|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Phrasals |
|
1 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ağlamak |
weep for (someone or something) f.
|
|
I wept for the Israeli soldier who had lost his humanity.
İnsanlığını kaybetmiş İsrailli asker için ağladım.
More Sentences
|
2 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yalvarmak |
beg for (someone or something) f.
|
|
He only has to threaten and the heads of government come begging for concessions on bended knees.
Tek yapması gereken tehdit etmek, ve sonrasında hükümet başkanları diz çökerek taviz için yalvaracaklardır.
More Sentences
|
3 |
Öbek Fiiller |
(biri) için (bir şey) seçmek |
choose (something) for (someone) f.
|
|
The song that you choose for your first dance should be extraordinary.
İlk dansınız için seçtiğiniz şarkı sıra dışı olmalı.
More Sentences
|
4 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için rekabet etmek |
compete for (someone or something) f.
|
|
Significantly poorer people will therefore be amongst us and also competing for jobs.
Bu nedenle önemli ölçüde daha yoksul insanlar aramızda olacak ve aynı zamanda iş için rekabet edecekler.
More Sentences
|
5 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ağlamak |
cry for (someone or something) f.
|
|
John says when he dies he doesn't want anyone to cry for him.
John öldüğü zaman hiç kimsenin onun için ağlamasını istemediğini söylüyor.
More Sentences
|
6 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ağlamak |
cry over (someone or something) f.
|
|
It is no use crying over spilt milk.
Dökülen süt için ağlamanın faydası yok.
More Sentences
|
7 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şey) dizayn etmek |
design (something) for (someone or something) f.
|
|
This textbook is designed for beginners.
Bu ders kitabı, yeni başlayanlar için dizayn edilmiştir.
More Sentences
|
8 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için korkmak |
fear for (someone or something) f.
|
|
I fear for the future of mankind.
Ben insanlığın geleceği için korkuyorum.
More Sentences
|
9 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için savaşmak |
fight for (someone or something) f.
|
|
On the one hand, there were the Chechens, a people fighting for their freedom and their right to self-determination.
Bir yanda özgürlükleri ve kendi kaderlerini tayin etme hakları için savaşan bir halk olan Çeçenler vardı.
More Sentences
|
10 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için poz vermek |
pose for (someone or something) f.
|
|
Everyone posed for a picture.
Herkes bir resim için poz verdi.
More Sentences
|
11 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için feda etmek |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) f.
|
|
In other words, the Chechens were sacrificed for Iraq.
Başka bir deyişle Çeçenler, Irak için feda edildi.
More Sentences
|
12 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için feda etmek |
sacrifice (someone or something) to (someone or something else) f.
|
|
They were sacrificed to ensure that the timetable for British entry was kept on track.
İngiltere'nin AB'ye giriş takviminin aksamaması için feda edilmişlerdir.
More Sentences
|
13 |
Öbek Fiiller |
(biri için belli bir miktar para) harcamak |
spend (something) on (someone) f.
|
|
USD 13 billion a year is what we in Europe and America spend on cosmetics.
Bizim Avrupa ve Amerika'da kozmetik ürünlerine harcadığımız para yılda 13 milyar dolardır.
More Sentences
|
14 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir kurum) için çalışmak |
work for (someone or something) f.
|
|
Tom works for a large financial institution.
Tom büyük bir finans kurumu için çalışıyor.
More Sentences
|
Colloquial |
|
15 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için deli olmak |
be crazy about (someone or something) f.
|
|
Tom is crazy about tennis.
Tom tenis için deli oluyor.
More Sentences
|
16 |
Konuşma Dili |
(biri) için üzülmek |
be sorry for (someone) f.
|
|
The time will come when you will be sorry for it.
Bunun için üzüleceğin zaman gelecek.
More Sentences
|
17 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için deli olan |
crazy about (someone or something) s.
|
|
He's crazy about her.
Onun için deli oluyor.
More Sentences
|
18 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için deli olan |
crazy for (someone or something) s.
|
|
She is totally crazy for him.
Onun için deli oluyor.
More Sentences
|
19 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey için) yararlı |
good for (someone or something) s.
|
|
These types of blogs are good for promotional and marketing purposes.
Bu tür bloglar tanıtım ve pazarlama bakımından yararlıdır.
More Sentences
|
|
20 |
Konuşma Dili |
(biri için) bir zevk |
(it is) (one's) pleasure expr.
|
|
It will be a pleasure for me to send the code of practice to the minister.
Uygulama kurallarını Sayın Bakana göndermek benim için bir zevk olacaktır.
More Sentences
|
General |
|
21 |
Genel |
istilacı nassella tussock bitkisini yok etmek için yeni zelanda'nın farklı bölgelerinde kurulan çeşitli yerel yasal kuruluşlardan her biri |
nassella tussock board i.
|
|
22 |
Genel |
araba çeken atı tutmak için dizginlere bağlanan iki halkadan her biri |
holder i.
|
|
23 |
Genel |
biri için ortaya konan çaba |
favors i.
|
|
24 |
Genel |
biri için ortaya konan çaba |
favours i.
|
|
25 |
Genel |
biri için yolu açan kimse |
outrider i.
|
|
26 |
Genel |
biri için olumlu bir puan olmak |
speak well for f.
|
|
27 |
Genel |
yapmak (bir şeyi biri için) |
mean for f.
|
|
28 |
Genel |
biri için otelde rezervasyon yapmak |
book someone into a hotel f.
|
|
29 |
Genel |
hazırlamak (bir şeyi biri için) |
mean for f.
|
|
30 |
Genel |
biri için iyi şeyler söylemek |
put in a good word for someone f.
|
|
31 |
Genel |
biri için olumsuz bir puan olmak |
speak ill for f.
|
|
32 |
Genel |
bir şeyi biri için imkansız hale getirmek |
place something out of someone 's reach f.
|
|
33 |
Genel |
satılık bir şey biri için ayrılmak |
be spoken for f.
|
|
34 |
Genel |
biri için yer açmak |
make room for someone f.
|
|
35 |
Genel |
biri için kötü konuşmak |
badmouth f.
|
|
36 |
Genel |
biri için muhbirlik yapmak |
snitch for someone f.
|
|
37 |
Genel |
biri için özel bir şeyler hissetmek |
feel something special for someone f.
|
|
38 |
Genel |
biri için şahitlik yapmak |
testify for someone f.
|
|
39 |
Genel |
biri için mutlu olmak |
be pleased for someone f.
|
|
|
40 |
Genel |
biri için durmak |
stop for someone f.
