Geçmiş

keep on

"keep on" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 31 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	keep on f.	devam etmek
2	Genel	keep on f.	sebat etmek
3	Genel	keep on f.	diretmek
4	Genel	keep on f.	sürdürmek
5	Genel	keep on f.	çıkarmamak
6	Genel	keep on f.	çalıştırmaya devam etmek
Phrasals
7	Öbek Fiiller	keep on f.	ilerlemek
8	Öbek Fiiller	keep on f.	ilerlemeye devam etmek
9	Öbek Fiiller	keep on f.	(bir konuda) konuşmayı ısrarla sürdürmek
10	Öbek Fiiller	keep on f.	(bir konuda) konuşmayı üstelemek
11	Öbek Fiiller	keep on f.	(birinin) başının etini yemek
12	Öbek Fiiller	keep on f.	kafa ütülemek
13	Öbek Fiiller	keep on f.	üzerinde kalmak
14	Öbek Fiiller	keep on f.	düşmeden üstünde durmak
15	Öbek Fiiller	keep on f.	üzerinde kalmasına yardım etmek
16	Öbek Fiiller	keep on f.	düşmeden üstünde durmasını sağlamak
17	Öbek Fiiller	keep on f.	izlemeye/gözlemlemeye devam etmek
18	Öbek Fiiller	keep on f.	takip etmeye devam etmek
19	Öbek Fiiller	keep on f.	giymeye devam etmek
20	Öbek Fiiller	keep on f.	üstünden çıkaramamak
21	Öbek Fiiller	keep on f.	sürekli giymek zorunda kalmak
22	Öbek Fiiller	keep on f.	açmak
23	Öbek Fiiller	keep on f.	çalıştırmak
24	Öbek Fiiller	keep on f.	çalışır vaziyette tutmak
25	Öbek Fiiller	keep on f.	sürekli hatırlatmak
26	Öbek Fiiller	keep on f.	sürekli teşvik etmek
27	Öbek Fiiller	keep on f.	başının etini yemek
28	Öbek Fiiller	keep on f.	-in üzerinde tutmak/saklamak
29	Öbek Fiiller	keep on f.	'-in üstünde depolamak
30	Öbek Fiiller	keep on f.	-den gözünü ayırmamak
31	Öbek Fiiller	keep on f.	'-e dikkat kesilmek

"keep on" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	keep tabs on f.	gözünü sürekli üstünde tutarak herşeyden haberdar olmak
2	Genel	keep a tight rein on f.	dizginlemek
3	Genel	keep one's mind on f.	kafasına takmak
4	Genel	keep something on the back burner f.	sonra çalışmak üzere şimdilik ertelemek
5	Genel	keep on saying f.	dilinden düşürmemek
6	Genel	keep a close watch on f.	sıkı bir gözetim altında tutmak
7	Genel	keep something on the back burner f.	daha sonra bakmak üzere bir kenara koymak
8	Genel	keep an eye on f.	dikkat etmek
9	Genel	keep a tab on f.	takip etmek
10	Genel	keep a tab on f.	gözetlemek
11	Genel	keep an eye on f.	göz kulak olmak
12	Genel	keep an eye on f.	gözünü ayırmamak
13	Genel	keep tabs on f.	izlemek
14	Genel	keep a tight rein on f.	kontrol altında tutmak
15	Genel	keep on at f.	sıkboğaz etmek
16	Genel	keep a tight rein on f.	ensesinde boza pişirmek
17	Genel	keep tabs on f.	takip etmek
18	Genel	keep one's eye on f.	göz kulak olmak
19	Genel	keep an eye on f.	gözü üzerinde olmak
20	Genel	keep on at somebody f.	üstüne varmak
21	Genel	keep an eye on f.	gözetlemek
22	Genel	keep tabs on f.	gözetlemek
23	Genel	keep on the right side of f.	suyuna gitmek
24	Genel	keep eye on f.	göz kulak olmak
25	Genel	keep a tab on f.	izlemek
26	Genel	keep on enemy guessing f.	düşmanı şaşırtmak
27	Genel	keep something on f.	bir şeyi kullanmaya devam etmek
28	Genel	keep an eye on f.	gözü (bir şeyin) üstünde olmak
29	Genel	keep on and on (saying the same thing) f.	diline dolamak
30	Genel	keep on running down (someone) f.	diline dolamak
31	Genel	keep an eye on (someone) f.	dikkat etmek
32	Genel	keep on saying (the same thing) f.	diline dolanmak
33	Genel	keep on saying (the same thing) f.	dile dolamak
34	Genel	keep on at f.	başını şişirmek
35	Genel	keep someone on the forefront f.	gözönünde tutmak
36	Genel	keep an eye on f.	gözkulak olmak
37	Genel	keep tabs on f.	dikkatlice gözlemek böylece gelişmelerden haberdar olmak
38	Genel	keep one's mind on f.	zihnini toplamak
39	Genel	keep on the right side of f.	sağ kolu olmak
40	Genel	keep someone on one's feet f.	ayakta durmasına neden olmak
41	Genel	keep on the right side of f.	canını sıkmamak
42	Genel	keep one's finger on the pulse f.	bilincinde olmak
43	Genel	keep one's mind on f.	kafasını belli bir yere vermek
44	Genel	keep on the right side of f.	arkadaşça olmak
45	Genel	keep someone on the hop f.	diken üstünde tutmak
46	Genel	keep one's mind on f.	düşüncelerini belli bir nokta üzerinde yoğunlaştırmak
47	Genel	keep someone on one's feet f.	ayakta tutmak
48	Genel	keep on the right side of the law f.	yasalara uygun davranmak
49	Genel	keep one's finger on the pulse f.	vakıf olmak
50	Genel	keep oneself updated on the latest developments f.	yenilikleri takip etmek
51	Genel	keep oneself updated on the latest developments f.	son gelişmeleri takip etmek
52	Genel	keep on rising f.	yükselmeye devam etmek
53	Genel	keep on doing f.	yapmaya devam etmek
54	Genel	keep one's eye on the ball f.	gözünü toptan ayırmamak
55	Genel	keep on seeing someone f.	görüşmeye devam etmek
56	Genel	keep on dating f.	(sevgili vb) görüşmeye devam etmek
57	Genel	keep on talking with someone f.	görüşmeye devam etmek
