|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
aşık oyunu |
dib i.
|
|
2 |
Genel |
aşık etme |
enamoring i.
|
|
3 |
Genel |
aşık etme |
enamouring i.
|
|
4 |
Genel |
delicesine aşık olma |
infatuation i.
|
|
5 |
Genel |
kadınlara aşık rolü yapmayı seven erkek |
flirt i.
|
|
6 |
Genel |
aşık kemiği |
astragalus i.
|
|
7 |
Genel |
kişinin kendinden daha üstün bir insanın kendisine aşık olduğuna inanması |
clerambault's syndrome i.
|
|
8 |
Genel |
aşık oyunu |
knucklebones i.
|
|
9 |
Genel |
delicesine aşık olma |
infatuation with i.
|
|
10 |
Genel |
aşık olunan kadın |
inamorata i.
|
|
11 |
Genel |
kişinin kendinden daha üstün bir insanın kendisine aşık olduğuna inanması |
erotomania i.
|
|
12 |
Genel |
aşık kemiği |
dib i.
|
|
13 |
Genel |
aşık oyunu |
jacksnipe i.
|
|
14 |
Genel |
aşık oyunu |
triddler i.
|
|
15 |
Genel |
aşık atışması |
call-and-response duet i.
|
|
16 |
Genel |
aşık atışması |
call-and-response i.
|
|
17 |
Genel |
gizemli aşık |
mysterious lover i.
|
|
18 |
Genel |
gizemli aşık |
dark lover i.
|
|
|
19 |
Genel |
gizli aşık |
secret lover i.
|
|
20 |
Genel |
aşık olunan ünlü |
celebrity crush i.
|
|
21 |
Genel |
aptal aşık |
foolish/dumb/silly lover i.
|
|
22 |
Genel |
çılgınca aşık olma |
infatuation i.
|
|
23 |
Genel |
delice aşık olma |
infatuation i.
|
|
24 |
Genel |
aşık kemiği (çoğul) |
tali i.
|
|
25 |
Genel |
aşık kadın |
aficionada i.
|
|
26 |
Genel |
bir zamanlar aşık olunan ama artık olunmayan birini görünce oluşan tuhaf duygu |
razbliuto [russian] i.
|
|
27 |
Genel |
zekaya aşık kimse. zeki insanı romantik veya cinsel yönden çekici bulan kişi |
sapiophile i.
|
|
28 |
Genel |
aşık olma |
amorance i.
|
|
29 |
Genel |
aşık olma |
amorism i.
|
|
30 |
Genel |
aşık oyunu |
jack i.
|
|
31 |
Genel |
aşık oyununda kullanılan altı köşeli metal boncuklar |
jack i.
|
|
32 |
Genel |
aşık oyununda kullanılan altı köşeli metal boncuklar |
jackstone i.
|
|
33 |
Genel |
aşık oyunu |
jackstone i.
|
|
34 |
Genel |
aşık oyununda kullanılan altı köşeli metal boncuklar |
jackstones i.
|
|
35 |
Genel |
aşık olma |
béguin i.
|
|
36 |
Genel |
çok aşık olan kadın |
juliet i.
|
|
37 |
Genel |
çok aşık olunan kadın |
juliet i.
|
|
38 |
Genel |
erkek aşık |
man i.
|
|
39 |
Genel |
aşık olunan kimse |
minikin [obsolete] i.
|
|
40 |
Genel |
aşık olma durumu |
love i.
|
|
41 |
Genel |
aşık olunan kimse |
loved i.
|
|
42 |
Genel |
aşık çocuk |
loverboy i.
|
|
43 |
Genel |
(erkek) genç aşık |
loverboy i.
|
|
44 |
Genel |
aşık erkek |
loverboy i.
|
|
45 |
Genel |
delicesine aşık olma |
heartthrob i.
|
|
46 |
Genel |
aşık olunan kimse |
heart-throb i.
|
|
47 |
Genel |
aşık kemiği |
dibstone i.
|
|
48 |
Genel |
aşık oyununda kullanılan çakıl taşı |
dibstone [dated] i.
