stomach - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

stomach

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"stomach" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 18 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
stomach i. mide
General
stomach i. yürek
stomach i. iç
stomach i. heves
stomach i. karın
stomach i. kursak
stomach i. istek
stomach i. iştah
stomach i. mide
stomach f. katlanmak
stomach f. tahammül etmek
stomach f. kaldırmak
stomach f. sineye çekmek
stomach f. dayanmak
stomach f. sindirmek
stomach f. hazmetmek
Medical
stomach i. mide
Anatomy
stomach i. mide

"stomach" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 310 sonuç

İngilizce Türkçe
General
stomach upset i. mide bozukluğu
hourglass stomach i. kum saati mide
a stomach upset i. mide bozukluğu
stomach exercise i. karın egzersizi
upset stomach i. mide fesadı
stomach ulcer i. mide ülseri
upset stomach i. mide bozulması
leather bottle stomach i. linitis plastika
stomach rumbling i. karın guruldaması
empty stomach i. boş mide
stomach tooth i. alt azı dişi
stomach muscles i. karın kasları
stomach-ache i. sancı
stomach-ache i. karın ağrısı
stomach rumble i. mide gurultusu
have a strong stomach f. midesi sağlam olmak
turn one's stomach f. midesini bulandırmak
turn one's stomach f. mide bulandırmak
upset one's stomach f. midesini bozmak
have a strong stomach f. korkunç görüntülere karşı dayanıklı olmak
be sick at one's stomach f. midesi bulanmak
unsettle one's stomach f. midesini bozmak
lie heavy on the stomach f. mideye oturmak
turn one's stomach f. midesini bozmak
turn one's stomach f. midesi bozulmak
(one's stomach) to protrude f. karnı şişmek
(one's stomach) to stick out f. karnı şişmek
turn someone's stomach f. birinin midesini bulandırmak
have a strong stomach f. midesi kolaylıkla bulanmamak/bozulmamak
upset someone's stomach f. midesine kötü gelmek
drink on an empty stomach f. aç karnına içmek
drink on an empty stomach f. aç karına içmek
stick the knife right into his stomach f. bıçağı adamın böğrüne saplamak
have the stomach for something f. midesi kaldırmak
travel on an empty stomach f. boş mide ile seyahat etmek
turn someone's stomach f. midesini bozmak
one's stomach feels heavy f. midesinde ağırlık hissetmek
stomach-turning s. mide bulandırıcı
stomach-turning s. mide bulandıran
stomach-turning s. iğrenç
stomach-upsetting s. mide bulandırıcı
on a full stomach zf. tok karnına
on a full stomach zf. yemek üstüne
on an empty stomach zf. aç karnına
before meals on an empty stomach zf. yemeklerden önce aç karnına
Phrases
with an empty stomach zf. aç açına
Proverb
the way to a man's heart is through his stomach erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer
an army marches on its stomach bir ordu midesi üzerinde yürür
an army marches on its stomach ordular mideleri üzerinde yürür
a hungry stomach has no ears aç ayı oynamaz
a hungry stomach has no ears açlık çeken insan öğrenemez/duyamaz
an army marches on its stomach aç ordu savaşmaz
Colloquial
stomach bug i. mide virüsü
stomach bug i. mide mikrobu
someone's stomach is in knots f. (stresten/gerginlikten dolayı) midesi düğümlenmek
Idioms
the pit of one's stomach i. (duyguların orada hissedildiği varsayılan) mide boşluğu
pit of the stomach i. karın boşluğu
pit of the stomach i. mide boşluğu
cast-iron stomach i. sağlam mide (kolay kolay bulanmayan)
a strong stomach i. midesi sağlam olma
a strong stomach i. kötü durumlar/görüntüler karşısında sağlam durabilme
a strong stomach i. kötü durumlardan kolay etkilenmeme
a strong stomach i. kötü durumları tolere edebilme
butterflies in stomach i. heyecan
butterflies in stomach i. midesinde uçuşan kelebekler
butterflies in stomach i. midesine giren kramplar
butterflies in stomach i. pır pır eden yüreği
butterflies in stomach i. midesinde kelebekler uçuşma
butterflies in stomach i. midesine kramplar girme
butterflies in stomach i. yüreği pır pır etme
sour stomach i. mide rahatsızlığı
sour stomach i. mide ekşimesi
sour stomach i. mide şişkinliği
sour stomach i. mide bulantısı
sour stomach i. hazımsızlık
sour stomach i. mide yanması