58	Genel	keep on walking f.	yürümeye devam etmek
59	Genel	keep on the left-hand side of something f.	bir şeyin solunda kalmak/olmak
60	Genel	keep on the left side of something f.	bir şeyin solunda kalmak/olmak
61	Genel	keep on the left-hand side of something f.	bir şeyin solundan gitmek
62	Genel	keep on the left side of something f.	bir şeyin solundan gitmek
63	Genel	keep the light on f.	ışığı açık tutmak
64	Genel	keep on walking f.	yürümeye devam etmek
65	Genel	keep something on the agenda f.	bir şeyi gündemde tutmak
Phrasals
66	Öbek Fiiller	keep on someone (about something) f.	birine sürekli bir şeyi yapmasını hatırlatmak
67	Öbek Fiiller	keep on someone (about something) f.	başının etini yemek
68	Öbek Fiiller	keep on someone (about something) f.	birine sürekli bir şeyi yapması için dırdır etmek
69	Öbek Fiiller	keep on someone about something f.	başının etini yemek
70	Öbek Fiiller	keep on someone about something f.	birine sürekli olarak birşeyi yapmasını hatırlatmak
71	Öbek Fiiller	keep on top of something f.	bir şeyden (gelişmeler vb) haberdar olmak
72	Öbek Fiiller	keep someone on (something) f.	birinin bir şeyin üzerinde kalmasına yardım etmek
73	Öbek Fiiller	keep someone on (something) f.	birinin düşmeden bir şeyin üstünde durmasını sağlamak
74	Öbek Fiiller	keep someone on (something) f.	birini çalıştırmaya devam etmek
75	Öbek Fiiller	keep someone on (something) f.	birini çalışan olarak tutmaya devam etmek
76	Öbek Fiiller	keep on someone (about something) f.	birinin bir şeyi yapmasını sürekli hatırlatmak
77	Öbek Fiiller	keep on someone (about something) f.	birini bir şeyi yapması için sürekli teşvik etmek
78	Öbek Fiiller	keep on someone (about something) f.	birinin başının etini yemek
79	Öbek Fiiller	keep on someone (about something) f.	birine bir şeyi yapması için sürekli dırdır etmek
80	Öbek Fiiller	keep on something f.	bir şeyin üzerinde kalmak
81	Öbek Fiiller	keep on something f.	düşmeden bir şeyin üstünde durmak
82	Öbek Fiiller	keep on something f.	bir şeye dikkatini vermek
83	Öbek Fiiller	keep on something f.	bir şeyle yakından ilgilenmek
84	Öbek Fiiller	keep on something f.	bir şeyin başında durmak/tepesinde dikilmek
85	Öbek Fiiller	keep on (one) about (something) f.	(birinin bir şeyi) yapmasını sürekli hatırlatmak
86	Öbek Fiiller	keep on (one) about (something) f.	(birinin bir konuda) başının etini yemek
87	Öbek Fiiller	keep on (one) about (something) f.	(bir şeyi) yapması için (birine) dırdır etmek
88	Öbek Fiiller	keep on (one) about (something) f.	(bir konuda birini) sürekli sıkıştırmak/dürtmek
89	Öbek Fiiller	keep on (one) about (something) f.	(birini bir konuda) sürekli teşvik etmek
90	Öbek Fiiller	keep on (one) about (something) f.	(bir konuda birinin) peşini bırakmamak
91	Öbek Fiiller	keep on (one) about (something) f.	(bir konuda birini) sürekli motive etmek
92	Öbek Fiiller	keep on at (one) f.	(birini) sıkboğaz etmek
93	Öbek Fiiller	keep on at (one) f.	(birinin) başını şişirmek
94	Öbek Fiiller	keep on at (one) f.	(birinin) kafasını ütülemek
95	Öbek Fiiller	keep on at (one) f.	(birini) sıkıştırmak
96	Öbek Fiiller	keep on at (one) f.	(birine) sürekli hatırlatmak
97	Öbek Fiiller	keep on at (one) f.	(birinin) başının etini yemek
98	Öbek Fiiller	keep on at (one) f.	(birini) sürekli teşvik etmek
99	Öbek Fiiller	keep on with f.	-e devam etmek
100	Öbek Fiiller	keep on with f.	'-i devam ettirmek
101	Öbek Fiiller	keep on with f.	'-i sürdürmek
102	Öbek Fiiller	keep on with f.	'-i azimle/ısrarla devam ettirmek
103	Öbek Fiiller	keep on with f.	'-de azimli/kararlı olmak
104	Öbek Fiiller	keep on with (something) f.	(bir şeye) devam etmek
105	Öbek Fiiller	keep on with (something) f.	(bir şeyi) devam ettirmek
106	Öbek Fiiller	keep on with (something) f.	(bir şeyi) sürdürmek
107	Öbek Fiiller	keep on with (something) f.	(bir şeyi) azimle/ısrarla devam ettirmek
108	Öbek Fiiller	keep on with (something) f.	(bir şeyde) azimli/kararlı olmak
Phrases
109	İfadeler	keep calm and carry on expr.	sakin olun ve ortalığı velveleye vermeyin
110	İfadeler	keep on following expr.	takipte kal
Colloquial
111	Konuşma Dili	keep an eye on f.	göz kulak olmak
112	Konuşma Dili	keep tabs on f.	gelişmeleri yakından izlemek
113	Konuşma Dili	keep tabs on f.	hareketlerini izlemek
114	Konuşma Dili	keep tabs on f.	takip etmek
115	Konuşma Dili	keep tabs on f.	yakından takip etmek
116	Konuşma Dili	keep on about something f.	lafı uzatmak
117	Konuşma Dili	keep on about something f.	lafı sündürmek
118	Konuşma Dili	keep on about something f.	kafa şişirmek
119	Konuşma Dili	keep on about something f.	kafa ütülemek
120	Konuşma Dili	keep on about something f.	kafa açmak
121	Konuşma Dili	keep on about something f.	bıktırana kadar konuşmak/anlatmak
122	Konuşma Dili	keep on at somebody f.	birinin üstüne varmak
123	Konuşma Dili	keep on at somebody f.	birinin üstüne gitmek