|
|
49 |
Genel |
aşık olunan kadın |
inamorata i.
|
|
50 |
Genel |
delice aşık kimse |
infatuate i.
|
|
51 |
Genel |
delice aşık olunan kimse |
infatuation i.
|
|
52 |
Genel |
reddedilen aşık |
spurned lover i.
|
|
53 |
Genel |
aşık kimse |
fancier i.
|
|
54 |
Genel |
aşık olma |
fancy i.
|
|
55 |
Genel |
ilk görüşte sırılsıklam aşık olma |
coup de foudre i.
|
|
56 |
Genel |
aşık olmak |
fall in love with f.
|
|
57 |
Genel |
aşık atmak |
vie with f.
|
|
58 |
Genel |
aşık etmek |
enamour f.
|
|
59 |
Genel |
ile aşık atmak |
rival f.
|
|
60 |
Genel |
aşık oynamak |
compete with f.
|
|
61 |
Genel |
aşık olmak |
be in love with f.
|
|
62 |
Genel |
aşık olmak (birisine) |
fall for somebody f.
|
|
63 |
Genel |
tutulmak (aşık olmak) |
fall in love f.
|
|
64 |
Genel |
kendine aşık etmek |
sweep someone off one's feet f.
|
|
65 |
Genel |
aşık atmak |
match f.
|
|
66 |
Genel |
aşık atmak |
rival f.
|
|
67 |
Genel |
aşık olmak |
be enamored of f.
|
|
68 |
Genel |
ile aşık atmak |
keep up with f.
|
|
69 |
Genel |
aşık gibi davranmak |
flirt with f.
|
|
70 |
Genel |
aşık olmak |
love f.
|
|
71 |
Genel |
birisine aşık olmak |
have a crush on someone f.
|
|
72 |
Genel |
aşık etmek |
enamor f.
|
|
73 |
Genel |
aşık olmak |
fall in love f.
|
|
74 |
Genel |
aşık atmak |
compete f.
|
|
75 |
Genel |
aşık atmak |
compete with f.
|
|
76 |
Genel |
aşık atmak |
vie f.
|
|
77 |
Genel |
aşık olmak |
be smitten with f.
|
|
78 |
Genel |
aşık olmak |
get stuck on f.
|
|
79 |
Genel |
delicesine aşık olmak |
be infatuated with f.
|
|
80 |
Genel |
aşırı aşık olmak |
overlove f.
|
|
81 |
Genel |
aşık olmak |
have a crush on f.
|
|
82 |
Genel |
birine aşık olmak |
become infatuated with f.
|
|
83 |
Genel |
birine aşık olmak |
fall for f.
|
|
84 |
Genel |
aşık olmak |
fall for f.
|
|
85 |
Genel |
birine aşık olmak |
fall in love with f.
|
|
86 |
Genel |
aşık olmak |
become infatuated with f.
|
|
87 |
Genel |
ilk görüşte aşık olmak |
love at first sight f.
|
|
88 |
Genel |
-e aşık olmak |
be in love with f.
|
|
89 |
Genel |
-e deli gibi aşık olmak |
be infatuated with f.
|
|
90 |
Genel |
deli gibi aşık olmak |
be madly in love f.
|
|
91 |
Genel |
sırılsıklam aşık olmak |
be madly in love f.
|
|
92 |
Genel |
aşık olmak |
fancy [obsolete] f.
|
|
93 |
Genel |
birlikte aşık olmak |
coenamour f.
|
|
94 |
Genel |
birlikte aşık olmak |
coenamor f.
|
|
95 |
Genel |
aşık atmak |
corival f.
|
|
96 |
Genel |
kendine aşık etmek |
becharm f.
|
|
97 |
Genel |
(aşık) olmak |
fall f.
|
|
98 |
Genel |
delicesine aşık |
infatuated s.
|
|
99 |
Genel |
deli gibi aşık |
infatuated s.
|
|
100 |
Genel |
aşık olmuş |
fallen in love with s.
|
|
101 |
Genel |
tutkun/aşık |
amorous s.
|
|
102 |
Genel |
aşık olmuş |
fell in love with s.
