Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Geçmiş
üstün bir
"üstün bir"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
Idioms
1
Deyim
üstün bir
a peach of a (something)
s.
"üstün bir"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 142 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
kişinin kendinden daha üstün bir insanın kendisine aşık olduğuna inanması
clerambault's syndrome
i.
2
Genel
kişinin kendinden daha üstün bir insanın kendisine aşık olduğuna inanması
erotomania
i.
3
Genel
bir dini inancın diğerlerinden üstün olduğuna dair tutum
triumphalism
i.
4
Genel
(bir şeye) kendisinden üstün birine bağlı olarak sahip olan kimse
underpossessor
i.
5
Genel
bir kimsenin üstün olduğu alan
kingdom
i.
6
Genel
tartışma ve münazaralarda kullanılan, karşı tarafın gerçek önermesini daha zayıf bir sav ile değiştirip çürüterek üstün gelindiği yanılsamasını yaratan bir taktik
man of straw
i.
7
Genel
üstün konumdaki bir hükümdara benzeyen kimse
monarch
i.
8
Genel
kendinden açık bir şekilde üstün rakibi yenen taraf
giant killer
i.
9
Genel
kendinden daha büyük veya üstün bir rakibi yenen taraf
giant-killer
i.
10
Genel
belirli bir alanda üstün başarısı ile tanınan kimse
great
i.
11
Genel
bir gömlek üstün olmak
be a cut above
f.
12
Genel
bir gömlek üstün olmak
have an edge on
f.
13
Genel
bir tartışmada üstün çıkmak
argue someone down
f.
14
Genel
bir kimseye karşı üstün olduğunu hissettirmeye çalışmak
pull
f.
15
Genel
bir gömlek üstün
a cut above
s.
16
Genel
-den bir gömlek üstün
a cut above
s.
17
Genel
üstün veya gerçek dışı bir mükemmelliğe sahip
fairy-tale
s.
18
Genel
bir yarışmacının diğerine açık ara üstün olması ile nitelenen
one-sided
s.
19
Genel
üstün bir kuvvetle zapt edilmiş
overborne
s.
20
Genel
üstün bir şekilde
goldenly
zf.
21
Genel
üstün bir konumda
thereover
zf.
22
Genel
üstün bir biçimde
excellently
zf.
23
Genel
üstün bir şekilde
famously
zf.
24
Genel
üstün bir şekilde
primely
zf.
25
Genel
üstün bir şekilde
superior
zf.
26
Genel
üstün anlamını veren bir ön ek
preter-
ök.
27
Genel
üstün anlamını veren bir ön ek
praeter-
ök.
28
Genel
alanında en üstün anlamına gelen bir ön ek
super-
ök.
29
Genel
üstün anlamına gelen bir ön ek
super-
ök.
Phrasals
30
Öbek Fiiller
(biri/bir şey belli bir miktar) daha iyi/üstün olmak
exceed (someone or something) by (something)
f.
31
Öbek Fiiller
(biri/bir şey belli bir miktar) daha iyi/üstün olmak
exceed someone or something by something
f.
32
Öbek Fiiller
(önem açısından) bir şeyden üstün tutmak
put ahead
f.
33
Öbek Fiiller
birinden/bir şeyden bir miktar daha üstün olmak
exceed someone or something by something
f.
34
Öbek Fiiller
birinden/bir şeyden bir konuda üstün olmak
exceed someone or something in something
f.
35
Öbek Fiiller
(birinden/bir şeyden) üstün pozisyona/konuma geçmek
pull away from (someone or something)
f.
36
Öbek Fiiller
(birinden/bir şeyden) üstün olmak
go before (someone or something)
f.
37
Öbek Fiiller
(rütbesi üstün biri karşısında belli bir şekilde) selam durmak
salute (one) with (something)
f.
38
Öbek Fiiller
(rütbesi üstün birini resmi bir jest ile) karşılamak/selamlamak
salute (one) with (something)
f.