|
|
41 |
Genel |
(biri/bir şey için) mezar olmak |
entomb f.
|
|
42 |
Genel |
biri için saklamak |
hold on f.
|
|
43 |
Genel |
yerine daha yüksek rütbeden biri oturacağı için (birini) oturduğu koltuktan kaldırmak |
bump f.
|
|
44 |
Genel |
(biri için) pezevenklik yapmak |
pimp f.
|
|
45 |
Genel |
biri ya da bir şey için kullanışlı |
useful for s.
|
|
46 |
Genel |
her biri için |
for each zf.
|
|
47 |
Genel |
her biri için |
cum ed.
|
|
48 |
Genel |
her biri için |
per ed.
|
|
Phrasals |
|
49 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak |
brood about (someone or something) f.
|
|
50 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak |
brood about someone or something f.
|
|
51 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak |
brood on someone or something f.
|
|
52 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için üzülüp durmak/içine dert olmak |
brood over someone or something f.
|
|
53 |
Öbek Fiiller |
(biri) için (bir şey yapma) iyiliğini göstermek |
oblige (one) by (doing something) f.
|
|
54 |
Öbek Fiiller |
(biri) için (bir şey yapma) iyiliğini göstermek |
oblige someone by something f.
|
|
55 |
Öbek Fiiller |
(biri ya da bir şey) için (bir şeyi) taramak |
comb (something) for (someone or something) f.
|
|
56 |
Öbek Fiiller |
biri ya da bir şey için bir şeyi taramak |
comb something for someone or something f.
|
|
57 |
Öbek Fiiller |
(biri ya da bir şey için birine) bir şey vermek |
contribute something (to someone) (for someone or something) f.
|
|
58 |
Öbek Fiiller |
(biri için) gidilecek yolu planlamak |
chart something out (for someone or something) f.
|
|
59 |
Öbek Fiiller |
(biri için) güzergahı belirlemek |
chart something out (for someone or something) f.
|
|
60 |
Öbek Fiiller |
biri için bir şey satın almak |
buy something for someone f.
|
|
61 |
Öbek Fiiller |
biri için/arkasından matem tutmak |
lament over someone f.
|
|
62 |
Öbek Fiiller |
biri için bir şey satın almak |
purchase something for someone f.
|
|
63 |
Öbek Fiiller |
biri için yas tutmak |
mourn for someone f.
|
|
64 |
Öbek Fiiller |
biri için/arkasından matem tutmak |
lament for someone f.
|
|
65 |
Öbek Fiiller |
biri için hazırlık yapmak |
plan on someone f.
|
|
66 |
Öbek Fiiller |
biri için hazırlık yapmak |
plan on something f.
|
|
67 |
Öbek Fiiller |
biri için tanıklık etmek |
witness for someone f.
|
|
68 |
Öbek Fiiller |
biri için çalışmak |
work for someone f.
|
|
69 |
Öbek Fiiller |
biri için yas tutmak |
mourn over someone f.
|
|
70 |
Öbek Fiiller |
biri için şahitlik etmek |
witness for someone f.
|
|
71 |
Öbek Fiiller |
(şarkıyı) birine/biri için söylemek |
sing to someone f.
|
|
72 |
Öbek Fiiller |
(ölüm vb yüzünden) biri için gözyaşı dökmek |
cry about someone f.
|
|
73 |
Öbek Fiiller |
(ölüm vb yüzünden) biri için gözyaşı dökmek |
weep over someone f.
|
|
74 |
Öbek Fiiller |
(ölüm vb yüzünden) biri için gözyaşı dökmek |
weep about someone f.
|
|
75 |
Öbek Fiiller |
(biri için/uğruna) hararetli tartışmak |
rage over someone f.
|
|
76 |
Öbek Fiiller |
(birini ya da bir şeyi biri ya da bir şey) için terk etmek |
desert (someone or something) for (someone or something) f.
|
|
77 |
Öbek Fiiller |
(birini ya da bir şeyi biri ya da bir şey) için terk etmek |
desert (someone or something) to (someone or something) f.
|
|
78 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için göz yaşı dökmek |
weep for (someone or something) f.
|
|
79 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yanıp tutuşmak |
weep for (someone or something) f.
|
|
|
80 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi biri/bir şey için ulaşılmaz/erişilmez kılmak |
seal something off from someone or something f.
|
|
81 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi biri/bir şey için ulaşılmaz/erişilmez kılmak |
seal something off f.
|
|
82 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için tasarlamak |
gear to (someone or something) f.
|
|
83 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için tasarlamak |
gear toward (someone or something) f.
|
|
84 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için geri almak |
get (something) for (someone or something) f.
|
|
85 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için telafi etmek |
get (something) for (someone or something) f.
|
|
86 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için bulup getirmek |
get (something) for (someone or something) f.
|
|
87 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için geri ele geçirmek |
get (something) for (someone or something) f.
|
|
88 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için almak |
get (something) for (someone or something) f.
|
|
89 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için ele geçirmek |
get (something) for (someone or something) f.
|
|
90 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için elde etmek |
get (something) for (someone or something) f.
|
|
91 |
Öbek Fiiller |
biri için değerli olmak |
go for f.
|
|
92 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için daha belirgin bir hal almak |
grow upon (someone or something) f.
|
|
93 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için daha aşikar hale gelmek |
grow upon (someone or something) f.
|
|
94 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için bariz bir hale gelmek |
grow upon (someone or something) f.
|
|
95 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için daha belirgin bir hal almak |
grow on (someone or something) f.
|
|
96 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için daha aşikar hale gelmek |
grow on (someone or something) f.
|
|
97 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için bariz bir hale gelmek |
grow on (someone or something) f.
|
|
98 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için pazarlık etmek |
bargain for (someone or something) f.
|
|
99 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için mücadele etmek |
campaign for (someone or something) f.
|
|
100 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için seferber olmak |
campaign for (someone or something) f.
|
|
101 |
Öbek Fiiller |
(biri için) yaygara koparmak |
fawn upon (one) f.
|
|
102 |
Öbek Fiiller |
(biri için) ortalığı velveleye vermek |
fawn upon (one) f.
|
|
103 |
Öbek Fiiller |
(biri için) tantana yapmak |
fawn upon (one) f.
|
|
104 |
Öbek Fiiller |
(biri için) yaygara koparmak |
fawn on (one) f.
|
|
105 |
Öbek Fiiller |
(biri için) ortalığı velveleye vermek |
fawn on (one) f.
|
|
106 |
Öbek Fiiller |
(biri için) tantana yapmak |
fawn on (one) f.