124	Konuşma Dili	keep on at somebody f.	başının etini yemek
125	Konuşma Dili	keep on at somebody (to do something) f.	(bir şey yapması için) birinin üstüne varmak/gitmek
126	Konuşma Dili	keep (going) on at someone or something f.	birinin/bir şeyin üstüne varmak
127	Konuşma Dili	keep (going) on at someone or something f.	birinin/bir şeyin üstüne gitmek
128	Konuşma Dili	keep (going) on at someone or something f.	birine/bir şeye yüklenmek
129	Konuşma Dili	keep (going) on at someone or something f.	birinin/bir şeyin başının etini yemek
130	Konuşma Dili	keep on at somebody (to do something) f.	(bir şey yapması için) birinin başının etini yemek
131	Konuşma Dili	keep your shirt on! expr.	biraz sabırlı ol (bekle)!
132	Konuşma Dili	keep an eye on this one expr.	bir gözün bunda olsun
133	Konuşma Dili	keep your shirt on! expr.	biraz sabret!
134	Konuşma Dili	keep your shirt on! expr.	biraz sabırlı ol!
135	Konuşma Dili	keep on trying expr.	denemeye devam et
136	Konuşma Dili	keep on! expr.	devam!
137	Konuşma Dili	keep your hands on the wheel expr.	ellerini direksiyondan ayırma
138	Konuşma Dili	keep your eyes on the road expr.	gözlerini yoldan ayırma
139	Konuşma Dili	keep your head on a swivel expr.	gözünü dört aç
140	Konuşma Dili	keep your hands on the wheel expr.	ellerin direksiyonda olsun
141	Konuşma Dili	keep a lid on it expr.	kimseye söyleme
142	Konuşma Dili	keep on winning expr.	kazanmaya devam et
Idioms
143	Deyim	keep food on the table f.	geçim sağlamak
144	Deyim	keep food on the table f.	ekmek parası kazanmak/kazandırmak
145	Deyim	keep (a person) on a short leash f.	(birini) sıkı kontrol altında tutmak
146	Deyim	keep an eye on f.	izlemek
147	Deyim	keep an eye on f.	seyretmek
148	Deyim	keep an eye on f.	bakmak
149	Deyim	keep an eye on f.	bir gözü üzerinde olmak
150	Deyim	take a licking but keep on ticking f.	yarasını sarıp çalışmaya devam etmek
151	Deyim	take a licking but keep on ticking f.	yarasına rağmen çalışmaya devam etmek
152	Deyim	take a licking but keep on ticking f.	birçok kez onarım görse de hâlâ çalışıyor/çalışır durumda olmak
153	Deyim	take a licking but keep on ticking f.	yere düşse de/tökezleyip yine ayağa kalkmak
154	Deyim	take a licking but keep on ticking f.	aksiliklere rağmen çalışmaya devam etmek
155	Deyim	take a licking but keep on ticking f.	başarısızlığa boyun eğmemek
156	Deyim	keep close tabs on (someone or something) f.	(birini veya bir şeyi) izleyip durmak
157	Deyim	keep close tabs on (someone or something) f.	(birini veya bir şeyi) sürekli gözlem altında tutmak
158	Deyim	keep close tabs on (someone or something) f.	gözünü üstünden ayırmamak
159	Deyim	keep close tabs on (someone or something) f.	(birini veya bir şeyi) yakından takip etmek
160	Deyim	keep close tabs on (someone or something) f.	her hareketini gözlemlemek
161	Deyim	keep close tabs on (someone or something) f.	göz hapsine almak
162	Deyim	keep on about something f.	lafı uzatmak
163	Deyim	keep on about something f.	kafa şişirmek
164	Deyim	keep on about something f.	kafa ütülemek
165	Deyim	keep on about something f.	baş şişirmek/kafa açmak
166	Deyim	keep on about something f.	vır vır etmek
167	Deyim	keep (going) on about someone or something f.	(biri ve bir şey hakkında) hiç durmadan konuşmak
168	Deyim	keep (going) on about someone or something f.	(biri ve bir şey hakkında) lafı uzatmak
169	Deyim	keep (going) on about someone or something f.	(biri ve bir şey hakkında) kafa ütülemek
170	Deyim	keep (going) on about someone or something f.	papağan gibi konuşmak
171	Deyim	keep (going) on about someone or something f.	vır vır etmek
172	Deyim	keep (going) on about (something) f.	(biri ve bir şey hakkında) hiç durmadan konuşmak
173	Deyim	keep (going) on about (something) f.	(biri ve bir şey hakkında) lafı uzatmak
174	Deyim	keep (going) on about (something) f.	(biri ve bir şey hakkında) kafa ütülemek
175	Deyim	keep (going) on about (something) f.	papağan gibi konuşmak
176	Deyim	keep (going) on about (something) f.	vır vır etmek
177	Deyim	keep (going) on about (someone or something) f.	lafı uzatmak/kafa ütülemek/baş şişirmek
178	Deyim	keep (going) on about (someone or something) f.	(biri ve bir şey hakkında) hiç durmadan konuşmak
179	Deyim	keep (going) on about (someone or something) f.	papağan gibi konuşmak
180	Deyim	keep (going) on about (someone or something) f.	vır vır etmek
181	Deyim	keep one's feet on the ground f.	aklı başında davranmak
182	Deyim	have/keep one's feet on the ground f.	ayakları yere basar olmak
183	Deyim	have/keep one's feet on the ground f.	ayakları yere basmak
184	Deyim	keep one's both feet on the ground f.	ayakları yere basmak
185	Deyim	keep one's feet on the ground f.	ayakları yere basmak
186	Deyim	keep harping on something f.	aynı şeyleri tekrarlayıp durmak
187	Deyim	keep a firm grip on someone f.	birini yakın markaja almak
