Geçmiş

(bilgi) vermek

"(bilgi) vermek" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Phrasals
1	Öbek Fiiller	(bilgi) vermek	hit with (something) f.

"(bilgi) vermek" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 143 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	bilgi vermek	inform f.
General
2	Genel	bilgi vermek	post up f.
3	Genel	bilgi vermek	charge f.
4	Genel	bilgi vermek	apprise f.
5	Genel	bilgi vermek	post f.
6	Genel	hakkında bilgi vermek	snitch f.
7	Genel	hakkında bilgi vermek	inform of f.
8	Genel	bilgi vermek	clear f.
9	Genel	hakkında bilgi vermek	inform about f.
10	Genel	hakkında bilgi vermek	snitch on f.
11	Genel	bilgi vermek	clear up f.
12	Genel	bilgi vermek	gen f.
13	Genel	bilgi vermek	keep informed f.
14	Genel	hakkında bilgi vermek	inform that f.
15	Genel	yanlış bilgi vermek	misinform f.
16	Genel	bilgi vermek	give directions f.
17	Genel	birine bir şey hakkında bilgi vermek	prime someone about f.
18	Genel	bilgi vermek	inform f.
19	Genel	yanlış öğüt veya bilgi vermek	misadvise f.
20	Genel	bilgi vermek	clue f.
21	Genel	hakkında bilgi vermek	diagnose f.
22	Genel	bilgi vermek	enlighten f.
23	Genel	izleyerek hakkında bilgi vermek (bir olayı)	cover f.
24	Genel	belirli bir konu hakkında bilgi vermek	cover ground f.
25	Genel	bilgi vermek	acquaint f.
26	Genel	talimat veya bilgi vermek	brief f.
27	Genel	bilgi vermek	advise f.
28	Genel	bilgi vermek	give information f.
29	Genel	yanlış bilgi vermek	give somebody the bum steer f.
30	Genel	bilgi vermek	give somebody the dope f.
31	Genel	bilgi vermek	cue somebody in f.
32	Genel	bilgi vermek	break news f.
33	Genel	bilgi vermek	instruct f.
34	Genel	bilgi vermek	detail f.
35	Genel	tam bilgi vermek	give exact information f.
36	Genel	doğru bilgi vermek	give exact information f.
37	Genel	hakkında genel bilgi vermek	give an outline of f.
38	Genel	yeni bilgi vermek	bring up to date f.
39	Genel	bilgi vermek	acquaint one with f.
40	Genel	-e ilişkin bilgi vermek	give insight into f.
41	Genel	birine bir konu hakkında bilgi vermek	fill someone in on something f.
42	Genel	(bilgi/haber) kaynağını belirtmek/vermek	source f.
43	Genel	bilgi vermek	apprize f.
44	Genel	tekrar bilgi vermek	reinstruct f.
45	Genel	bilgi vermek	educate f.
46	Genel	bilgi vermek	wise f.
47	Genel	yanlış bilgi vermek	misavize f.
48	Genel	yanlış bilgi vermek	misavise f.
49	Genel	aleyhinde bilgi vermek	denounce f.
50	Genel	fazla bilgi vermek	overinform f.
51	Genel	aleyhinde bilgi vermek	impeach f.
52	Genel	kasten yanlış bilgi vermek	disinform f.
53	Genel	(birine) belirli bir konuda bilgi vermek	inform f.
54	Genel	(hakkında) bilgi vermek	pimp (on) f.
55	Genel	yanlış bilgi vermek	feign [obsolete] f.
56	Genel	bilgi vermek	inlighten f.
57	Genel	bilgi vermek	insense [dialect] [uk] f.
58	Genel	bilgi vermek	document [obsolete] f.
59	Genel	bilgi vermek	document [obsolete] f.
60	Genel	bilgi vermek	science f.
61	Genel	bilgi vermek	sing f.
62	Genel	(birine) basitleştirilmiş bilgi vermek	spoon-feed f.
63	Genel	aleyhinde bilgi vermek	spot f.
64	Genel	bilgi vermek	brief f.
Phrasals
65	Öbek Fiiller	(birine bir kişi/konu hakkında) bilgi vermek	brief (someone) about (someone or something) f.
