|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
cümle yapısı |
wording i.
|
|
2 |
Genel |
anafikri barındıran cümle |
thesis statement i.
|
|
3 |
Genel |
cümle tamamlama testi (olmayan kelimeler) |
cloze test i.
|
|
4 |
Genel |
konuşma ve hazır cümle kitapları |
conversation and phrase books i.
|
|
5 |
Genel |
cümle kapısı |
main door i.
|
|
6 |
Genel |
matematiksel cümle |
mathematical sentence i.
|
|
7 |
Genel |
cümle yapısı |
sentence structure i.
|
|
8 |
Genel |
cümle parçası |
phrase i.
|
|
9 |
Genel |
metne eklenmiş sözcük veya cümle |
interpolation i.
|
|
10 |
Genel |
cümle vurgusu |
sentence stress i.
|
|
11 |
Genel |
basit cümle |
simple sentence i.
|
|
|
12 |
Genel |
yazıya sözcük veya cümle ekleyerek asıl metni değiştirme |
interpolation i.
|
|
13 |
Genel |
anahtar cümle |
key phrase i.
|
|
14 |
Genel |
bir kelimenin bir cümle içerisinde iki farklı anlamda kullanılması |
zeugma i.
|
|
15 |
Genel |
cümle akışı |
flow of the sentence i.
|
|
16 |
Genel |
cümle kapısı |
front-entrance door i.
|
|
17 |
Genel |
kısa cümle |
short sentence i.
|
|
18 |
Genel |
cümle ortası |
mid-sentence i.
|
|
19 |
Genel |
örnek cümle |
example sentence i.
|
|
20 |
Genel |
olumlu cümle |
positive sentence i.
|
|
21 |
Genel |
cümle çeşidi |
sentence type i.
|
|
22 |
Genel |
cümle tipi |
sentence type i.
|
|
23 |
Genel |
özlü esprili cümle veya şaka |
one-liner i.
|
|
24 |
Genel |
geniş zamanlı cümle |
sentence in present tense i.
|
|
25 |
Genel |
iki anlamlı bir kelime yüzünden kolaylıkla yanlış anlaşılan bir cümle |
garden path sentence i.
|
|
26 |
Genel |
olumsuz cümle |
negative sentence i.
|
|
27 |
Genel |
çeşitli şekillerde ifade edilen ifade veya cümle |
amphibology i.
|
|
28 |
Genel |
çeşitli şekillerde ifade edilen ifade veya cümle |
amphiboly i.
|
|
29 |
Genel |
bileşik cümle |
complex sentence i.
|
|
30 |
Genel |
yan cümle |
consequent i.
|
|
31 |
Genel |
düşük cümle |
grammatically incorrect sentence i.
|
|
|
32 |
Genel |
gramer yönünden yanlış cümle |
grammatically incorrect sentence i.
|
|
33 |
Genel |
cümle tamamlama |
sentence completion i.
|
|
34 |
Genel |
bir dilin alfabesindeki tüm harflerin kullanılmasıyla oluşturulan cümle, mısra v.b. |
pangram i.
|
|
35 |
Genel |
bir dilin alfabesindeki tüm harflerin kullanılmasıyla oluşturulan cümle |
holoalphabetic sentence i.
|
|
36 |
Genel |
bağlaçsız birleşik cümle |
run-on sentence i.
|
|
37 |
Genel |
bağlaçsız birleşik cümle |
fused sentence i.
|
|
38 |
Genel |
karmaşık cümle |
complex sentence i.
|
|
39 |
Genel |
cümle şeması |
sentence diagram i.
|
|
40 |
Genel |
cümle diyagramı |
sentence diagram i.
|
|
41 |
Genel |
cümle kurma |
making sentence i.
|
|
42 |
Genel |
cümle kurma |
forming sentence i.
|
|
43 |
Genel |
cümle kurma |
building sentence i.
|
|
44 |
Genel |
akademik bir makalede ilk cümle |
attention getter i.