the pit of your stomach i. karın boşluğu
the pit of your stomach i. mide boşluğu
the pit of your stomach i. (duyguların orada hissedildiği varsayılan) mide boşluğu
the pit of the stomach i. karın boşluğu
the pit of the stomach i. mide boşluğu
the pit of the stomach i. (duyguların orada hissedildiği varsayılan) mide boşluğu
not able to stomach (something) f. hazmedememek
not able to stomach (something) f. katlanamamak
not able to stomach (something) f. dayanamamak
not able to stomach (something) f. kaldıramamak
not able to stomach (something) f. midesi almamak
not able to stomach (something) f. midesi kaldırmamak
have the stomach for something f. bir şeyi yapmaya yüreği/cesareti olmak
can't stomach someone f. birini görmeye tahammül edememek
have butterflies in the stomach f. içi pır pır etmek
cannot stomach someone or something f. kaldıramamak/dayanamamak
settle your stomach f. midesini rahatlatmak
feel sick to one's stomach f. midesi bulanmak
can't stomach f. midesi kaldırmamak
not able to stomach someone or something f. kaldıramamak/dayanamamak
have a cast-iron stomach f. midesi sağlam olmak
have a cast-iron stomach f. midesi kolay kolay bulanmamak
feel sick to one's stomach f. midesi kalkmak
get butterflies in one's stomach f. midesine kramplar girmek
sit heavy on someone's stomach f. midesine oturmak
have butterflies in one's stomach f. midesine kramplar girmek
feel sick to one's stomach f. kusacak gibi olmak
feel sick to one's stomach f. midesi ağzına gelmek
not have the stomach for something f. (bir şeyi yapmak için) yeterli cesareti olmamak
have butterflies in one's stomach f. üç buçuk atmak
have no stomach for something f. (bir şeyi yapmak için) cesareti/azmi kalmamak
get butterflies in one's stomach f. yüreği pır pır etmek
somebody's eyes are bigger than their stomach f. (özellikle bir yemek siparişi verirken) açgözlülük yapmak/etmek
get butterflies in one's stomach f. üç buçuk atmak
have butterflies in the stomach f. yüreği pır pır etmek
have butterflies in one's stomach f. yüreği pır pır etmek
not have the stomach for something f. (bir şeyi yapmak için) cesareti/azmi kalmamak
have no stomach for something f. (bir şeyi yapmak için) yeterli cesareti olmamak
sit heavy on the stomach f. mideye oturmak
sit heavy on the stomach f. mideyi rahatsız etmek
sit heavy on the stomach f. midede sindirememek
sit heavy on the stomach f. sindirimi zor olmak
sit (heavy) on the stomach f. sindirimi uzun sürmek
sit (heavy) on the stomach f. uzun süre sindirilememek
pump (one's) stomach f. (birinin) midesini yıkamak
pump somebody’s stomach f. birinin midesini yıkamak
have no stomach for (something) f. (bir şeyi) midesi kaldırmamak
have no stomach for (something) f. midesi (bir şeye) dayanıklı olmamak
have no stomach for (something) f. (bir şey) midesine dokunmak
have no stomach for (something) f. (bir şey) midesine iyi gelmemek
have no stomach for (something) f. (bir şey) midesini rahatsız etmek
not have the stomach for (something) f. (bir şeyi) midesi kaldırmamak
not have the stomach for (something) f. midesi (bir şeye) dayanıklı olmamak
not have the stomach for (something) f. (bir şey) midesine dokunmak
not have the stomach for (something) f. (bir şey) midesine iyi gelmemek
not have the stomach for (something) f. (bir şey) midesini rahatsız etmek
have the stomach for something f. bir şeyi midesi tolere etmek
have the stomach for something f. bir şeyi yiyebilmek
have the stomach for something f. bir şeyden midesi etkilenmemek/rahatsız olmamak
have the stomach for something f. bir şey midesine dokunmamak
have the stomach for something f. bir şeyi yapacak cesareti olmak
have no stomach for something f. bir şeye karşı isteksiz olmak
have no stomach for something f. bir şeyi istememek
have no stomach for something f. bir şeye karşı isteği olmamak
have no stomach for something f. bir şeye hevesi olmamak
have no stomach for something f. bir şeye gönlü olmamak
can't stomach someone or something f. (birinin/bir şeyin) yüzüne bile bakamamak
can't stomach someone or something f. (birini/bir şeyi) görmeye bile dayanamamak