188	Deyim	keep someone on tenterhooks f.	birini meraklandırmak
189	Deyim	keep somebody on a tight leash f.	birinin dizginlerini elinde tutmak
190	Deyim	keep one's eye on someone f.	birisinden (göz kulak olmak amacıyla) gözlerini ayırmamak
191	Deyim	keep an eye on f.	bakarak olmak
192	Deyim	keep a tight rein on someone f.	birini sıkı markaj altına almak
193	Deyim	keep one's eye on someone f.	birisine göz kulak olmak
194	Deyim	keep on one's guard against someone f.	birine karşı tetikte olmak
195	Deyim	keep half an eye on f.	bir gözü başka birinde olmak
196	Deyim	keep a firm grip on someone f.	birini sıkı denetim altında tutmak
197	Deyim	keep a tight rein on someone f.	birini sıkı/yakın markaja almak
198	Deyim	keep a tight rein on someone f.	birini yakın markajına almak
199	Deyim	keep one eye on something f.	bir gözü (dikkati) başka bir şeyde olmak
200	Deyim	keep something on its feet f.	birşeyi ayakta tutmak
201	Deyim	keep someone on tenterhooks f.	birini merak içinde bırakmak
202	Deyim	keep a close rein on someone f.	birini sıkı/yakın markaja almak
203	Deyim	keep a close eye on f.	birini yakın markaja almak
204	Deyim	keep somebody on a short leash f.	birinin dizginlerini eline almak
205	Deyim	keep on guard against someone f.	birine karşı gardını almak
206	Deyim	keep on one's guard against someone f.	birine karşı gardını almak
207	Deyim	keep on one's guard against someone f.	birine karşı gözünü dört açmak
208	Deyim	keep on someone's case f.	birisiyle uğraşmak
209	Deyim	keep somebody on a short leash f.	birinin dizginlerini elinde tutmak
210	Deyim	keep a tight grip on someone f.	birini sıkı denetim altında tutmak
211	Deyim	keep a close watch on someone f.	birini yakın markaja almak
212	Deyim	keep somebody on their toes f.	birini yaptığı işe bütün enerjisini ve dikkatini vermeye zorlamak
213	Deyim	keep on guard against someone f.	birine karşı gözünü dört açmak
214	Deyim	keep a close rein on someone f.	birini sıkı markaj altına almak
215	Deyim	keep half an eye on f.	bir gözü başka bir şeyde olmak
216	Deyim	keep a close watch on someone f.	birini yakın markajına almak
217	Deyim	keep a lid on something f.	bir şeyin yayılmasını/gelişmesini engellemek
218	Deyim	keep a firm grip on someone f.	birini yakın markajına almak
219	Deyim	keep a tight grip on someone f.	birini yakın markajına almak
220	Deyim	keep someone on the right track f.	birisinin yolunu şaşırmasına izin vermemek
221	Deyim	keep a close rein on someone f.	birini yakın markajına almak
222	Deyim	keep on guard against someone f.	birine karşı tetikte olmak
223	Deyim	keep someone's attention fixed on something f.	birinin dikkatini bir şeyin üzerinde sabit tutmak
224	Deyim	keep a tight grip on someone f.	birini yakın markaja almak
225	Deyim	keep somebody on a tight leash f.	birinin dizginlerini eline almak
226	Deyim	keep on someone's back f.	birisiyle uğraşmak
227	Deyim	keep something on an even keel f.	bir şeyi dengede tutmak
228	Deyim	keep harping on something f.	dilinden düşürmemek
229	Deyim	keep harping on something f.	diline dolamak
230	Deyim	keep one's eye on the ball f.	dikkat kesilmek
231	Deyim	keep on keeping on f.	denemeye/yapmaya devam etmek
232	Deyim	keep someone on tenterhooks f.	dokuz doğurtmak
233	Deyim	keep on trucking f.	denemeye/yapmaya devam etmek
234	Deyim	keep harping on something f.	dönüp dolaşıp aynı şeyi anlatmak
235	Deyim	keep tabs on f.	hakkında bilgi toplamak
236	Deyim	keep on someone's case f.	eleştirmek
237	Deyim	keep one's feet on the ground f.	gerçekçi olmak
238	Deyim	keep one's finger on the pulse f.	her şeyden haberdar olmak
239	Deyim	keep someone on ice f.	geçici olarak durdurmak
240	Deyim	keep somebody on the edge of their seat f.	hop oturtup hop kaldırmak
241	Deyim	keep the lid on f.	hasır altı etmek
242	Deyim	keep on someone's back f.	eleştirmek
243	Deyim	keep one's finger on the pulse f.	her şeye vakıf olmak
244	Deyim	keep somebody on the edge of their chair f.	hop oturup hop kaldırmak
245	Deyim	keep a tight rein on f.	ensesinde boza pişirmek
246	Deyim	keep somebody on the edge of their chair f.	hop oturtup hop kaldırmak
247	Deyim	keep a close watch on f.	gözetim altında tutmak
248	Deyim	keep a weather eye on f.	gözlerini dört açmak
249	Deyim	keep somebody on the edge of their seat f.	hop oturup hop kaldırmak
250	Deyim	keep an eye on f.	göz kulak olmak
251	Deyim	keep tabs on f.	göz hapsine almak
252	Deyim	keep a watchful eye on f.	gözü üzerinde olmak
253	Deyim	keep one's both feet on the ground f.	iki ayağı da yere basmak
254	Deyim	keep a lid on f.	kontrol altında tutmak
255	Deyim	keep one's finger on the pulse of something f.	nabzını tutmak
256	Deyim	keep on point f.	kontrol altında tutmak
257	Deyim	keep one's finger on the pulse f.	neler olup bittiğini çok iyi bilmek