|
|
45 |
Genel |
muğlak cümle |
ambiguous sentence i.
|
|
46 |
Genel |
koşul bildiren bağlaçla kurulan bileşik cümle |
material implication i.
|
|
47 |
Genel |
paragrafın, bölümün başındaki kelime veya cümle |
headword i.
|
|
48 |
Genel |
tek satırlık cümle |
monogram [obsolete] i.
|
|
49 |
Genel |
popüler cümle |
buzz phrase i.
|
|
50 |
Genel |
moda olan cümle |
buzz phrase i.
|
|
51 |
Genel |
ek cümle |
ryder [obsolete] i.
|
|
52 |
Genel |
amblemin yanında yer alan cümle |
impresa [obsolete] i.
|
|
53 |
Genel |
cümle parçası |
diction [obsolete] i.
|
|
54 |
Genel |
yazıda boşluk dolduran gereksiz cümle |
padding i.
|
|
55 |
Genel |
cümle veya konuşmada kapanış bölümü |
perclose [obsolete] i.
|
|
56 |
Genel |
hazır cümle kitabı |
phraseology [obsolete] i.
|
|
57 |
Genel |
son cümle |
concluding sentence i.
|
|
58 |
Genel |
cümle ögesi |
syntagma i.
|
|
59 |
Genel |
cümle yapısı |
construction i.
|
|
60 |
Genel |
yazıya sözcük veya cümle ekleyerek asıl metni değiştirmek |
interpolate f.
|
|
61 |
Genel |
cümle oluşturmak |
make a sentence f.
|
|
62 |
Genel |
cümle oluşturmak |
form a sentence f.
|
|
63 |
Genel |
cümle kurmak |
make a sentence f.
|
|
64 |
Genel |
cümle kurmak |
form a sentence f.
|
|
65 |
Genel |
cümle analizi yapmak |
analyse a sentence f.
|
|
66 |
Genel |
cümle veya kelimelerle anlatmak |
phrase f.
|
|
67 |
Genel |
bir kitapta (kelime, bilgi, cümle) aramak |
turn up [brit] f.
|
|
68 |
Genel |
tam cümle ile ifade edilen |
periodic s.
|
|
69 |
Genel |
tam cümle ile ifade edilen |
periodical s.
|
|
70 |
Genel |
cümle ile ilgili |
sentential s.
|
|
71 |
Genel |
cümle ile ilgili |
clausular s.
|
|
|
72 |
Genel |
az cümle ile |
in a nutshell zf.
|
|
73 |
Genel |
cümle alem |
everybody zm.
|
|
Phrases |
|
74 |
İfadeler |
sekiz gezegenin ingilizce isimlerini (mercury, venus, earth, mars, jupiter, saturn, uranus, neptune) hatırlayabilmek için uydurulmuş bir anımsatıcı cümle |
my very eager mother just served us nine pizzas expr.
|
|
75 |
İfadeler |
sekiz gezegenin ingilizce isimlerini (mercury, venus, earth, mars, jupiter, saturn, uranus, neptune) hatırlayabilmek için uydurulmuş bir anımsatıcı cümle |
my very educated mother just served us nine pizzas expr.
|
|
76 |
İfadeler |
sekiz gezegenin ingilizce isimlerini (mercury, venus, earth, mars, jupiter, saturn, uranus, neptune) hatırlayabilmek için uydurulmuş bir anımsatıcı cümle |
my very easy method just speeds up naming planets expr.
|
|
77 |
İfadeler |
bir matematik denklemini hesaplarken izlenecek yolu (paretheses (parantezler), exponents (kuvvetler), multiplication (çarpma) ve division (bölme), addidition (toplama) ve subtraction (çıkartma)) hatırlamak için uydurulmuş anımsatıcı bir cümle |
please excuse my dear aunt sally expr.
|
|
78 |
İfadeler |
sekiz gezegenin ingilizce isimlerini (mercury, venus, earth, mars, jupiter, saturn, uranus, neptune) hatırlayabilmek için uydurulmuş bir anımsatıcı cümle |
my very eager mother just served us nine pumpkins expr.
