İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | knock down f. | yıkmak | ||
I'll bet that iron guy's strong and could knock down a whole building. Bahse girerim o demir adam çok güçlüdür ve bütün bir binayı yıkabilir. More Sentences |
||||
Genel | knock down f. | devirmek | ||
The strong winds knocked down a lot of tree branches last night. Şiddetli rüzgar dün gece birçok ağaç dalını devirdi. More Sentences |
||||
Genel | knock down f. | indirmek (fiyatı) | ||
Could you knock down the price if I buy two? İki tane alırsam fiyatı indirir misin? More Sentences |
||||
Genel | knock down f. | yere sermek | ||
I saw a boy knocked down by a car. Bir arabanın yere serdiği bir çocuk gördüm. More Sentences |
||||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | knock down f. | devirmek | ||
The typhoon knocked down a tree in my yard. Tayfun bahçemdeki bir ağacı devirdi. More Sentences |
||||
Öbek Fiiller | knock down f. | yıkmak | ||
I'll bet that iron guy's strong and could knock down a whole building. Bahse girerim o demir adam güçlüdür ve koca bir binayı yıkabilir. More Sentences |
||||
Öbek Fiiller | knock down f. | düşürmek | ||
It asked for 33%, knocked down by the Council to 27%. 33 talep etmiş, Konsey tarafından %27'ye düşürülmüştür. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | knock down f. | mezatta çekici vurup malı son fiyatı verenin üzerine bırakmak | ||
Genel | knock down f. | sökmek | ||
Genel | knock down f. | fiyat kırmak | ||
Genel | knock down f. | yumrukla yere devirmek | ||
Genel | knock down f. | yok etmek | ||
Genel | knock down f. | vurup yere sermek | ||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | knock down f. | sökmek | ||
Öbek Fiiller | knock down f. | demonte etmek | ||
Öbek Fiiller | knock down f. | parçalarına ayırmak | ||
Öbek Fiiller | knock down f. | müzayedede satılmak | ||
Öbek Fiiller | knock down f. | müzayedede gitmek | ||
Öbek Fiiller | knock down f. | tokmak vurmak (müzayedede satılan parça için) | ||
Öbek Fiiller | knock down f. | fiyat düşürmek | ||
Öbek Fiiller | knock down f. | fiyat kırmak | ||
Öbek Fiiller | knock down f. | çarpmak (para vb) | ||
Öbek Fiiller | knock down f. | aşırmak | ||
Öbek Fiiller | knock down f. | çalmak | ||
Öbek Fiiller | knock down f. | cebe indirmek | ||
Öbek Fiiller | knock down f. | yere sermek/devirmek (rüzgar vb) | ||
Öbek Fiiller | knock down f. | bir şeyi veya birini yıkmak | ||
Öbek Fiiller | knock down f. | bir yerden aşağı düşürmek/atmak | ||
Öbek Fiiller | knock down f. | seviyesini düşürmek/azaltmak | ||
Öbek Fiiller | knock down f. | değerini düşürmek/azaltmak | ||
Öbek Fiiller | knock down f. | hızlı içmek | ||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | knock down f. | fiyat kırmak | ||
Ticaret/Ekonomi | knock down f. | ucuza satmak | ||
Ticaret/Ekonomi | knock down f. | fiyat düşürmek | ||
Ticaret/Ekonomi | knock down f. | kaliteyi düşürmek | ||
Slang | ||||
Argo | knock down f. | azaltmak | ||
Argo | knock down f. | düşürmek (miktar) | ||
Argo | knock down f. | indirim yapmak | ||
Argo | knock down f. | fiyatını düşürmek | ||
Argo | knock down f. | cebine koymak (para kazanarak) | ||
Argo | knock down f. | para kazanmak | ||
Argo | knock down f. | maaş almak | ||
Argo | knock down f. | kafaya dikmek | ||
Argo | knock down f. | devirmek (içkiyi kafaya dikerek) | ||
Argo | knock down f. | yuvarlamak (alkol) | ||
Argo | knock down f. | zom etmek | ||
Argo | knock down f. | devirmek (sarhoşluktan) | ||
Argo | knock down f. | yere sermek (sarhoşluktan) | ||
Argo | knock down f. | leyla etmek |