doğru olarak - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

doğru olarak



"doğru olarak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 11 sonuç

Türkçe İngilizce
General
doğru olarak right zf.
doğru olarak accurately zf.
doğru olarak justly zf.
doğru olarak rightly zf.
doğru olarak straight zf.
doğru olarak truly zf.
doğru olarak correctly zf.
doğru olarak emendately zf.
doğru olarak rightwise [rare] zf.
Technical
doğru olarak properly zf.
doğru olarak correctly zf.

"doğru olarak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 83 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
ile doğru orantılı olarak in direct proportion to ed.
General
birdenbire arkaya doğru savurma (tepki olarak başını) toss i.
tam olarak doğru olmayan şey half-lie i.
şifa çemberi ile ilişkili olarak taşları dört yöne doğru özel bir desen oluşturacak şekilde dizerek inşa edilen taş anıt medicine-wheel i.
doğru olarak tanımlanmış properly defined s.
gramer olarak doğru grammatically correct s.
iç mekanizması kuarts kristalinden bir elektronik aksamla değiştirilerek zamanı daha doğru olarak gösteren quartzed s.
tarihsel olarak doğru historically accurate s.
bilimsel olarak doğru scientifically accurate s.
paleontolojik olarak doğru paleontologically accurate s.
son derece doğru olarak rigorously zf.
mezara doğru yönlenmiş olarak graveward zf.
mezara doğru yönlenmiş olarak gravewards zf.
Phrasals
(bir şeyi) (doğru, gerçek, cevap vb) olarak düşünmek/kabul etmek take (something) to be (something) f.
Phrases
doğru veya gerçek olarak görülen ya da kabul edilen bir şey given expr.
değeri doğru olarak görülen in perspective expr.
Colloquial
doğru veya güncel olarak konuşulan ingilizce kings english i.
eksiksiz olarak doğru all right s.
eksiksiz olarak doğru all right s.
tam olarak doğru right on the nail expr.
tam olarak doğru exactly right exclam.
Idioms
tam olarak doğru/gerçek the straight goods i.
tam olarak doğru spot on the mark i.
siyasal olarak doğru pc (politically correct) i.
doğru olarak saptamak put one's finger f.
doğru olarak saptamak lay one's finger f.
doğru olarak kabul etmek take something for granted f.
neyin doğru neyin yanlış olduğunu doğru olarak belirlemek lay one's finger f.
mutlak doğru olarak kabul etmek take something as truth f.
mutlak doğru olarak kabul etmek take as gospel f.
mutlak doğru olarak kabul etmek accept something as gospel f.
mutlak doğru olarak kabul etmek take something as gospel f.
mutlak doğru olarak kabul etmek accept something truth f.
neyin doğru neyin yanlış olduğunu doğru olarak belirlemek put one's finger f.
söyleneni doğru olarak almak/kabullenmek take something on trust f.
(bir şeyi) dış görünümüne göre/görüntüsüne bakarak/yüzeysel olarak değerlendirmek/ doğru kabul etmek take at face value f.
(bir şeyi) mutlak/tereddütsüz doğru olarak kabul etmek take (something) for gospel f.
(bir şeyi) doğru olarak almak take (something) for gospel f.
(bir şeyi) sorgulamadan/itiraz etmeden doğru olarak kabul etmek take (something) for gospel f.
yaklaşık olarak doğru olmak be close to/near the mark f.
(birini/bir şeyi) tam/doğru olarak yansıtmak do (someone or something) justice f.
(birini/bir şeyi) doğru/tam olarak yansıtmak do justice to (someone or something) f.
birini/bir şeyi doğru/tam olarak yansıtmak do justice to f.
birini/bir şeyi doğru/tam olarak yansıtmak do justice to something/someone f.
birini/bir şeyi doğru/tam olarak yansıtmak do someone or something justice f.
birini çok iyi anlayıp doğru olarak tanımlamak get someone bang to rights [uk] f.