258	Deyim	keep someone on ice f.	kısıt altında tutmak
259	Deyim	keep on the good side of someone f.	suyuna gitmek
260	Deyim	keep on the right side of someone f.	suyuna gitmek
261	Deyim	keep one's shirt on f.	sabırlı olmak
262	Deyim	keep on an even keel f.	sakin olmak
263	Deyim	keep a close watch on f.	sürekli izlemek
264	Deyim	keep one's pants on f.	sabırlı olmak
265	Deyim	keep a close eye on f.	sıkı bir gözetim altında tutmak
266	Deyim	keep harping on something f.	şikayet edip durmak
267	Deyim	keep one's shirt on f.	sabretmek
268	Deyim	keep on the right side of someone f.	suyuna gitmek/alttan almak
269	Deyim	keep on an even keel f.	soğukkanlılığını yitirmemek
270	Deyim	keep on the good side of someone f.	suyuna gitmek/alttan almak
271	Deyim	keep one's pants on f.	sabretmek
272	Deyim	keep one's shirt on f.	tetiğini bozmamak
273	Deyim	keep one's eye on the ball f.	tetikte olmak
274	Deyim	keep half an eye on f.	tam dikkatini vermemek
275	Deyim	keep on track f.	tıkırında gitmek
276	Deyim	keep on the rails f.	toplumun kurallarına uymak
277	Deyim	keep a close watch on f.	yakından izlemek
278	Deyim	keep it all on track f.	yoldan sapmamak
279	Deyim	keep a weather eye on something f.	(bir durum hakkında) gözünü dört açmak
280	Deyim	keep somebody on a short leash f.	(birini) çok sıkı kontrolü altında bulundurmak
281	Deyim	keep on track f.	yolunda gitmek
282	Deyim	keep on the right-hand side of the road f.	yolun sağından gitmek
283	Deyim	keep on the right side of the road f.	yolun sağından gitmek
284	Deyim	keep somebody on a tight leash f.	(birini) çok sıkı kontrolü altında bulundurmak
285	Deyim	keep a beady eye on (someone or something) f.	gözünü (birinin/bir şeyin) üstünden ayırmamak
286	Deyim	keep a beady eye on (someone or something) f.	gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
287	Deyim	keep a beady eye on (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) yakından izlemek
288	Deyim	keep a beady eye on (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) dikkatle/yakından takip etmek
289	Deyim	keep one's beady eye on (someone or something) f.	gözünü (birinin/bir şeyin) üstünden ayırmamak
290	Deyim	keep one's beady eye on (someone or something) f.	gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
291	Deyim	keep one's beady eye on (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) yakından izlemek
292	Deyim	keep one's beady eye on (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) dikkatle/yakından takip etmek
293	Deyim	keep on the right side of somebody f.	birinin suyuna gitmek
294	Deyim	keep on the right side of somebody f.	birinin huyuna suyuna gitmek
295	Deyim	keep on the right side of somebody f.	birini alttan almak
296	Deyim	keep on the right side of somebody f.	biriyle arayı iyi tutmak
297	Deyim	keep on the wrong side of somebody f.	birine ters gitmek
298	Deyim	keep on the wrong side of somebody f.	birinin tersine gitmek
299	Deyim	keep on the wrong side of somebody f.	birine yanlış yapmak
300	Deyim	keep on the wrong side of somebody f.	biriyle arayı bozmak
301	Deyim	keep (going) on at (one) f.	(birinin) üstüne varmak
302	Deyim	keep (going) on at (one) f.	(birini) sürekli azarlamak
303	Deyim	keep (going) on at (one) f.	(birini veya bir şeyi) devamlı eleştirmek
304	Deyim	keep (going) on at someone f.	birinin üstüne varmak
305	Deyim	keep (going) on at someone f.	birini sürekli azarlamak
306	Deyim	keep (going) on at someone f.	birini devamlı eleştirmek
307	Deyim	keep (one) on a string f.	(birini) parmağında oynatmak
308	Deyim	keep (one) on a string f.	(birinin) iplerini elinde tutmak
309	Deyim	keep (one) on a string f.	(birinin) dizginlerini elinde tutmak
310	Deyim	keep (one) on a string f.	(birini) kukla gibi oynatmak
311	Deyim	have/keep somebody on a string f.	birini parmağında oynatmak
312	Deyim	have/keep somebody on a string f.	birinin iplerini elinde tutmak
313	Deyim	have/keep somebody on a string f.	birinin dizginlerini elinde tutmak
314	Deyim	have/keep somebody on a string f.	birini kukla gibi oynatmak
315	Deyim	have/keep somebody on a string f.	birini kontrolü altına almak
316	Deyim	have/keep somebody on a string f.	birini istediği gibi yönetmek
317	Deyim	have/keep somebody on a string f.	birine her istediğini yaptırmak
318	Deyim	keep (one's) socks on f.	sabırlı olmak
319	Deyim	keep (one's) socks on f.	sakin kalmak/olmak
320	Deyim	keep (one's) socks on f.	tetiğini/soğukkanlılığını bozmamak
321	Deyim	keep (one's) socks on f.	soğukkanlı kalmak
322	Deyim	keep a firm grip on (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) sıkıca tutmak
323	Deyim	keep a firm grip on (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) sıkı sıkı tutmak
324	Deyim	keep a firm grip on (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) sıkıca kavramak