|
|
107 |
Öbek Fiiller |
biri için methiyeler düzmek |
fawn upon someone f.
|
|
108 |
Öbek Fiiller |
biri için tantana yapmak |
fawn upon someone f.
|
|
109 |
Öbek Fiiller |
biri için methiyeler düzmek |
fawn on someone f.
|
|
110 |
Öbek Fiiller |
biri için tantana yapmak |
fawn on someone f.
|
|
111 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için bir şeyin göstergesi olmak |
represent to (someone or something) f.
|
|
112 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için bir şeyin sembolü olmak |
represent to (someone or something) f.
|
|
113 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için bir şey anlamına gelmek |
represent to (someone or something) f.
|
|
114 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için bir şeyin temsili olmak |
represent to (someone or something) f.
|
|
115 |
Öbek Fiiller |
biri için bir şeyi temsil etmek |
represent something to someone f.
|
|
116 |
Öbek Fiiller |
(biri için birini/bir şey) seçmek |
select (someone or something) for (someone) f.
|
|
117 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için birini/bir şey seçmek |
select someone or something for someone or something f.
|
|
118 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için boşa harcamak |
waste something on someone or something f.
|
|
119 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için boşa sarf etmek |
waste something on someone or something f.
|
|
120 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için israf etmek |
waste something on someone or something f.
|
|
121 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için heba etmek |
waste something on someone or something f.
|
|
122 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için boşa tüketmek |
waste something on someone or something f.
|
|
123 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için çarçur etmek |
waste something on someone or something f.
|
|
124 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi/kendini biri/bir şey) yapmak için gerekli ayarlamaları yapmak |
set (someone, something, or oneself) up as (someone or something) f.
|
|
125 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi/kendini biri/bir şey) konumuna getirmek için gereken düzenlemeleri yapmak |
set (someone, something, or oneself) up as (someone or something) f.
|
|
126 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için aracılık etmek |
intercede for (someone or something) f.
|
|
127 |
Öbek Fiiller |
(biri için biriyle/bir şeyle) görüşmek |
intercede (for someone) (with someone or something) f.
|
|
128 |
Öbek Fiiller |
(biri için birinden/bir şeyden) ricada bulunmak |
intercede (for someone) (with someone or something) f.
|
|
129 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi biri/bir şey için israf etmek |
squander something on someone or something f.
|
|
130 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi biri/bir şey için boşa harcamak |
squander something on someone or something f.
|
|
131 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi biri/bir şey için çarçur etmek |
squander something on someone or something f.
|
|
132 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için bir şey önermek |
suggest for (someone or something) f.
|
|
133 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için bir şey tavsiye etmek |
suggest for (someone or something) f.
|
|
134 |
Öbek Fiiller |
(biri) için birini önermek |
suggest for (someone) f.
|
|
135 |
Öbek Fiiller |
(biri) için birini uygun bulmak |
suggest for (someone) f.
|
|
136 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye biri/bir şey) için bakmak |
keep (someone or something) for (someone or something) f.
|
|
137 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye biri/bir şey) için göz kulak olmak |
keep (someone or something) for (someone or something) f.
|
|
138 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye biri/bir şey) için sahip çıkmak |
keep (someone or something) for (someone or something) f.
|
|
139 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi biri/bir şey) için korumak |
keep (someone or something) for (someone or something) f.
|
|
140 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi biri/bir şey) için tutmak |
keep (someone or something) for (someone or something) f.
|
|
141 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi biri/bir şey) için saklamak |
keep (someone or something) for (someone or something) f.
|
|
142 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey için bir şey) ayırmak |
keep (something) for (someone or something) f.
|
|
143 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey için bir şeyi) elinde tutmak |
keep (something) for (someone or something) f.
|
|
144 |
Öbek Fiiller |
biri için birine/bir şeye bakmak |
keep someone or something for someone f.
|
|
145 |
Öbek Fiiller |
biri için birini/bir şeyi korumak |
keep someone or something for someone f.
|
|
146 |
Öbek Fiiller |
biri için birini/bir şeyi muhafaza etmek |
keep someone or something for someone f.
|
|
147 |
Öbek Fiiller |
biri için birini/bir şeyi tutmak |
keep someone or something for someone f.
|
|
148 |
Öbek Fiiller |
biri için birine/bir şeye göz kulak olmak |
keep someone or something for someone f.
|
|
149 |
Öbek Fiiller |
biri için birinin/bir şeyin bakımını üstlenmek |
keep someone or something for someone f.
|
|
150 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi biri için elinde tutmak |
keep someone or something for someone f.
|
|
151 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi biri için saklamak |
keep someone or something for someone f.
|
|
152 |
Öbek Fiiller |
programında biri/bir şey için programında yer açmak |
pen in f.
|
|
153 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için programında zaman yaratmak |
pen in f.
|
|
154 |
Öbek Fiiller |
biri için/birine bir şey almak |
get something for someone f.
|
|
155 |
Öbek Fiiller |
biri için bir şeyi elde etmek |
get something for someone f.
|
|
156 |
Öbek Fiiller |
biri için bir şey edinmek |
get something for someone f.
|
|
157 |
Öbek Fiiller |
biri için bir kenara bir şey ayırmak |
set something aside for someone f.
|
|
158 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (biriyle/bir hayvanla) mücadele etmek |
fight with (someone or an animal) over (someone or something) f.
|
|
159 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (biriyle/bir hayvanla) kavga etmek |
fight with (someone or an animal) over (someone or something) f.
|
|
160 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (biriyle/bir hayvanla) dövüşmek |
fight with (someone or an animal) over (someone or something) f.
|
|
161 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (biriyle/bir hayvanla) kapışmak |
fight with (someone or an animal) over (someone or something) f.
|
|
162 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için değerli olmak |
credit to someone or something f.
|
|
163 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için onur kaynağı olmak |
credit to someone or something f.
|
|
164 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ilan vermek |
advertise for (someone or something) f.
|
|
165 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) aranıyor ilanı vermek (bir iş, hizmet için) |
advertise for (someone or something) f.
|
|
166 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ilan vermek |
advertise for (someone or something) f.
|
|
167 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) aranıyor ilanı vermek (bir iş, hizmet için) |
advertise for (someone or something) f.
|
|
168 |
Öbek Fiiller |
biri için geçerli olmak |
appertain to something f.
|
|
169 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için olmak |
apply to someone or something f.
|
|
170 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için uygun olmak |
apply to someone or something f.
|
|
171 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için bir şey ayarlamak |
arrange something for someone or something f.
|
|
172 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için bir şey planlamak |
arrange something for someone or something f.
