yararlanmak - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

yararlanmak



"yararlanmak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 54 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
yararlanmak benefit f.
yararlanmak take advantage of f.
yararlanmak draw on f.
yararlanmak benefit from f.
General
yararlanmak refer f.
yararlanmak parlay f.
yararlanmak avail oneself of something f.
yararlanmak practice on f.
yararlanmak capitalize on f.
yararlanmak utilize f.
yararlanmak practice upon f.
yararlanmak exploit f.
yararlanmak profit f.
yararlanmak pass over f.
yararlanmak turn to account f.
yararlanmak use f.
yararlanmak put account f.
yararlanmak make use of f.
yararlanmak enjoy f.
yararlanmak utilise f.
yararlanmak benefit from f.
yararlanmak capitalize f.
yararlanmak profit by f.
yararlanmak avail oneself of f.
yararlanmak rejoice in f.
yararlanmak practise on f.
yararlanmak impose f.
yararlanmak practise upon f.
yararlanmak harness f.
yararlanmak cash in f.
yararlanmak draw upon f.
yararlanmak avail f.
yararlanmak make a good thing of f.
yararlanmak draw from f.
yararlanmak capitalise f.
yararlanmak use to great effect f.
yararlanmak avail (oneself) of f.
yararlanmak embrace f.
yararlanmak pimp f.
yararlanmak countervail f.
yararlanmak play (on) f.
yararlanmak play (upon) f.
yararlanmak pounce f.
Phrasals
yararlanmak call upon f.
Idioms
yararlanmak avail one's self of f.
yararlanmak play upon f.
yararlanmak put/turn something to good account f.
yararlanmak turn to good account f.
yararlanmak make a convenience of f.
Trade/Economic
yararlanmak make use of f.
yararlanmak profit f.
Archaic
yararlanmak improve f.
yararlanmak subserve f.
Slang
yararlanmak frack (fuck) f.

"yararlanmak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 147 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bir şeyden yararlanmak turn something to one's purpose f.
doğal bir gücü dizginleyerek yararlanmak harness to f.
fırsattan yararlanmak take advantage of an opportunity f.
avantajından mümkün mertebe yararlanmak press one's advantage f.
azami derecede yararlanmak make the best of f.
bir haktan yararlanmak avail oneself of the right to f.
bir haktan yararlanmak enjoy a right f.
haktan yararlanmak take advantage of a right f.
tecrübesinden yararlanmak benefit from one's experience f.
deneyiminden yararlanmak benefit from one's experience f.
deneyiminden yararlanmak make use of someone's experience f.
deneyiminden yararlanmak make use of someone's knowledge f.
tecrübesinden yararlanmak make use of someone's experience f.
tecrübesinden yararlanmak make use of someone's knowledge f.
sunduğu avantajlardan yararlanmak benefit from the advantages being offered by f.
sunduğu avantajlardan yararlanmak make use of the advantages provided by f.
sunduğu avantajlardan yararlanmak benefit from the advantages of f.
sunduğu avantajlardan yararlanmak benefit from the advantages provided by f.
hizmetten yararlanmak utilize a service f.
hizmetten yararlanmak benefit from the service f.
hizmetten yararlanmak use a service f.
hizmetten yararlanmak benefit from a service f.
-den yararlanmak make benefit of f.
-den yararlanmak get out of f.
-den yararlanmak take advantage of f.
imkanlarından yararlanmak benefit from the opportunities of something f.
yasadan yararlanmak benefit from the law f.
yasadan yararlanmak avail oneself of the law f.
yasadan yararlanmak make use of the law f.
bir ayrıcalıktan yararlanmak enjoy a privilege f.
hizmetlerden yararlanmak employ services f.
indirimden yararlanmak enjoy a reduction f.