66	Öbek Fiiller	(birine bir kişi/konu hakkında) kısaca bilgi vermek	brief (someone) about (someone or something) f.
67	Öbek Fiiller	(birine bir kişi/konu hakkında) bilgi vermek	brief someone about someone or something f.
68	Öbek Fiiller	(birine bir kişi/konu hakkında) kısaca bilgi vermek	brief someone about someone or something f.
69	Öbek Fiiller	(birine bir kişi/konu hakkında) bilgi vermek	brief someone on someone or something f.
70	Öbek Fiiller	(birine bir kişi/konu hakkında) kısaca bilgi vermek	brief someone on someone or something f.
71	Öbek Fiiller	birine bilgi vermek	fill in f.
72	Öbek Fiiller	birine (biri/bir şey hakkında) bilgi vermek	fill someone in (on someone or something) f.
73	Öbek Fiiller	bilgi vermek	give with something f.
74	Öbek Fiiller	birine bir konuda bilgi vermek	apprise someone of something f.
75	Öbek Fiiller	(birine) bilgi vermek	apprise (one) of f.
76	Öbek Fiiller	(birine biri/bir şey) hakkında ana hatlarıyla bilgi vermek	brief (one) on (someone or something) f.
77	Öbek Fiiller	(birine biri/bir şey) hakkında kısaca bilgi vermek	brief (one) on (someone or something) f.
78	Öbek Fiiller	hakkında ana hatlarıyla bilgi vermek	brief about f.
79	Öbek Fiiller	hakkında kısaca bilgi vermek	brief about f.
80	Öbek Fiiller	birine (bir şey hakkında) bilgi vermek	clue someone in (on something) f.
81	Öbek Fiiller	birine bilgi vermek	cue someone in f.
82	Öbek Fiiller	(birine bir şey) hakkında bilgi vermek	gen (someone) up on (something) [uk] f.
83	Öbek Fiiller	bilgi vermek	give (out) with something f.
84	Öbek Fiiller	bilgi vermek	give with f.
85	Öbek Fiiller	bilgi vermek	hit with f.
86	Öbek Fiiller	(bir şey) hakkında bilgi vermek	key into (something) f.
87	Öbek Fiiller	(biriyle/bir şeyle) ilgili rapor/hesap/bilgi vermek	report on (someone or something) f.
Colloquial
88	Konuşma Dili	birine bilgi vermek	hip i.
89	Konuşma Dili	birine gizli bilgi vermek	tip (someone) the wink [brit] f.
90	Konuşma Dili	bilgi vermek	key in f.
91	Konuşma Dili	(birine) bilgi vermek	clue (one) in f.
92	Konuşma Dili	karşıdaki kişinin kendi başına düşünmesine izin vermeden bilgi vermek/cevabı söylemek	spoon-feed (information) f.
Idioms
93	Deyim	detaylı bilgi vermek	cite (something) chapter and verse f.
94	Deyim	bir konuda gizli bilgi vermek	mark (one's) card f.
95	Deyim	bir konuda gizli bilgi vermek	mark someone's card f.
96	Deyim	birilerine ağzını açmak (bilgi vermek)	open one’s mouth to someone f.
97	Deyim	bir kimseye bir şey hakkında bilgi vermek	ground someone in something f.
98	Deyim	detaylı bilgi vermek	give chapter and verse f.
99	Deyim	detaylı bilgi vermek	quote chapter and verse f.
100	Deyim	gizlice bilgi vermek	tip someone off f.
101	Deyim	olup bitenler hakkında detaylı bilgi vermek	enlighten about f.
102	Deyim	olup bitenler hakkında detaylı bilgi vermek	enlighten on f.
103	Deyim	yanlış bilgi vermek	give a false colour to f.
104	Deyim	bir şeye daha inandırıcı ve mümkün kılmak için detaylandırmak, açmak ya da ek bilgi vermek	lend support to (something) f.