39
Öbek Fiiller
birini veya bir şeyi birinden veya bir şeyden daha üstün/yukarıda tutmak
set someone or something above someone or something
f.
40
Öbek Fiiller
birine/bir şeye bir şeyde üstün gelmek
surpass someone or something in something
f.
41
Öbek Fiiller
birini/bir şeyi üstün bir grup içerisinde saymak
reckon someone or something among something
f.
42
Öbek Fiiller
(birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden) üstün tutmak
prize (someone or something) above (someone or something else)
f.
43
Öbek Fiiller
birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden üstün tutmak
prize someone or something above someone or something
f.
44
Öbek Fiiller
birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden üstün tutmak
put (someone or something) above (someone or something)
f.
45
Öbek Fiiller
birini ya da bir şeyi başka birinden ya da bir şeyden üstün tutmak
put someone or something above someone or something
f.
46
Öbek Fiiller
(birisinden ya da bir şeyden) rütbece üstün olmak
rank above (someone or something)
f.
47
Öbek Fiiller
(belli bir miktar) daha iyi/üstün olmak
exceed by
f.
48
Öbek Fiiller
(bir konuda) üstün olmak
exceed in
f.
49
Öbek Fiiller
(birinden/bir şeyden) üstün olmak
pull ahead (of someone or something)
f.
50
Öbek Fiiller
kendinden üstün biriyle/bir şeyle aşık atmak
punch above (something)
f.
51
Öbek Fiiller
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) üstün tutmak
put (someone or something) ahead of (someone or something)
f.
52
Öbek Fiiller
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) üstün tutmak
put (someone or something) before (someone or something)
f.
53
Öbek Fiiller
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) üstün tutmak
put (someone or something) in front of (someone or something)
f.
54
Öbek Fiiller
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) üstün tutmak
value (someone or something) above (someone or something else)
f.
Phrases
55
İfadeler
(birine/bir şeye) üstün gelme
the better of (someone or something)
i.
56
İfadeler
(birinden/bir şeyden) üstün/avantajlı olma
the better of (someone or something)
i.
57
İfadeler
(birine/bir şeye) üstün gelme
better of someone
i.
58
İfadeler
(birinden/bir şeyden) üstün/avantajlı olma
better of someone
i.
Colloquial
59
Konuşma Dili
bir konuda (birinden/bir şeyden) üstün/daha iyi olmak
have (got) it over (someone or something)
f.
60
Konuşma Dili
(bir şeyde) birinden/bir şeyden açık ara üstün olmak
have it (all) over someone or something (in something)
f.
61
Konuşma Dili
bir şeyden gömlek gömlek üstün olmak
that beats something all to pieces [rural]
f.
62
Konuşma Dili
birinden/bir şeyden üstün olmak
top someone or something
f.
63
Konuşma Dili
birisine veya bir şeye karşı üstün olan
one-up
s.
64
Konuşma Dili
(birileri/bir şeyler) arasında en üstün özelliklere sahip olan kişi/şey
a (certain type of person or thing) among (others)
expr.
Idioms
65
Deyim
bir diğerine göre daha üstün plan, fikir veya öneri
a trick worth two of (something) [obsolete]
i.
66
Deyim
bariz bir şekilde üstün olma
a turkey shoot
i.
67
Deyim
birine karşı üstün bir konum
jump on someone
i.
68
Deyim
bir şeyden üstün
cut above something
i.
69
Deyim
birinden/bir şeyden üstün
a cut above somebody/something
i.
70
Deyim
üstün bir adam
a man among men
i.
71
Deyim
üstün bir kadın
a woman among women
i.
72
Deyim
üstün bir adam
a man among men
i.
73
Deyim
üstün bir kadın
a woman among women
i.
74
Deyim
(birine/bir şeye) üstün gelme
the best of (someone or something)
i.
75
Deyim
bir şeyde üstün olmak
bear away the bell
f.
