pounce - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

pounce

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"pounce" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 50 sonuç

İngilizce Türkçe
General
pounce i. atılma
pounce i. saldırı
pounce i. saldırma
pounce i. hamle
pounce i. atılım
pounce i. saldırış
pounce i. pençe
pounce i. pençe (kuş)
pounce i. perdah tozu
pounce i. ponza tozu
pounce i. delikli tasarım
pounce i. delikli örüntü
pounce i. delikli yapı
pounce i. küçük toz kesesi
pounce f. üstüne atılmak
pounce f. dalıvermek
pounce f. saldırmak
pounce f. üzerine atılıp avlamak
pounce f. toz serperek kurutmak
pounce f. aniden saldırmak
pounce f. atılmak
pounce f. (metal) çekiç ile tersten döverek şekillendirmek
pounce f. (metal) tersten çekiçleyerek süslemek
pounce f. (şapkaya) düz apre uygulamak
pounce f. (şapkaya) düz bitim işlemi uygulamak
pounce f. (bir tasarımı) toz uygulayarak aktarmak
pounce f. (tozu) delikler üzerinden zorlamak
pounce f. (tozu) delik içinden göndermek
pounce f. pençeyle kapmak
pounce f. yakalamak
pounce f. bir şeyi değerlendirmek
pounce f. bir şeyden fayda sağlamak
pounce f. faydalanmak
pounce f. istismar etmek
pounce f. fayda sağlamak
pounce f. nemalanmak
pounce f. yararlanmak
pounce f. aniden saldırmak
pounce f. aniden eleştiri yağmuruna tutmak
pounce f. yok yere kusur bulmak
Technical
pounce i. ince mangal kömürü lozu
Military
pounce i. hedefe kilitlenme pozisyonundayım anlamına gelen bir kod
Card
pounce i. oyuncu sayısı 3 ila 12 arasında değişen bir kart oyunu
Painting
pounce i. kömür tozuyla resim yapmak için kullanılan küçük bir kumaş torba
Archaic
pounce f. deliklerle süslemek
pounce f. delerek süslemek
pounce f. serpmek
pounce f. saçmak
pounce f. (kağıt veya parşömen) tozlamak
pounce f. (kağıt veya parşömen) tozlayarak kurutmak

"pounce" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 59 sonuç

İngilizce Türkçe
General
pounce [dialect] i. itme
pounce [dialect] i. dürtme
pounce [dialect] i. vurma
pounce [dialect] i. dürtükleme
pounce box i. delikli kapağı olan ponza tozu kutusu
pounce on f. -in üzerine atılmak
pounce at f. birden üstüne atılmak
pounce on f. birden üstüne atılmak
pounce upon f. birden üstüne atılmak
pounce [obsolete] f. sivri uçlu aletle delmek
pounce [obsolete] f. iğnelemek
pounce [obsolete] f. dövme yapmak
Phrasals
pounce at f. -in üstüne atlamak
pounce at f. '-i havada kapmak
pounce at f. '-den yararlanmak
pounce at f. fırsatı/şansı değerlendirmek
pounce at f. fırsattan istifade etmek
pounce on (something) f. (bir şeyin) üstüne atlamak
pounce on (something) f. (bir şeyi) havada kapmak
pounce on (something) f. (bir şeyden) yararlanmak
pounce on (something) f. bir fırsatı/şansı değerlendirmek
pounce on (something) f. bir fırsattan istifade etmek
pounce on (someone) f. (birini) eleştirmek
pounce on (someone) f. (birini) azarlamak
pounce on (someone) f. (birine) fırça atmak
pounce on (someone) f. (birini) haşlamak
pounce on (someone) f. (birinin) üstüne gitmek
pounce on (someone) f. (birine) sözlü saldırıda bulunmak
pounce on (someone) f. (birini) paylamak
pounce on f. -i eleştirmek
pounce on f. '-i azarlamak
pounce on f. '-e fırça atmak
pounce on f. '-i haşlamak
pounce on f. '-in üstüne gitmek
pounce on f. '-e sözlü saldırıda bulunmak
pounce on f. '-i paylamak
pounce on f. üstüne atlamak
pounce on f. '-i havada kapmak
pounce on f. '-den yararlanmak
pounce on f. fırsatı/şansı değerlendirmek
pounce on f. fırsattan istifade etmek
pounce on (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine atılmak
pounce on (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üstüne atlamak
pounce on (something) f. (fırsatı/şansı) değerlendirmek
pounce on (something) f. (fırsattan) istifade etmek
pounce on (something) f. (bir şeyi) havada kapmak
pounce on (someone) f. (birini) paylamak
pounce on (someone) f. (birine) sözlü saldırıda bulunmak
pounce on (someone) f. (birinin) üstüne gitmek
pounce on (someone) f. (birini) haşlamak
pounce on (someone) f. (birine) fırça atmak
pounce on (someone) f. (birini) eleştirmek
Idioms
pounce at the death [uk] f. son anda gol atıp eşitliği sağlamak
pounce at the death [uk] f. son dakikada sayı yapıp beraberliği yakalamak
pounce at the death [uk] f. son dakika golü atıp eşitliği sağlamak
Industry
pounce paper i. kalıp kağıdı
pounce paper i. şapkaların bitim işlemlerinde kullanılan bir zımpara kağıdı
Sport
pounce at the death [uk] f. son anda beraberliği getirecek golü atmak
Painting
pounce bag i. kömür tozuyla resim yapmak için kullanılan küçük bir kumaş torba