Geçmiş

pek değil

"pek değil" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Colloquial
1	Konuşma Dili	pek değil	not quite expr.

"pek değil" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 109 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	pek o kadar iyi değil	not any too well s.
2	Genel	-den pek uzak, asla ... değil, hiç	near zf.
3	Genel	pek iyi değil	so so ünl.
Phrases
4	İfadeler	olması pek muhtemel değil	not likely to happen expr.
5	İfadeler	pek önemli değil, gerçi	although it hardly matters expr.
6	İfadeler	pek de yanlış değil	not far off expr.
7	İfadeler	pek de yanlış değil	not far out expr.
8	İfadeler	pek de yanlış değil	not far wrong expr.
9	İfadeler	(bir şey) pek mümkün değil	(the) odds are against (something) expr.
10	İfadeler	(bir şey) pek olası değil	(the) odds are against (something) expr.
Colloquial
11	Konuşma Dili	pek iyi değil	not so hot expr.
12	Konuşma Dili	seninki pek güzel değil	I don't fancy yours (much) [uk] expr.
13	Konuşma Dili	pek etkileyici değil	it's not saying much expr.
14	Konuşma Dili	pek etkileyici değil	that's not saying much expr.
15	Konuşma Dili	pek etkileyici değil	that's not saying much expr.
16	Konuşma Dili	pek iyi değil	it's kind of a bummer expr.
17	Konuşma Dili	pek zeki/çok akıllı biri değil	nothing going on upstairs expr.
18	Konuşma Dili	pek/çok iyi değil	not too hot expr.
19	Konuşma Dili	pek/çok iyi durumda değil	not too hot expr.
20	Konuşma Dili	pek/çok sağlıklı değil	not too hot expr.
21	Konuşma Dili	pek/çok iyi değil	not so hot expr.
22	Konuşma Dili	pek/çok iyi durumda değil	not so hot expr.
23	Konuşma Dili	pek/çok sağlıklı değil	not so hot expr.
24	Konuşma Dili	pek istekli değil	not in a hurry expr.
25	Konuşma Dili	pek istekli değil	not in any hurry expr.
26	Konuşma Dili	pek bir şey (değil/yok)	nothing much expr.
27	Konuşma Dili	pek memnun değil	best pleased [uk] expr.
28	Konuşma Dili	pek hoşnut değil	best pleased [uk] expr.
29	Konuşma Dili	olması pek mümkün değil	(one) should be so lucky expr.
30	Konuşma Dili	olması pek mümkün değil	(one) will be lucky expr.
31	Konuşma Dili	olması pek mümkün değil	(one) would be lucky expr.
32	Konuşma Dili	pek inandırıcı değil	I believe you, (but) thousands wouldn't [uk] expr.
33	Konuşma Dili	(bir şey) pek muhtemel/olası/mümkün değil	I wouldn't bet on (something) expr.
34	Konuşma Dili	pek bir şey değil	not much of anything expr.
35	Konuşma Dili	pek iyi değil	not up to much [uk/australia] expr.
36	Konuşma Dili	pek muhtemel/olası değil	wouldn't bet on it expr.
Idioms
37	Deyim	(biri için) pek yenilir yutulur şey değil	a bitter pill (for somebody) (to swallow) i.
38	Deyim	pek etkileyici/kayda değer olmayan/değil	not much to boast about s.
39	Deyim	pek etkileyici/kayda değer bir şey değil	not much to boast about s.
40	Deyim	(bir şeyde) pek iyi değil	not so hot at (something) s.
41	Deyim	pek zeki/çok akıllı biri değil	not anything going on upstairs expr.
42	Deyim	pek zeki/çok akıllı biri değil	not anything upstairs expr.
43	Deyim	pek zeki/çok akıllı biri değil	not much going on upstairs expr.
44	Deyim	pek zeki/çok akıllı biri değil	not much upstairs expr.
45	Deyim	kazanmam/başarılı olmam pek mümkün değil. ibre benden yana değil	the odds are stacked against me expr.
46	Deyim	pek muhtemel/olası değil	I wouldn't bet on it expr.
47	Deyim	pek iç açıcı bir görüntü değil	not a pretty sight expr.
48	Deyim	pek muhtemel/olası değil	I wouldn't count on it expr.
49	Deyim	pek iyi değil	after a fashion expr.
50	Deyim	(birinin) pek hoşlandığı bir şey değil	not (really) (one's) thing expr.
51	Deyim	(birinin) pek keyif aldığı bir şey değil	not (really) (one's) thing expr.
52	Deyim	(birinin) pek iyi olduğu bir konu değil	not (really) (one's) thing expr.
53	Deyim	(birinin) pek yapabildiği bir şey değil	not (really) (one's) thing expr.
54	Deyim	(bir şeyden) pek farklı değil	little better than expr.
55	Deyim	(birinin) pek becerebildiği bir şey değil	not (one's) long suit expr.
