disrupt - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
disrupt bozmak v.
  • External events can sometimes influence them, or disrupt them.
  • Dış olaylar bazen onları etkileyebilir veya bozabilir.
  • We cannot, though, have a break, as that would disrupt the timetable.
  • Yine de ara veremeyiz, çünkü bu zaman çizelgesini bozar.
  • Future changes to the Directive must under no circumstances disrupt its content.
  • Direktif'te gelecekte yapılacak değişiklikler hiçbir şekilde Direktif'in içeriğini bozmamalıdır.
Show More (9)
disrupt kesintiye uğramak v.
  • The live broadcast was disrupted by a technical glitch.
  • Canlı yayın teknik bir arıza nedeniyle kesintiye uğradı.
Show More (-2)
disrupt bölmek v.
  • A small, but vocal minority, disrupted the meeting.
  • Küçük ama sesi çok çıkan bir azınlık toplantıyı böldü.
Show More (-2)
disrupt kesilmesine yol açmak (toplantının) v.
  • A small, but vocal minority, disrupted the meeting.
  • Küçük ama sesli bir azınlık, toplantının kesilmesine yol açtı.
Show More (-2)
disrupt aksatmak v.
  • Volcanic ash disrupted air travel.
  • Volkanik kül hava yolculuğunu aksattı.
Show More (-2)