Geçmiş

the better

"the better" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 1 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	the better i.	iki şeyden daha iyi olanı

"the better" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 185 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	the better part i.	çoğu
2	Genel	the better part i.	yarısından fazla
3	Genel	get the better of f.	hakkından gelmek
4	Genel	get the better of f.	alt etmek
5	Genel	get the better of f.	galip gelmek
6	Genel	get the better of f.	sırtını yere getirmek
7	Genel	get the better f.	daha iyisini almak
8	Genel	get the better of f.	üstesinden gelmek
9	Genel	change for the better f.	iyiye gitmek
10	Genel	get the better of f.	yenmek
11	Genel	get the better of f.	üstün olmak
12	Genel	get the better of f.	-den kazançlı çıkmak
13	Genel	make the world a better place f.	dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek
14	Genel	learn the language better f.	dili daha iyi öğrenmek
15	Genel	all the better zf.	çok daha iyi
16	Genel	all the better zf.	daha iyi
17	Genel	so much the better! ünl.	canına minnet!
Phrases
18	İfadeler	the better/best part of something i.	(bir şeyin) büyük kısmı
19	İfadeler	the better/best part of something i.	(bir şeyin) neredeyse tamamı
20	İfadeler	the better/best part of something i.	(bir şeyin) neredeyse tümü
21	İfadeler	the better/best part of something i.	(bir şeyin) tamamına yakını
22	İfadeler	the better of (someone or something) i.	(birine/bir şeye) üstün gelme
23	İfadeler	the better of (someone or something) i.	(birine/bir şeye) galip gelme
24	İfadeler	the better of (someone or something) i.	(birine/bir şeye) üstünlük sağlama
25	İfadeler	the better of (someone or something) i.	(birine/bir şeye) avantaj sağlama
26	İfadeler	the better of (someone or something) i.	(birini/bir şeyi) yenememe
27	İfadeler	the better of (someone or something) i.	(birinden/bir şeyden) üstün/avantajlı olma
28	İfadeler	one is no better than the other expr.	al birini vur ötekine
29	İfadeler	the sooner the better expr.	ne kadar erken o kadar iyi
30	İfadeler	the palest ink is better than the sharpest memory expr.	söz uçar yazı kalır
31	İfadeler	all the better for seeing you expr.	sizi gördüğüme sevindim
Proverb
32	Atasözü	the least said the better	boş konuşmaktansa bir şey söylememek yeğdir
33	Atasözü	better be the head of a dog than the tail of a lion	ata kuyruk olmaktansa fareye baş olmak yeğdir
34	Atasözü	better the devil you know than the devil you don't know	tanıdığın düşman tanımadığın dosttan yeğdir
35	Atasözü	discretion is the better part of valor	cesaretin çoğu basirettir
36	Atasözü	discretion is the better part of valor	basiret cesaretten sayılır
37	Atasözü	discretion is the better part of valour	basiret cesaretten sayılır
38	Atasözü	discretion is the better part of valour	cesaretin çoğu basirettir
39	Atasözü	better to light a candle than to curse the darkness	bir mum yakmak karanlığa sövmekten iyidir
40	Atasözü	it's better to light a candle than to curse the darkness	bir mum yakmak karanlığa sövmekten iyidir
41	Atasözü	it is better to light a candle than to curse the darkness	karanlığa küfredeceğine bir mum da sen yak
42	Atasözü	better to light a candle than to curse the darkness	karanlığa küfredeceğine bir mum da sen yak
43	Atasözü	discretion is the better part of valor	(insanın hayatı vb. söz konusuysa) korkaklık cesarettir
44	Atasözü	better to light one candle than to curse the darkness	karanlığa hayıflanacağına bir mum da sen yak
45	Atasözü	the half is better than the whole	aşırıya kaçmaktansa böylesi daha iyi
46	Atasözü	the half is better than the whole	çoğu zarar
47	Atasözü	the half is better than the whole	azı karar
48	Atasözü	the half is better than the whole	çok açılma