|
|
103 |
Genel |
çok aşık |
madly in love s.
|
|
104 |
Genel |
güzelliğe aşık |
esthetic s.
|
|
105 |
Genel |
güzelliğe aşık |
aesthetic s.
|
|
106 |
Genel |
aşık olmamış |
unsmitten s.
|
|
107 |
Genel |
(katil/hırsız/aşık olduğunu) kabul eden |
self-confessed s.
|
|
108 |
Genel |
(katil/hırsız/aşık olduğunu) itiraf eden |
self-confessed s.
|
|
109 |
Genel |
delice aşık olmuş |
gaga s.
|
|
110 |
Genel |
aşık olunan |
lovered s.
|
|
111 |
Genel |
aşık gibi |
loverlike s.
|
|
112 |
Genel |
aşık gibi |
loverly s.
|
|
113 |
Genel |
çok aşık |
overenamoured s.
|
|
114 |
Genel |
çok aşık |
overenamored s.
|
|
115 |
Genel |
deli gibi aşık |
infatuate s.
|
|
116 |
Genel |
aşık atan |
corrival s.
|
|
117 |
Genel |
aşık atan |
corival s.
|
|
118 |
Genel |
takıntılı düzeyde aşık olan |
superstitious [obsolete] s.
|
|
119 |
Genel |
aşık kimse tarzında |
loverly zf.
|
|
120 |
Genel |
e aşık |
in amours with ed.
|
|
Phrasals |
|
121 |
Öbek Fiiller |
'-e aşık olmak |
crush on f.
|
|
122 |
Öbek Fiiller |
kendinden üstün biriyle/bir şeyle aşık atmak |
punch above (something) f.
|
|
123 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyde biriyle/bir şeyle) aşık atmak |
rival (someone or something) in (something) f.
|
|
124 |
Öbek Fiiller |
-de aşık atmak |
rival in f.
|
|
125 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) aşık olmuş |
taken with (someone or something) f.
|
|
Phrases |
|
126 |
İfadeler |
mutlu ve aşık birini herkes/çoğu kişi sever |
all the world loves a lover expr.
|
|
127 |
İfadeler |
mutlu ve aşık birini görmek herkesi/çoğu kişiyi mutlu eder |
all the world loves a lover expr.
|
|
128 |
İfadeler |
mutlu ve aşık birini herkes/çoğu kişi sever |
all the world loves a lover expr.
|
|
129 |
İfadeler |
mutlu ve aşık birini görmek herkesi/çoğu kişiyi mutlu eder |
all the world loves a lover expr.
|
|
Proverb |
|
130 |
Atasözü |
hem aşık hem akıllı olunmaz |
one cannot love and be wise
|
|
131 |
Atasözü |
insanların aşık olmasından yerçekimini sorumlu tutamazsın |
gravitation cannot be held responsible for people falling in love
|
|
Colloquial |
|
132 |
Konuşma Dili |
aşık kavgası |
lover's spat i.
|
|
133 |
Konuşma Dili |
aşık kavgası |
lovers spat i.
|
|
134 |
Konuşma Dili |
aşka aşık olmuş kimse |
hopeless romantic i.
|
|
135 |
Konuşma Dili |
bir kadının beğendiği/aşık olunan kadın |
girl crush i.
|
|
136 |
Konuşma Dili |
kadın aşık |
woman i.
|
|
137 |
Konuşma Dili |
erkek aşık |
rhanja [hinglish] i.
|
|
138 |
Konuşma Dili |
aşık kimse |
lovebird i.
|
|
139 |
Konuşma Dili |
birden fazla kişiye aşık olanlara duyulan korku |
polyphobia i.
|
|
140 |
Konuşma Dili |
(aşık olunan birinin) peşinden koşmak |
chase f.
|
|
141 |
Konuşma Dili |
başkasının sevgilisine aşık olmak |
bird-dog f.
|
|
142 |
Konuşma Dili |
aptal aşık gibi bakmak |
caste sheep's eyes f.
|
|
143 |
Konuşma Dili |
aptal aşık gibi bakmak |
make sheep's eyes f.