|
|
79 |
İfadeler |
ingilizce alfabenin tüm harflerini içeren bir hatırlatıcı cümle |
the quick brown fox jumps over the lazy do expr.
|
|
Proverb |
|
80 |
Atasözü |
paran varsa cümle alem kulun paran yoksa tımarhane yolun |
them as has, gets
|
|
Colloquial |
|
81 |
Konuşma Dili |
cem-i cümle |
each and every expr.
|
|
82 |
Konuşma Dili |
cem-i cümle |
all together expr.
|
|
83 |
Konuşma Dili |
kapak, vida gibi şeylerin hangi tarafa çevrildiğinde sıkıldığını ve hangi tarafa çevrildiğinde açıldığını unutmamak için kullanılan hatırlatıcı bir cümle |
lefty loosey, righty tighty expr.
|
|
84 |
Konuşma Dili |
kapak, vida gibi şeylerin hangi tarafa çevrildiğinde sıkıldığını ve hangi tarafa çevrildiğinde açıldığını unutmamak için kullanılan hatırlatıcı bir cümle |
righty tighty, lefty loosey expr.
|
|
Idioms |
|
85 |
Deyim |
baş harflerinden ingilizce olarak gökkuşağının renklerini (red, orange, yellow, green, blue, indigo, violet) hatırlayabilmek için uydurulmuş bir anımsatıcı cümle |
richard of york gave battle in vain i.
|
|
86 |
Deyim |
baş harflerinden ingilizce olarak gökkuşağının renklerini (red, orange, yellow, green, blue, indigo, violet) hatırlayabilmek için uydurulmuş bir anımsatıcı cümle |
roy g. biv i.
|
|
87 |
Deyim |
(biriyle daha üstün bir başkasının) adını aynı cümle içinde kullanmak |
mention (someone or something) in the same breath f.
|
|
88 |
Deyim |
aynı cümle içinde hem (bir şeyi) hem de (onun zıddını) söylemek |
say something in the same breath f.
|
|
89 |
Deyim |
kuşun ötüş şeklinden anlamı bir cümle çıkarma |
a little bit of bread and no cheese [uk] expr.
|
|
90 |
Deyim |
oldu bil/baş üstüne/oldu farz et/lord's prayer'da geçen bir cümle |
thy will be done expr.
|
|
91 |
Deyim |
sekiz gezegenin ingilizce isimlerini (mercury, venus, earth, mars, jupiter, saturn, uranus, neptune) hatırlayabilmek için uydurulmuş bir anımsatıcı cümle |
my very eager mother just served us nachos expr.
|
|
92 |
Deyim |
sekiz gezegenin ingilizce isimlerini (mercury, venus, earth, mars, jupiter, saturn, uranus, neptune) hatırlayabilmek için uydurulmuş bir anımsatıcı cümle |
my very eager mother just served us noodles expr.
|
|
93 |
Deyim |
sekiz gezegenin ingilizce isimlerini (mercury, venus, earth, mars, jupiter, saturn, uranus, neptune) hatırlayabilmek için uydurulmuş bir anımsatıcı cümle |
my very educated mother just served us nachos expr.
|
|
94 |
Deyim |
sekiz gezegenin ingilizce isimlerini (mercury, venus, earth, mars, jupiter, saturn, uranus, neptune) hatırlayabilmek için uydurulmuş bir anımsatıcı cümle |
my very educated mother just served us nine pumpkins expr.
|
|
95 |
Deyim |
sekiz gezegenin ingilizce isimlerini (mercury, venus, earth, mars, jupiter, saturn, uranus, neptune) hatırlayabilmek için uydurulmuş bir anımsatıcı cümle |
my very educated mother just served us noodles expr.
|
|
96 |
Deyim |
ana yönlerin ingilizce isimlerini (north, east, south, west) saat yönünde hatırlayabilmek için uydurulmuş bir anımsatıcı cümle |
never eat shredded wheat expr.