|
|
173 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için bir şey düzenlemek |
arrange something for someone or something f.
|
|
174 |
Öbek Fiiller |
(biri) için çocuğuna/çocuklarına bakmak |
babysit for (someone) f.
|
|
175 |
Öbek Fiiller |
(biri) için çocuğuna/çocuklarına göz kulak olmak |
babysit for (someone) f.
|
|
176 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için kaygılanmak |
bother about (someone or something) f.
|
|
177 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için üzülmek |
bother about (someone or something) f.
|
|
178 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için sıkıntıya girmek |
bother about (someone or something) f.
|
|
179 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için para ayırmak |
budget something for someone or something f.
|
|
180 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için kenara para koymak |
budget something for someone or something f.
|
|
181 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için bir bütçe oluşturmak |
budget something for someone or something f.
|
|
182 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yanıp tutuşmak |
burn for (someone or something) f.
|
|
183 |
Öbek Fiiller |
(biri için) kötülük dilemek |
call something down f.
|
|
184 |
Öbek Fiiller |
(biri için) hoş olmayan sonuçlar yaratmak |
catch up with (someone) f.
|
|
185 |
Öbek Fiiller |
(biri) için (bir şey) almak |
choose (something) for (someone) f.
|
|
186 |
Öbek Fiiller |
(kendi/biri) için hak iddia etmek |
claim (something) for (oneself or something) f.
|
|
187 |
Öbek Fiiller |
(kendisi/biri) için (bir şey) istemek/talep etmek |
claim (something) for (oneself or something) f.
|
|
188 |
Öbek Fiiller |
(kendisi/biri) için geri ödeme talep etmek |
claim (something) for (oneself or something) f.
|
|
189 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için hak iddia etmek |
claim something for someone or something f.
|
|
190 |
Öbek Fiiller |
(biri) için anlamlı olmak |
click with (one) f.
|
|
191 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için (para) toplamak |
collect (money) for someone or something f.
|
|
192 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yarışmak |
compete for (someone or something) f.
|
|
193 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için mücadele etmek |
compete for (someone or something) f.
|
|
194 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi biri için olumsuz olarak kabul etmek |
count something against someone f.
|
|
195 |
Öbek Fiiller |
biri için olumsuz olarak kabul edilmek |
count against someone f.
|
|
196 |
Öbek Fiiller |
(biri) için anlamlı olmak |
count with (one) f.
|
|
197 |
Öbek Fiiller |
(biri) için önemli olmak |
count with (one) f.
|
|
198 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ağlamak |
cry out for (someone or something) f.
|
|
199 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için gösteri düzenlemek |
demonstrate for (someone or something) f.
|
|
200 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için gösteri yapmak |
demonstrate for (someone or something) f.
|
|
201 |
Öbek Fiiller |
biri için bir şey tasarlamak |
design something for someone f.
|
|
202 |
Öbek Fiiller |
biri için bir şey dizayn etmek |
design something for someone f.
|
|
203 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şey) tasarlamak |
design (something) for (someone or something) f.
|
|
204 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri için) kaçınılmaz kılmak |
destine (someone) for (something) f.
|
|
205 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yapmak |
devote to (someone or something) f.
|
|
206 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ölmek |
die for (someone or something) f.
|
|
207 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için canını vermek |
die for (someone or something) f.
|
|
208 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ölüp bitmek |
die for (someone or something) f.
|
|
209 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yanıp tutuşmak |
die for (someone or something) f.
|
|
210 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ayırmak |
earmark for (someone or something) f.
|
|
211 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için tahsis etmek |
earmark for (someone or something) f.
|
|
212 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için bir şey ayırmak |
earmark something for someone or something f.
|
|
213 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için bir şey tahsis etmek |
earmark something for someone or something f.
|
|
214 |
Öbek Fiiller |
birini başka biri için görevlendirmek |
farm someone out f.
|
|
215 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için endişe etmek |
fear for (someone or something) f.
|
|
216 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için mücadele etmek |
fight for (someone or something) f.
|
|
217 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için tartışmak/kavga etmek |
fight over (someone or something) f.
|
|
218 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için aptalca para harcamak/dökmek |
fritter something away (on someone or something) f.
|
|
219 |
Öbek Fiiller |
parasını (biri/bir şey) üzerinde/için çarçur etmek |
fritter something away (on someone or something) f.
|
|
220 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şey) sağlamak |
furnish (something) for (someone or something) f.
|
|
221 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şey) temin etmek |
furnish (something) for (someone or something) f.
|
|
222 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şey) tedarik etmek |
furnish (something) for (someone or something) f.
|
|
223 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi (biri/bir şey için) hazırlamak |
gear someone or something up (for someone or something) f.
|
|
224 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için hazırlanmak |
gear up for (someone or something) f.
|
|
225 |
Öbek Fiiller |
biri için bir şey almak |
get something for someone f.
|
|
226 |
Öbek Fiiller |
birini biri/bir şey için görevlendirmek |
get someone on someone or something f.
|
|
227 |
Öbek Fiiller |
birini biri/bir şey için görevlendirmek |
get someone onto someone or something f.
|
|
228 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için dezavantajlı/istenmeyen bir durum olmak |
go against (someone or something) f.
|
|
229 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için işler ters gitmek |
go badly with f.
|
|
230 |
Öbek Fiiller |
(biri) için de geçerli olmak |
go for (someone) f.
|
|
231 |
Öbek Fiiller |
biri/bir şey için dışarı çıkmak |
go for someone or something f.
|
|
232 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yas tutmak |
grieve for (someone or something) f.
|
|
233 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için üzülmek |
grieve for (someone or something) f.
|
|
234 |
Öbek Fiiller |
(biri) için daha belirgin bir hal almak |
grow upon (one) f.
|
|
235 |
Öbek Fiiller |
(biri) için daha aşikar hale gelmek |
grow upon (one) f.
|
|
236 |
Öbek Fiiller |
(biri) için bariz bir hale gelmek |
grow upon (one) f.
|
|
237 |
Öbek Fiiller |
(biri) için daha belirgin bir hal almak |
grow on (one) f.
|
|
238 |
Öbek Fiiller |
(biri) için daha aşikar hale gelmek |
grow on (one) f.
|
|
239 |
Öbek Fiiller |
(biri) için bariz bir hale gelmek |
grow on (one) f.
|
|
240 |
Öbek Fiiller |
(biriyle) biri/bir şey için/üzerine tartışmak |
haggle (with someone) over someone or something f.