|
|
144 |
Konuşma Dili |
aşık olmak |
fall for in a big way f.
|
|
145 |
Konuşma Dili |
aşık olmak |
lose one's heart f.
|
|
146 |
Konuşma Dili |
birine sırılsıklam aşık olmak |
fall head over heels in love with someone f.
|
|
147 |
Konuşma Dili |
çılgınca aşık olmak |
be hooked on f.
|
|
148 |
Konuşma Dili |
çok aşık olmak |
have got it bad f.
|
|
149 |
Konuşma Dili |
aşık atmak |
mix it (up) f.
|
|
150 |
Konuşma Dili |
aşık olmak |
lurve f.
|
|
151 |
Konuşma Dili |
(birine) aşık olmak |
crush on (someone) f.
|
|
152 |
Konuşma Dili |
aşık gibi olmayan |
unloverlike s.
|
|
153 |
Konuşma Dili |
-e aşık olmuş |
enamored of s.
|
|
154 |
Konuşma Dili |
(birine) aşık olmuş |
enamored of (someone) s.
|
|
155 |
Konuşma Dili |
'-e aşık olmuş |
infatuated with s.
|
|
156 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye) delicesine aşık |
infatuated with (someone or something) s.
|
|
157 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye) aşık olmuş |
infatuated with (someone or something) s.
|
|
158 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye) deli gibi aşık olmuş |
infatuated with (someone or something) s.
|
|
159 |
Konuşma Dili |
birine aşık |
serious about someone s.
|
|
160 |
Konuşma Dili |
-e aşık olmuş |
sweet on s.
|
|
161 |
Konuşma Dili |
'-e aşık |
sweet on s.
|
|
162 |
Konuşma Dili |
(birine) aşık olmuş |
sweet on (one) s.
|
|
163 |
Konuşma Dili |
(birine) aşık |
sweet on (one) s.
|
|
164 |
Konuşma Dili |
çok aşık |
got it bad expr.
|
|
165 |
Konuşma Dili |
(birine/bir şeye) aşık |
in love (with someone or something) expr.
|
|
Idioms |
|
166 |
Deyim |
birbirine çok aşık çift |
love's young dream i.
|
|
167 |
Deyim |
komşusuyla aşık atma |
keeping up with the joneses i.
|
|
168 |
Deyim |
birine aşık/sevdalı olmak |
be stuck on f.
|
|
169 |
Deyim |
birine çıldırasıya aşık olmak |
be stuck on f.
|
|
170 |
Deyim |
(birine) aşık olmak |
have a case on (someone) f.
|
|
171 |
Deyim |
(birine) aşık olmak |
have a crush on (someone) f.
|
|
172 |
Deyim |
aşık atmak |
match wits with someone f.
|
|
173 |
Deyim |
aşık atmak |
hold a candle to f.
|
|
174 |
Deyim |
aşık etmek |
steal someone's heart (away) f.
|
|
175 |
Deyim |
aşık olmak |
be head over heels in love f.
|
|
176 |
Deyim |
aşık olmak |
carry a torch for someone f.
|
|
177 |
Deyim |
aşık olmak |
fall over heels in love f.
|
|
178 |
Deyim |
aşık olmak |
fall for someone f.
|
|
179 |
Deyim |
birine sırılsıklam aşık olmak |
be head over heels in love with f.
|
|
180 |
Deyim |
birine aşık olmak |
have a crush on someone f.
|
|
181 |
Deyim |
birbirlerine aşık olmak |
fall in love with each other f.
|
|
182 |
Deyim |
birine sırılsıklam aşık olmak |
be head over heels in love with someone f.
|
|
183 |
Deyim |
birisine aşık olmak |
be smitten by someone f.
|
|
184 |
Deyim |
deliler gibi aşık olmak |
fall deeply in love with someone f.
|
|
185 |
Deyim |
deliler gibi aşık olmak |
fall head-over-heels in love f.
|
|
186 |
Deyim |
ilk görüşte aşık olmak |
fall in love at first sight f.