76
Deyim
(birine/bir şeye) üstün gelmek
have the better of (someone or something)
f.
77
Deyim
(birinden/bir şeyden) üstün/avantajlı olmak
have the better of (someone or something)
f.
78
Deyim
(biriyle daha üstün bir başkasının) adını aynı cümle içinde kullanmak
mention (someone or something) in the same breath
f.
79
Deyim
ahlaken üstün bir tutum sergilemek
claim the moral high ground
f.
80
Deyim
ahlaken üstün bir tavır takınmak
claim the moral high ground
f.
81
Deyim
ahlaken üstün bir tutum sergilemek
take the moral high ground
f.
82
Deyim
ahlaken üstün bir tavır takınmak
take the moral high ground
f.
83
Deyim
ahlaken üstün bir tutum sergilemek
seize the moral high ground
f.
84
Deyim
ahlaken üstün bir tavır takınmak
seize the moral high ground
f.
85
Deyim
bir şeyi olduğundan daha üstün göstermek
err on the side of
f.
86
Deyim
birinden/bir şeyden çok daha üstün olmak
tower head and shoulders above
f.
87
Deyim
bir konuda en uç/en üstün örnek olmak
be the living end
f.
88
Deyim
benzerlerine göre üstün bir konumda olmak
be in a different league
f.
89
Deyim
(birini birine karşı) üstün bir konuma getirmek
give (one) a jump on (someone or something)
f.
90
Deyim
(birini birine karşı) üstün bir konuma getirmek
give (one) the jump on (someone or something)
f.
91
Deyim
(birinden/bir şeyden) daha üstün olmamak
have got nothing on (someone or something)
f.
92
Deyim
bir gömlek daha üstün olmak
be a huckleberry above a persimmon
f.
93
Deyim
(bir şeyden) gömlek gömlek üstün olmak
beat (something) all to pieces
f.
94
Deyim
(birine/bir şeye) üstün gelmek
breeze past (someone or something)
f.
95
Deyim
(bir şeyden) üstün olmak
be far and away the (something)
f.
96
Deyim
(birine/bir şeye) üstün gelmek
beat (someone or something) all hollow [uk/australia]
f.
97
Deyim
(birinden/bir şeyden) üstün olmak
get the best of (someone or something)
f.
98
Deyim
birinden/bir şeyden üstün olmak
get the better of somebody/something
f.
99
Deyim
(birine/bir şeye karşı) üstün çıkmak/üstünlük sağlamak
get the upper hand on (someone or something)
f.
100
Deyim
bir şeyde üstün gelmek
get/have the best of something
f.
101
Deyim
(birini birine/bir şeye) karşı üstün bir konuma getirmek
give (one) a jump on (someone or something)
f.
102
Deyim
(birini birine/bir şeye) karşı üstün bir konuma getirmek
give (one) the jump on (someone or something)
f.
103
Deyim
(birini birine/bir şeye) karşı üstün bir konuma getirmek
give (one) an advantage over (someone or something)
f.
104
Deyim
(birini birine/bir şeye) karşı üstün bir konuma getirmek
give (one) the advantage over (someone or something)
f.
105
Deyim
(birini birine/bir şeye) karşı üstün bir konuma getirmek
give (one) an edge on (someone or something)
f.
106
Deyim
(birini birine/bir şeye) karşı üstün bir konuma getirmek
give (one) the edge on (someone or something)
f.
107
Deyim
(birini birine/bir şeye) karşı üstün bir konuma getirmek
give (one) an edge over (someone or something)
f.
108
Deyim
(birini birine/bir şeye) karşı üstün bir konuma getirmek
give (one) the edge over (someone or something)
f.
109
Deyim
(bir konuda birinden/bir şeyden) üstün/daha iyi olmak
have (got) it over (someone or something) in (something)
f.
110
Deyim
(birinden/bir şeyden) bir gömlek üstün olmak
have an edge on (someone or something)
f.