56	Deyim	pek becerebildiğin bir şey değil	not your long suit expr.
57	Deyim	pek farlı değil	not a hundred/thousand/million miles away expr.
58	Deyim	(biri) pek zeki değil	(one) is not playing with a full deck expr.
59	Deyim	pek mutlu değil	not a happy bunny [uk] expr.
60	Deyim	pek memnun değil	not a happy bunny [uk] expr.
61	Deyim	pek hoşnut değil	not a happy bunny [uk] expr.
62	Deyim	pek mutlu değil	not a happy camper [us] expr.
63	Deyim	pek memnun değil	not a happy camper [us] expr.
64	Deyim	pek hoşnut değil	not a happy camper [us] expr.
65	Deyim	(pek) aklı başında değil	not (quite) right in the head expr.
66	Deyim	kafası (pek) yerinde değil	not (quite) right in the head expr.
67	Deyim	akli dengesi (pek) yerinde değil	not (quite) right in the head expr.
68	Deyim	(pek) normal değil	not (quite) right in the head expr.
69	Deyim	(pek birinin) tarzı değil	not (really) (one's) scene expr.
70	Deyim	(pek birine) göre değil	not (really) (one's) scene expr.
71	Deyim	(birinin pek) hoşlandığı bir şey değil	not (really) (one's) scene expr.
72	Deyim	(birinin pek) anladığı bir şey değil	not (really) (one's) scene expr.
73	Deyim	(birinin pek) keyif aldığı bir şey değil	not (really) (one's) scene expr.
74	Deyim	(birinin pek) iyi olduğu bir konu değil	not (really) (one's) scene expr.
75	Deyim	(birinin pek) yapabildiği bir şey değil	not (really) (one's) scene expr.
76	Deyim	pek çekici değil	not much for looks expr.
77	Deyim	pek güzel/yakışıklı değil	not much for looks expr.
78	Deyim	pek hoş değil	not much for looks expr.
79	Deyim	pek yüzüne bakılacak gibi değil	not much for looks expr.
80	Deyim	pek çekici değil	not much to look at expr.
81	Deyim	pek güzel/yakışıklı değil	not much to look at expr.
82	Deyim	pek hoş değil	not much to look at expr.
83	Deyim	pek yüzüne bakılacak gibi değil	not much to look at expr.
84	Deyim	görüntüsü pek güzel değil	not much to look at expr.
85	Deyim	pek iyi değil	not up to par expr.
86	Deyim	pek iyi değil	not up to the mark expr.
87	Deyim	pek olası değil	that will be the day expr.
88	Deyim	pek öyle olacak gibi değil	that will be the day expr.
89	Deyim	(birinin/bir şeyin) başarıya ulaşması çok zor/pek mümkün değil	the odds are against (someone or something) expr.
90	Deyim	(birinin/bir şeyin) başarması pek olası değil	the odds are against (someone or something) expr.
91	Deyim	(birinin/bir şeyin) başarıya ulaşması çok zor/pek mümkün değil	the odds are against something/somebody doing something expr.
92	Deyim	(birinin/bir şeyin) başarması pek olası değil	the odds are against something/somebody doing something expr.
93	Deyim	(birinin/bir şeyin) başarıya ulaşması çok zor/pek mümkün değil	the odds are stacked against (someone or something) expr.
94	Deyim	(birinin/bir şeyin) başarması pek olası değil	the odds are stacked against (someone or something) expr.
Speaking
95	Konuşma	gözünde pek önemli bir şey değil bu	this won't weight very heavily with her expr.
96	Konuşma	işler pek iyi değil	things aren't so good expr.
97	Konuşma	pek iyi değil	not so well expr.
98	Konuşma	pek mantıklı değil	it makes little sense expr.
99	Konuşma	pek de adil bir alışveriş değil bu	it just doesn't seem like a fair trade expr.
100	Konuşma	isimlerle aram pek iyi değil	I'm awful with names expr.
101	Konuşma	isimlerle aram pek iyi değil	I'm awful at names expr.
102	Konuşma	isimlerle aram pek iyi değil	I'm terrible at names expr.
103	Konuşma	isimlerle aram pek iyi değil	I'm terrible with names expr.
104	Konuşma	pek bana göre değil	not really my thing expr.
Slang
105	Argo	pek zeki değil	the elevator doesn't go (all the way) to the top floor expr.
106	Argo	biri pek zeki değil	someone's elevator doesn't go all the way to the top expr.
107	Argo	pek akıllı/zeki değil	three bricks shy of a (full) load expr.
Modern Slang
108	Modern Argo	pek akıllı değil	ain't that bright s.
109	Modern Argo	pek zeki değil	ain't that bright s.