|
|
97 |
Deyim |
baş harflerinden ingilizce olarak gökkuşağının renklerini (red, orange, yellow, green, blue, indigo, violet) hatırlayabilmek için uydurulmuş bir anımsatıcı cümle |
roygbiv kısalt.
|
|
Speaking |
|
98 |
Konuşma |
cümle kur |
make a sentence expr.
|
|
99 |
Konuşma |
cümle alem |
all the world expr.
|
|
100 |
Konuşma |
iki cümle bile yazamıyorum |
I can't even write two sentences expr.
|
|
Trade/Economic |
|
101 |
Ticaret/Ekonomi |
cümle kapısı |
gateway i.
|
|
Law |
|
102 |
Hukuk |
vasiyetnameye vasiyet sahibi tarafından eklenen ve kelimesi kelimesine yer almadığında vasiyetnameyi geçersiz kılan gizli yapıdaki cümle |
derogatory clause in a testament i.
|
|
103 |
Hukuk |
vasiyetnameye sahibi tarafından eklenen ve kelimesi kelimesine yer almadığında vasiyetnameyi geçersiz kılan (cümle) |
derogatory s.
|
|
Advertising |
|
104 |
Reklam |
son cümle |
baseline i.
|
|
Technical |
|
105 |
Teknik |
bileşik cümle |
compound sentence i.
|
|
Computer |
|
106 |
Bilgisayar |
görev belirtici cümle |
mission statement i.
|
|
107 |
Bilgisayar |
hedef belirtici cümle |
objective statement i.
|
|
108 |
Bilgisayar |
internet ortamında komiklik olsun diye kullanılan konu ile ilintili resim/söz/kavram veya kalıp cümle |
internet meme i.
|
|
Informatics |
|
109 |
Bilişim |
cümle tabanlı bellek |
sentence-based memory i.
|
|
Psychology |
|
110 |
Psikoloji |
cümle tamamlama testi |
sentence completion test i.
|
|
Math |
|
111 |
Matematik |
bileşik cümle |
compound sentence i.
|
|
112 |
Matematik |
cümle veya cümlelerden oluşan matematik problemi |
word problem i.
|
|
113 |
Matematik |
matematiksel cümle |
mathematical sentence i.
|
|
114 |
Matematik |
açık cümle |
open sentence expr.
|
|
Logic |
|
115 |
Mantık |
veya anlamını veren mantıksal işleç ile oluşturulmuş birleşik cümle |
disjunction i.
|
|
116 |
Mantık |
veya anlamını veren mantıksal işleç ile birbirine bağlanan iki cümle arasındaki bağıntı |
disjunction i.
|
|
117 |
Mantık |
kapalı cümle |
closure i.
|
|
118 |
Mantık |
kapalı cümle oluşturma |
closure i.
|
|
Education |
|
119 |
Eğitim |
cümle tamamlama testi |
sentence completion test i.
|
|
Literature |
|
120 |
Edebiyat |
bir cümle veya paragrafı takip eden cümle veya paragrafa bağlayan bölüm |
transition i.
|
|
121 |
Edebiyat |
cümle sonlarında aynı hal eklerinin, çekimlerin tekrarından oluşan söz sanatı |
homoeoptoton i.
|
|
122 |
Edebiyat |
birbirini takip eden cümle veya satırların sonunda kulağa benzer gelen ifadelerin kullanıldığı söz sanatı |
homoeoteleuton i.
|
|
123 |
Edebiyat |
cümle veya dizenin tekrarı |
reprise i.
|
|
Linguistics |
|
124 |
Dilbilim |
ara cümle |
parenthetical sentence i.
|
|
125 |
Dilbilim |
cümlenin doğal sırasının dışına çıkılıp, doğal cümle yapısının bozularak kullanılması |
hyperbaton i.
|
|
126 |
Dilbilim |
cümle ya da cümlecikte fiilin belirttiği olayda canlı varlığın semantik açıdan pasif olan rolü |
recipient role i.