|
|
187 |
Deyim |
komşusuyla aşık atmak |
keep up with the joneses f.
|
|
188 |
Deyim |
kendinden üstün biriyle aşık atmak |
punch above one's weight f.
|
|
189 |
Deyim |
sırılsıklam aşık olmak |
fall head over heels f.
|
|
190 |
Deyim |
sırılsıklam aşık olmak |
be head over heels in love f.
|
|
191 |
Deyim |
sırılsıklam aşık olmak |
be head over heels f.
|
|
192 |
Deyim |
aşık olmak |
have a case on f.
|
|
193 |
Deyim |
hazırlıksızken bir anda aşık olmak |
jump off the deep end f.
|
|
194 |
Deyim |
aptal aşık gibi bakmak |
cast your eye on something f.
|
|
195 |
Deyim |
(biriyle) aşık atmak |
try a fall with (someone) f.
|
|
196 |
Deyim |
aşık olmak |
have one’s nose wide open f.
|
|
197 |
Deyim |
çok aşık olmak |
love to pieces f.
|
|
198 |
Deyim |
(birine/bir şeye) delicesine aşık olmak |
be infatuated with (someone or something) f.
|
|
199 |
Deyim |
(birine/bir şeye) deli gibi aşık olmak |
be infatuated with (someone or something) f.
|
|
200 |
Deyim |
aşık olmak |
be moonstruck f.
|
|
201 |
Deyim |
biriyle/bir şeyle aşık atamamak |
be no match for somebody/something f.
|
|
202 |
Deyim |
(birine) aşık olmak |
be stuck on (someone) f.
|
|
203 |
Deyim |
(birine) aşık olmak |
be sweet on (one) f.
|
|
204 |
Deyim |
(birine/bir şeye) aşık olmak |
be taken with (someone or something) f.
|
|
205 |
Deyim |
(birine/bir şeye) deli gibi aşık olmak |
become infatuated with (someone or something) f.
|
|
206 |
Deyim |
(birine/bir şeye) delicesine aşık olmak |
become infatuated with (someone or something) f.
|
|
207 |
Deyim |
(birine) aşık olmak |
carry a torch for (one) f.
|
|
208 |
Deyim |
(birine) gizli/karşılıksız bir şekilde aşık olmak |
carry a torch for (one) f.
|
|
209 |
Deyim |
(birine) platonik aşık olmak |
carry a torch for (one) f.
|
|
210 |
Deyim |
(birine) sırılsıklam aşık olmak |
fall for (someone) hook, line, and sinker f.
|
|
211 |
Deyim |
(birine) körkütük aşık olmak |
fall for (someone) hook, line, and sinker f.
|
|
212 |
Deyim |
(birine) deli gibi aşık olmak |
fall for (someone) hook, line, and sinker f.
|
|
213 |
Deyim |
birine sırılsıklam aşık olmak |
fall for someone hook, line and sinker f.
|
|
214 |
Deyim |
birine körkütük aşık olmak |
fall for someone hook, line and sinker f.
|
|
215 |
Deyim |
birine deli gibi aşık olmak |
fall for someone hook, line and sinker f.
|
|
216 |
Deyim |
deliler gibi aşık olmak |
fall head over heels in love f.
|
|
217 |
Deyim |
sırılsıklam aşık olmak |
fall head over heels in love f.
|
|
218 |
Deyim |
(bir şeye) aşık olmak |
fall in love (with something) f.
|
|
219 |
Deyim |
aşık olmak |
have a case f.
|
|
220 |
Deyim |
(birine) aşık olmak |
have a thing for (someone) f.
|
|
221 |
Deyim |
(birine/bir şeye) aşık olmak |
heart (someone or something) f.
|
|
222 |
Deyim |
(birine) aşık olmak |
lose (one's) heart to (someone) f.
|
|
223 |
Deyim |
aşık olmak |
lose your heart f.
|
|
224 |
Deyim |
aşık atmak |
match wits f.
|
|
225 |
Deyim |
(biriyle) aşık atmak |
match wits (with one) f.
|
|
226 |
Deyim |
kendinden üstün biriyle/bir şeyle aşık atmak |
punch above your weight [uk] f.
|
|
227 |
Deyim |
tehlikeli insanlarla aşık atmak |
swim with sharks f.
|
|
228 |
Deyim |
aşık atmak zor olmak |
take some beating [uk] f.
|
|
229 |
Deyim |
ile aşık atmak |
try a fall with f.
|
|
230 |
Deyim |
aşık atılması zor olmak |
take a lot of beating f.
|
|
231 |
Deyim |
sırılsıklam aşık |
love-besotted s.
|
|
232 |
Deyim |
(birine) aşık |
soft on (someone) s.
|
|
233 |
Deyim |
birine/bir şeye aşık |
stuck on someone or something s.
|
|
234 |
Deyim |
(birine) deli gibi aşık |
wild about (one) s.
|
|
235 |
Deyim |
(birine) delicesine aşık |
wild about (one) s.
|
|
236 |
Deyim |
sırılsıklam aşık |
head over heels in love expr.
|
|
237 |
Deyim |
bürokratik sistemle aşık atamazsın |
go fight city hall expr.
|
|
Speaking |
|
238 |
Konuşma |
aşık oldum |
I fell in love expr.
|
|
239 |
Konuşma |
aşık mı oldun? |
are you in love? expr.
|
|
240 |
Konuşma |
aşık oldum galiba |
I guess I have fallen in love with expr.
|
|
241 |
Konuşma |
aşık oldum galiba |
I guess I am in love expr.
|
|
242 |
Konuşma |
aşık oldum galiba |
I think I am in love expr.
|
|
243 |
Konuşma |
aşık oldum galiba |
I think I have fallen in love with expr.
|
|
244 |
Konuşma |
aşık oldum sanırım |
I guess I have fallen in love with expr.
|
|
245 |
Konuşma |
aşık oldum sanırım |
I guess I am in love expr.
|
|
246 |
Konuşma |
aşık olmayın |
do not fall in love expr.
|
|
247 |
Konuşma |
birisiyle tanıştım ve aşık oldum |
I met someone and I fell in love expr.
|
|
248 |
Konuşma |
ben hiç aşık olmadım |
I've never been in love expr.
|
|
249 |
Konuşma |
beni kendine aşık ettin |
you made me fall in love with you expr.
|
|
250 |
Konuşma |
biz birbirimize aşık olduk |
we've fallen in love expr.
|
|
251 |
Konuşma |
hiç aşık oldun mu? |
have you ever fallen in love? expr.
|
|
252 |
Konuşma |
ilk görüşte aşık olduğun ünlü kim? |
who is your celebrity crush? expr.
|
|
253 |
Konuşma |
kadının birine sırılsıklam aşık oldum |
I've fallen deeply in love with a woman expr.
|
|
254 |
Konuşma |
sana aşık oldum |
I fell in love with you expr.
|
|
255 |
Konuşma |
sana deli gibi aşık oldum |
I fell madly in love with you expr.
|
|
256 |
Konuşma |
sana aşık oluyorum |
I am falling into you expr.
|
|
Politics |
|
257 |
Siyasal |
gözü kara aşık |
knight i.
|
|
Technical |
|
258 |
Teknik |
aşık mafsalı |
purlin hinge i.
|
|
259 |
Teknik |
aşık düzeni |
purlin arrangement i.
|
|
260 |
Teknik |
aşık oynağı |
purlin hinge i.
|
|
261 |
Teknik |
aşık dikmesi |
purlin post i.
|
|
262 |
Teknik |
aşık planı |
purlin layout i.
|
|
263 |
Teknik |
aşık mesafesi |
purlin spacing i.
|
|
264 |
Teknik |
aşık arası |
purlin spacing i.
|
|
265 |
Teknik |
ara aşık |
intermediate purlin i.
|
|
266 |
Teknik |
aşık bağlantısı |
purlin connection i.
|
|
267 |
Teknik |
aşık genel konumu |
purlin layout i.
|
|
268 |
Teknik |
aşık kemiği |
knucklebone i.
|
|
269 |
Teknik |
aşık kotu |
purlin level i.
|
|
270 |
Teknik |
aşık uzaklığı |
purlin spacing i.
|
|
271 |
Teknik |
aşık yükseltisi |
purlin level i.
|
|
272 |
Teknik |
aşık yükü |
purlin load i.
|
|
Construction |
|
273 |
İnşaat |
aşık takozu |
cleat i.
|
|
Automotive |
|
274 |
Otomotiv |
direksiyon aşık mili |
steering pin i.
|
|
Medical |
|
275 |
Medikal |
aşık kemiği |
trochlea i.
|
|
276 |
Medikal |
aşık kemiği |
talus i.
|
|
277 |
Medikal |
aşık ve kaval kemiği ile ilgili |
talotibial s.
|
|
278 |
Medikal |
talus (aşık kemiği) ve tibia (kaval kemik) ile ilgili |
talotibial s.
|
|
279 |
Medikal |
aşık kemiğine ilişkin |
trochlear s.
|
|
Anatomy |
|
280 |
Anatomi |
aşık çıkıntısı |
malleolus i.
|
|
281 |
Anatomi |
aşık kemiği |
ankle bone i.
|
|
282 |
Anatomi |
aşık kemiği |
anklebone i.
|
|
283 |
Anatomi |
aşık kemiği çıkıntısı |
malleolus i.
|
|
284 |
Anatomi |
aşık kemiği |
astragal i.
|
|
285 |
Anatomi |
kaval kemiği, baldır kemiği ve aşık kemiği arasındaki bir düz eklem |
articulatio talocruralis i.
|
|
286 |
Anatomi |
kaval kemiği, baldır kemiği ve aşık kemiği arasındaki bir düz eklem |
mortise joint i.
|
|
287 |
Anatomi |
aşık kemiği |
whirlbone i.
|
|
288 |
Anatomi |
insanın vücut ağırlığını taşıyan aşık kemiği |
huckle bone i.
|
|
289 |
Anatomi |
insanın vücut ağırlığını taşıyan aşık kemiği |
hucklebone i.
|
|
290 |
Anatomi |
ayak başparmağının bulunduğu tarafta, aşık kemiği ile piramit kemikleri arasında yer alan yedi ayak bileği kemiğinden biri |
scaphoid i.
|
|
291 |
Anatomi |
ayak başparmağının bulunduğu tarafta, aşık kemiği ile piramit kemikleri arasında yer alan yedi ayak bileği kemiğinden biri |
scaphoid bone i.
|
|
292 |
Anatomi |
aşık kemiği ya da bilekle ilgili |
talar s.
|
|
293 |
Anatomi |
aşık kemiği ile ilgili |
trochleary s.
|
|
294 |
Anatomi |
aşık kemiği ile bağlantılı |
trochleary s.
|
|
295 |
Anatomi |
aşık çıkıntısı ile ilgili |
malleolar s.
|
|
296 |
Anatomi |
aşık kemiği ile ilgili |
talonavicular s.
|
|
Psychology |
|
297 |
Psikoloji |
yeniliğe aşık kimse |
neophile i.
|
|
298 |
Psikoloji |
yeniliğe aşık kimse |
neophiliac i.
|
|
299 |
Psikoloji |
aşık olma veya sevilme korkusu |
philophobia i.
|
|
300 |
Psikoloji |
kendi düşüncelerine aşık kimse |
philodox i.
|
|
301 |
Psikoloji |
tutkuyla aşık olma hali |
limerance i.
|
|
Literature |
|
302 |
Edebiyat |
aşık edebiyatı |
minstrelsy i.
|
|
303 |
Edebiyat |
aşık edebiyatı |
minstrel literature i.
|
|
304 |
Edebiyat |
pastoral edebiyatta iki aşık |
daphnis and chloe i.
|
|
305 |
Edebiyat |
aşık olduğu genç kız tarafından terk edilmiş |
lasslorn [obsolete] s.
|
|
306 |
Edebiyat |
aşık olduğu genç kız tarafından terk edilmiş |
lass-lorn s.