325	Deyim	keep a firm grip on (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) sıkıca yakalamak
326	Deyim	keep a firm grip on (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) yakın markajına almak
327	Deyim	keep a firm grip on (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) sıkı denetim altına almak
328	Deyim	keep a firm grip on (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) yakın markaja almak
329	Deyim	keep a firm grip on (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) sıkı kontrol altına almak
330	Deyim	keep harping on about (someone or something) f.	(biri/bir şey) hakkında aynı şeyleri tekrarlayıp durmak
331	Deyim	keep harping on about (someone or something) f.	sürekli (birinden/bir şeyden) söz etmek
332	Deyim	keep harping on about (someone or something) f.	sürekli (birine/bir şeye) değinmek
333	Deyim	keep harping on about (someone or something) f.	sürekli (birinden/bir şeyden) bahsetmek
334	Deyim	keep harping on about (someone or something) f.	sürekli (birinin/bir şeyin) lafını etmek
335	Deyim	keep harping on about (someone or something) f.	dönüp dolaşıp (birinden/bir şeyden) bahsetmek
336	Deyim	keep harping on about (someone or something) f.	sürekli (birinden/bir şeyden) yakınmak
337	Deyim	keep harping on about (someone or something) f.	(birinden/bir şeyden) şikayet edip durmak
338	Deyim	keep harping on about (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) diline dolamak
339	Deyim	keep harping on about (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) dilinden düşürmemek
340	Deyim	keep harping on about (someone or something) f.	sürekli (biri/bir şey) hakkında dert yanmak
341	Deyim	keep on the straight and narrow f.	doğru yoldan ayrılmamak/sapmamak
342	Deyim	keep on the straight and narrow f.	doğru yoldan şaşmamak
343	Deyim	keep on the straight and narrow f.	katı ahlaki prensiplere göre yaşamak
344	Deyim	keep on the straight and narrow f.	cennete giden yoldan şaşmamak
345	Deyim	keep on the straight and narrow f.	hep/yalnızca doğru yolu seçmek
346	Deyim	keep on the straight and narrow f.	hep doğru olanı yapmak
347	Deyim	keep the show on the road f.	yolunda olan bir şeyi devam ettirmek
348	Deyim	keep the show on the road f.	bir şeyin devam etmesini sağlamak
349	Deyim	keep the show on the road f.	bir şeyi korumak
350	Deyim	keep this show on the road f.	yolunda olan bir şeyi devam ettirmek
351	Deyim	keep this show on the road f.	bir şeyin devam etmesini sağlamak
352	Deyim	keep this show on the road f.	bir şeyi korumak
353	Deyim	keep on the straight and narrow f.	doğru yoldan ayrılmamak
354	Deyim	keep on the straight and narrow f.	doğru yoldan sapmamak
355	Deyim	keep on the straight and narrow f.	doğru yoldan şaşmamak
356	Deyim	keep on the straight and narrow f.	katı ahlaki prensiplere göre yaşamak
357	Deyim	keep on the straight and narrow f.	cennete giden yoldan şaşmamak
358	Deyim	keep on the straight and narrow f.	doğru yolu takip etmek
359	Deyim	keep on the straight and narrow f.	doğru yolda kalmak
360	Deyim	keep the show on the road f.	bir şeyi sürdürmek
361	Deyim	keep the show on the road f.	bir şeyi devam ettirmek
362	Deyim	keep the show on the road f.	bir şeyi ayakta tutmak
363	Deyim	keep this show on the road f.	bir şeyi sürdürmek
364	Deyim	keep this show on the road f.	bir şeyi devam ettirmek
365	Deyim	keep this show on the road f.	bir şeyi ayakta tutmak
366	Deyim	take a licking and keep on ticking f.	her şeye rağmen devam etmek
367	Deyim	take a licking and keep on ticking f.	yenilgiye rağmen yılmamak
368	Deyim	take a licking and keep on ticking f.	yara alsa da dayanmak
369	Deyim	take a licking and keep on ticking f.	zarar görse de çalışmaya devam etmek
370	Deyim	take a licking and keep on ticking f.	yarı yolda bırakmamak/kalmamak
371	Deyim	take a licking and keep on ticking f.	gördüğü zararı, engelleri, kayıpları, başarısızlıkları tolere edebilmek
372	Deyim	keep on at somebody (to do something) f.	(bir şey yapması için) birinin üstüne gitmek/varmak
373	Deyim	keep on at somebody (to do something) f.	(bir şey yapması için) birini eleştirmek
374	Deyim	keep on at somebody (to do something) f.	(bir şey yapması için) birini üstelemek
375	Deyim	keep on at somebody (to do something) f.	(bir şey yapması için) birinin ensesinde boza pişirmek
376	Deyim	keep on at somebody (to do something) f.	(bir şey yapması için) birini sıkboğaz etmek
377	Deyim	keep on at somebody (to do something) f.	(bir şey yapması için) birinin başının etini yemek
378	Deyim	keep a beady eye on somebody/something f.	gözü birinin/bir şeyin üstünde olmak
379	Deyim	keep a beady eye on somebody/something f.	birini/bir şeyi dikkatlice gözlemlemek
380	Deyim	keep a beady eye on somebody/something f.	birinden/bir şeyden gözünü ayırmamak
381	Deyim	get/keep on the right side of somebody f.	birinin suyuna gitmek
