tarafı yukarı bakacak şekilde
right side up adv. doğru tarafı yukarı bakacak şekilde
on a side note expr. ayrıca
unknown side of expr. bilinmeyen yüzü
but on the bright side expr. fakat iyi tarafından bakarsak
on a side note expr. ilave olarak
looking on the bright side expr. iyi tarafından bakarsak
on the bright side expr. işin iyi yanı
on the bright side expr. işin iyi tarafı
side with expr. onun yanında
on the shady side of forty expr. kırkını geçmiş
from/on every side expr. her taraftan
from/on every side expr. her yandan
from/on every side expr. herkesten
from/on every side expr. her yönden
audi alteram partem (hear the other side) expr. (bir hükme varmadan önce) diğer tarafı dinleyelim
to be on the safe side expr. işi sağlama/garantiye almak için
to be on the safe side expr. ne olur ne olmaz diye
to be on the safe side expr. sonradan sıkıntı olmasın diye
Proverb
the apples on the other side of the wall are the sweetest komşunun tavuğu komşuya kaz, karısı da kız görünür
the apples on the other side of the wall are the sweetest komşunun tavuğu komşuya kaz görünür
the grass looks greener on the other side davulun sesi uzaktan hoş gelir
apples on the other side of the wall are the sweetest komşunun tavuğu komşuya kaz görünür
the grass looks greener on the other side hariçten gazel okumak kolaydır
the grass is always greener on the other side of the fence komşunun tavuğu komşuya kaz görünür
the grass is always greener on the other side of the fence davulun sesi uzaktan hoş gelir
the grass is always greener (on the other side) komşunun tavuğu komşuya kaz görünür
the grass is always greener (on the other side) davulun sesi uzaktan hoş gelir
the grass is greener on the other side komşunun tavuğu komşuya kaz görünür
the grass is greener on the other side davulun sesi uzaktan hoş gelir
Colloquial
one side of the coin n. olayın bir yönü
be on the safe side v. ayağını sağlam tahtaya basmak
bit on the side v. dostu olmak
bit on the side v. dost hayatı yaşamak
be on the safe side v. güvenlikte olmak
be on the safe side v. ihtiyatlı davranmak
be on the safe side v. kendini güvenceye almak
bit on the side v. metresi olmak
be on the safe side v. riski göze almamak
be on the safe side v. tedbiri elden bırakmamak
be on the safe side v. temkinli olmak
take to one side v. (birini) kenara çekmek
take to one side v. (birini) bir yana çekmek
this side of the black stump adv. bilinen dünya içinde
this side of the black stump adv. burada
this side of the black stump adv. buralarda
this side of the black stump adv. bu civarda
this side of the black stump adv. -nın bu yakasında
from side to side adv. bir taraftan diğer tarafa
from side to side adv. bir taraftan diğerine
look at the bright side expr. bir de iyi tarafından bak
on the other side expr. diğer taraftan
bit on the side expr. eşine sadık olmayan
to look at a positive side expr. işe olumlu yönünden bakarsak
on the side of the angels expr. iyi ve doğruların yanında
look at the bright side expr. iyi tarafından bak
on the side of the angels expr. iyi ve doğrulardan yana
look on the bright side expr. iyi tarafından bak
to look at a positive side expr. işe olumlu tarafından bakarsak
whose side are you on? expr. kimin tarafını tutuyorsun?
to look at a positive side expr. olaya iyi tarafından bakarsak
whose side are you on? expr. kimin tarafındasın?
on the other side expr. öte yandan
just this side of something expr. neredeyse
to look at a positive side expr. olaya iyi yönünden bakarsak
luck is on my side expr. şans benden yana
on one's side expr. tarafına
on one's side expr. tarafında
by the side of the road expr. yolun kenarında
this side of expr. -e yakın
this side of expr. '-den biraz az/önce
this side of expr. neredeyse …
one side exclam. kenara çekil
one side exclam. yoldan çekil
one side exclam. yana çekil
one side exclam. çekil
Idioms
a bit on the side n. metres
a lick with the rough side of the tongue n. sert bir dille eleştirme/yerme
a bit on the side n. kapatma
a lick with the rough side of the tongue n. verip veriştirme
a bit on the side n. kuma
a lick with the rough side of the tongue n. haşlama
a bit on the side n. gayrimeşru ilişki
a lick with the rough side of the tongue n. paylama
a bit on the side n. ek işten sağlanan gelir
a lick with the rough side of the tongue n. ağzına geleni söyleme
a bit on the side n. evlilik dışı ilişki yaşayan kişi
a bit on the side n. zani
a bit on the side n. zaniye
a bit on the side n. gayrimeşru ilişki
a bit on the side n. zina
a bit on the side n. ek işten elde edilen gelir
bit on the side n. evlilik dışı ilişki yaşayan kişi
bit on the side n. zani
bit on the side n. zaniye
right side of the tracks n. şehrin bakımlı ve güzel olan kısmı
right side of the tracks n. lüks mahalleler
a thorn in one's side n. baş belası
thorn in one's side n. baş belası