|
|
127 |
Dilbilim |
dilin konuşma ya da cümle gibi yapısal birimlerinden her biri |
category i.
|
|
128 |
Dilbilim |
kelt dillerine özgü olup başka dilde yazılmış kelime, cümle veya deyim |
celticism i.
|
|
129 |
Dilbilim |
bir kelimenin biçiminin ait olduğu cümle ya da söz içindeki bir başka kelimenin varlığı ile belirlenmesi |
rection i.
|
|
130 |
Dilbilim |
nitelediği (veya tamladığı) isim cümlesinin anlamını sınırlamayan veya kısıtlamayan yan cümle |
nonrestrictive clause i.
|
|
131 |
Dilbilim |
cümle oluşturmayan kelime dizisi (bazen aşağılama amaçlı kullanılır) |
nonsentence i.
|
|
132 |
Dilbilim |
bağlaçlı yan cümle |
coordinate clause i.
|
|
133 |
Dilbilim |
bağlılaşık cümle |
correlative clause i.
|
|
134 |
Dilbilim |
birleşik cümle |
compound sentence i.
|
|
135 |
Dilbilim |
cümle ortası |
midsentence i.
|
|
136 |
Dilbilim |
cümle planı |
sentence planning i.
|
|
137 |
Dilbilim |
cümle ortası |
mid-sentence i.
|
|
138 |
Dilbilim |
cümle düşüklüğü |
sentence fragment i.
|
|
139 |
Dilbilim |
cümle kalıbı |
sentence pattern i.
|
|
140 |
Dilbilim |
devrik cümle |
inverted sentence i.
|
|
141 |
Dilbilim |
dolaylı cümle |
indirect sentence i.
|
|
142 |
Dilbilim |
edilgen cümle |
passive sentence i.
|
|
143 |
Dilbilim |
ettirgen cümle |
causative form i.
|
|
144 |
Dilbilim |
etken cümle |
active sentence i.
|
|
145 |
Dilbilim |
girişik cümle |
embedded sentence i.
|
|
146 |
Dilbilim |
girişik cümle |
complex sentence i.
|
|
147 |
Dilbilim |
olay anlatan cümle |
eventive sentence i.
|
|
148 |
Dilbilim |
sıfatların cümle içindeki diziliş sırası |
order of the adjectives i.
|
|
149 |
Dilbilim |
yalın cümle |
simple sentence i.
|
|
150 |
Dilbilim |
yan cümle |
dependent clause i.
|
|
151 |
Dilbilim |
yan cümle |
clause i.
|
|
152 |
Dilbilim |
yan cümle |
subclause i.
|
|
153 |
Dilbilim |
yan cümle |
subordinate clause i.
|
|
154 |
Dilbilim |
zarfların cümle içindeki diziliş sırası |
order of adverbs i.
|
|
155 |
Dilbilim |
cümle içinde bir sözdizimsel yapıdan diğerine geçiş |
anacoluthia i.
|
|
156 |
Dilbilim |
cümle içinde bir sözdizimsel yapıdan diğerine geçiş |
anacoluthon i.
|
|
157 |
Dilbilim |
devrik cümle yapma |
anastrophe i.
|
|
158 |
Dilbilim |
devrik cümle yapma |
inversion i.
|
|
159 |
Dilbilim |
ayrılma halindeki kelime ya da cümle ögesi |
elative i.
|
|
160 |
Dilbilim |
eksiltili cümle |
elliptical clause i.
|
|
161 |
Dilbilim |
ardışık cümle, ifade veya dizelerin başlangıcında bir kelime veya ifadenin tekrar edildiği söz sanatı |
epanophora i.
|
|
162 |
Dilbilim |
ek cümle |
epexegesis i.
|
|
163 |
Dilbilim |
yan cümle içeren temel cümle |
matrix i.