örneklerden yararlanmak make use of examples f.
tekliften yararlanmak make use of an offer f.
azami yararlanmak make the most of f.
tecrübesinden yararlanmak benefit from someone's experience f.
fırsattan yararlanmak use an opportunity f.
en iyi şekilde yararlanmak get the most out of f.
hizmetlerden yararlanmak benefit from the services f.
avantajından yararlanmak benefit from the advantage of f.
avantajından yararlanmak benefit from the opportunity of f.
bedavadan yararlanmak freeride f.
hakkından yararlanmak benefit from the right of f.
bir fırsattan yararlanmak utilize an opportunity f.
rakibinin hatasından yararlanmak punish f.
en iyi şekilde yararlanmak optimalise f.
en iyi şekilde yararlanmak optimalize f.
saflığından yararlanmak practice f.
saflığından yararlanmak practise f.
Phrasals
bir fırsattan yararlanmak cash in f.
bir şeyden yararlanmak benefit from something f.
bir şeyden yararlanmak benefit by something f.
birinden yararlanmak impose on f.
birinden yararlanmak impose upon f.
(birinden/bir şeyden) yararlanmak feed off (of) (someone or something) f.
bir şeyden faydalanmak/yararlanmak gain from something f.
'-den yararlanmak pounce at f.
(bir şeyden) yararlanmak pounce on (something) f.
'-den yararlanmak pounce on f.
'-den yararlanmak partake of f.
bir şeyden yararlanmak partake of something f.
'-den yararlanmak benefit by f.
(bir yeteneğinden/becerisinden) yararlanmak call on (something) f.
(bir şeyden) yararlanmak call upon (something) f.
(bir şeyden) yararlanmak/faydalanmak capitalize on (something) f.
birinden/bir şeyden yararlanmak draw on someone or something f.
birinden/bir şeyden yararlanmak draw upon someone or something f.
(bir şeyden) yararlanmak draw upon (something) f.
(birinin) popülerliğinden yararlanmak gain on (something) [obsolete] f.
(bir şeyden) yararlanmak play upon (something) f.
(bir şeyden) yararlanmak play on (something) f.
(birinden/bir şeyden) yararlanmak/istifade etmek presume on (someone or something) f.
Colloquial
araba yarışında başka bir arabanın kaymasından yararlanmak get a tow f.
bilgisinden yararlanmak pick someone's brains f.
fırsattan yararlanmak use an opportunity f.
fırsattan yararlanmak make use of an opportunity f.
birinin iyi niyetinden yararlanmak milk it f.
Idioms
bir fırsattan yararlanmak cash in on opportunity f.
(bir şeyden) yararlanmak get the advantage of (something) f.
birinin avantajlarından sonuna kadar yararlanmak/faydalanmak press home (one's) advantage f.
başkalarının zayıflıklarından yararlanmak fish in troubled waters f.
birinin zayıflığından yararlanmak take advantage of f.
bir şeyden istifade etmek/yararlanmak get some kind of mileage out of something f.
birinin dalgınlığından yararlanmak catch off one's guard f.
birinin şaşkınlığından yararlanmak catch off one's guard f.
fırsatlardan sonuna kadar yararlanmak make hay while the sun shines f.
fırsattan yararlanmak make hay while the sun shines f.
her ikisinden de yararlanmak the best of both worlds f.
fırsattan yararlanmak make hay while the sun shines f.
her ikisinden de yararlanmak butter both sides of one's bread f.
her ikisinden de yararlanmak enjoy the best of both worlds f.
en iyi şekilde yararlanmak make the most of f.
her ikisinden de yararlanmak live in the best of both worlds f.
fırsatından yararlanmak take advantage (of something) f.
her ikisinden de yararlanmak have the best of both worlds f.
fırsattan yararlanmak make hay while the sun shines f.
fırsatından yararlanmak take full advantage (of something) f.
mümkün olduğunca fazla yararlanmak get as much out of it as possible f.
(ilgiden) yararlanmak ride a wave of something f.
(ilgiden) yararlanmak ride the wave of something f.
(başkalarının) deneyimlerinden yararlanmak take one's cue from f.
(başka bir şeyin başarısından) yararlanmak ride on the back of something f.
