Geçmiş

good time

"good time" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 3 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	good time i.	iyi zaman
Slang
2	Argo	good time i.	iyi hal indirimi
3	Argo	good time i.	iyi hal nedeniyle ceza indirimi

"good time" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 129 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	a good long time i.	hayli uzun zaman
2	Genel	good-time i.	eğlenme
3	Genel	good-time i.	hoş zaman
4	Genel	good-time i.	iyi zaman
5	Genel	good-time charlie i.	zevk düşkünü kimse
6	Genel	good-time girl i.	düzenli olarak partileyen çapkın genç kadın
7	Genel	have a good time f.	safa sürmek
8	Genel	have a good time f.	hoşça vakit geçirmek
9	Genel	have a good time f.	sefa sürmek
10	Genel	have a good time f.	gülüp oynamak
11	Genel	make good time f.	yolu hızla katetmek
12	Genel	have a good time f.	eğlenmek
13	Genel	keep good time f.	saat her zaman zamanı doğru göstermek
14	Genel	have a good time f.	gününü güzel geçirmek
15	Genel	be having a hell of a good time f.	gününü gün etmek
16	Genel	have a good time to repletion f.	doyasıya eğlenmek
17	Genel	go to have a good time f.	eğlenceye gitmek
18	Genel	go to have a good time f.	eğlenmeye gitmek
19	Genel	have a good time f.	iyi vakit geçirmek
20	Genel	have a good time f.	iyi zaman geçirmek
21	Genel	spend good time together f.	birlikte hoş vakit geçirmek
22	Genel	have good time together f.	birlikte hoş vakit geçirmek
23	Genel	have good time f.	güzel zaman geçirmek
24	Genel	have good time f.	iyi zaman geçirmek
25	Genel	have a good/nice time together f.	birlikte hoş vakit geçirmek
26	Genel	good-time s.	zevkine düşkün (kimse)
27	Genel	good-time s.	haz peşinde koşan (kimse)
28	Genel	in good time zf.	erken
29	Genel	in good time zf.	biraz erken
30	Genel	all in good time zf.	müsait bir zamanda
31	Genel	in good time zf.	vaktinde
32	Genel	in good time zf.	çabuk
33	Genel	in good time zf.	süresi gelince
34	Genel	in good time zf.	önceden belirlenen zamanda
35	Genel	all in good time zf.	uygun bir zamanda
36	Genel	all in good time zf.	zamanı gelince
37	Genel	in good time zf.	zamanında
38	Genel	in good time expr.	makul bir sürede
Phrases
39	İfadeler	all in good time expr.	her şeyin bir zamanı var
40	İfadeler	good things take time expr.	iyi şeyler zaman alır
Colloquial
41	Konuşma Dili	good-time charley i.	zevk düşkünü kimse
42	Konuşma Dili	good-time charley i.	iyimser kimse
43	Konuşma Dili	good-time charley i.	her şeyin iyi tarafından bakmaya çalışan kimse
44	Konuşma Dili	good-time it f.	partilemek
45	Konuşma Dili	good-time it f.	parti yapmak
46	Konuşma Dili	good-time it f.	para harcayıp eğlenmek/iyi vakit geçirmek
47	Konuşma Dili	good-time it f.	gününü gün etmek
48	Konuşma Dili	like most guests having a good time expr.	iyi vakit geçiren çoğu misafir gibi
49	Konuşma Dili	in good time expr.	sırası gelince
50	Konuşma Dili	in good time expr.	zamanında
51	Konuşma Dili	in good time expr.	zamanı gelince
52	Konuşma Dili	in good time expr.	vaktinde/zamanında
53	Konuşma Dili	in good time expr.	vakti gelince
54	Konuşma Dili	in your own good time expr.	canın istediği zaman
55	Konuşma Dili	in your own good time expr.	ne zaman canın isterse
56	Konuşma Dili	in your own good time expr.	kendin istediğinde
57	Konuşma Dili	in your own good time expr.	hazır olduğunda
Idioms
58	Deyim	a whale of a (good) time i.	çok iyi zaman
59	Deyim	a whale of a (good) time i.	harika zaman
60	Deyim	a whale of a (good) time i.	aşırı eğlenceli zaman
61	Deyim	have time off for good behavior f.	iyi halden cezası azaltılmak/kısalmak
62	Deyim	make good time f.	iyi/hızlı yol almak
63	Deyim	have time off for good behaviour f.	iyi halden cezası azaltılmak/kısalmak
64	Deyim	get time off for good behaviour f.	iyi halden cezası kısaltılmak
65	Deyim	get time off for good behavior f.	iyi halden cezası azaltılmak/kısalmak
66	Deyim	keep good time f.	(saat) doğru göstermek/olmak
67	Deyim	keep good time f.	dakik olmak
68	Deyim	keep good time f.	vaktini iyi ayarlamak