|
|
164 |
Dilbilim |
bir kelimenin veya başka bir cümle öğesinin sesletimle ilgili bileşenlerinin çevre etkisiyle değişmesi |
modification i.
|
|
165 |
Dilbilim |
sözcük, cümle gibi birimlerin öğelerinin analizi |
representation i.
|
|
166 |
Dilbilim |
temel cümlenin tamamlanması ile bitmeyip bir veya daha fazla sayıda yan cümle veya niteleyici ile devam eden cümle |
loose sentence i.
|
|
167 |
Dilbilim |
eski cümle |
obsoletism i.
|
|
168 |
Dilbilim |
kullanılmayan cümle |
obsoletism i.
|
|
169 |
Dilbilim |
kullanımdan düşmüş cümle |
obsoletism i.
|
|
170 |
Dilbilim |
nitelediği ismin anlamını sınırlamayan yan cümle |
descriptive clause i.
|
|
171 |
Dilbilim |
virgül hatalı cümle |
run-on sentence i.
|
|
172 |
Dilbilim |
ayrı cümlelerin noktalama kullanılmaksızın birbirine bağlandığı cümle |
run-on sentence i.
|
|
173 |
Dilbilim |
noktalamasız birleşik cümle |
run-on sentence i.
|
|
174 |
Dilbilim |
öznenin, dolaysız tümlecin veya fiile ait bir edatsal nesnenin işlevini gören yan cümle |
complement clause i.
|
|
175 |
Dilbilim |
öznenin, dolaysız tümlecin veya fiile ait bir edatsal nesnenin işlevini gören yan cümle |
complement sentence i.
|
|
176 |
Dilbilim |
kısa cümle |
comma i.
|
|
177 |
Dilbilim |
en az iki sıralı bağımsız tümceden ve birkaç bağlı tümceden oluşan cümle |
compound-complex sentence i.
|
|
178 |
Dilbilim |
gramer açısından doğru olup sözdizimi birden fazla şekilde yorumlanmaya açık cümle |
garden path i.
|
|
179 |
Dilbilim |
destekleyici cümle |
supporting sentence i.
|
|
180 |
Dilbilim |
iki sözcük, ifade veya cümle arasındaki sözdizimsel ilişki |
construction i.
|
|
181 |
Dilbilim |
bağlaç ve bağlı cümle kullanımıyla temel cümlenin anlamının değiştirilmesi |
contingency i.
|
|
182 |
Dilbilim |
cümle öğesi |
feature of speech i.
|
|
183 |
Dilbilim |
cümle veya pasajdaki en önemli ifade |
focus i.
|
|
184 |
Dilbilim |
temsil edici simge içeren cümle |
phraseograph i.
|
|
185 |
Dilbilim |
cümle tertibinde ihtisası olan kimse |
phraseologist i.
|
|
186 |
Dilbilim |
(sözcük, ifade veya cümle) pozitif veya negatif özellik |
polarity i.
|
|
187 |
Dilbilim |
(sözcük, ifade veya cümle) iki uçluluk |
polarity i.
|
|
188 |
Dilbilim |
yan cümle bağlacı |
subordinate clause i.
|
|
189 |
Dilbilim |
yan cümle |
subordination i.
|
|
190 |
Dilbilim |
tam cümle yapısı |
surface structure i.
|
|
191 |
Dilbilim |
cümle analizi yapmak |
construe f.
|
|
192 |
Dilbilim |
yanlış cümle veya sözcüklerle anlatmak |
misword f.
|
|
193 |
Dilbilim |
sözcükleri veya morfemleri anlamlı dizerek cümle oluşturmak |
construct f.
|
|
194 |
Dilbilim |
dilin ifade tarzına göre düzenlenebilen (cümle) |
construe f.
|
|
195 |
Dilbilim |
amaç bildiren (fiil, cümle, ifade) |
telic s.
|
|
196 |
Dilbilim |
cümle üzerinde |
suprasentential s.
|
|
197 |
Dilbilim |
cümle içi |
intrasentence s.