105	Deyim	bilgi vermek	fill in the details f.
106	Deyim	beklenenden/söylenenden farklı bir bilgi vermek	tell another tale/story f.
107	Deyim	beklenenden/söylenenden farklı bir bilgi vermek	tell a different tale f.
108	Deyim	beklenenden/söylenenden farklı bir bilgi vermek	tell another story f.
109	Deyim	beklenenden/söylenenden farklı bir bilgi vermek	tell another tale f.
110	Deyim	bilgi vermek	dish something out f.
111	Deyim	(birine bir şeyin) genel havası hakkında bilgi vermek	give (one) the feel of (something) f.
112	Deyim	(birine bir şeyin) önemli noktaları hakkında bilgi vermek	give (one) the feel of (something) f.
113	Deyim	(birine bir şeyin) genel havası hakkında bilgi vermek	give (one) a feel of (something) f.
114	Deyim	(birine bir şeyin) önemli noktaları hakkında bilgi vermek	give (one) a feel of (something) f.
115	Deyim	(birine) içerden bilgi vermek	give (one) the inside track f.
116	Deyim	(birine) şaşırtıcı bir soru sormak, bilgi vermek	throw (someone) a googly [uk] f.
117	Deyim	(birine) ummadığı bir soru sormak, bilgi vermek	throw (someone) a googly [uk] f.
118	Deyim	birine altında ezileceği/ağır bir bilgi vermek	lay a (heavy) trip on someone f.
119	Deyim	bir şeyin değerini, cazibesini, potansiyelini sahtekarlıkla artırmak için yanlış bilgi sunmak/vermek	salt the mine f.
120	Deyim	yeni bilgi vermek	bring up-to-date f.
121	Deyim	detaylı bilgi vermek	cite/give chapter and verse f.
122	Deyim	bilgi vermek	get up to speed f.
123	Deyim	(birine birini) ikna etmesi, (birinin) ağzından bilgi alması için izin vermek	give (one) a shot at (someone) f.
124	Deyim	(birine biri/bir şey) konusunda bilgi vermek	give (one) an account of (someone or something) f.
125	Deyim	birine (biri/bir şey hakkında) bilgi vermek	give somebody the low-down (on somebody/something) f.
126	Deyim	(birine) bir konuda kapsamlı/ayrıntılı bilgi vermek	give (someone) the lowdown (on something) f.
127	Deyim	bilgi vermek	give an account f.
128	Deyim	(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında bilgi vermek	give an account (of someone or something) (to someone) f.
129	Deyim	(birine biri/bir şey) konusunda/hakkında bilgi vermek	give someone an account of someone or something f.
130	Deyim	(biri/bir şey) konusunda/hakkında bilgi vermek	give an account of (someone or something) f.
131	Deyim	(birine) bilgi vermek	give an account to (someone) f.
132	Deyim	fazla bilgi vermek	dot the i f.
Trade/Economic
133	Ticaret/Ekonomi	bilgi vermek	acquaint f.
Law
134	Hukuk	bilgi vermek	release information f.
Advertising
135	Reklam	(ürün, hizmet hakkında) hatalı veya yanıltıcı bilgi vermek	misdescribe f.
Technical
136	Teknik	yanlış bilgi vermek	mislead f.
Computer
137	Bilgisayar	sınırlı sayıdaki karakterle bilgi vermek	microblog f.
Librarianship
138	Kütüphanecilik	kitabı tanıtan bibliyografik bilgi vermek	catalog f.
139	Kütüphanecilik	kitabı tanıtan bibliyografik bilgi vermek	catalogue f.
Archaic
140	Eski Kullanım	bilgi vermek	possess f.
Slang
141	Argo	bilgi vermek	pull one's coat f.
142	Argo	bilgi vermek	beef f.
143	Argo	(birine) bir bilgi/bazı bilgiler vermek	drop some knowledge on (one) f.