break to - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

break to



"break to" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 2 sonuç

İngilizce Türkçe
Phrasals
break to f. kırmak
break to f. kötü bir haber vermek

"break to" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 96 sonuç

İngilizce Türkçe
General
likely to break off f. yol ayrımına gelmek
cause to break f. kırdırmak
break to pieces f. tuzla buz etmek
cause to break f. kırılmasına neden olmak
break to pieces f. parça parça etmek
break to smithereens f. tuzla buz olmak
break to pieces f. paramparça etmek
break the news to f. birine kötü haber vermek
break to smithereens f. paramparça olmak
cause to break f. kırdırtmak
break to pieces f. parçalanmak
(fire) to break out f. yangın çıkmak
break to pieces f. tuzla buz olmak
break to pieces f. parçalara ayrılmak
storm to break out f. fırtına çıkmak
go to the toilet at break f. (verilen) arada tuvalete gitmek
break something to pieces f. paramparça etmek
the traffic jam to break up f. trafik açılmak
one's nose to break f. burnu kırılmak
to-break f. tamamen kırmak
to-break f. parçalara ayırmak
Phrasals
break (something) to (someone) f. (birine) kötü bir haberi vermek/söylemek
break something to someone f. (birine) kötü bir haberi vermek/söylemek
break (one's) back to (do something) f. (bir şeyi yapmak) için göbeği çatlamak
break (one's) back to (do something) f. (bir şeyi yapmak) için büyük çaba sarf etmek
break (one's) back to (do something) f. (bir şeyi yapmak) için kendini paralamak
break (one's) back to (do something) f. (bir şeyi yapmak) için canını dişine takmak
break (one's) back to (do something) f. (bir şeyi yapmak) için eşek gibi çalışmak
break (one's) back to (do something) f. (bir şeyi yapmak) için kıçını yırtmak
break in (to something or some place) f. (bir şeye/yere) zorla girmek
break in (to something or some place) f. (bir şeye/yere) izinsiz girmek
break in (to something or some place) f. (bir şeye/yere) hırsızlık/suç işlemek amacıyla girmek
break in (to something or some place) f. (bir şeye/yere) yasa dışı bir şekilde girmek
break through (to someone or something) f. engeli aşıp (birine/bir şeye) ulaşmak
break through (to someone or something) f. yarıp geçerek (birine/bir şeye) ulaşmak
break through (to someone or something) f. bir şeyi kırıp (birine/bir şeye) ulaşmak
break through (to someone or something) f. hattı kırıp geçerek (birine/bir şeye) ulaşmak
break through (to someone or something) f. delip geçip (birine/bir şeye) ulaşmak
Phrases
don't come running to me if you break your leg expr. bir yerini kırarsan bana gelme
don't come running to me if you break your leg expr. başına bir şey gelirse/bir yerin kırılırsa ben karışmam (bak ona göre)
Proverb
you have to break eggs to make an omelet bir şeyi başarmak için bir şeylerden vazgeçmen gerek
you have to break eggs to make an omelet (figüratif) bir şeyleri başarmak için birilerini incitmek/kırmak zorunda kalabilirsin
you have to break eggs to make an omelet yumurtaları kırmadan omlet yapamazsın
Colloquial
break it to (one) f. (birine) kötü bir haber vermek
Idioms
break it (to someone) gently f. (birine) kötü bir haberi alıştıra alıştıra söylemek
break it (to someone) gently f. (birine) kötü bir haberi alıştıra alıştıra vermek
break one's neck (to do something) f. alnının damarı çatlamak
break one's neck to do something f. alnının damarı çatlamak
break it to someone f. birine kötü bir haber vermek
break the news to somebody f. birine kötü haber vermek
break one's neck (to do something) f. dişini tırnağına takmak
(one's marriage) to break up f. evliliği bitmek
(one's marriage) to break down f. evliliği bitmek
break something to pieces f. paramparça etmek
(one's marriage) to break up f. yuvası yıkılmak
(one's marriage) to break down f. yuvası yıkılmak
break your neck (doing something/to do something) f. (bir şey yapacağım diye/yapmak için) kendini paralamak
break your neck (doing something/to do something) f. (bir şey yapacağım diye/yapmak için) kıçını yırtmak
break your neck (doing something/to do something) f. (bir şey yapacağım diye/yapmak için) çok çaba sarf etmek
break your neck (doing something/to do something) f. (bir şey yapacağım diye/yapmak için) bir tarafını yırtmak
break your neck (doing something/to do something) f. (bir şey yapacağım diye/yapmak için) canını dişine takmak
break balls to do something f. bir şey yapmak için kıçını/götünü/bir tarafını yırtmak
break balls to do something f. bir şey yapmak için paralanmak
break balls to do something f. bir şey yapmak için yırtınmak
break balls to do something f. bir şey yapmak için kendini paralamak
break balls to do something f. bir şey yapmak için çok çabalamak
break one's balls to do something f. bir şey yapmak için kıçını/götünü/bir tarafını yırtmak
break one's balls to do something f. bir şey yapmak için paralanmak
break one's balls to do something f. bir şey yapmak için yırtınmak
break one's balls to do something f. bir şey yapmak için kendini paralamak
break one's balls to do something f. bir şey yapmak için çok çabalamak
break your neck to do something f. bir şey yapmak için kendini paralamak
break your neck to do something f. bir şey yapmak için kıçını yırtmak
break your neck to do something f. bir şey yapmak için çok çaba sarf etmek
break your neck to do something f. bir şey yapmak için bir tarafını yırtmak
break your neck to do something f. bir şey yapmak için canını dişine takmak
break your neck to do something f. bir şey yapmak için göbeği çatlamak
break it (to one) gently f. (birine) kötü bir haberi alıştıra alıştıra vermek
break it (to one) gently f. (birine) kötü bir haberi nazikçe/sakince/yumuşak bir şekilde vermek
last straw to break the camel's back expr. bardağı taşıran son damla
I hate to break it to you expr. sana kötü haber vermek istemem (ama)
I hate to break it to you expr. bunu sana söylemek istemezdim (ama)
I hate to break it to you expr. bunu sana söyleyeceğim için üzgünüm (ama)
I hate to break it to you expr. bunu sana söylemek hoşuma gitmiyor/çok zor (ama)
Speaking
you owe it to yourself to take a break expr. bir molayı hak ettin
you need to take a break expr. biraz ara vermelisin
I want you to break up with my sister expr. kız kardeşimden ayrılmanı istiyorum
I don't want to break up with you expr. senden ayrılmak istemiyorum
I hate to break it to you, but expr. sana kötü haber vermek istemem ama
Automotive
push to break switch i. durdurma butonu
Slang
break your back doing something/to do something f. bir şey yapacağım diye/yapmak için kendini paralamak
break your back doing something/to do something f. bir şey yapacağım diye/yapmak için kıçını yırtmak
break your back doing something/to do something f. bir şey yapacağım diye/yapmak için çok çaba sarf etmek
break your back doing something/to do something f. bir şey yapacağım diye/yapmak için bir tarafını yırtmak
break your back doing something/to do something f. bir şey yapacağım diye/yapmak için canını dişine takmak
break your back doing something/to do something f. bir şey yapacağım diye/yapmak için göbeği çatlamak