seyirci - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

seyirci



"seyirci" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 21 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
seyirci audience i.
seyirci viewer i.
General
seyirci beholder i.
seyirci bystander i.
seyirci televiewer i.
seyirci spectator i.
seyirci looker on i.
seyirci member of the audience i.
seyirci public i.
seyirci onlooker i.
seyirci looker-on i.
seyirci looker i.
seyirci watcher i.
seyirci audience member i.
seyirci on-looker i.
seyirci stander-by i.
seyirci supervisor [obsolete] i.
Sport
seyirci spectator i.
seyirci onlooker i.
Art
seyirci spectator i.
Cinema
seyirci cinemagoer i.

"seyirci" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 96 sonuç

Türkçe İngilizce
General
seyirci kalma etkisi bystander effect i.
seyirci kalma hissizliği bystander apathy i.
seyirci çekici oyunlar hokum i.
seyirci kalan bystander i.
kaçak seyirci gate crasher i.
seyirci kontrolü spectator control i.
biletsiz seyirci gate crasher i.
geniş seyirci kitlesi vast audience i.
geniş seyirci kitlesi wide audience i.
seyirci geliştirme audience development i.
biletsiz yolcu veya seyirci deadhead i.
seyirci joker hakkı ask the audience lifeline i.
çağdaş seyirci contemporary viewer i.
tüm seyirci koltuklarının dolu olması capacity audience i.
(tv/sinema) seyirci viewership i.
seyirci sayısı viewership i.
seyirci çeken oyunlar hoke i.
seyirci çeken oyunlar hokey-pokey i.
(hipodrom, stadyum) üstü kapalı seyirci bölümü covered stand i.
bedava bilet ile girenlerden oluşan seyirci grubu paper house i.
bedava giriş yapan seyirci paper house i.
sahte seyirci plant i.
içeri alınan seyirci sayısı gate i.
kaçak seyirci gate-crasher i.
biletsiz seyirci gate-crasher i.
seyirci tezahüratı shouting i.
modern seyirci modern audience i.
seyirci kalmak not to be involved in f.
seyirci kalmak be a mere spectator f.
seyirci kalmak stand by f.
seyirci kalmak look on f.
seyirci kalmak be an onlooker to f.
seyirci çekmek draw an audience f.
olaya seyirci kalmak be a mere spectator f.
olaya seyirci kalmak not to be involved in f.
seyirci toplamak gather spectators f.
seyirci çekmek draw audience f.
seyirci çekmek attract audience f.
seyirci çekmek pull in audience f.
(haksızlığa vb) seyirci kalmak sit back and watch f.
seyirci ile buluşmak meet with the audience f.
(seyirci) (bir konserde vb) bis yapmak call for an encore f.
(bir müsabakada) seyirci olmak spectate f.
bedava bilet dağıtarak seyirci doldurmak paper f.
Phrasals
(olan bir şeye) seyirci kalmak look on as (something happens) f.
Colloquial
yolcu/seyirci çekme bums in seats i.
masum bir seyirci an innocent bystander i.
çok sayıda izleyici/seyirci çekmek pack them in f.
çok sayıda izleyici/seyirci getirmek pack them in f.
(seyirci eğlendirmek panic f.
Idioms
bir gösteriye/etkinliğe çok sayıda seyirci toplayan ünlü a drawing card i.
seyirci toplayan oyun drawing card i.
seyirci kalma psikolojisi bystander apathy i.
bir suça seyirci/tepkisiz kalma psikolojisi bystander apathy i.
pür dikkat izleyen seyirci captive audience i.
(izleyici, seyirci, dinleyici) şaşkınlık yaratacak bir niteliği olmak be a revelation f.
(izleyici, seyirci, dinleyici) şaşkınlık yaratacak bir niteliği olmak come as a revelation (to somebody) f.
seyirci üzerinde parlak etki bırakmaya çalışmak play to the gallery f.
(seyirci) alkışlamamak sit on its hands f.
(seyirci) alkışlamamak sit on their hands f.
elinden alınmasına seyirci kalmak let slip away f.
terk etmesine seyirci kalmak let slip away f.
(yolsuzluğa, haksızlığa) seyirci kalmak sit back and (do something) f.
(bir şeye) seyirci kalmamak not take (something) sitting down f.
seyirci ve hikaye arasındaki ayrımı kaldırmak break the fourth wall f.
(bir şeye) seyirci kalmamak not take (something) lying down f.
henüz seyirci önüne çıkmaya hazır değil not ready for prime time s.
seyirci önüne çıkmaya hazır ready for prime time s.
Politics
sporda seyirci şiddeti ve taşkınlıklarını önlemeye ilişkin avrupa sözleşmesi european convention on spectator violence and misbehaviour at sports events i.
Media
seyirci akışı audience flow i.
bir televizyon veya radyo programından diğerine seyirci veya dinleyici geçişi audience flow i.
geniş seyirci kitlesi mass audience i.
seyirci örtüşmesi audience overlap i.
Construction
(stadyum) seyirci görüş alanı spectator viewing area i.
Automotive
(araba yarışında) özel seyirci tribünü superspecial i.
Psychology
seyirci terapisi spectator therapy i.
seyirci rolü spectator role i.
seyirci etkisi bystander effect i.
seyirci apatisi bystander apathy i.
Chemistry
seyirci ligant spectator ligand i.
Sport
seyirci kapasitesi spectator capacity i.
ringe yakın seyirci ringsider i.
araba yarışlarında özel seyirci bölümü clubhouse i.
Card
iskambil oynayanların kartlarına bakıp lüzumsuz tavsiyeler veren seyirci kibitzer i.
Art
balede seyirci tarafındaki bacağın yana açık durduğu pozisyon écarté i.
balede seyirci tarafındaki bacağın önde durması efface i.
Theatre
seyirci bölmesi box i.
seyirci bölmesinde oturanlar box i.
aynı yapımın bir önceki gösterisini de izlemiş olan seyirci repeater i.
yan yana seyirci koltukları row i.
tiyatronun orkestra yerindeki seyirci pittite i.
sahne platformunu seyirci görüş alanından çıkacak şekilde hafifçe büküp yükseltmek trip f.
Cinema
(aktörü, sahne eşyasını) seyirci ve kameraların görmesini engellemek cover f.
Slang
biletsiz seyirci deadhead i.
aval aval bakan seyirci rubbernecker i.
Modern Slang
japonya'da icat edilen ve giyinik vaziyetteki kadın ve erkeklerin müzik eşliğinde birbirleriyle seyirci önünde hayali partnerlerle abartılı şekilde seks yapar gibi hareketler yaptıkları yarışma/performans air sex i.