111
Deyim
birine karşı bir üstünlüğü/üstün bir yönü olmamak
have nothing on somebody
f.
112
Deyim
(birinden/bir şeyden) üstün olmak
have the edge on (someone or something)
f.
113
Deyim
birinden/bir şeyden üstün olmak
have an edge on/over somebody/something
f.
114
Deyim
birinden/bir şeyden üstün olmak
have the edge on/over somebody/something
f.
115
Deyim
(birinden/bir şeyden) üstün olmak
knock (the) spots off (someone or something) [uk/australia]
f.
116
Deyim
(birinden/bir şeyden) üstün olmak
knock the socks off (someone or something)
f.
117
Deyim
kendinden üstün biriyle/bir şeyle aşık atmak
punch above your weight [uk]
f.
118
Deyim
(birinden/bir şeyden) üstün olmak
put (someone or something) to shame
f.
119
Deyim
(birinden/bir şeyden) çok üstün olmak
stand head and shoulders above (someone or something)
f.
120
Deyim
(birinden/bir şeyden) çok daha üstün olmak
stay head and shoulders above (someone or something)
f.
121
Deyim
(birinden/bir şeyden) çok daha üstün olmak
tower head and shoulders above (someone or something)
f.
122
Deyim
(birinden/bir şeyden) çok daha üstün olmak
tower head and shoulders over (someone or something)
f.
123
Deyim
diğerlerinden bir gömlek üstün
a cut above the rest
s.
124
Deyim
bir gömlek daha üstün
huckleberry above a persimmon [dated]
s.
125
Deyim
bir gömlek üstün
a cut above
expr.
126
Deyim
bir gömlek üstün
a cut above someone or something
expr.
127
Deyim
üstün bir başarıyla
with flying colours
expr.
128
Deyim
üstün bir …
a peach of a …
expr.
129
Deyim
birinden/bir şeyden epeyce üstün
head and shoulders above someone or something
expr.
130
Deyim
birinden/bir şeyden kat kat üstün
head and shoulders above someone or something
expr.
131
Deyim
insandan daha önemli/değerli/üstün bir şey yoktur
man is the measure of all things
expr.
132
Deyim
birinden üstün bir konuma/mevkiye/makama/pozisyona
over one's head
expr.
Trade/Economic
133
Ticaret/Ekonomi
bir müşterinin diğerinden üstün olması
preference
i.
Pathology
134
Patoloji
bireyin zihinsel engeline karşın belirli alanlarda üstün yetenek sergilediği bir bozukluk
savant syndrome
i.
Biology
135
Biyoloji
bir genin diğerine üstün gelmesi
cosuppression
i.
Marine Biology
136
Deniz Biyolojisi
üstün bir japon balığı ırkı
comet
i.
Breeding
137
Hayvancılık
(özellikle üstün bir dişinin) ataları
family
i.
Philosophy
138
Felsefe
algılanabilir bir nesnenin mevcut bir ideaya veya üstün bir arketipe katılma süreci
imitation
i.
Environment
139
Çevre
bir ortamdaki aynı kritik kaynak için rekabet eden iki türden birinin sonunda diğerine üstün gelip o türü yerinden edeceği ilkesi
competitive exclusion principle
i.
140
Çevre
bir ortamdaki aynı kritik kaynak için rekabet eden iki türden birinin sonunda diğerine üstün gelip o türü yerinden edeceği ilkesi
gause's law
i.
Military
141
Askeri
abd deniz kuvvetlerinin üstün kahramanlık gösterenlere verdiği bir tür nişan
navy cross
i.
Slang
142
Argo
bilim kurgu hayranları arasında bilim kurgu hayranlarının diğer türlerin hayranlarına kıyasla zeka ve hayal gücü yönünden daha üstün olduklarına dair bir görüş/ifade
fans are slans [dated]
expr.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of üstün bir
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy