|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
kutsal bir şeye karşı saygısızlık |
desecration i.
|
|
2 |
Genel |
kutsal bir şeye karşı saygısızlık |
sacrilege i.
|
|
3 |
Genel |
bir şeye karşı hassaslık |
sensitivity to i.
|
|
4 |
Genel |
birine veya bir şeye karşı sorumluluk |
responsibility towards someone or something i.
|
|
5 |
Genel |
(birine ya da bir şeye) karşı önyargı |
bias against (someone or something) i.
|
|
6 |
Genel |
birine ya da bir şeye karşı önyargı |
bias someone against someone or something i.
|
|
7 |
Genel |
bir şeye karşı aşırı tutkusu veya düşkünlüğü olan kimse |
maniac i.
|
|
8 |
Genel |
birine veya bir şeye karşı nefret duyan kimse |
hater i.
|
|
9 |
Genel |
belirli bir şeye karşı direnç |
immunity i.
|
|
10 |
Genel |
(duygusal, ilkesel sebeplerle) bir şeye karşı olan kimse |
foe i.
|
|
11 |
Genel |
birine karşılıkta bulunmak (güzel bir şeye karşı) |
pay someone back f.
|
|
12 |
Genel |
dayanıklı olmak (bir şeye karşı) |
stand up to f.
|
|
13 |
Genel |
bir şeye karşı olmak |
be opposed to something f.
|
|
14 |
Genel |
(birine/bir şeye olan/karşı) saplantısından vazgeçmek/kurtulmak |
drop one's obsession with f.
|
|
15 |
Genel |
(bir şeye karşı) direnç kazanmak |
develop resistance to f.
|
|
16 |
Genel |
(bir şeye karşı) direnç geliştirmek |
develop resistance to f.
|
|
17 |
Genel |
(bir şeye karşı) yöneticilik taslamak |
matronize f.
|
|
18 |
Genel |
(bir şeye karşı) yöneticilik taslamak |
matronise f.
|
|
19 |
Genel |
(bir şeye karşı) yönlendirilmek |
militate f.
|
|
|
20 |
Genel |
(bir şeye karşı veya bir şey için) çalışmak |
militate f.
|
|
21 |
Genel |
(bir şeye karşı veya bir şey için) çalıştırmak |
militate f.
|
|
22 |
Genel |
(bir şeye karşı) sorumluluk sahibi olmak |
hold f.
|
|
23 |
Genel |
(bir kimseye veya şeye) karşı güçlü bir etken olmak |
mitigate against f.
|
|
24 |
Genel |
(bir şeye karşı) cıvıltı benzeri bir ses çıkarmak |
chirrup f.
|
|
25 |
Genel |
(birine veya bir şeye karşı) bir şeyler hissetmek |
owe f.
|
|
26 |
Genel |
(birine veya bir şeye karşı) yakınlık duymak |
owe f.
|
|
27 |
Genel |
(bir şeye karşı) isteksizlik duymak |
dislike [obsolete] f.
|
|
28 |
Genel |
(bir şeye) karşı kuvvetle baskı uygulamak |
drive f.
|
|
29 |
Genel |
bir şeye karşı tartışmak |
counterargue f.
|
|
30 |
Genel |
kutsal bir şeye karşı saygısız |
sacrilegious s.
|
|
31 |
Genel |
bir şeye karşı tutarsız iki farklı tutum sergileyen |
two-minded s.
|
|
32 |
Genel |
birine ya da bir şeye karşı önyargılı |
biased against (someone or something) s.
|
|
Phrasals |
|
33 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı ses çıkarmak |
clamor against (something) f.
|
|
34 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) söz ve eylemleriyle karşı çıkmak |
clamor against (something) f.
|
|
35 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) alenen karşı olmak |
clamor against (something) f.
|
|
36 |
Öbek Fiiller |
bir şeye ya da birine karşı ses çıkarmak |
clamor against someone or something f.
|
|
37 |
Öbek Fiiller |
(birine ya da bir şeye) karşı savaşmak |
clash against (someone or something) f.
|
|
38 |
Öbek Fiiller |
bir şeye karşı savaşmak |
clash against something f.
|
|
39 |
Öbek Fiiller |
(birine veya bir şeye) karşı (bir şeyle) birlik oluşturmak |
combine (something) against (someone or something) f.
|
|
|
40 |
Öbek Fiiller |
bir şeye karşı bir araya gelmek |
combine (something) against (someone or something) f.
|
|
41 |
Öbek Fiiller |
birine veya bir şeye karşı bir şeyle birlik oluşturmak |
combine something against someone or something f.
|
|
42 |
Öbek Fiiller |
bir şeye karşı bir araya gelmek |
combine something against someone or something f.
|
|
43 |
Öbek Fiiller |
(birine ya da bir şeye) karşı bir araya gelmek |
converge in upon (someone or something) f.
|
|
44 |
Öbek Fiiller |
(birine veya bir şeye) karşı kampanya yapmak |
campaign against (someone or something) f.
|
|
45 |
Öbek Fiiller |
(birine veya bir şeye) karşı kampanya düzenlemek |
campaign against (someone or something) f.
|
|
46 |
Öbek Fiiller |
(birine, bir şeye) karşı seçim kampanyası yapmak |
campaign against (someone or something) f.
|
|
47 |
Öbek Fiiller |
(birine, bir şeye) karşı seçim kampanyası düzenlemek |
campaign against (someone or something) f.
|
|
48 |
Öbek Fiiller |
seçimde (birine, bir şeye) karşı yarışmak |
campaign against (someone or something) f.
|
|
49 |
Öbek Fiiller |
(birine veya bir şeye) karşı çıkmak |
protest about (someone or something) f.
|
|
50 |
Öbek Fiiller |
(birine veya bir şeye karşı) protestoya katılmak |
protest about (someone or something) f.
|
|
51 |
Öbek Fiiller |
(birine veya bir şeye) karşı çıkmak |
and protest against (someone or something) f.
|
|
52 |
Öbek Fiiller |
(birine veya bir şeye karşı) protestoya katılmak |
and protest against (someone or something) f.
|
|
53 |
Öbek Fiiller |
(birine veya bir şeye karşı) propaganda yapmak |
agitate against someone or something f.
|
|
54 |
Öbek Fiiller |
(birine veya bir şeye karşı) kışkırtma yaratmak |
agitate against someone or something f.
|
|
55 |
Öbek Fiiller |
(birine veya bir şeye karşı) ayaklandırma yaratmak |
agitate against someone or something f.
|
|
56 |
Öbek Fiiller |
(birine veya bir şeye karşı) fesat çıkarmak |
agitate against someone or something f.
|
|
57 |
Öbek Fiiller |
birisini bir şeye karşı uyarmak |
counsel someone against something f.
|
|
58 |
Öbek Fiiller |
birini bir şeye karşı uyarmak |
caution someone about something f.
|
|
59 |
Öbek Fiiller |
birini bir şeye karşı korumak |
protect someone against something f.
|
|
60 |
Öbek Fiiller |
birini bir şeye karşı korumak |
guard someone against something f.
|
|
61 |
Öbek Fiiller |
birini bir şeye karşı duyarlılaştırmak/duyarlı hale getirmek |
sensitize someone to something f.
|
|
62 |
Öbek Fiiller |
birini bir şeye karşı hazırlamak |
steel someone against something f.
|
|
63 |
Öbek Fiiller |
birini bir şeye karşı uyarmak |
alert somebody to something f.
|
|
64 |
Öbek Fiiller |
birisini bir şeye karşı savunmak |
defend someone against something f.
|
|
65 |
Öbek Fiiller |
birisini bir şeye karşı uyarmak |
warn someone away from f.
|
|
66 |
Öbek Fiiller |
birini bir şeye karşı korumak |
preserve someone against something f.
|
|
67 |
Öbek Fiiller |
birini bir şeye karşı uyarmak |
caution someone against something f.
|
|
68 |
Öbek Fiiller |
nedenlerini sıralayarak/söyleyerek bir şeye karşı çıkmak |
reason against something f.
|
|
69 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye karşı) yasa/kanun yapmak |
legislate against something f.
|
|
70 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şeye karşı) duygusuz/hissiz hale getirmek |
steel someone against something f.
|
|
71 |
Öbek Fiiller |
(birini ya da bir şeyi bir şeye) karşı duyarsızlaştırmak |
desensitize (someone or something) to (something) f.
|
|
72 |
Öbek Fiiller |
(birinin ya da bir şeyin bir şeye) karşı hassasiyetini azaltmak |
desensitize (someone or something) to (something) f.
|
|
73 |
Öbek Fiiller |
birini ya da bir şeyi bir şeye karşı duyarsızlaştırmak |
desensitize someone to something f.
|
|
74 |
Öbek Fiiller |
birinin ya da bir şeyin bir şeye karşı hassasiyetini azaltmak |
desensitize someone to something f.
|
|
75 |
Öbek Fiiller |
(birine veya bir şeye) karşı üstünlük elde etmek |
gain dominion over (someone or something) f.
|
|
76 |
Öbek Fiiller |
(birine veya bir şeye karşı) negatif düşüncelere sahip olmak |
get down on (someone or something) f.
|
|
77 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeye) karşı çitle çevirmek |
fence (someone or something) off from (something) f.
|
|
78 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı hoş olmayan hisler beslemek |
have something against someone or something f.
|
|
79 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı olmak |
have something against someone or something f.
|
|
|
80 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı bir şeyi/bir sorunu olmak |
have something against someone or something f.
|
|
81 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı kin tutmak |
hold something against someone or something f.
|
|
82 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı kızgınlığı devam etmek |
hold something against someone or something f.
|
|
83 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı siniri geçmemek |
hold something against someone or something f.
|
|
84 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı kullanmak |
hold something against someone or something f.
|
|
85 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı istek uyandırmak/yaratmak |
interest in (something) f.
|
|
86 |
Öbek Fiiller |
birinde bir şeye karşı istek uyandırmak/yaratmak |
interest someone in something f.
|
|
87 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı mücadele etmek |
play against someone or something f.
|
|
88 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı oynamak |
play against someone or something f.
|
|
89 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı rekabet etmek |
play against someone or something f.
|
|
90 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı yüzmek |
swim into (something) f.
|
|
91 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı duyarlı olmak |
tune into (someone or something) f.
|
|
92 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı (bir şikayette/suçlamada) bulunmak |
lodge (something) against f.
|
|
93 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı güç kazanmak |
mount against (someone or something) f.
|
|
94 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı atağa geçmek |
mount against (someone or something) f.
|
|
95 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı harekete geçmek |
mount against (someone or something) f.
|
|
96 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı bir hazırlık içinde olmak |
mount against (someone or something) f.
|
|
97 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı bir şey hazırlamak |
mount against (someone or something) f.
|
|
98 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı bir şey başlatmak |
mount against (someone or something) f.
|
|
99 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı bir şeyi etkin hale getirmek |
mount against (someone or something) f.
|
|
100 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı önyargılı olmak |
slant against (someone or something) f.
|
|
101 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı önyargı beslemek |
slant against (someone or something) f.
|
|
102 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi (birine/bir şeye) karşı ön yargılı bir tutum yaratacak şekilde yazmak/göstermek |
slant against (someone or something) f.
|
|
103 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi birine/bir şeye karşı yığmak |
stack something against someone or something f.
|
|
104 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı ses yükseltmek |
clamor against (something) f.
|
|
105 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı tepki göstermek |
clamor against (something) f.
|
|
106 |
Öbek Fiiller |
bir şeye karşı ses yükseltmek |
clamor against someone or something f.
|
|
107 |
Öbek Fiiller |
bir şeye karşı tepki göstermek |
clamor against someone or something f.
|
|
108 |
Öbek Fiiller |
(birine ya da bir şeye) karşı mücadele vermek |
clash against (someone or something) f.
|
|
109 |
Öbek Fiiller |
birine ya da bir şeye karşı mücadele vermek |
clash against something f.
|
|
110 |
Öbek Fiiller |
(birine ya da bir şeye) karşı (bir şeyi) bir araya getirmek |
combine (something) against (someone or something) f.
|
|
111 |
Öbek Fiiller |
birine ya da bir şeye karşı bir şeyi bir araya getirmek |
combine something against someone or something f.
|
|
112 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye karşı) korumak |
fend against (something) f.
|
|
113 |
Öbek Fiiller |
bir şeye karşı korumak |
fend against f.
|
|
114 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı (bir şeyi ya da birini) güçlendirmek |
fortify (someone or something) against (something) f.
|
|
115 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı (bir şeyi ya da birini) sağlamlaştırmak |
fortify (someone or something) against (something) f.
|
|
116 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı (bir şeyi ya da birini bir şey) ile güçlendirmek |
fortify (someone or something) against (something) with (something) f.
|
|
117 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı (bir şeyi ya da birini bir şey) ile sağlamlaştırmak |
fortify (someone or something) against (something) with (something) f.
|
|
118 |
Öbek Fiiller |
(birini ya da bir şeyi bir şeye) karşı korumak |
indemnify (someone or something) against (something) f.
|
|
119 |
Öbek Fiiller |
birini ya da bir şeyi bir şeye karşı korumak |
indemnify someone or something against something f.
|
|
120 |
Öbek Fiiller |
(finans) bir şeye karşı değer kazanmak |
make ground against (something) f.
|
|
121 |
Öbek Fiiller |
(birine ya da bir şeye) karşı korumak |
secure against (someone or something) f.
|
|
122 |
Öbek Fiiller |
(birine, bir şeye ya da bir hayvana) karşı korumak |
secure something against (someone, something, or an animal) f.
|
|
123 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi birine/bir şeye karşı olacak şekilde yönlendirmek |
weight something against someone or something f.
|
|
124 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı heyecanını yitirmek |
sour on (someone or something) f.
|
|
125 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı hevesini kaybetmek |
sour on (someone or something) f.
|
|
126 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı yarışmak |
race with (someone or something) f.
|
|
127 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı rekabet etmek |
race with (someone or something) f.
|
|
128 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı sorumlu olmak |
report to someone or something f.
|
|
129 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı bir şey başlatmak |
launch something against someone or something f.
|
|
130 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı bir suç işlemek |
transgress against someone or something f.
|
|
131 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı bir günah işlemek |
transgress against someone or something f.
|
|
132 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı bir kusur işlemek |
transgress against someone or something f.
|
|
133 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı saldırıda bulunmak |
transgress against someone or something f.
|
|
134 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı gelmek |
transgress against someone or something f.
|
|
135 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı bir şey yazmak |
write something against someone or something f.
|
|
136 |
Öbek Fiiller |
birini bir şeye karşı uyarmak/ikaz etmek |
advise someone against doing something f.
|
|
137 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şeye) karşı uyarmak/ikaz etmek |
advise (one) against (something) f.
|
|
138 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı uyarmak/ikaz etmek |
advise against (something) f.
|
|
139 |
Öbek Fiiller |
(kendini birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birleştirmek |
ally (oneself) (with someone) (against someone or something) f.
|
|
140 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birleşmek |
ally (oneself) (with someone) (against someone or something) f.
|
|
141 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birlik olmak |
ally (oneself) (with someone) (against someone or something) f.
|
|
142 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye karşı birine/bir şeye) katılmak |
ally (oneself) (with someone) (against someone or something) f.
|
|
143 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) müttefik olmak |
ally (oneself) (with someone) (against someone or something) f.
|
|
144 |
Öbek Fiiller |
birini bir şeye karşı uyarmak/ikaz etmek |
advise someone against doing something f.
|
|
145 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şeye) karşı uyarmak/ikaz etmek |
advise (one) against (something) f.
|
|
146 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı uyarmak/ikaz etmek |
advise against (something) f.
|
|
147 |
Öbek Fiiller |
(kendini birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birleştirmek |
ally (oneself) (with someone) (against someone or something) f.
|
|
148 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birleşmek |
ally (oneself) (with someone) (against someone or something) f.
|
|
149 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birlik olmak |
ally (oneself) (with someone) (against someone or something) f.
|
|
150 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye karşı birine/bir şeye) katılmak |
ally (oneself) (with someone) (against someone or something) f.
|
|
151 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) müttefik olmak |
ally (oneself) (with someone) (against someone or something) f.
|
|
152 |
Öbek Fiiller |
bir şeye karşı temyize başvurmak |
appeal against something f.
|
|
153 |
Öbek Fiiller |
bir şeye karşı temyize gitmek |
appeal against something f.
|
|
154 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı olmak |
argue against someone or something f.
|
|
155 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı savunma yapmak |
argue against someone or something f.
|
|
156 |
Öbek Fiiller |
bir şeye karşı çıkmak |
argue with something f.
|
|
157 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı misilleme yapmak |
avenge (oneself) against (someone or something) f.
|
|
158 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı aynı şekilde karşılık vermek |
avenge (oneself) against (someone or something) f.
|
|
159 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı (bir şey) için misilleme yapmak |
avenge (oneself) against (someone or something) for (something) f.
|
|
160 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı (bir şey) için aynı şekilde karşılık vermek |
avenge (oneself) against (someone or something) for (something) f.
|
|
161 |
Öbek Fiiller |
birinin bir şeye karşı gözünü açmak |
awake someone to something f.
|
|
162 |
Öbek Fiiller |
birini bir şeye karşı ayıltmak |
awake someone to something f.
|
|
163 |
Öbek Fiiller |
birini bir şeye karşı uyarmak |
awake someone to something f.
|
|
164 |
Öbek Fiiller |
birinin bir şeye karşı gözünü açmak |
awaken someone to something f.
|
|
165 |
Öbek Fiiller |
birini bir şeye karşı ayıltmak |
awaken someone to something f.
|
|
166 |
Öbek Fiiller |
birini bir şeye karşı uyarmak |
awaken someone to something f.
|
|
167 |
Öbek Fiiller |
bir şeye karşı çıkmak |
balk at something f.
|
|
168 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye karşı) bir araya gelmek |
band together (against someone or something) f.
|
|
169 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye karşı) birleşmek |
band together (against someone or something) f.
|
|
170 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye karşı) tek yürek olmak |
band together (against someone or something) f.
|
|
171 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı savaş vermek/savaşmak |
battle against someone or something f.
|
|
172 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı mücadele vermek/etmek |
battle against someone or something f.
|
|
173 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı galip gelmek |
beat someone or something out f.
|
|
174 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı zafer kazanmak |
beat someone or something out f.
|
|
175 |
Öbek Fiiller |
birini birine/bir şeye karşı uyarmak |
caution someone about someone or something f.
|
|
176 |
Öbek Fiiller |
(birini birine/bir şeye) karşı uyarmak |
caution (one) about (someone or something) f.
|
|
177 |
Öbek Fiiller |
(birini birine/bir şeye) karşı uyarmak |
caution (one) against (someone or something) f.
|
|
178 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı koymaktan vazgeçmek |
cave in (to someone or something) f.
|
|
179 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) tamamen karşı olmak/çıkmak |
come down on (someone or something) f.
|
|
180 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı olduğunu ortaya koymak |
come out against (someone or something) f.
|
|
181 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı çıkmak |
come out against (someone or something) f.
|
|
182 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı tavır almak |
come out against (someone or something) f.
|
|
183 |
Öbek Fiiller |
bir şeye karşı yarışmak |
compete against something f.
|
|
184 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı yarışmak |
compete against (someone or something) f.
|
|
185 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı yarışmak |
compete with (someone or something) f.
|
|
186 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye karşı) birlik olmak |
conspire against (something or someone) f.
|
|
187 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye karşı) birleşip komplo kurmak |
conspire against (something or someone) f.
|
|
188 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye karşı) birlikte plan yapmak |
conspire against (something or someone) f.
|
|
189 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye karşı) birleşip kumpas kurmak |
conspire against (something or someone) f.
|
|
190 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye karşı) birleşmek |
conspire against (something or someone) f.
|
|
191 |
Öbek Fiiller |
birleşip (birine/bir şeye karşı) plan yapmak |
conspire against (something or someone) f.
|
|
192 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye karşı) gizli ittifak kurmak |
conspire against (something or someone) f.
|
|
193 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye karşı) birleşip bir dolap/entrika çevirmek |
conspire against (something or someone) f.
|
|
194 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı güçlerini birleştirmek |
conspire against (something or someone) f.
|
|
195 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı (biriyle) birlik olmak |
conspire with (someone) against (something or someone) f.
|
|
196 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı (biriyle) güçlerini birleştirmek |
conspire with (someone) against (something or someone) f.
|
|
197 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı (biriyle) komplo kurmak |
conspire with (someone) against (something or someone) f.
|
|
198 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı (biriyle) birlikte plan yapmak |
conspire with (someone) against (something or someone) f.
|
|
199 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı (biriyle) kumpas kurmak |
conspire with (someone) against (something or someone) f.
|
|
200 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı (biriyle) birleşmek |
conspire with (someone) against (something or someone) f.
|
|
201 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı (biriyle) plan yapmak |
conspire with (someone) against (something or someone) f.
|
|
202 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı (biriyle) gizli ittifak kurmak |
conspire with (someone) against (something or someone) f.
|
|
203 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı (biriyle) bir dolap/entrika çevirmek |
conspire with (someone) against (something or someone) f.
|
|
204 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı yarışmak |
contend against (someone or something) f.
|
|
205 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı çarpışmak |
contend against (someone or something) f.
|
|
206 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı yarışmak |
contend with (someone or something) f.
|
|
207 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı çarpışmak |
contend with (someone or something) f.
|
|
208 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı mücadele etmek |
contend with (something) f.
|
|
209 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı savaşım vermek |
crusade against (someone or something) f.
|
|
210 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) şiddetle karşı çıkmak |
crusade against (someone or something) f.
|
|
211 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı mücadele etmek |
crusade against (someone or something) f.
|
|
212 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı gelmek |
cut across (something) f.
|
|
213 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) bıçakla karşı koymak |
cut away at (someone or something) f.
|
|
214 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi birine/bir şeye) karşı korumak |
defend (someone or something) against (someone or something) f.
|
|
215 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi birine/bir şeye) karşı müdafaa etmek |
defend (someone or something) against (someone or something) f.
|
|
216 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi birine/bir şeye) karşı savunmak |
defend (someone or something) against (someone or something) f.
|
|
217 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı gösteri düzenlemek |
demonstrate against (someone or something) f.
|
|
218 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı ayrım yapmak |
discriminate against (someone or something) f.
|
|
219 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı ayrımcılık yapmak |
discriminate against (someone or something) f.
|
|
220 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı ihlalde bulunmak |
encroach upon someone or something f.
|
|
221 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı ihlalde bulunmak |
encroach on someone or something f.
|
|
222 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı kendini savunmak |
fight back (at someone or something) f.
|
|
223 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı koymak |
fight back (at someone or something) f.
|
|
224 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı direnmek |
fight back (at someone or something) f.
|
|
225 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı savaşmak |
fight against (someone or something) f.
|
|
226 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı mücadele etmek |
fight against (someone or something) f.
|
|
227 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı koymak |
fight back at (someone or something) f.
|
|
228 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı kendini savunmak |
fight back at (someone or something) f.
|
|
229 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı direnmek |
fight back at (someone or something) f.
|
|
230 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı bir şeyle savaşmak/dövüşmek |
fight someone or something with something f.
|
|
231 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye bir şeyle karşı koymak |
fight someone or something with something f.
|
|
232 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı ateş açmak |
fire (something) back (at someone or something) f.
|
|
233 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) hemen karşı ateş açmak |
fire back at (someone or something) f.
|
|
234 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) hemen karşı ateş açmak |
fire back to (someone or something) f.
|
|
235 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı çıkmak |
frown at (someone or something) f.
|
|
236 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı çıkmak |
frown on someone or something f.
|
|
237 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı birlik olmak |
gang up against (someone or something) f.
|
|
238 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı durmak/dikilmek |
get up against (someone or something) f.
|
|
239 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı yarışmak |
go against (someone or something) f.
|
|
240 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı koymak |
go up against (someone or something) f.
|
|
241 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı çıkmak |
go up against (someone or something) f.
|
|
242 |
Öbek Fiiller |
bir şeye bozulmaya, kırılmaya, eskimeye karşı (bir süreliğine) garanti vermek |
guarantee something against something (for something) f.
|
|
243 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) bozulmaya, kırılmaya, eskimeye karşı (bir süreliğine) garanti vermek |
guarantee (something) against (something) for (some length of time) f.
|
|
244 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi birine/bir şeye) karşı korumak |
guard (someone or something) from (someone or something) f.
|
|
245 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı önlem almak |
guard against (someone or something) f.
|
|
246 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı koruma sağlamak |
guard against (someone or something) f.
|
|
247 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı bir his beslemek/duymak |
harbor something against someone or something f.
|
|
248 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı bir his beslemek/duymak |
harbor (something) toward (someone or something) f.
|
|
249 |
Öbek Fiiller |
bir şeye karşı tedbir almak |
hedge against something f.
|
|
250 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı bağışık kılmak |
immunize against (something) f.
|
|
251 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı aşılamak |
immunize against (something) f.
|
|
252 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye/hastalığa) karşı aşılamak |
inoculate against (something) f.
|
|
253 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı (bir şey) başlatmak |
institute (something) against (someone or something) f.
|
|
254 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı (bir şey) oluşturmak |
institute (something) against (someone or something) f.
|
|
255 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı (bir şey) getirmek |
institute (something) against (someone or something) f.
|
|
256 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı (bir şey) uygulamaya koymak |
institute (something) against (someone or something) f.
|
|
257 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi birine/bir şeye) karşı korumak |
insulate (someone or something) against (someone or something) f.
|
|
258 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi birine/bir şeye) karşı izole etmek/yalıtmak |
insulate (someone or something) against (someone or something) f.
|
|
259 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi birine/bir şeye) karşı izole etmek/yalıtmak |
insulate (someone or something) from (someone or something) f.
|
|
260 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı sigortalamak/sigorta etmek |
insure against (something) f.
|
|
261 |
Öbek Fiiller |
bir şeye karşı (birini/bir şeyi) tekmelemek |
kick against (someone or something) f.
|
|
262 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı bir şeyi tekmelemek |
kick at (someone or something) f.
|
|
263 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı (birine/bir şeye) liderlik etmek |
lead (someone or something) against (someone or something else) f.
|
|
264 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı daha hoşgörülü olmak |
let up (on someone or something) f.
|
|
265 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı daha az acımasız olmak |
let up (on someone or something) f.
|
|
266 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı lobi yapmak |
lobby against (someone or something) f.
|
|
267 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı (bir şey) yapmak |
make (something) against (someone or something) f.
|
|
268 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı (bir şey) geliştirmek |
make (something) against (someone or something) f.
|
|
269 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı (bir şey) sunmak |
make (something) against (someone or something) f.
|
|
270 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı (bir şey) düzenlemek |
make (something) against (someone or something) f.
|
|
271 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı yürümek (protesto amacıyla) |
march against (someone or something) f.
|
|
272 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı yürüyüş/gösteri yapmak |
march against (someone or something) f.
|
|
273 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı mücadele edebilecek kimse |
match for (someone or something) f.
|
|
274 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin birine/bir şeye) karşı boyunu ölçmek/hesaplamak |
measure (someone or something) (up) against (someone or something else) f.
|
|
275 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı ayaklanmak |
mutiny against (someone or something) f.
|
|
276 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı kazan kaldırmak |
mutiny against (someone or something) f.
|
|
277 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı isyan etmek |
mutiny against (someone or something) f.
|
|
278 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı birlik olmak |
mutiny against (someone or something) f.
|
|
279 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı çıkmak |
object to (someone or something) f.
|
|
280 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı gelmek |
object to (someone or something) f.
|
|
281 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) iterek (birine/bir şeye) karşı sıkıştırmak |
pin (someone or something) against (someone or something) f.
|
|
282 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı komplo düzenlemek |
plot against (something or someone) f.
|
|
283 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı komplo kurmak |
plot against (something or someone) f.
|
|
284 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı birleşmek |
plot against (something or someone) f.
|
|
285 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı güçlerini birleştirmek |
plot against (something or someone) f.
|
|
286 |
Öbek Fiiller |
(birini birine/bir şeye) karşı zehirlemek |
poison (one) against (someone or something) f.
|
|
287 |
Öbek Fiiller |
(birini birine/bir şeye) karşı doldurmak |
poison (one) against (someone or something) f.
|
|
288 |
Öbek Fiiller |
(birini birine/bir şeye) karşı kışkırtmak |
poison (one) against (someone or something) f.
|
|
289 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı vaaz vermek |
preach against (something) f.
|
|
290 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı uyarmak |
preach against (something) f.
|
|
291 |
Öbek Fiiller |
(birinin birine/bir şeye) karşı önyargılı olmasına neden olmak |
prejudice (one) against (someone or something) f.
|
|
292 |
Öbek Fiiller |
(birinde birine/bir şeye) karşı önyargı yaratmak/oluşturmak |
prejudice (one) against (someone or something) f.
|
|
293 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeye) karşı korumak |
preserve (someone or something) against (something) f.
|
|
294 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeye) karşı korumak |
preserve (someone or something) from (something) f.
|
|
295 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi/kendini birine/bir şeye) karşı korumak |
protect (someone, something, or oneself) from (someone or something) f.
|
|
296 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı korumak |
protect against (someone or something) f.
|
|
297 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı hazırlıklı olmak |
provide against (something) f.
|
|
298 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı güvenlik/güvence sağlamak |
provide against (something) f.
|
|
299 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı korumak |
provide against (something) f.
|
|
300 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı hazırlıklı olmak |
provide for (something) f.
|
|
301 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı güvenlik/güvence sağlamak |
provide for (something) f.
|
|
302 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı korumak |
provide for (something) f.
|
|
303 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı çıkmak |
quarrel with (something) f.
|
|
304 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı çıkmak |
rage against (someone or something) f.
|
|
305 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı çıkmak |
rail against (someone or something) f.
|
|
306 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı tepki göstermek |
react against (someone or something) f.
|
|
307 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı ayaklanmak |
rebel against (someone or something) f.
|
|
308 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı başkaldırmak |
rebel against (someone or something) f.
|
|
309 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı gelmek |
rebel against (someone or something) f.
|
|
310 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı direnmek |
rebel against (someone or something) f.
|
|
311 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı koymak |
rebel against (someone or something) f.
|
|
312 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı ayaklanmak |
rebel at (someone or something) f.
|
|
313 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı başkaldırmak |
rebel at (someone or something) f.
|
|
314 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı gelmek |
rebel at (someone or something) f.
|
|
315 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı direnmek |
rebel at (someone or something) f.
|
|
316 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı koymak |
rebel at (someone or something) f.
|
|
317 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı çıkmak |
rise against (someone or something) f.
|
|
318 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı ayaklanmak |
rise against (someone or something) f.
|
|
319 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı ayaklanmak |
rise up against (someone or something) f.
|
|
320 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı çıkmak |
rise up against (someone or something) f.
|
|
321 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı güvenlik sağlamak |
safeguard against (someone or something) f.
|
|
322 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı korumak |
safeguard against (someone or something) f.
|
|
323 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı entrika düzenlemek |
scheme against (someone or something) f.
|
|
324 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı komplo düzenlemek |
scheme against (someone or something) f.
|
|
325 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı komplo kurmak |
scheme against (someone or something) f.
|
|
326 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı puan kazanmak/sayı yapmak |
score against (someone or something) f.
|
|
327 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı bir avantaj elde etmek |
score off (someone or something) f.
|
|
328 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı güvenlik |
security against (someone or something) f.
|
|
329 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı koruma |
security against (someone or something) f.
|
|
330 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeye) karşı duyarlılaştırmak |
sensitize (someone or something) to (something) f.
|
|
331 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeye) karşı duyarlı hale getirmek |
sensitize (someone or something) to (something) f.
|
|
332 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeye) karşı hassaslaştırmak |
sensitize (someone or something) to (something) f.
|
|
333 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeye) karşı fazla/aşırı duyarlı hale getirmek |
sensitize (someone or something) to (something) f.
|
|
334 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin bir şeye) karşı farkındalığını artırmak |
sensitize (someone or something) to (something) f.
|
|
335 |
Öbek Fiiller |
(birini birine/bir şeye) karşı kışkırtmak |
set (one) against (someone or something) f.
|
|
336 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı günah işlemek |
sin against (someone or something) f.
|
|
337 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı eleştirilerini/görüşlerini dile getirmek |
speak against (someone or something) f.
|
|
338 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı direnmek |
stand against (someone or something) f.
|
|
339 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı koymak |
stand against (someone or something) f.
|
|
340 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı durmak |
stand against (someone or something) f.
|
|
341 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı gelmek |
stand against (someone or something) f.
|
|
342 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı çıkmak |
stand against (someone or something) f.
|
|
343 |
Öbek Fiiller |
(seçimlerde birine/bir şeye) karşı yarışmak |
stand against (someone or something) f.
|
|
344 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı direnmek |
stand out against (something) f.
|
|
345 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı göğüs germek |
stand out against (something) f.
|
|
346 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı koymak |
stand out against (something) f.
|
|
347 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı olmak |
stand up against (someone or something) f.
|
|
348 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı çıkmak |
stand up against (someone or something) f.
|
|
349 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı koymak |
stand up to (someone or something) f.
|
|
350 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı gelmek |
stand up to (someone or something) f.
|
|
351 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı çıkmak |
stand up to (someone or something) f.
|
|
352 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı direnmek |
stand up to (someone or something) f.
|
|
353 |
Öbek Fiiller |
(birini/kendini) olumsuz/kötü (birine/bir şeye) karşı hazırlamak |
steel (someone or oneself) against (someone or something) f.
|
|
354 |
Öbek Fiiller |
olumsuz/kötü (birine/bir şeye) karşı güçlü hale gelmek/getirmek |
steel (someone or oneself) against (someone or something) f.
|
|
355 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı grev yapmak |
strike over (something) f.
|
|
356 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı savaşmak |
strive against (something) f.
|
|
357 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı savaş vermek |
strive against (something) f.
|
|
358 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı mücadele etmek/vermek |
struggle against (someone or something) f.
|
|
359 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı direnmek |
struggle against (someone or something) f.
|
|
360 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı uyanık olmak |
tune in (to something) f.
|
|
361 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı tetikte olmak |
tune in (to something) f.
|
|
362 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı başkaldırmak |
turn against (someone or something) f.
|
|
363 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı gelmek |
turn against (someone or something) f.
|
|
364 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı kışkırtmak |
turn against (someone or something) f.
|
|
365 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı birleşmek |
unite against (someone or something) f.
|
|
366 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı birleştirmek |
unite against (someone or something) f.
|
|
367 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı aşılanmak |
vaccinate against (something) f.
|
|
368 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı aşı yaptırmak |
vaccinate against (something) f.
|
|
369 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı aşılamak |
vaccinate against (something) f.
|
|
370 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı aşı yapmak |
vaccinate against (something) f.
|
|
371 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı aşılanmak |
vaccinate for (something) f.
|
|
372 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı aşı yaptırmak |
vaccinate for (something) f.
|
|
373 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı aşılamak |
vaccinate for (something) f.
|
|
374 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı aşı yapmak |
vaccinate for (something) f.
|
|
375 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı oy kullanmak |
vote against (someone or something) f.
|
|
376 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı (savaş, saldırı) açmak/başlatmak |
wage (something) against (someone or something) f.
|
|
377 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı savaşmak |
wage (something) against (someone or something) f.
|
|
378 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı savaş açmak |
war against (someone or something) f.
|
|
379 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı savaş açmak |
war on (someone or something) f.
|
|
380 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı savaş açmak |
war with (someone or something) f.
|
|
381 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı uyarmak |
warn against (something) f.
|
|
382 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı ayık olmak |
wise up to (someone or something) f.
|
|
383 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı gözünü açmak |
wise up to (someone or something) f.
|
|
384 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak |
wise up to (someone or something) f.
|
|
385 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak |
wise up to (someone or something) f.
|
|
386 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı ayık olmasını sağlamak |
wise up to (someone or something) f.
|
|
387 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı (birinin) gözünü açmak |
wise up to (someone or something) f.
|
|
388 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmasını sağlamak/uyandırmak |
wise up to (someone or something) f.
|
|
389 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmasını sağlamak |
wise up to (someone or something) f.
|
|
390 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı işlemek |
work against (someone or something) f.
|
|
391 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı etkili olmak |
work against (someone or something) f.
|
|
392 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) karşı bir şey yazmak |
write against (someone or something) f.
|
|
393 |
Öbek Fiiller |
birisine/bir şeye karşı saf tutmak |
range against f.
|
|
394 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) karşı duyarlı/hassas |
susceptible to (something) s.
|
|
Phrases |
|
395 |
İfadeler |
(birine/bir şeye) karşı büyük bir merhamet beslemek |
yearn over (someone or something) f.
|
|
396 |
İfadeler |
(birine/bir şeye) karşı derin bir acıma duymak |
yearn over (someone or something) f.
|
|
397 |
İfadeler |
(birine/bir şeye) karşı çok hassas olmak |
yearn over (someone or something) f.
|
|
398 |
İfadeler |
(birine/bir şeye) karşı duyduğu sempatiden dolayı |
out of sympathy with (someone or something) expr.
|
|
399 |
İfadeler |
(birine/bir şeye) karşı anlayışından dolayı |
out of sympathy with (someone or something) expr.
|
|
400 |
İfadeler |
birine/bir şeye karşı sempati beslemeyen |
out of sympathy with somebody/something expr.
|
|
401 |
İfadeler |
birine/bir şeye karşı anlayışsız |
out of sympathy with somebody/something expr.
|
|
402 |
İfadeler |
birine/bir şeye karşı |
in opposition to somebody/something expr.
|
|
403 |
İfadeler |
(birine/bir şeye) karşı açık konuşmak gerekirse |
to be fair (to someone or something) expr.
|
|
404 |
İfadeler |
(birine/bir şeye) karşı dürüst olmak gerekirse |
to be fair (to someone or something) expr.
|
|
Colloquial |
|
405 |
Konuşma Dili |
bir şekilde, bir şeye karşı, bir şey lehine kullanılabilecek bilgi |
ammo i.
|
|
406 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye) karşı yarış |
race against (someone or something) i.
|
|
407 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek |
have one up on (someone or something) f.
|
|
408 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye) karşı avantaj kazanmak |
have one up on (someone or something) f.
|
|
409 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye) karşı üstünlük elde etmek |
have one up on (someone or something) f.
|
|
410 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye) karşı üstünlük sağlamak |
have one up on (someone or something) f.
|
|
411 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye) karşı kesin kanıtı olmamak |
not have anything on (someone or something) f.
|
|
412 |
Konuşma Dili |
birine/bir şeye karşı sabrı tükenmek |
have had it f.
|
|
413 |
Konuşma Dili |
birine/bir şeye karşı sabrının sınırını aşmak |
have had it f.
|
|
414 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye) karşı olmak |
be down on (someone or something) f.
|
|
415 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye) karşı olumsuz hisleri olmak |
be down on (someone or something) f.
|
|
416 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye karşı) sert olmak |
be tough on (someone or something) f.
|
|
417 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye karşı) sert davranmak |
be tough on (someone or something) f.
|
|
418 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye karşı) müsamahasız olmak/davranmak |
be tough on (someone or something) f.
|
|
419 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye karşı) acımasız olmak/davranmak |
be tough on (someone or something) f.
|
|
420 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye) karşı yarışmak |
race against (someone or something) f.
|
|
421 |
Konuşma Dili |
birine/bir şeye karşı |
down on someone or something s.
|
|
422 |
Konuşma Dili |
birine/bir şeye karşı negatif |
down on someone or something s.
|
|
423 |
Konuşma Dili |
birine/bir şeye karşı düşman/muhalif |
down on someone or something s.
|
|
424 |
Konuşma Dili |
birine/bir şeye karşı soğuk/mesafeli |
down on someone or something s.
|
|
425 |
Konuşma Dili |
birisine veya bir şeye karşı üstün olan |
one-up s.
|
|
426 |
Konuşma Dili |
birine/bir şeye karşı uyanık |
onto someone/something s.
|
|
427 |
Konuşma Dili |
birine/bir şeye karşı alarma geçmiş |
onto someone/something s.
|
|
428 |
Konuşma Dili |
(bir şeye) karşı hassas/duyarlı |
susceptible of (something) s.
|
|
429 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye) karşı |
against (someone or something) ed.
|
|
430 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye) karşı rekabette |
against (someone or something) ed.
|
|
431 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye) karşı yarışta |
against (someone or something) ed.
|
|
432 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye) karşı mücadelede |
against (someone or something) ed.
|
|
433 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye) karşı |
against (someone or something) ed.
|
|
434 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye) karşı rekabette |
against (someone or something) ed.
|
|
435 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye) karşı yarışta |
against (someone or something) ed.
|
|
436 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye) karşı mücadelede |
against (someone or something) ed.
|
|
437 |
Konuşma Dili |
(birine veya bir şeye) karşı omuz omuza |
down with expr.
|
|
438 |
Konuşma Dili |
bir şeye karşı hevessizsin |
your heart isn't in something expr.
|
|
439 |
Konuşma Dili |
bir şeye karşı gönülsüzsün |
your heart isn't in something expr.
|
|
440 |
Konuşma Dili |
bir şeye karşı isteksizsin |
your heart isn't in something expr.
|
|
441 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye karşı) uyanık |
on the alert (for someone or something) expr.
|
|
442 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye karşı) tetikte |
on the alert (for someone or something) expr.
|
|
443 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye karşı) gözünü dört açmış |
on the alert (for someone or something) expr.
|
|
444 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye karşı) uyanık |
on the alert (for someone or something) expr.
|
|
445 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye karşı) tetikte |
on the alert (for someone or something) expr.
|
|
446 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye karşı) gözünü dört açmış |
on the alert (for someone or something) expr.
|
|
447 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye) karşı tedbirli/ihtiyatlı ol |
beware of (someone or something) expr.
|
|
Idioms |
|
448 |
Deyim |
(birisine ya da bir şeye) karşı önyargı |
bias against (someone or something) i.
|
|
449 |
Deyim |
(bir şeye karşı duyulan) yoğun merak |
love affair i.
|
|
450 |
Deyim |
(bir şeye karşı duyulan) tutku |
love affair i.
|
|
451 |
Deyim |
(bir şeye karşı duyulan) heves |
love affair i.
|
|
452 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı olan tutumunu/hareketlerini yüz seksen derece değiştirme |
about-face (on someone or something) i.
|
|
453 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı olan tutumunu/hareketlerini yüz seksen derece değiştirme |
about-face (on someone or something) i.
|
|
454 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı avantaj |
an advantage over (someone or something) i.
|
|
455 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı üstünlük |
an advantage over (someone or something) i.
|
|
456 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı avantaj |
the advantage over (someone or something) i.
|
|
457 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı üstünlük |
the advantage over (someone or something) i.
|
|
458 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı avantaj |
an edge on (someone or something) i.
|
|
459 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı üstünlük |
an edge on (someone or something) i.
|
|
460 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı avantaj |
the edge on (someone or something) i.
|
|
461 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı üstünlük |
the edge on (someone or something) i.
|
|
462 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı avantaj |
an edge over (someone or something) i.
|
|
463 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı üstünlük |
an edge over (someone or something) i.
|
|
464 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı avantaj |
the edge over (someone or something) i.
|
|
465 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı üstünlük |
the edge over (someone or something) i.
|
|
466 |
Deyim |
(bir şeye) karşı olan tutumunu/hareketlerini yüz seksen derece değiştirme |
about-face on (something) i.
|
|
467 |
Deyim |
(bir şeye) karşı içten gelen tepki |
gut reaction to (something) i.
|
|
468 |
Deyim |
(bir şeye karşı) o anda verilen cevap/tepki |
gut reaction (to something) i.
|
|
469 |
Deyim |
(bir şeye karşı) anlık verilen cevap/tepki |
gut reaction (to something) i.
|
|
470 |
Deyim |
(bir şeye karşı) düşünmeden/anında verilen tepki/cevap |
gut reaction (to something) i.
|
|
471 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı üstünlük |
precedence over (someone or something) i.
|
|
472 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı ağır basma |
precedence over (someone or something) i.
|
|
473 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı öncelik |
precedence over (someone or something) i.
|
|
474 |
Deyim |
birisini bir başkasına ya da bir şeye karşı önyargılı olmaya teşvik etmek |
bias someone against someone or something f.
|
|
475 |
Deyim |
birisini bir başkasına ya da bir şeye karşı kışkırtmak |
bias someone against someone or something f.
|
|
476 |
Deyim |
birisini bir başkasına ya da bir şeye karşı provoke etmek |
bias someone against someone or something f.
|
|
477 |
Deyim |
(birine ve bir şeye karşı) gözünü dört açmak |
keep (close) watch for (someone or something) f.
|
|
478 |
Deyim |
(birine veya bir şeye) karşı güçlerini birleşmek |
make common cause against (someone or something) f.
|
|
479 |
Deyim |
(birine veya bir şeye) karşı birlikte mücadele etmek/savaşmak |
make common cause against (someone or something) f.
|
|
480 |
Deyim |
(birine veya bir şeye) karşı işbirliği yapmak |
make common cause against (someone or something) f.
|
|
481 |
Deyim |
(birine veya bir şeye karşı) avantaj sağlamak |
get the advantage over (someone or something) f.
|
|
482 |
Deyim |
(birine veya bir şeye karşı) üstünlük yakalamak |
get the advantage over (someone or something) f.
|
|
483 |
Deyim |
(birine veya bir şeye karşı) avantaj sağlamak |
have the advantage over (someone or something) f.
|
|
484 |
Deyim |
(birine veya bir şeye karşı) üstünlük yakalamak |
have the advantage over (someone or something) f.
|
|
485 |
Deyim |
bir şeye karşı durmak |
have one's heart set against something f.
|
|
486 |
Deyim |
bir şeye karşı durmak |
set one's heart against something f.
|
|
487 |
Deyim |
bir şeye karşı çıkmak |
have one's heart set against something f.
|
|
488 |
Deyim |
bir şeye tamamen karşı olmak |
one's heart is dead set against something f.
|
|
489 |
Deyim |
bir şeye karşı zayıflığı olmak |
have a weakness for f.
|
|
490 |
Deyim |
bir şeye karşı çıkmak |
have one's heart dead set against something f.
|
|
491 |
Deyim |
bir şeye karşı koymaktan vazgeçmek |
cave in to something f.
|
|
492 |
Deyim |
bir şeye tamamen karşı olmak |
one's heart is set against something f.
|
|
493 |
Deyim |
kendini zor bir şeye karşı hazırlamak |
steel oneself for something f.
|
|
494 |
Deyim |
(birine ya da bir şeye) karşı tek yumruk olmak |
take up (the) cudgels against (someone or something) f.
|
|
495 |
Deyim |
(birine ya da bir şeye) karşı çıkmaya hazırlanmak |
take up (the) cudgels against (someone or something) f.
|
|
496 |
Deyim |
(birine ya da bir şeye) karşı mücadeleye girişmek |
take up (the) cudgels against (someone or something) f.
|
|
497 |
Deyim |
(bir şeye) çok karşı olmak |
be death on (someone or something) f.
|
|
498 |
Deyim |
(birine/bir şeye karşı) bir avantaj elde etmek/avantajlı duruma geçmek |
get the drop on (someone or something) f.
|
|
499 |
Deyim |
(birine/bir şeye karşı) bir avantaj elde etmek/avantajlı duruma geçmek |
have the drop on (someone or something) f.
|
|
500 |
Deyim |
birine/bir şeye karşı bir şey yöneltmek |
direct something against someone or something f.
|
|