kırılmış - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

kırılmış



"kırılmış" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 16 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
kırılmış broken s.
General
kırılmış shattered s.
kırılmış busted s.
kırılmış refracted s.
kırılmış miffed s.
kırılmış folded s.
kırılmış aggrieved s.
kırılmış offended s.
kırılmış cut s.
kırılmış doddered s.
Trade/Economic
kırılmış broken s.
Technical
kırılmış crushed s.
kırılmış fractured s.
Optics
kırılmış refracting s.
Math
kırılmış fractal s.
Slang
kırılmış beat all to hell s.

"kırılmış" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 94 sonuç

Türkçe İngilizce
General
kırılmış parça fragment i.
kırılmış ufak bir parça fraction i.
kızarmış ekmek üzerine kırılmış iki yumurta adam and eve on a raft i.
küçük parçalar halinde kırılmış buz ice chips i.
uçları kırılmış saç hair with split ends i.
irice kırılmış kuru tütün yaprakları canaster i.
kabuğu kırılmış ama parçalanmamış onbacaklı hayvan buster i.
(mekanizma yüzeyinin bir bölümünü) normalde gizli olan detayları ortaya çıkarmak için kırılmış gibi çizmek veya boyamak break out f.
cesareti kırılmış down in the mouth s.
şevki kırılmış demotivated s.
cesaretini kırılmış unnerved s.
cesareti kırılmış unnerved s.
cesareti kırılmış downhearted s.
cesareti kırılmış disheartened s.
ümidi kırılmış disappointed s.
mührü kırılmış unsealed s.
kırılmış (kimse) resentful s.
gururu kırılmış chagrin [obsolete] s.
hevesi kırılmış chapfallen s.
cesaretini kırılmış unnerved s.
hevesi kırılmış unnerved s.
özgüveni kırılmış unnerved s.
mücadele gücü kırılmış unnerved s.
gerilim nedeniyle kırılmış burst s.
gerilim nedeniyle kırılmış bursted s.
cesareti kırılmış dejected s.
hevesi kırılmış dejected s.
cesareti kırılmış demoralized [us] s.
cesareti kırılmış demoralized [us] s.
hevesi kırılmış demoralized [us] s.
cesareti kırılmış demoralised [uk] s.
cesareti kırılmış demoralised [uk] s.
hevesi kırılmış demoralised [uk] s.
tümüyle cesareti kırılmış dismayed s.
cesareti kırılmış discouraged s.
hevesi kırılmış down s.
cesareti kırılmış down s.
cesareti kırılmış droopy s.
cesareti kırılmış discouraged s.
üstü kırılmış rompu s.
cesareti kırılmış shook-up s.
cesareti kırılmış shotten [dialect] s.
gururu kırılmış olarak abasedly zf.
kırılmış olarak crushedly zf.
cesareti kırılmış bir vaziyette downheartedly zf.
cesareti kırılmış bir şekilde unnervedly zf.
cesareti kırılmış bir şekilde abatedly zf.
cesareti kırılmış bir şekilde disheartenedly zf.
cesareti kırılmış bir halde dejectedly zf.
hevesi kırılmış bir şekilde dejectedly zf.
Colloquial
ağzı burnu dağılmış/kırılmış bruised and battered s.
cesareti kırılmış bummed out s.
cesareti kırılmış bummed s.
hevesi kırılmış bummed s.
hevesi/umudu kırılmış bummed (out) s.
(birine/bir şeye) kırılmış disappointed at (someone or something) s.
(birine/bir şeye) kırılmış disappointed in (someone or something) s.
cesareti kırılmış phased s.
cesareti kırılmış down in the mouth expr.
Idioms
cesareti kırılmış gözükmek look blue f.
gururu kırılmış hissetmek feel small f.
çok kırılmış stung to the quick s.
kalbi kırılmış stung to the quick s.
Speaking
bir kaburgası kırılmış he has a broken rib expr.
Technical
ezilmiş ve kırılmış yüzeylerin yüzdesi percentage of crushed and broken surfaces i.
kırılmış kok broken coke i.
kırılmış malzeme crusher-run material i.
kırılmış kömür crushed coal i.
kırma taş kırılmış taş broken stone i.
fay kuşağı içinde ve boyunca bulunan kırılmış ve ezilmiş cevher drag i.
kenarı kırılmış smoothed edge s.
Telecom
kırılmış ışın refracted ray i.
Electric
ortasından kırılmış tel open i.
Automotive
arabanın camı kırılmış the windscreen is broken expr.
arabanın camı kırılmış the windshield is broken expr.
Mining
kırılmış maden shorts i.
kırılmış cevher shorts i.
Medical
(zaten kırılmış kemik) tekrar kırılmak refracture f.
kırılmış bir kemiğin bir ucu diğerinin üzerine koymak override f.
kırılmış bir kemiğin bir ucunu diğerinin üzerine koymak override f.
Dentistry
kırılmış veya çürümüş dişten kalan kısmın üstüne oturtulan yapay diş cap i.
Optics
yatay çizgiler arasında genellikle kırılmış olarak bulunan bir ışık çizgisi interline i.
Gastronomy
kırılmış buğday cracked wheat i.
Physics
galaksi gibi büyük kütleli nesnelerin çekim kuvveti nedeniyle uzaktaki nesnelerin görüntüsünün kırılmış ve bozulmuş gibi görünmesi gravitational lens i.
Environment
kırılmış dalga refracted wave i.
Geology
yerinde kırılmış (kaya, breş) autoclastic s.
Bookbindery
kitap yapraklarının kırılmış katlarını yeniden ciltlemek için dikişten önce kullanılan destekleyici kağıt guard i.
Archaic
kırılmış şey broke i.
cesareti kırılmış amate s.
Slang
gülmekten kırılmış fractured s.
British Slang
ümidi kırılmış gutted s.
Star Wars
kırılmış vadi broken valley i.
kırılmış kanat (konum) broken wing (location) i.
kırılmış blaster busted blaster i.