can't stomach someone or something f. (birini/bir şeyi) görmeye bile katlanamamak
can't stomach someone or something f. (birini/bir şeyi) görmeye bile tahammül edememek
can't stomach someone or something f. (birini/bir şeyi) midesi almamak
can't stomach someone or something f. (birinin/bir şeyin) görüntüsünden bile nefret etmek
can't stomach someone or something f. (birine/bir şeye) gıcık/sinir olmak
can't stomach (something) f. (bir şeye) dayanamamak
can't stomach (something) f. (bir şeye) katlanamamak
can't stomach (something) f. (bir şeye) tahammül edememek
can't stomach (something) f. (bir şeye) gıcık/sinir olmak
can't stomach (something) f. (bir şeyi) kaldıramamak
have butterflies in your stomach f. üç buçuk atmak
have butterflies in your stomach f. midesine kramplar girmek
have butterflies in your stomach f. yüreği pır pır etmek
have eyes bigger than (one's) stomach f. açgözlü olmak
have eyes bigger than (one's) stomach f. yiyebileceğinden fazla yemek almak/istemek
have eyes bigger than (one's) stomach f. gözü doymamak
have eyes bigger than your stomach f. açgözlü olmak
have eyes bigger than your stomach f. yiyebileceğinden fazla yemek almak/istemek
have eyes bigger than your stomach f. gözü doymamak
have the stomach for f. midesi kaldırmak
have the stomach for f. '-i yapmaya yüreği/cesareti olmak
not able to stomach f. hazmedememek
not able to stomach f. katlanamamak
not able to stomach f. dayanamamak
not able to stomach f. kaldıramamak
not able to stomach f. midesi almamak
not able to stomach f. midesi kaldırmamak
settle (one's) stomach f. midesini rahatlatmak
settle (one's) stomach f. midesini bastırmak
settle (one's) stomach f. midesini yatıştırmak
settle stomach f. midesini rahatlatmak
travel on a full stomach f. tok karnına seyahat etmek
travel on a full stomach f. tok yola çıkmak
travel on an empty stomach f. aç karnına seyahat etmek
travel on an empty stomach f. aç yola çıkmak
turn stomach f. mideyi bulandırmak
turn stomach f. mideyi bozmak
turn your stomach f. midesini bozmak
turn your stomach f. midesini bulandırmak
make your stomach turn f. midesini bozmak
make your stomach turn f. midesini bulandırmak
hard-to-stomach s. tahammül edilmesi zor
hard-to-stomach s. tahammül sınırlarını aşan
sick to (one's) stomach s. midesi bulanmış
sick to (one's) stomach s. kusacak halde
sick to (one's) stomach s. kusacak gibi
sick to (one's) stomach s. kusmak üzere
sick to (one's) stomach s. kusan
sick to your stomach s. midesi bulanmış
sick to your stomach s. kusacak halde
sick to your stomach s. kusacak gibi
sick to your stomach s. kusmak üzere
sick to your stomach s. tiksinmiş
I've got butterflies in my stomach expr. içim pır pır ediyor
empty words will not fill an empty stomach expr. lafla peynir gemisi yürümez
somebody's eyes are bigger than their stomach expr. karnı doysa da gözü doymayan
(one's) eyes are bigger than (one's) stomach expr. (birinin) gözü doymuyor
(one's) eyes are bigger than (one's) stomach expr. (biri) aç gözlü
(one's) eyes are bigger than (one's) stomach expr. (biri) yiyebileceğinden fazla yiyecek almış/alıyor
(one's) eyes are bigger than (one's) stomach expr. (biri) yapabileceğinden/halledebileceğinden fazlasını üstlenmiş
(one's) eyes are bigger than (one's) stomach expr. (biri) boyundan büyük bir işe kalkışmış
(one's) eyes are bigger than (one's) stomach expr. (biri) kapasitesini aşan bir işe girişmiş
eyes are bigger than one's stomach, one's expr. yapabileceğinden/altından kalkabileceğinden fazlasını istiyor
(one's) stomach is in knots expr. (birinin stresten/gerginlikten) midesi düğümlenmiş
(one's) stomach is in knots expr. (birinin) midesi düğüm düğüm olmuş
(one's) stomach is in knots expr. (birinin) midesine kramplar/ağrılar girmiş
can't stomach (something) expr. (bir şeyi) midesi kaldırmayan
can't stomach (something) expr. (bir şeyi) midesi almayan
can't stomach (something) expr. (bir şeyi) sindiremeyen
can't stomach (something) expr. (bir şeyi) kaldıracak cesareti yok
can't stomach (something) expr. (bir şeyle) yüzleşecek cesareti yok
one's eyes are bigger than stomach expr. gözü doymuyor