382	Deyim	get/keep on the right side of somebody f.	birinin gözüne girmek
383	Deyim	get/keep on the wrong side of somebody f.	birini kızdırmak
384	Deyim	get/keep on the wrong side of somebody f.	birinin gözünden düşmek
385	Deyim	keep an open mind (on/about something) f.	(bir şey konusunda) açık görüşlü olmak
386	Deyim	keep an open mind (on/about something) f.	(bir şey konusunda) ön yargılı olmamak
387	Deyim	have/keep an open mind (on/about something) f.	(bir konuda) açık görüşlü/fikirli olmak
388	Deyim	have/keep an open mind (on/about something) f.	(bir konuda) ön yargılı olmamak
389	Deyim	have/keep an open mind (on/about something) f.	(bir konuda) görüş değiştirmeye açık olmak
390	Deyim	have/keep an open mind (on/about something) f.	(bir konuda) esnek görüşlü olmak
391	Deyim	keep both/your feet on the ground f.	ayakları yere basar olmak
392	Deyim	keep both/your feet on the ground f.	ayakları yere basmak
393	Deyim	keep both/your feet on the ground f.	gerçekçi olmak
394	Deyim	keep both/your feet on the ground f.	mantıklı olmak
395	Deyim	have/keep your finger on the pulse f.	her şeyden haberdar olmak
396	Deyim	have/keep your finger on the pulse f.	her şeye vakıf olmak
397	Deyim	have/keep your finger on the pulse f.	neler olup bittiğini çok iyi bilmek
398	Deyim	have/keep your finger on the pulse f.	(bir şeyin) nabzını tutmak
399	Deyim	keep (a) close watch on (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) yakın markajına almak
400	Deyim	keep (a) close watch on (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) yakın markaja almak
401	Deyim	keep (a) close watch on (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) yakından izlemek/takip etmek
402	Deyim	keep (a) close watch on (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) gözetim altında tutmak
403	Deyim	keep (a) close watch on (someone or something) f.	gözü (birinin ya da bir şeyin) üstünde olmak
404	Deyim	keep (a) close watch on (someone or something) f.	(birine ve bir şeye karşı) gözünü dört açmak
405	Deyim	keep (one) on (one's) toes f.	(birini) ayakta tutmak
406	Deyim	keep (one) on (one's) toes f.	(birini) sürekli aktif tutmak
407	Deyim	keep (one) on (one's) toes f.	(birini) tetikte tutmak
408	Deyim	keep (one) on (one's) toes f.	(birini) sürekli ayık tutmak
409	Deyim	keep (one) on (one's) toes f.	(birini) diken üstünde tutmak
410	Deyim	keep (one) on a tight leash f.	(birinin) dizginlerini eline almak
411	Deyim	keep (one) on a tight leash f.	(birinin) dizginlerini elinde tutmak
412	Deyim	keep (one) on a tight leash f.	(birini) çok sıkı kontrolü altında bulundurmak
413	Deyim	keep (one) on tenterhooks f.	(birini) merak içinde bırakmak
414	Deyim	keep (one) on tenterhooks f.	(birini) meraklandırmak
415	Deyim	keep (one) on tenterhooks f.	(birine) dokuz doğurtmak
416	Deyim	keep (one) on the edge of (one's) chair f.	(birini) hop oturtup hop kaldırmak
417	Deyim	keep (one) on the edge of (one's) chair f.	(birini) meraklandırmak
418	Deyim	keep (one) on the edge of (one's) seat f.	(birini) hop oturtup hop kaldırmak
419	Deyim	keep (one) on the edge of (one's) seat f.	(birini) meraklandırmak
420	Deyim	keep (one) on the hop f.	(birini) diken üstünde tutmak
421	Deyim	keep (one) on the hop f.	(birini) sürekli meşgul tutmak
422	Deyim	keep (one) on the hop f.	(birini) sürekli ayakta/ayık tutmak
423	Deyim	keep (one) on the hop f.	(birini) sürekli aktif/tetikte tutmak
424	Deyim	keep (one's) eyes on (someone or something) f.	gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
425	Deyim	keep (one's) eyes on (someone or something) f.	(birine/bir şeye) bakar olmak
426	Deyim	keep (one's) eyes on (someone or something) f.	gözünü (birinden/bir şeyden) ayırmamak
427	Deyim	keep (one's) eyes on (someone or something) f.	(birine/bir şeye) dikkat etmek
428	Deyim	keep (one's) hair on [uk] f.	sakin olmak
429	Deyim	keep (one's) hair on [uk] f.	sabırlı olmak
430	Deyim	keep (one's) hair on [uk] f.	soğukkanlı olmak
431	Deyim	keep (one's) hair on [uk] f.	soğukkanlılığını korumak/bozmamak
432	Deyim	keep (one's) hair on [uk] f.	soğukkanlılığını muhafaza etmek
433	Deyim	keep (one's) head on a swivel f.	gözünü dört açmak
434	Deyim	keep (one's) head on a swivel f.	dikkatli olmak
435	Deyim	keep (one's) mind on (something) f.	düşüncelerini (bir şey) üzerinde yoğunlaştırmak
436	Deyim	keep (one's) mind on (something) f.	kafasını/aklını (bir şeye) vermek
437	Deyim	keep (one's) mind on (something) f.	(bir şey) üzerinde yoğunlaşmak
438	Deyim	keep (one's) mind on (something) f.	(bir şeyi) aklından çıkarmamak
439	Deyim	keep (one's) wig on f.	sinirlenmemek
440	Deyim	keep (one's) wig on f.	sakin olmak/kalmak
441	Deyim	keep (one's) wig on f.	sakinliğini korumak
442	Deyim	keep (one's) wig on f.	soğukkanlı kalmak
443	Deyim	keep (one's) wig on f.	soğukkanlılığını korumak