69	Deyim	keep good time f.	müziğin ritmine ayak uydurmak
70	Deyim	keep good time f.	müziğin ritmini/zamanlamasını tutturmak
71	Deyim	keep good time f.	ritim duygusu olmak
72	Deyim	show (one) a good time f.	(birini) eğlendirmek
73	Deyim	show (one) a good time f.	(birine) iyi vakit geçirtmek
74	Deyim	show someone a good time f.	birini eğlendirmek
75	Deyim	show someone a good time f.	birine iyi vakit geçirtmek
76	Deyim	show (someone) a good time f.	(birini) oyalamak
77	Deyim	show (someone) a good time f.	(birini) eğlenceli şeylerle oyalamak
78	Deyim	show (someone) a good time f.	eğlendirmek
79	Deyim	have a whale of a (good) time f.	çok iyi vakit geçirmek
80	Deyim	have a whale of a (good) time f.	çok eğlenmek
81	Deyim	show a good time f.	eğlendirmek
82	Deyim	show a good time f.	iyi vakit geçirtmek
83	Deyim	show a good time f.	oyalamak
84	Deyim	a good time was had by all expr.	herkes eğlendi
85	Deyim	a good time was had by all expr.	herkes güzel vakit geçirdi
86	Deyim	in somebody's own good time expr.	ne zaman canı isterse
87	Deyim	in his own good time expr.	ne zaman canı isterse
88	Deyim	in good time expr.	zamanı gelince
89	Deyim	in (one's) own good time expr.	ne zaman canı isterse
Speaking
90	Konuşma	are you having a good time in ankara? expr.	ankara'da iyi vakit geçiyor musun?
91	Konuşma	are you having a good time in ankara? expr.	ankara'da iyi vakit geçiyor musunuz?
92	Konuşma	I got a good feeling this time expr.	bu sefer içimde iyi bir his var
93	Konuşma	this is really not a good time expr.	bu gerçekten de iyi bir zaman değil
94	Konuşma	a little time apart would be good for both of us expr.	biraz ayrı kalmak ikimiz için de iyi olur
95	Konuşma	they seemed to be having a pretty good time expr.	güzel vakit geçiriyor gibiydiler
96	Konuşma	is everyone having a good time? expr.	herkes iyi vakit geçiriyor mu?
97	Konuşma	we had a good time expr.	güzel vakit geçirdik
98	Konuşma	I had a good time expr.	hoş vakit geçirdim
99	Konuşma	are you having a good time? expr.	iyi zaman geçiriyor musun?
100	Konuşma	did you have a good time? expr.	iyi vakit geçirdin mi?
101	Konuşma	are you having a good time? expr.	iyi vakit geçiriyor musun?
102	Konuşma	have a good time expr.	iyi eğlenceler
103	Konuşma	I had a good time expr.	iyi vakit geçirdim
104	Konuşma	you will learn in good time expr.	sırası gelince öğrenirsiniz
105	Konuşma	this is not a good time expr.	şu an iyi bir zaman değil
106	Konuşma	you will learn in good time expr.	sırası gelince öğrenirsin
107	Konuşma	this isn't a good time expr.	şu an uygun bir zaman değil
108	Konuşma	good-bye until next time expr.	şimdilik hoşça kal
109	Konuşma	now's not a good time to talk expr.	şu an konuşmak için uygun bir zaman değil
110	Konuşma	good-bye until next time expr.	şimdilik güle güle
111	Konuşma	good-bye till next time expr.	şimdilik güle güle
112	Konuşma	good-bye till next time expr.	şimdilik hoşça kal
Trade/Economic
113	Ticaret/Ekonomi	orders good until a specified time i.	belirli bir tarihe kadar geçerli olan piyasa fiyatı ile sipariş
Law
114	Hukuk	good conduct time i.	iyi hal indirimi
115	Hukuk	good time credit i.	iyi hal indirimi
116	Hukuk	time off for good behavior i.	iyi hal indirimi
Military
117	Askeri	extra good time i.	ceza indirimi
118	Askeri	extra good time i.	ek muteber süre
Slang
119	Argo	good time man i.	uyuşturucu satıcısı
120	Argo	good time man i.	torbacı
121	Argo	good time man i.	uyuşturucu taciri
122	Argo	good-time man i.	uyuşturucu satıcısı
123	Argo	good-time man i.	torbacı
124	Argo	good-time man i.	uyuşturucu taciri
125	Argo	show (one) a good time f.	(birini) cinsel olarak tatmin etmek
126	Argo	show (one) a good time f.	(birine) yatakta iyi vakit geçirtmek
127	Argo	slagiatt (seemed like a good idea at the time) expr.	o zaman iyi bir fikir gibi gelmişti/görünmüştü
128	Argo	slagiatt (seemed like a good idea at the time) expr.	keşke öyle yapmasaydım
129	Argo	slagiatt (seemed like a good idea at the time) expr.	hiç de iyi bir fikir değilmiş