söyleneni doğru olarak almak/kabullenmek take on trust f.
yanlış bir şeyi doğru olarak kabul etmek take the shadow for the substance [dated] f.
tam olarak doğru on-target s.
doğru olarak kabul edilmiş olan an article of faith expr.
tam olarak doğru on target expr.
yaklaşık olarak doğru close to the mark expr.
yaklaşık olarak doğru near the mark expr.
Speaking
cevabın temel olarak doğru your answer is basically correct expr.
cevabınız temel olarak doğru your answer is basically correct expr.
Politics
siyasal olarak doğru politically correct s.
Technical
kimyasal olarak doğru karışım perfect mixture i.
küçük uçağın dikey olarak tırmanışa geçip daha sonra durarak aşağı doğru yaptığı manevra whipstall i.
merkezkaç kuvvetine bağlı olarak dışa doğru hareket eden kütle flyweight i.
sadece bir yöne doğru kademeli olarak hareket ettirmek rachet up f.
bilgi sistemini matematiksel olarak doğru ve hatasız fonksiyon grubuna bölmek için kullanılan tasarım ve dokümantasyon tekniği hos (higher order software) kısalt.
Architecture
mimari bir süsleme olarak inşa edilen, yapından dışarıya doğru çıkma yapan küçük kemer dizisi machicolation i.
Construction
üstten alta doğru kademeli olarak eğimli bir düzlemden inen bir sundurma çatısı türü skillion i.
Aeronautic
kanat ucuna doğru ya da kanat ucuna daha yakın olarak yerleştirilmiş outboard i.
Optics
polarize ışık düzlemini sağa doğru döndüren optik olarak aktif bir maddeyle ilgili dextrorotatory s.
Logic
koşullu bir önerme ve öncülü doğru olarak verildiğinde sonucun da doğru çıkabileceği ilkesi modus ponens i.
koşullu bir önermenin ve sonucunun olumsuzlaması doğru olarak verildiğinde, öncülünün olumsuzlamasının da geçerli olabileceği ilkesi modus tollens i.
matematiğin sonsuz kümelerin özelliklerini net şekilde kavrayamayacağı ve yalnızca kanıtlanabilir önermelerin doğru olarak ileri sürülebileceği teorisi intuitionalism i.
yalnızca kanıtlanabilir önermelerin doğru olarak ileri sürülebileceği görüşüyle mantık ve matematiğin yeniden şekillendirilmesi intuitionalism i.
matematiğin sonsuz kümelerin özelliklerini net şekilde kavrayamayacağı ve yalnızca kanıtlanabilir önermelerin doğru olarak ileri sürülebileceği teorisi intuitionism i.
yalnızca kanıtlanabilir önermelerin doğru olarak ileri sürülebileceği görüşüyle mantık ve matematiğin yeniden şekillendirilmesi intuitionism i.
bir şeyi argümanın temeli olarak doğru kabul eden kimse postulator i.
Chemistry
kimyasal olarak doğru karışım perfect mixture i.
Astronomy
devasa bir galaksi kümesi olduğu düşünülen ve pek çok galaksinin uzaydaki belirli bir noktaya doğru hareket ettiği gerçeğine delil olarak gösterilen büyük kitle great attractor i.
Botanic
merkez etrafında soldan sağa sarmal olarak yukarı doğru kıvrılan (bitki parçası) dextrorse s.
merkez etrafında soldan sağa sarmal olarak yukarı doğru kıvrılan (bitki parçası) dextrorsal s.
Linguistics
doğru veya güncel olarak konuşulan ingilizce the king's english i.
Meteorology
atmosferik özelliklerin dikey olarak (özellikle yukarı doğru) taşınması convection i.
Military
(ingiliz ordusunda) dışlara doğru yuvarlaklaşıp çatallanan ve birlik işaretleyicisi olarak kullanılan bir bayrak guidon i.
Sport
(kriket) sopayı dikey olarak sallayıp topun kaleye doğru yerden atıldığı bir vuruş drive i.
topu kasıtlı olarak yere doğru atmak ground f.
Music
iki nota arasındaki aralığı doğru olarak algılama ve tekrarlama yeteneği relative pitch i.
Engineering
bir dizi deneme yardımıyla mekanik cihazın doğru olarak ayarlanmasına olanak sağlayan yöntem tentation i.