|
|
241 |
Öbek Fiiller |
(biriyle) biri/bir şey için/üzerine pazarlık yapmak |
haggle (with someone) over someone or something f.
|
|
242 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şeyi) olmak |
have (something) for (someone or something) f.
|
|
243 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir çözümü) olmak |
have (something) for (someone or something) f.
|
|
244 |
Öbek Fiiller |
biri için bir şeyi olmak |
have something for someone f.
|
|
245 |
Öbek Fiiller |
(biri) için göz kulak olmak |
hold for (someone) f.
|
|
246 |
Öbek Fiiller |
(biri) için korumak |
hold for (someone) f.
|
|
247 |
Öbek Fiiller |
(biri) için tutmak/saklamak |
hold for (someone) f.
|
|
248 |
Öbek Fiiller |
(daha iyi biri/bir şey) için bir teklifi reddetmek |
hold out for (someone or something) f.
|
|
249 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için ayırmak/planlamak |
intend (something) for (someone or something) f.
|
|
250 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için düşünmek |
intend (something) for (someone or something) f.
|
|
251 |
Öbek Fiiller |
(biri) için çeviri/tercüme yapmak |
interpret for (someone) f.
|
|
252 |
Öbek Fiiller |
(biri için) çok dikkat çekici olmak |
jump out at (one) f.
|
|
253 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için özenle/sıkı bir şekilde çalışmak |
labor for (someone or something) f.
|
|
254 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yas tutmak |
lament (for) (someone or something) f.
|
|
255 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için üzülmek |
lament (for) (someone or something) f.
|
|
256 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ağlayıp sızlamak |
lament (for) (someone or something) f.
|
|
257 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için matem tutmak |
lament (for) (someone or something) f.
|
|
258 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ağlamak |
lament (for) (someone or something) f.
|
|
259 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için hayıflanmak |
lament (for) (someone or something) f.
|
|
260 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yas tutmak |
lament over (someone or something) f.
|
|
261 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için üzülmek |
lament over (someone or something) f.
|
|
262 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ağlayıp sızlamak |
lament over (someone or something) f.
|
|
263 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için matem tutmak |
lament over (someone or something) f.
|
|
264 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ağlamak |
lament over (someone or something) f.
|
|
265 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için hayıflanmak |
lament over (someone or something) f.
|
|
266 |
Öbek Fiiller |
(biri için bir şeye) kadar kullanılabilir durumda olmak/kalmak |
last (one) (up) until (something) f.
|
|
267 |
Öbek Fiiller |
(biri için bir şeye) kadar bozulmadan dayanmak |
last (one) (up) until (something) f.
|
|
268 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şey/bir tuzak) hazırlamak |
lay (something) for (someone or something) f.
|
|
269 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şey) ayırmak |
lay aside (something) for (someone or something) f.
|
|
270 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için kenara koymak/ayırmak |
lay aside (something) for (someone or something) f.
|
|
271 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için tutmak |
lay aside (something) for (someone or something) f.
|
|
272 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey için) (belli bir miktar) para harcamak |
lay out (an amount of money) on (someone or something) f.
|
|
273 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey için) büyük miktarda para harcamak |
lay out for (someone or something) f.
|
|
274 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yaşamak |
live for (someone or something) f.
|
|
275 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için lobi yapmak |
lobby for (someone or something) f.
|
|
276 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yas tutmak |
moon over (someone or something) f.
|
|
277 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yanıp tutuşmak |
moon over (someone or something) f.
|
|
278 |
Öbek Fiiller |
(biri) için yas tutmak |
mourn for (one) f.
|
|
279 |
Öbek Fiiller |
(biri) için matem tutmak |
mourn for (one) f.
|
|
280 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yas tutmak |
mourn over (someone or something) f.
|
|
281 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için matem tutmak |
mourn over (someone or something) f.
|
|
282 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şey) elde etmek |
obtain (something) for (someone or something) f.
|
|
283 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şeyi) almak |
obtain (something) for (someone or something) f.
|
|
284 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şeyi) ele geçirmek |
obtain (something) for (someone or something) f.
|
|
285 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şeyi) temin etmek |
obtain (something) for (someone or something) f.
|
|
286 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için can atmak |
pant for (someone or something) f.
|
|
287 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yanıp tutuşmak |
pant for (someone or something) f.
|
|
288 |
Öbek Fiiller |
(biri) için bir şey çalmak/araklamak |
pinch for f.
|
|
289 |
Öbek Fiiller |
(biri) için bir şey yürütmek/aşırmak |
pinch for f.
|
|
290 |
Öbek Fiiller |
(biri) için yalvarmak |
plead for f.
|
|
291 |
Öbek Fiiller |
(biri) için merhamet dilemek |
plead for f.
|
|
292 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için poz verdirmek/yerleştirmek |
pose for (someone or something) f.
|
|
293 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için korumak |
preserve (something) for (someone or something) f.
|
|
294 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için tutmak |
preserve (something) for (someone or something) f.
|
|
295 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için muhafaza etmek |
preserve (something) for (someone or something) f.
|
|
296 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için saklamak |
preserve (something) for (someone or something) f.
|
|
297 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey için bir şey) sağlamak |
provide (something) for (someone or something) f.
|
|
298 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şey) satın almak |
purchase (something) for (someone or something) f.
|
|
299 |
Öbek Fiiller |
biri için zor olmak |
put one out f.
|
|
300 |
Öbek Fiiller |
biri için sıkıntı olmak |
put one out f.
|
|
301 |
Öbek Fiiller |
biri için uygunsuz olmak |
put one out f.
|
|
302 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri) için yeniden basmak/çıkarmak |
reissue (something) to (one) f.
|
|
303 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için ayırmak |
reserve (something) for (someone or something) f.
|
|
304 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için bir kenara koymak |
reserve (something) for (someone or something) f.
|
|
305 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için tutmak/saklamak |
reserve (something) for (someone or something) f.
|
|
306 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için rezerve etmek |
reserve (something) for (someone or something) f.
|
|
307 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için ayırtmak |
reserve (something) for (someone or something) f.
|
|
308 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi biri/bir şey) için rezerve ettirmek |
reserve (something) for (someone or something) f.
|
|
309 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için en iyisini dilemek |
root for (someone or something) f.
|
|
310 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için koşuşturmak |
run around after (someone or something) f.
|
|
311 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için vazgeçmek |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) f.
|
|
312 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için feragat etmek |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) f.
|
|
313 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için gözden çıkarmak |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) f.
|
|
314 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için kurban etmek |
sacrifice (someone or something) for (someone or something else) f.
