Geçmiş

be able to

"be able to" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 2 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	be able to f.	-abilmek
2	Genel	be able to f.	-ebilmek

"be able to" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 83 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	not to be able to get married f.	evde kalmak
2	Genel	be able to read f.	sökmek
3	Genel	not to be able to exit f.	çıkamamak
4	Genel	be able to understand f.	anlayabilmek
5	Genel	be able to cope with f.	baş edebilmek
6	Genel	be able to understand f.	aklı ermek
7	Genel	not to be able to do anything f.	elinden bir şey gelmemek
8	Genel	not to be able to get married f.	evde kalmak (evlenmemiş)
9	Genel	not to be able to believe one's eyes f.	gözlerine inanamamak
10	Genel	be able to take a joke f.	şaka kaldırmak
11	Genel	be able to desist from f.	kendini alamamak
12	Genel	not to be able to stand f.	ayakta duramamak
13	Genel	be able to relate f.	bağdaştırabilmek
14	Genel	be able to read f.	sökmek (okumayı)
15	Genel	be able to desist f.	kendini alamamak
16	Genel	be able to do f.	yapabilmek için
17	Genel	not to be able to think of f.	akıl edememek
18	Genel	be able to see f.	görebilmek
19	Genel	be able to stay in power f.	iktidarda ayakta kalmak
20	Genel	not to be able to move a muscle (due to fatigue) f.	parmağını bile oynatamamak
21	Genel	not to be able to move a muscle (due to fatigue) f.	parmağını bile kıpırdatamamak
22	Genel	be able to write f.	eli kalem tutmak
23	Genel	not to be able to make oneself understood f.	derdini anlatamamak
24	Genel	not to be able to get married f.	kısmeti kapanmak
25	Genel	not to be able to get married f.	kısmeti bağlanmak
26	Genel	be able to be applied f.	uygulanabilmek
27	Genel	not be able to go to the bathroom by oneself f.	kendi başına tuvalete gidememek
28	Genel	be barely able to stand at the funeral f.	cenazede güçlükle ayakta durabilmek
29	Genel	should be able to f.	-ebilmek
30	Genel	be able to achieve f.	başarabilmek
Colloquial
31	Konuşma Dili	be able to speak knowledgeably or authoritatively about something f.	söz sahibi olmak
32	Konuşma Dili	be able to do something blindfold f.	gözü kapalı yapmak
33	Konuşma Dili	be able to breath again f.	rahat bir nefes almak
34	Konuşma Dili	be able to take a joke f.	şakayı kaldırabilmek
Idioms
35	Deyim	not be able to tell one end (of something) from the other f.	elifi mertek sanmak
36	Deyim	not be able to tell one end (of something) from the other f.	bir konuda kara cahil/kör cahil/zırcahil olmak
37	Deyim	not be able to tell one end (of something) from the other f.	bir konuda hiç bilgisi olmamak
38	Deyim	not be able to tell one end (of something) from the other f.	bir şeyi diğerinden (başını sonundan/sağını solundan) ayıramamak
39	Deyim	not be able to tell one end (of something) from the other f.	başını sonunu bilememek
40	Deyim	not be able to tell one end (of something) from the other f.	neyin nerede başlayıp bittiğini bilememek
41	Deyim	be able to (do something) in (one's) sleep f.	bir şeyi gözü kapalı yapabilmek
42	Deyim	be able to (do something) in (one's) sleep f.	bir şeyi büyük kolaylıkla-hiç zorlanmadan yapabilmek
43	Deyim	be able to count (someone or something) on one hand f.	bir elin parmaklarını geçmemek
44	Deyim	be able to count somebody/something on (the fingers of) one hand f.	bir elin parmaklarını geçmemek
45	Deyim	not be able to tell one end (of something) from the other f.	(bir konu hakkında) beyan edebileceği bir bilgisi olmamak
46	Deyim	not be able to tell one end (of something) from the other f.	bir konuda zırcahil olmak
47	Deyim	not be able to tell one end (of something) from the other f.	(bir konu hakkında) hiçbir şey bilmemek
48	Deyim	not be able to tell one end (of something) from the other f.	(bir konu hakkında) hiçbir fikri olmamak
49	Deyim	not be able to make heads or tails of f.	akıl sır erdirememek
50	Deyim	be able to make an event f.	bir etkinliğe katılabilmek/gidebilmek
51	Deyim	be able to do something blindfolded f.	bir işi gözü kapalı yapabilmek
52	Deyim	not to be able to last f.	dayanacak gücü kalmamak
53	Deyim	be able to do something with one's eyes closed f.	gözü kapalı yapabilmek
54	Deyim	be able to do something with one's eyes closed f.	gözleri kapalı yapabilmek
55	Deyim	be able to cut something f.	idare edebilmek
56	Deyim	be able to breathe again f.	rahat bir nefes almak
57	Deyim	be able to breathe easily again f.	rahat bir nefes almak
58	Deyim	be able to breathe freely again f.	rahat bir nefes almak
59	Deyim	be able to do something blindfolded f.	(bir şeyi) gözü kapalı yapmak/yapabilmek
60	Deyim	be able to take only so much f.	(acı/üzüntü) bir yere kadar katlanmak
61	Deyim	be able to take just so much f.	(acı/üzüntü) bir yere kadar katlanmak
62	Deyim	not know/not be able to tell one end of something from the other f.	hiçbir bilgisi olmamak
63	Deyim	not know/not be able to tell one end of something from the other f.	hiçbir şey anlamamak
64	Deyim	not know/not be able to tell one end of something from the other f.	hiçbir fikri olmamak
65	Deyim	not know/not be able to tell one end of something from the other f.	bir konuda zır cahil olmak
66	Deyim	not know/not be able to tell one end of something from the other f.	başını sonundan ayırt edememek
67	Deyim	not know/not be able to tell one end of something from the other f.	başını sonunu bilememek
68	Deyim	be able to do something in your sleep f.	bir şeyi çok rahat yapabilmek
69	Deyim	be able to count (someone or something) on one hand f.	çok az sayıda olmak
70	Deyim	be able to count (someone or something) on one hand f.	bir elin parmaklarını geçmemek
71	Deyim	be able to count (someone or something) on the fingers of one hand f.	bir elin parmaklarını geçmemek
72	Deyim	be able to count (someone or something) on the fingers of one hand f.	çok az sayıda olmak
73	Deyim	be able to count (someone or something) on one hand f.	bir elin parmaklarını geçmemek
74	Deyim	be able to count (someone or something) on one hand f.	çok az sayıda olmak
75	Deyim	not be able to run a chook raffle f.	beceriksiz olmak
76	Deyim	not be able to run a chook raffle f.	elinden hiçbir iş gelmemek
77	Deyim	not be able to do something for toffee f.	bir işte çok kötü/beceriksiz olmak
78	Deyim	not be able to do something for toffee f.	bir şeyi becerememek/yapamamak
79	Deyim	not be able to do something for toffee f.	bir şeyi yapmak konusunda yeteneksiz/beceriksiz olmak
80	Deyim	not be able to do something for toffee f.	bir şeyi hiç mi hiç becerememek
81	Deyim	not be able to do something for toffee f.	bir şeyi hayatta yapamamak
82	Deyim	not be able to trust somebody f.	gözü arkada kalmak
Speaking
83	Konuşma	will you be able to forgive me? expr.	beni affedebilecek misin?