444	Deyim	keep one's an eye on (someone or something) f.	gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
445	Deyim	keep one's an eye on (someone or something) f.	(birine/bir şeye) bakar olmak
446	Deyim	keep one's an eye on (someone or something) f.	(birine/bir şeye) dikkat etmek
447	Deyim	keep one's an eye on (someone or something) f.	(birinden/bir şeyden) gözünü ayırmamak
448	Deyim	keep one's an eye on (someone or something) f.	(birine/bir şeye) göz kulak olmak
449	Deyim	keep an eye on (someone or something) f.	gözü (birinin/bir şeyin) üstünde olmak
450	Deyim	keep an eye on (someone or something) f.	(birine/bir şeye) bakar olmak
451	Deyim	keep an eye on (someone or something) f.	(birine/bir şeye) dikkat etmek
452	Deyim	keep an eye on (someone or something) f.	(birinden/bir şeyden) gözünü ayırmamak
453	Deyim	keep an eye on (someone or something) f.	(birine/bir şeye) göz kulak olmak
454	Deyim	keep (someone) on (their) feet f.	(birinin) ayakta durmasına neden olmak
455	Deyim	keep (someone) on (their) feet f.	(birini) yürütmek
456	Deyim	keep (someone) on (their) feet f.	(birini) ayakta tutmak
457	Deyim	keep (someone) on (their) feet f.	(birini) ayık tutmak/ayıltmak
458	Deyim	keep (something) on (its) feet f.	(bir şeyi) ayakta tutmak
459	Deyim	keep (something) on (its) feet f.	(bir şeyi) çalışır halde tutmak
460	Deyim	keep (something) on (its) feet f.	(bir şeyi) devam ettirmek
461	Deyim	keep (someone) on a short leash f.	(birinin) dizginlerini elinde tutmak
462	Deyim	keep (someone) on a short leash f.	(birinin) dizginlerini eline almak
463	Deyim	keep (someone) on a short leash f.	(birini) çok sıkı kontrolü altında bulundurmak
464	Deyim	keep (something) on the down low f.	(bir şeyi) gizli tutmak
465	Deyim	keep (something) on the down low f.	(bir şeyi) kimseye söylememek
466	Deyim	keep (something) on the down low f.	(bir şeyi) sır olarak tutmak
467	Deyim	keep (something) on the down low f.	(bir haberi) pek yaymamak
468	Deyim	keep (something) on the hush f.	(bir şeyi) gizli tutmak
469	Deyim	keep (something) on the hush f.	(bir şeyi) kimseye söylememek
470	Deyim	keep (something) on the hush f.	(bir şeyi) sır olarak tutmak
471	Deyim	keep (something) on the hush f.	(bir haberi) pek yaymamak
472	Deyim	keep (something) on the hush-hush f.	(bir şeyi) gizli tutmak
473	Deyim	keep (something) on the hush-hush f.	(bir şeyi) kimseye söylememek
474	Deyim	keep (something) on the hush-hush f.	(bir şeyi) sır olarak tutmak
475	Deyim	keep (something) on the hush-hush f.	(bir haberi) pek yaymamak
476	Deyim	keep a close eye on (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) yakın markajına almak
477	Deyim	keep a close eye on (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) yakın markaja almak
478	Deyim	keep a close eye on (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) yakından izlemek/takip etmek
479	Deyim	keep a close eye on (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) gözetim altında tutmak
480	Deyim	keep a close eye on (someone or something) f.	gözü (birinin ya da bir şeyin) üstünde olmak
481	Deyim	keep a close eye on (someone or something) f.	(birine ve bir şeye karşı) gözünü dört açmak
482	Deyim	keep a close eye on (someone or something) f.	(birine/bir şeye) göz kulak olmak
483	Deyim	keep a close eye on (someone or something) f.	(birine/bir şeye) bakar olmak
484	Deyim	keep a close eye/watch on somebody/something f.	birini/bir şeyi yakın markajına almak
485	Deyim	keep a close eye/watch on somebody/something f.	birini/bir şeyi yakın markaja almak
486	Deyim	keep a close eye/watch on somebody/something f.	birini/bir şeyi yakından izlemek/takip etmek
487	Deyim	keep a close eye/watch on somebody/something f.	birini/bir şeyi gözetim altında tutmak
488	Deyim	keep a close eye/watch on somebody/something f.	gözü birinin ya da bir şeyin üstünde olmak
489	Deyim	keep a close eye/watch on somebody/something f.	birine ve bir şeye karşı gözünü dört açmak
490	Deyim	keep a close rein on (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) sıkı markaj altına almak
491	Deyim	keep a close rein on (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) yakın markajına almak
492	Deyim	keep a close rein on (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) sıkı/yakın markaja almak
493	Deyim	keep a close rein on (someone or something) f.	(birinin/bir şeyin) kontrolünü/iplerini eline almak
494	Deyim	keep a close rein on (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) sürekli/yakından izlemek
495	Deyim	keep a firm grip on f.	-i yakın markajına almak
496	Deyim	keep a firm grip on f.	'-i yakın markaja almak
497	Deyim	keep a firm grip on f.	'-i sıkı denetim altında tutmak
498	Deyim	keep a firm grip on f.	'-i sıkıca tutmak
499	Deyim	keep a firm grip on f.	'-i sıkı sıkı tutmak
500	Deyim	keep a firm grip on f.	'-i sıkıca yakalamak/kavramak