-den yararlanmak make capital out of f.
bir fırsattan yararlanmak fill your boots f.
birinden/bir şeyden yararlanmak get one over on somebody/something f.
birinden/bir şeyden yararlanmak put one over on somebody/something f.
öncekilerin yaptığı keşiflerden yararlanmak stand on the shoulders of giants f.
birinin ününden yararlanmak bathe in reflected glory f.
birinin ününden yararlanmak bask in reflected glory f.
(bir şey yapmak için) fırsattan yararlanmak take the occasion (to do something) f.
(bir şey yapmak için) fırsattan yararlanmak take the occasion f.
birinin başarısından/potansiyelinden yararlanmak için ona yakın durmak hitch (one's) wagon to (someone or something) f.
birinin başarısından/potansiyelinden yararlanmak için yakın ilişki kurmak hitch (one's) wagon to (someone or something) f.
(konumundan yararlanmak için) biriyle tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak scrape up an acquaintance with (someone) [old-fashioned] f.
konumundan yararlanmak için biriyle tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak scrape up an acquaintance f.
etinden, sütünden, kılından, tüyünden yararlanmak milk (something) for all (something) is worth f.
konumundan yararlanmak için biriyle tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak scrape (up) an acquaintance with somebody f.
birinin ününden/başarısından yararlanmak bathe in reflected glory f.
birinin ününden/başarısından yararlanmak bask in reflected glory f.
(bir şeyden) yararlanmak cash in on (something) f.
-den istifade etmek/yararlanmak get mileage out of f.
-den istifade etmek/yararlanmak get some kind of mileage out of f.
birinden/bir şeyden yararlanmak get/put one over on somebody/something f.
birinin/bir şeyin başarısından/potansiyelinden yararlanmak için yakın ilişki kurmak hitch your wagon to someone/something f.
birinin/bir şeyin başarısından/potansiyelinden yararlanmak için ona yakın durmak hitch your wagon to someone/something f.
fırsatlardan sonuna kadar yararlanmak make hay while the sun is shining f.
(bir şeyden) azami derecede yararlanmak make the best of (something) f.
(birinden/bir şeyden) yararlanmak make use of (someone or something) f.
(birinin) bilgilerinden yararlanmak pick (one's) brain f.
(birinin) bilgilerinden yararlanmak pick (one's) brains f.
bilgilerinden yararlanmak pick brain f.
(konumundan yararlanmak için) biriyle tanışmaya/arkadaş olmaya çalışmak scrape acquaintance with (someone) [old-fashioned] f.
-in deneyimlerinden yararlanmak take cue from f.
(başkalarının) deneyimlerinden yararlanmak take your cue from f.
(bir şeyden) yararlanmak turn (something) to account f.
Trade/Economic
tek elden teslim avantajından yararlanmak ve işlemi ucuza getirmek üzere çeşitli şahıslar tarafından aynı yere sevk edilecek malın bir bütün halinde sevk edilmesi consolidated carload shipment i.
üretim faktörünün hizmetinden yararlanmak için birim faktör başına yapılan ödeme factor price i.
hizmetlerden yararlanmak make use of services f.
Law
bir suçlunun suçunu itiraf ederek ceza indiriminden yararlanmak için yaptığı anlaşma plea agreement i.
Politics
bir tekliften yararlanmak avail oneself of an offer f.
bir haktan yararlanmak avail oneself of a right f.
Construction
toprağın termal dayanıklılığı ve ısı kapasitesinden yararlanmak amacıyla yer altına yapılmış earth-sheltered s.
Biochemistry
küllerinden yararlanmak için suyosunlarını yakmak kelp f.
Environment
güneş enerjisinden yoğun yararlanmak üzere tasarlanmış ev modeli solar house i.
Sport
yarattığı düşük hava basıncından yararlanmak için başka yarışçıyı yakından takip etmek draft f.
Slang
(cinsel anlamda) yararlanmak make advances towards f.
(cinsel anlamda) yararlanmak make advances to f.