|
|
198 |
Dilbilim |
cümle içi |
intra-sentence s.
|
|
199 |
Dilbilim |
cümle üzeri |
suprasentential s.
|
|
200 |
Dilbilim |
tek kelime içeren (cümle) |
holophrastic s.
|
|
201 |
Dilbilim |
iki anlamlı sözcük yüzünden yanlış anlaşılmaya meyilli (cümle) |
garden-path s.
|
|
202 |
Dilbilim |
cümle ile ilgili |
clausal s.
|
|
203 |
Dilbilim |
cümle işlevi gösteren |
clausal s.
|
|
204 |
Dilbilim |
cümle başında kullanılmadığı sürece küçük harfle başlayan (isim) |
common s.
|
|
205 |
Dilbilim |
bir tümcenin diğerine bağlı olmasıyla oluşturulan (cümle) |
complex s.
|
|
206 |
Dilbilim |
bağlı (cümle) |
complex s.
|
|
207 |
Dilbilim |
birleşik (cümle) |
compound s.
|
|
208 |
Dilbilim |
cümle bileşenlerine ait |
intrasentential s.
|
|
209 |
Dilbilim |
cümle bileşenleriyle ilgili |
intrasentential s.
|
|
210 |
Dilbilim |
(yan cümle) amacı açıklayan |
final s.
|
|
211 |
Dilbilim |
(yan cümle) niyeti gösteren |
final s.
|
|
212 |
Dilbilim |
yan cümle içermeyen |
simple s.
|
|
213 |
Dilbilim |
(dizgeci dilbilgisinde cümle) kendi başına anlam ifade eden |
freestanding s.
|
|
214 |
Dilbilim |
ana cümle olan |
freestanding s.
|
|
215 |
Dilbilim |
cümle öznesi ile ilgili |
subjective s.
|
|
216 |
Dilbilim |
cümle öznesi teşkil eden |
subjective s.
|
|
217 |
Dilbilim |
cümle öznesi oluşturan |
subjective s.
|
|
218 |
Dilbilim |
yan cümle getiren |
subordinating s.
|
|
219 |
Dilbilim |
alt cümle |
embedded sentence expr.
|
|
Religious |
|
220 |
Dini |
kilise töreninde papaz tarafından okunup koro veya cemaat tarafından yanıtlanan kısa cümle |
versicle i.
|
|
Philosophy |
|
221 |
Felsefe |
kelime, cümle veya sembolün işaret ettiği nesne veya fikirle olan bağlantısı |
reference i.
|
|
Music |
|
222 |
Müzik |
cümle veya pasajın her seferinde bir adım veya yarım adım daha yüksekte art arda tekrarlandığı bir melodi |
rosalia i.
|
|
223 |
Müzik |
kontrpuntal müzikte cümle |
point i.
|
|
224 |
Müzik |
kontrpuntal besteye cümle girişi |
point i.
|
|
Modern Slang |
|
225 |
Modern Argo |
sonra da 20 dolar buldum (sıkıcı/kötü bir hikayeyi bitirirken hikayeye ilginçlik katmak için/alay etmek için eklenen alakasız bir cümle) |
and then I found 20 dollars expr.
|
|
226 |
Modern Argo |
sonra da 5 dolar buldum (sıkıcı/kötü/anlamsız bir hikayeyi bitirirken hikayeye ilginçlik katmak için/alay etmek için eklenen alakasız bir cümle) |
and then I found 5 dollars expr.
|
|
227 |
Modern Argo |
sonra da beş dolar buldum (sıkıcı/kötü/anlamsız bir hikayeyi bitirirken hikayeye ilginçlik katmak için/alay etmek için eklenen alakasız bir cümle) |
and then I found five dollars expr.
|
|
228 |
Modern Argo |
sonra da on dolar buldum (sıkıcı/kötü/anlamsız bir hikayeyi bitirirken hikayeye ilginçlik katmak için/alay etmek için eklenen alakasız bir cümle) |
and then I found ten dollars! expr.
|
|