|
|
315 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için vazgeçmek |
sacrifice (someone or something) to (someone or something else) f.
|
|
316 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden başka biri/bir şey) için feragat etmek |
sacrifice (someone or something) to (someone or something else) f.
|
|
317 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi başka biri/bir şey) için gözden çıkarmak |
sacrifice (someone or something) to (someone or something else) f.
|
|
318 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ayırmak |
save for (someone or something) f.
|
|
319 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için tutmak |
save for (someone or something) f.
|
|
320 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için sayı yapmak |
score for (someone or something) f.
|
|
321 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için puan kazanmak |
score for (someone or something) f.
|
|
322 |
Öbek Fiiller |
(müzik parçasını) (biri/bir şey) için düzenlemek/yazmak |
score for (someone or something) f.
|
|
323 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi/bir yeri biri/bir şey) için araştırmak |
scour (something or some place) for (someone or something) f.
|
|
324 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi/bir yeri biri/bir şey) için taramak |
scour (something or some place) for (someone or something) f.
|
|
325 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi/bir yeri biri/bir şey) için didik didik aramak |
scour (something or some place) for (someone or something) f.
|
|
326 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi/bir yeri biri/bir şey) için dikkatlice aramak |
scour (something or some place) for (someone or something) f.
|
|
327 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey için) çevreyi araştırmak |
scout about (for someone or something) f.
|
|
328 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey için) çevreyi araştırmak |
scout around (for someone or something) f.
|
|
329 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yollamak |
send around for (someone or something) f.
|
|
330 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için üzülmek |
sorrow over (someone or something) f.
|
|
331 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yas tutmak |
sorrow over (someone or something) f.
|
|
332 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şeyin) işareti olmak |
spell (something) for (someone or something) f.
|
|
333 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için (bir şeyin) göstergesi olmak |
spell (something) for (someone or something) f.
|
|
334 |
Öbek Fiiller |
(bir kelimeyi biri) için hecelemek |
spell (something) for (someone) f.
|
|
335 |
Öbek Fiiller |
(biri) için aniden/hissettirmeden olmak/gelişmek |
steal up on (someone) f.
|
|
336 |
Öbek Fiiller |
(biri) için dikkat çekici olmak |
stick out to (someone) f.
|
|
337 |
Öbek Fiiller |
(biri) için uygunsuz olmak |
stick out to (someone) f.
|
|
338 |
Öbek Fiiller |
(birine/biri için) striptiz yapmak |
strip for (someone) f.
|
|
339 |
Öbek Fiiller |
(biri) için yeterli olmak |
suffice for (someone) f.
|
|
340 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için ayılıp bayılmak |
swoon over (someone or something) f.
|
|
341 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için kendinden geçmek |
swoon over (someone or something) f.
|
|
342 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için şahitlik yapmak |
testify for (someone or something) f.
|
|
343 |
Öbek Fiiller |
çanlar (biri/bir şey) için çalmak |
toll for (someone or something) f.
|
|
344 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için birleşmek |
unite for (someone or something) f.
|
|
345 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için gözyaşı dökmek |
weep about (someone or something) f.
|
|
346 |
Öbek Fiiller |
(ölüm, kayıp yüzünden) biri için gözyaşı dökmek |
weep over f.
|
|
347 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için gözyaşı dökmek |
weep over (someone or something) f.
|
|
348 |
Öbek Fiiller |
(biri) için kötü bir dilekte bulunmak |
wish (someone or something) off on (someone) f.
|
|
349 |
Öbek Fiiller |
(biri) için kötü bir şey dilemek |
wish (someone or something) off on (someone) f.
|
|
350 |
Öbek Fiiller |
(biri) için kötü bir dilekte bulunmak |
wish on (someone) f.
|
|
351 |
Öbek Fiiller |
(biri) için kötü bir şey dilemek |
wish on (someone) f.
|
|
352 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir grup) için mahkemede tanıklık/şahitlik etmek |
witness for (someone or something) f.
|
|
353 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için uygun olmak |
work for (someone or something) f.
|
|
354 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için kaygılanmak |
worry about (someone or something) f.
|
|
355 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için kaygılandırmak |
worry about (someone or something) f.
|
|
356 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için endişelenmek/kaygılanmak |
worry over (someone or something) f.
|
|
357 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için endişelendirmek/kaygılandırmak |
worry over (someone or something) f.
|
|
358 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir kitle) için yazmak |
write for (someone or something) f.
|
|
359 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için yanıp tutuşmak |
yearn for (someone or something) f.
|
|
360 |
Öbek Fiiller |
biri için endişe duymak |
go out f.
|
|
361 |
Öbek Fiiller |
(biri) önerdiği için |
on (one's) suggestion expr.
|
|
362 |
Öbek Fiiller |
(biri) tavsiye ettiği için |
on (one's) suggestion expr.
|
|
Phrases |
|
363 |
İfadeler |
(biri) önerdiği için |
at (one's) suggestion expr.
|
|
364 |
İfadeler |
(biri) tavsiye ettiği için |
at (one's) suggestion expr.
|
|
365 |
İfadeler |
(biri) önerdiği için |
at/on somebody’s suggestion expr.
|
|
366 |
İfadeler |
(biri) tavsiye ettiği için |
at/on somebody’s suggestion expr.
|
|
367 |
İfadeler |
(biri) için önemli |
matter to (one) expr.
|
|
368 |
İfadeler |
(biri) için değerli |
matter to (one) expr.
|
|
369 |
İfadeler |
(biri) için kıymetli |
matter to (one) expr.
|
|
370 |
İfadeler |
biri için önemli |
matter to someone expr.
|
|
371 |
İfadeler |
biri için değerli |
matter to someone expr.
|
|
372 |
İfadeler |
biri için kıymetli |
matter to someone expr.
|
|
373 |
İfadeler |
(biri/bir şey) hakkı için |
in the name of (someone or something) expr.
|
|
374 |
İfadeler |
(biri/bir şey) için |
on account of (someone or something) expr.
|
|
375 |
İfadeler |
biri için |
on behalf of somebody expr.
|
|
376 |
İfadeler |
biri için |
on somebody's behalf expr.
|
|
Proverb |
|
377 |
Atasözü |
sadece kendini düşünen biri kimse için cazip değildir |
a man wrapped up in himself makes a very small bundle
|
|
Colloquial |
|
378 |
Konuşma Dili |
(biri) için stresli olan şey/kimse |
drag on (someone) i.
|
|
379 |
Konuşma Dili |
(biri) için külfetli olan şey/kimse |
drag on (someone) i.
