savunmasız - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

savunmasız



"savunmasız" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 24 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
savunmasız defenseless s.
savunmasız unguarded s.
savunmasız defenceless s.
savunmasız vulnerable s.
General
savunmasız indefensible s.
savunmasız undefended s.
savunmasız fenceless s.
savunmasız helpless s.
savunmasız naked s.
savunmasız shelterless s.
savunmasız unarmed s.
savunmasız unquarded s.
savunmasız assailable s.
savunmasız wide-open s.
savunmasız harborless s.
savunmasız guardless s.
savunmasız open s.
savunmasız in the lurch [obsolete] s.
savunmasız indefensive s.
savunmasız shell-less s.
Idioms
savunmasız coming and going expr.
Military
savunmasız nondefence s.
savunmasız nondefense s.
savunmasız vulnerable s.

"savunmasız" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 110 sonuç

Türkçe İngilizce
General
savunmasız sosyal/toplumsal grup vulnerable social group i.
savunmasız yaşlı bir adam a defenseless old man i.
savunmasız hayvan defenseless animal i.
savunmasız olma unprotectedness i.
(sosyal hizmetlerin koruyucu sorumluluk alabileceği şekilde) kişisel zarara karşı savunmasız olma risk i.
savunmasız duruma getirmek render defenseless f.
birini savunmasız bırakmak leave someone weak at the knees f.
savunmasız bırakmak leave unprotected f.
savunmasız bırakmak leave defenseless f.
savunmasız bırakmak leave someone vulnerable f.
savunmasız bırakmak impair f.
savunmasız hale getirmek unguard f.
savunmasız bırakılamayan unimpairable s.
tehlikeye karşı savunmasız olan compromising s.
savunmasız olarak defenselessly zf.
savunmasız bir şekilde defenselessly zf.
savunmasız bir şekilde vulnerably zf.
savunmasız bir şekilde defencelessly zf.
savunmasız olarak defencelessly zf.
savunmasız biçimde nakedly zf.
Phrasals
(birini) savunmasız yakalamak jump on (someone) f.
(birini) korunmasız/savunmasız yakalamak jump on (someone) f.
(birini) savunmasız yakalamak catch one off f.
Phrases
savunmasız birine/bir şeye saldırmak kolay it is easy to find a stick to beat a dog expr.
Colloquial
savunmasız bırakmak lay open f.
savunmasız bırakmak leave open f.
korunmasız/savunmasız halde in deep expr.
Idioms
savunmasız durumda yakalanma caught bending i.
birinin savunmasız/hassas noktası a chink in someone's armour i.
savunmasız kimse a sitting duck i.
savunmasız kimse/şey a sitting duck/target i.
savunmasız nokta an achilles heel i.
savunmasız nokta an achilles heel i.
savunmasız kısım soft underbelly i.
kendini savunmasız bırakmak bare (one's) breast f.
kendini savunmasız bırakmak bare (one's) breast f.
çaresiz ve savunmasız bir durumda kalmak be on the ropes f.
savunmasız yakalanmak be caught with one's pants down f.
savunmasız yakalamak catch someone with one’s pants down f.
savunmasız yakalanmak be caught with one's trousers down f.
savunmasız haldeyken şaşırtmak catch someone off guard f.
savunmasız yakalamak catch one with one's pants down f.
(biri/bir şey) olmadan kendini savunmasız hissetmek feel lost without (someone or something) f.
savunmasız bırakmak pull one's teeth f.
savunmasız konumda olmak be on the run f.
başına kötü bir şey gelmiş/savunmasız birine kötü davranmak kick (one) when (one) is down f.
başına kötü bir şey gelmiş/savunmasız birine kötü davranmak kick someone when they are down f.
başına kötü bir şey gelmiş/savunmasız birine kötü davranmak kick somebody when they're down f.
savunmasız yakalanmak be caught off (one's) guard f.
dikkatsiz/savunmasız bir anında yakalanmak be caught off (one's) guard f.
savunmasız yakalanmak be caught with your pants down f.
savunmasız yakalanmak be caught with your trousers down [uk] f.
savunmasız olmak be off your guard f.
savunmasız yakalanmak be taken by surprise f.
birinin/bir şeyin yokluğunda savunmasız olmak be lost without somebody/something f.
birinin/bir şeyin yokluğunda savunmasız hissetmek feel lost without somebody/something f.
(birini) savunmasız yakalamak catch (one) off balance f.
(birini) savunmasız yakalamak catch (one) off guard f.