one's eyes are bigger than stomach expr. aç gözlü
one's eyes are bigger than stomach expr. yiyebileceğinden fazla yiyecek almış/alıyor
one's eyes are bigger than stomach expr. yapabileceğinden/halledebileceğinden fazlasını üstlenmiş
one's eyes are bigger than stomach expr. boyundan büyük bir işe kalkışmış
one's eyes are bigger than stomach expr. kapasitesini aşan bir işe girişmiş
Speaking
two to three times a day, before meals, on an empty stomach expr. günde iki veya üç kez/defa/kere yemeklerden önce aç karnına
my stomach is aching expr. midem ağrıyor
my stomach hurts expr. karnım ağrıyor
my stomach hurts expr. midem ağrıyor
my stomach hurts a lot expr. karnım çok ağrıyor
my stomach is aching expr. karnım ağrıyor
your eyes are bigger than your stomach expr. boşan da semerini ye
Medical
early stage stomach cancer i. erken evre mide kanseri
stomach irrigation i. farmasötik form için mide yıkama çözeltisi
diffuse carcinoma of the stomach i. midenin diffüz karsinomu
stomach pain i. karın ağrısı
stomach hernia i. karın fıtığı
stomach ache i. karın ağrısı
watermelon stomach i. karpuzun üzerindeki bantlara benzer şekilde midede paralel kırmızılıların oluşması ile karakterize bir mide oluşumu
watermelon stomach i. karpuz mide
stomach-ache i. karın ağrısı
bloated stomach i. karın şişkinliği
hour-glass stomach i. kum saati mide
stomach staple i. mide kelepçesi
stomach stapling i. mide bandı ameliyatı
stomach discomfort i. mide rahatsızlığı
stomach ulcer i. mide ülseri
stomach neoplasms i. mide tümörleri
stomach wall i. mide duvarı
stomach virus i. mide mikrobu
stomach flush i. midenin boşaltılması
stomach acid i. mide asidi
stomach cramp i. mide krampı
stomach pump i. mide yıkayan tulumba
stomach upset i. mide rahatsızlığı
stomach pump i. mide yıkama tulumbası
stomach bloating i. mide şişkinliği
stomach tube i. mide sondası
stomach lining i. mide zarı
migration of the stomach into the thoracic mediastinum i. midenin torasik mediastene göç etmesi
stomach contents i. mide içeriği
stomach flu i. mide gribi
stomach flu i. mide ve bağırsak iltihabı
stomach wall i. mide çeperi
stomach balloon i. mide balonu
stomach-ache i. mide ağrısı
stomach virus i. mide virüsü
stomach/gastric contraction i. mide kasılması
stomach disorders i. mide rahatsızlıkları
stomach flush i. midenin temizlenmesi
stomach irrigation i. mide yıkama çözeltisi
stomach stapling i. mide kelepçesi ameliyatı
stomach hernia i. mide fıtığı
stomach irrigation i. mide yıkama
stomach diseases i. mide hastalıkları
stomach surgery i. mide ameliyatı
stomach cancer i. mide kanseri
stomach acidity i. midede ekşime
stomach problem i. mide rahatsızlığı
stomach worm i. şerit kurdu
24-hour stomach bug i. gastroenterit
24-hour stomach bug i. norovirüs
stomach flu i. gastroenterit
stomach flu i. norovirüs
stomach rupture i. mide yırtılması
second stomach i. börkenek
second stomach i. geviş getiren hayvanların midelerinde ikinci bölüm
have a stomach flu f. mideyi üşütmek
Anatomy
lower stomach i. alt karın
pit of the stomach i. mide boşluğu
fourth stomach i. (geviş getiren hayvanlarda) midenin dördüncü bölümü
Pathology
twisted stomach worm (haemonchus contortus) i. bir tür mide kurdu
stomach-ache i. mide ağrısı
Parasitology
thick stomach worm i. kalın mide kurdu
medium stomach worm i. ortanca mide solucanı
Gastronomy
stomach ache i. karın ağrısı
stomach upset i. mide bulantısı
stomach ache i. mide ağrısı
Biology
siphonal stomach i. (somonlarda) tüp yapıda geriye kıvrık mide
sucking stomach i. (bazı emici böceklerde) kursak
sucking stomach i. (bazı emici böceklerde) yiyecek depolama organı
sucking stomach i. böcek kursağı
sucking stomach i. (örümcekte) özofagus genişlemesi
Zoology
third stomach i. kırkbayır
third stomach i. geviş getiren hayvanların midesindeki üçüncü kısım
first stomach i. gevişgetiren hayvanların ilk mide bölümü
chyle stomach i. mide özsuyu
rennet stomach i. geviş getiren bir hayvanın midesinin dördüncü odası
honeycomb stomach i. börkenek
Apiculture
honey stomach i. bal midesi
honey stomach i. kursak
chyle stomach i. mide özsuyu
stomach valve i. mide kapağı
honey stomach i. bal kesesi