|
|
380 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için stres/sıkıntı |
drag on (someone or something) i.
|
|
381 |
Konuşma Dili |
(biri) için pek etkileyici olmamak |
not do a lot for (someone) f.
|
|
382 |
Konuşma Dili |
(biri) için pek çekici olmamak |
not do a lot for (someone) f.
|
|
383 |
Konuşma Dili |
(biri) için pek cazip olmamak |
not do a lot for (someone) f.
|
|
384 |
Konuşma Dili |
(biri) için pek etkileyici olmamak |
not do anything for (someone) f.
|
|
385 |
Konuşma Dili |
(biri) için pek çekici olmamak |
not do anything for (someone) f.
|
|
386 |
Konuşma Dili |
(biri) için pek cazip olmamak |
not do anything for (someone) f.
|
|
387 |
Konuşma Dili |
(biri) için pek etkileyici olmamak |
not do much for (someone) f.
|
|
388 |
Konuşma Dili |
(biri) için pek çekici olmamak |
not do much for (someone) f.
|
|
389 |
Konuşma Dili |
(biri) için pek cazip olmamak |
not do much for (someone) f.
|
|
390 |
Konuşma Dili |
(biri veya bir şey için) çıldırmak |
be nutty about (someone or something) f.
|
|
391 |
Konuşma Dili |
(biri veya bir şey için) delirmek |
be nutty about (someone or something) f.
|
|
392 |
Konuşma Dili |
(biri veya kendi) için kötü olmak |
do (oneself) no favors f.
|
|
393 |
Konuşma Dili |
(bir şeyi yapmak biri) için daha iyi olmak |
do better to (do something) f.
|
|
394 |
Konuşma Dili |
(biri) için iyi/kötü olmak |
do somehow for (someone) f.
|
|
395 |
Konuşma Dili |
(biri) için uygun olmak/olmamak |
do somehow for (someone) f.
|
|
396 |
Konuşma Dili |
(biri) için bir şey yapmak |
do for (someone) f.
|
|
397 |
Konuşma Dili |
(biri) için yeterli olmak |
do for (someone) f.
|
|
398 |
Konuşma Dili |
(biri) için iyi olmak |
do for (someone) f.
|
|
399 |
Konuşma Dili |
(biri) için uygun olmak |
do for (someone) f.
|
|
400 |
Konuşma Dili |
beyazlarla çıkmak (siyahi biri için) |
grayhound f.
|
|
401 |
Konuşma Dili |
beyazlarla flört etmek (siyahi biri için) |
grayhound f.
|
|
402 |
Konuşma Dili |
bir şey özellikle biri için olmak |
with your name on it f.
|
|
403 |
Konuşma Dili |
(birinin/bir şeyin, biri/bir şey için) yeterince fit/zinde olduğunu düşünmek |
think (someone or something) is fit for (someone or something) f.
|
|
404 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için sabit durmak |
hold still for (someone or something) f.
|
|
405 |
Konuşma Dili |
(biri) için sabit kal |
hold still for (someone) f.
|
|
406 |
Konuşma Dili |
(biri) için hareketsiz kalmak |
hold still for (someone) f.
|
|
407 |
Konuşma Dili |
(biri) için üzücü olmak |
hell on (someone) f.
|
|
408 |
Konuşma Dili |
(biri) için acı verici olmak |
hell on (someone) f.
|
|
409 |
Konuşma Dili |
(biri) için üzüntü verici olmak |
hell on (someone) f.
|
|
410 |
Konuşma Dili |
(biri) için hoş olmamak |
hell on (someone) f.
|
|
411 |
Konuşma Dili |
(biri) için tatsız olmak |
hell on (someone) f.
|
|
412 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için yanıp tutuşmak |
be hurting for (someone or something) f.
|
|
413 |
Konuşma Dili |
biri için önemli olmamak |
be all one to f.
|
|
414 |
Konuşma Dili |
biri için hepsi bir olmak |
be all one to f.
|
|
415 |
Konuşma Dili |
biri için hiçbir şey ifade etmemek |
be nothing to somebody f.
|
|
416 |
Konuşma Dili |
biri için önemli olmamak |
be nothing to somebody f.
|
|
417 |
Konuşma Dili |
biri için önemsiz olmak |
be nothing to somebody f.
|
|
418 |
Konuşma Dili |
biri için bir önemi olmamak |
be nothing to somebody f.
|
|
419 |
Konuşma Dili |
biri için hiçbir şey ifade etmemek |
mean nothing to somebody f.
|
|
420 |
Konuşma Dili |
biri için önemli olmamak |
mean nothing to somebody f.
|
|
421 |
Konuşma Dili |
biri için önemsiz olmak |
mean nothing to somebody f.
|
|
422 |
Konuşma Dili |
biri için bir önemi olmamak |
mean nothing to somebody f.
|
|
423 |
Konuşma Dili |
(biri için) uygun olmak |
be all right (by/with somebody) f.
|
|
424 |
Konuşma Dili |
(biri) için fark etmemek |
be all the same to (one) f.
|
|
425 |
Konuşma Dili |
(biri) için hepsi bir/aynı olmak |
be all the same to (one) f.
|
|
426 |
Konuşma Dili |
biri için fark etmemek |
be all the same to somebody f.
|
|
427 |
Konuşma Dili |
biri için hepsi bir/aynı olmak |
be all the same to somebody f.
|
|
428 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için divane olmak |
be crazy about (someone or something) f.
|
|
429 |
Konuşma Dili |
(biri) için yeterli olmak |
be good enough for (one) f.
|
|
430 |
Konuşma Dili |
(biri) için yeterince iyi olmak |
be good enough for (one) f.
|
|
431 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için iyi olmak |
be good for (someone or something) f.
|
|
432 |
Konuşma Dili |
(biri için/birine) fark etmemek |
be just the same (to someone) f.
|
|
433 |
Konuşma Dili |
(biri için/birine) hava hoş olmak |
be just the same (to someone) f.
|
|
434 |
Konuşma Dili |
(biri için/birine) hepsi aynı olmak |
be just the same (to someone) f.
|
|
435 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için yaratılmış olmak |
be made for (someone or something) f.
|
|
436 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için biçilmiş kaftan olmak |
be made for (someone or something) f.
|
|
437 |
Konuşma Dili |
(biri) için dikilmiş olmak |
be made for (someone) f.
|
|
438 |
Konuşma Dili |
(biri) için özel olarak yapılmış/dikilmiş olmak |
be made for (someone) f.
|
|
439 |
Konuşma Dili |
(biri için) anlamsız olmak |
be no use (to somebody) f.
|
|
440 |
Konuşma Dili |
(biri için) lüzumsuz olmak |
be no use (to somebody) f.
|
|
441 |
Konuşma Dili |
(biri için) gereksiz olmak |
be no use (to somebody) f.
|
|
442 |
Konuşma Dili |
(biri için) fuzuli olmak |
be no use (to somebody) f.
|
|
443 |
Konuşma Dili |
(biri) için çok fazla olmak |
be too many for (someone) f.
|
|
444 |
Konuşma Dili |
(biri için) fazla olmak |
be too much (for somebody) f.
|
|
445 |
Konuşma Dili |
(biri için) sinir bozucu olmak |
be too much (for somebody) f.
|
|
446 |
Konuşma Dili |
(biri için) zor olmak |
be too much (for somebody) f.
|
|
447 |
Konuşma Dili |
(biri için) dayanılmaz/katlanılmaz olmak |
be too much (for somebody) f.
|
|
448 |
Konuşma Dili |
(biri için) kabul/tahammül edilemez olmak |
be too much (for somebody) f.
|
|
449 |
Konuşma Dili |
(biri için) hayatı zorlaştırmak |
make life difficult (for somebody) f.
|
|
450 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için yeterli olmak |
do for (someone or something) f.
|
|
451 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için makul olmak |
do for (someone or something) f.
|
|
452 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için uygun olmak |
do for (someone or something) f.
|
|
453 |
Konuşma Dili |
(biri) için (bir şey) yapmak |
do for (someone) f.
|
|
454 |
Konuşma Dili |
(biri) için önemli/değerli olmak |
mean to (one) f.
|
|
455 |
Konuşma Dili |
(biri) için bir anlam ifade etmek |
mean to (one) f.
|
|
456 |
Konuşma Dili |
(biri) için bir anlamı olmak |
mean to (one) f.
|
|
457 |
Konuşma Dili |
(şirket, ünlü biri için) imaj yaratmak |
image f.
|
|
458 |
Konuşma Dili |
biri için dikilmiş |
tailor-made s.
|
|
459 |
Konuşma Dili |
biri için özel olarak dikilmiş |
tailor-made s.
|
|
460 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için deli divane |
crazy about (someone or something) s.
|
|
461 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için deli divane |
crazy for (someone or something) s.
|
|
462 |
Konuşma Dili |
(biri) için yeterli |
good enough for (one) s.
|
|
463 |
Konuşma Dili |
(biri) için yeterince iyi |
good enough for (one) s.
|
|
464 |
Konuşma Dili |
biri için iyi |
good for s.
|
|
465 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) için iyi |
good for (someone or something) s.
|
|
466 |
Konuşma Dili |
(biri) için iyi |
good for (someone) s.
|
|
467 |
Konuşma Dili |
(biri) için deli olan |
nuts about (someone) s.
|
|
468 |
Konuşma Dili |
(biri) için yanıp tutuşan |
nuts about (someone) s.
|
|
469 |
Konuşma Dili |
(biri) için mutlu |
pleased for (one) s.
|
|
470 |
Konuşma Dili |
(biri) için mutlu olmuş |
pleased for (one) s.
|
|
471 |
Konuşma Dili |
(biri) için kaçınılmaz olmuş |
upon (one) s.
|
|
472 |
Konuşma Dili |
(biri için/birine) hala bir muamma |
still a mystery to someone expr.
|
|
473 |
Konuşma Dili |
(biri) için uygun değil |
out of (one's) way expr.
|
|
474 |
Konuşma Dili |
(biri) için erişilebilir değil |
out of (one's) way expr.
|
|
475 |
Konuşma Dili |
(biri) yaptığı şey için özür dileyecek |
(someone) will be sorry expr.
|
|
476 |
Konuşma Dili |
(biri bir şey) için teşekkür etmeyecek |
(someone) is not going to thank you for (something) expr.
|
|
477 |
Konuşma Dili |
(biri) için yeni bir haber |
(it's) news to (one) expr.
|
|
478 |
Konuşma Dili |
(biri) için fark etmez |
(one) ain't particular expr.
|
|
479 |
Konuşma Dili |
(biri) için sorun/problem değil |
(one) has no problem with that expr.
|
|
480 |
Konuşma Dili |
(biri) için sıkıntı değil |
(one) has no problem with that expr.
|
|
481 |
Konuşma Dili |
(biri) için bir sakıncası yok |
(one) has no problem with that expr.
|
|
482 |
Konuşma Dili |
(biri) için hava hoş |
(one) has no problem with that expr.
|
|
483 |
Konuşma Dili |
(biri) için hiç problem değil |
(one) has no problem with that expr.
|
|
484 |
Konuşma Dili |
(biri) için söylemesi kolay |
(that's) easy for (one) to say expr.
|
|
485 |
Konuşma Dili |
(biri) için demesi kolay |
(that's) easy for (one) to say expr.
|
|
486 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey için) hazırlıklı |
on the alert (for someone or something) expr.
|
|
487 |
Konuşma Dili |
(biri) için hava hoş |
all right with (one) expr.
|
|
488 |
Konuşma Dili |
(biri) için bir mahsuru yok |
all right with (one) expr.
|
|
489 |
Konuşma Dili |
(biri) için sorun/sıkıntı değil |
all right with (one) expr.
|
|
490 |
Konuşma Dili |
(biri için) fark etmez |
all the same (to someone) expr.
|
|
491 |
Konuşma Dili |
(biri için) hepsi bir/aynı |
all the same (to someone) expr.
|
|
492 |
Konuşma Dili |
(biri için) bir şey fark etmiyor |
all the same (to someone) expr.
|
|
493 |
Konuşma Dili |
(biri için) hava hoş |
all the same (to someone) expr.
|
|
494 |
Konuşma Dili |
(biri için) fark etmez |
just the same (to someone) expr.
|
|
495 |
Konuşma Dili |
(biri için) hepsi bir/aynı |
just the same (to someone) expr.
|
|
496 |
Konuşma Dili |
(biri için) bir şey fark etmiyor |
just the same (to someone) expr.
|
|
497 |
Konuşma Dili |
(biri için) hava hoş |
just the same (to someone) expr.
|
|
498 |
Konuşma Dili |
(biri için) fark etmez |
all's one to (one) [obsolete] expr.
|
|
499 |
Konuşma Dili |
(biri için) hepsi bir/aynı |
all's one to (one) [obsolete] expr.
|
|
500 |
Konuşma Dili |
(biri için) bir şey fark etmiyor |
all's one to (one) [obsolete] expr.
|
|