(birini) savunmasız yakalamak catch somebody off (their) guard f.
birini savunmasız yakalamak catch someone with their pants (or trousers) down f.
(birini) savunmasız yakalamak catch (someone) with his pants down f.
birini savunmasız yakalamak catch somebody with their pants down f.
birini savunmasız yakalamak catch somebody with their trousers down f.
birini savunmasız yakalamak catch someone cold [uk] f.
birini savunmasız haldeyken şaşırtmak take someone off guard f.
birini savunmasız yakalamak take someone off guard f.
birini savunmasız yakalamak catch someone with their pants down f.
birini savunmasız yakalamak catch/take somebody unawares f.
savunmasız yakalanmak be caught with one's pants down f.
başına kötü bir şey gelmiş/savunmasız birine kötü davranmak hit (one) when (one) is down f.
başına kötü bir şey gelmiş/savunmasız birine kötü davranmak hit somebody when they're down f.
başına kötü bir şey gelmiş/savunmasız (birine) kötü davranmak kick (one) in the teeth f.
(birini/bir şeyi/kendini bir şeye) karşı savunmasız bırakmak leave (someone, something, or oneself) (wide) open for (something) f.
(birini/bir şeyi/kendini bir şeye) karşı savunmasız bırakmak leave (someone, something, or oneself) (wide) open to (something) f.
-e karşı savunmasız bırakmak leave oneself wide open for f.
kendini bir şeye karşı savunmasız bırakmak leave yourself wide open to something f.
kendini bir şeye karşı savunmasız bırakmak leave yourself open to something f.
(kendini) eleştirilere karşı savunmasız bırakmak open (oneself) (up) to criticism f.
savunmasız yakalanmış caught flat-footed s.
savunmasız yakalanmış caught unawares s.
savunmasız yakalanmış caught with (one's) pants down s.
hazırlıksız/savunmasız with one's pants down expr.
savunmasız durumda on the hip expr.
çaresiz ve savunmasız bir durumda on the ropes expr.
hazırlıksız/savunmasız with pants down expr.
Speaking
oldukça savunmasız bir durumdayım I'm in a very vulnerable position expr.
Technical
savunmasız yer weak part i.
Traffic
savunmasız yol kullanıcıları vulnerable road users i.
Biology
(savunmasız türlerde) koruyucu mimikri ile ilgili synaposematic s.
Biochemistry
kan serumunda bulunup istilacı mikroorganizmalara ve diğer antijenlere tutunarak onları fagositlere karşı daha savunmasız hale getiren bir antikor opsonin i.
opsoninlerin istilacı mikroorganizmalara ve diğer antijenlere tutunarak onları fagositlere karşı daha savunmasız hale getirmesi opsonisation i.
opsoninlerin istilacı mikroorganizmalara ve diğer antijenlere tutunarak onları fagositlere karşı daha savunmasız hale getirmesi opsonization i.
opsoninlerin istilacı mikroorganizmalara ve diğer antijenlere tutunarak onları fagositlere karşı daha savunmasız hale getirmesi opsonisation i.
(bakteri gibi patojenleri) fagositlere karşı daha savunmasız hale getirmek opsonize f.
(bakteri gibi patojenleri) fagositlere karşı daha savunmasız hale getirmek opsonise f.
(bakteri gibi patojenleri) fagositlere karşı daha savunmasız hale getirmek opsonise f.
Military
konumu veya görevi nedeniyle savaşta düşman kuvvetlerine karşı özellikle savunmasız kalan abd personeli high-risk-of-capture personnel i.
saldırıya karşı savunmasız pozisyon line of fire i.
savunmasız hedef soft target i.
bombalamaya karşı savunmasız bombable s.
Sport
savunmasız hedefe haksız sözlü saldırı cheap shot i.
spor karşılaşmasında savunmasız rakibe yönelik darbe, itiş vb. cheap shot i.
savunmasız hedefe haksız sözlü saldırı cheapshot i.
spor karşılaşmasında savunmasız rakibe yönelik darbe, itiş vb. cheapshot i.
Basketball
hücum setinin savunmasız çalışılması dummy offense i.
Boxing
boksörün kendini savunmasız bir pozisyonda göstererek rakibine atak için fırsat vermesi ve sonrasında karşı atağa geçerek üstünlük sağlamasına dayalı bir teknik (muhammed ali tarafından geliştirilmiş) rope-a-dope i.
boksörün kendini savunmasız göstererek rakibini gafil avlaması rope-a-dope i.
boksörün savunmasız görünerek rakibini gafil avlamasına dayalı rope-a-dope s.
Card
( eldeki tek kıymetli kart) savunmasız stiff s.
Slang
savunmasız kimse clay pigeon i.