|
|
History |
|
307 |
Tarih |
(ortaçağ avrupa'sında) aşık |
jongleur i.
|
|
308 |
Tarih |
(büyüde kullanılan) koyun/keçi aşık kemiği |
dolos i.
|
|
Art |
|
309 |
Sanat |
kadın aşık |
trobairitz i.
|
|
Cinema |
|
310 |
Sinema |
genellikle mutsuz ana kadın karakterin aşık olduğu ve kişilik gelişimine katkıda bulunan çılgın, özgür ruhlu, hoş erkek karakter |
manic pixie dream boy i.
|
|
311 |
Sinema |
genellikle mutsuz ana erkek karakterin aşık olduğu ve kişilik gelişimine katkıda bulunan çılgın, özgür ruhlu, güzel kadın karakter |
manic pixie dream girl i.
|
|
312 |
Sinema |
genellikle mutsuz ana kadın karakterin aşık olduğu ve kişilik gelişimine katkıda bulunan çılgın, özgür ruhlu, hoş erkek karakter |
manic pixie dream guy i.
|
|
Mythology |
|
313 |
Mitoloji |
galatha'ya aşık olan çobanın adı |
acis i.
|
|
314 |
Mitoloji |
yunan mitolojisinde sudaki yansımasına aşık olup suya düşerek adını taşıyan çiçeğe dönüştüğüne inanılan kişi |
narcissus i.
|
|
315 |
Mitoloji |
(yunan mitolojisinde) zeus'un aşık olup hera'nın gazabından korumak için yavru ineğe çevirdiği bakire |
io i.
|
|
316 |
Mitoloji |
roma mitolojisinde bahsi geçen iki genç aşık |
pyramus and thisbe i.
|
|
Latin |
|
317 |
Latince |
aşık olmak |
amo f.
|
|
318 |
Latince |
her aşık bir savaşçıdır |
militat omnis amans expr.
|
|
Archaic |
|
319 |
Eski Kullanım |
aşık olma |
enamorment i.
|
|
320 |
Eski Kullanım |
koyunun eski dönemlerde oyun ve falda bir zar işlevi gören aşık kemiği |
huckle bone i.
|
|
321 |
Eski Kullanım |
koyunun eski dönemlerde oyun ve falda bir zar işlevi gören aşık kemiği |
hucklebone i.
|
|
322 |
Eski Kullanım |
aşık oyunu |
dibstones i.
|
|
323 |
Eski Kullanım |
uçarı aşık |
fancymonger [obsolete] i.
|
|
324 |
Eski Kullanım |
havai aşık |
fancymonger [obsolete] i.
|
|
325 |
Eski Kullanım |
aşık olmak |
belove f.
|
|
326 |
Eski Kullanım |
aşık atmak |
compare f.
|
|
327 |
Eski Kullanım |
aşık eden |
lovely s.
|
|
Slang |
|
328 |
Argo |
terkedilmiş aşık |
jilted lover i.
|
|
329 |
Argo |
reddedilen aşık |
jilted lover i.
|
|
330 |
Argo |
ölesiye aşık |
ride-or-die chick i.
|
|
331 |
Argo |
yetersiz aşık |
detrimental i.
|
|
332 |
Argo |
hazırlıksızken bir anda aşık olmak |
go off the deep end f.
|
|
333 |
Argo |
aşık olmak |
be gone on f.
|
|
334 |
Argo |
(birine) aşık |
gone on (one) s.
|
|
British Slang |
|
335 |
İngiliz Argosu |
aşık çocuk |
lover boy i.
|
|
336 |
İngiliz Argosu |
aşık olmak |
fancy the arse off someone f.
|
|
337 |
İngiliz Argosu |
aşık olmak |
fancy the pants off someone f.
|
|
Modern Slang |
|
338 |
Modern Argo |
yaşlı bir adamın genç bir kıza aşık olması |
age gap love i.
|
|
339 |
Modern Argo |
uygun olmayan kişilere aşık olmak |
anaxiphilia i.
|
|
340 |
Modern Argo |
olmayacak kişilere aşık olmak |
anaxiphilia i.
|
|