49	Atasözü	the half is better than the whole	soğuk alırsın
50	Atasözü	the half is better than the whole	çok söyleyen/konuşan çok yanılır
51	Atasözü	better to ask the way than go astray	sora sora bağdat bulunur
52	Atasözü	better be the head of a dog than the tail of a lion	öküz ayağı olmaktansa buzağı başı olmak yeğdir
53	Atasözü	better be the head of a dog than the tail of a lion	bir boğanın kuyruğu olmaktansa bir tavuğun başı ol
54	Atasözü	better be the head of a dog than the tail of a lion	daha mütevazı da olsa kendi işinin patronu olmak, başkasının yanında çalışmaktan daha iyidir
55	Atasözü	better the devil you know	tanıdığın düşman tanımadığın dosttan yeğdir
56	Atasözü	better the devil you know	her zaman aşina olduğun/bildiğin/tanıdığın seçenek daha iyidir
57	Atasözü	better the devil you know	bildiğin/tanıdığın şeyden şaşmamak iyidir
58	Atasözü	better the devil you know	ne olursa olsun bildiğinden/tanıdığından şaşmamak yeğdir/akıllıcadır
59	Atasözü	better the devil you know	bildiğin/aşina olduğun bir şeyle uğraşmak bilmediğin bir şeyin riskine girmekten daha kolaydır
60	Atasözü	better the devil you know (than the devil you don't)	tanıdığın düşman tanımadığın dosttan yeğdir
61	Atasözü	better the devil you know (than the devil you don't)	her zaman aşina olduğun/bildiğin/tanıdığın seçenek daha iyidir
62	Atasözü	better the devil you know (than the devil you don't)	bildiğin/tanıdığın şeyden şaşmamak iyidir
63	Atasözü	better the devil you know (than the devil you don't)	ne olursa olsun bildiğinden/tanıdığından şaşmamak yeğdir/akıllıcadır
64	Atasözü	better the devil you know (than the devil you don't)	bildiğin/aşina olduğun bir şeyle uğraşmak bilmediğin bir şeyin riskine girmekten daha kolaydır
65	Atasözü	better the devil you know than the one you don't know	tanıdığın düşman tanımadığın dosttan yeğdir
66	Atasözü	better the devil you know than the one you don't know	her zaman aşina olduğun/bildiğin/tanıdığın seçenek daha iyidir
67	Atasözü	better the devil you know than the one you don't know	bildiğin/tanıdığın şeyden şaşmamak iyidir
68	Atasözü	better the devil you know than the one you don't know	ne olursa olsun bildiğinden/tanıdığından şaşmamak yeğdir/akıllıcadır
69	Atasözü	better the devil you know than the one you don't know	bildiğin/aşina olduğun bir şeyle uğraşmak bilmediğin bir şeyin riskine girmekten daha kolaydır
70	Atasözü	the devil you know is better than the devil you don't know	tanıdığın düşman tanımadığın dosttan yeğdir
71	Atasözü	the devil you know is better than the devil you don't know	her zaman aşina olduğun/bildiğin/tanıdığın seçenek daha iyidir
72	Atasözü	the devil you know is better than the devil you don't know	bildiğin/tanıdığın şeyden şaşmamak iyidir
73	Atasözü	the devil you know is better than the devil you don't	tanıdığın düşman tanımadığın dosttan yeğdir
74	Atasözü	the devil you know is better than the devil you don't	her zaman aşina olduğun/bildiğin/tanıdığın seçenek daha iyidir
75	Atasözü	the devil you know is better than the devil you don't	bildiğin/tanıdığın şeyden şaşmamak iyidir
Colloquial
76	Konuşma Dili	get the better of f.	galip gelmek
77	Konuşma Dili	change for the better f.	iyiye doğru gitmek
78	Konuşma Dili	change for the better f.	iyileşmek
79	Konuşma Dili	change for the better f.	iyiye gitmek
80	Konuşma Dili	get the better of f.	kazanmak
81	Konuşma Dili	get the better of f.	yenmek
82	Konuşma Dili	get the better of f.	zafer kazanmak
83	Konuşma Dili	get the better of f.	üstün gelmek
84	Konuşma Dili	so much the better expr.	çok daha iyi (olur vb)
85	Konuşma Dili	sooner the better expr.	ne kadar erken olursa o kadar iyi olur
86	Konuşma Dili	for the better part of the year expr.	yılın yarısından fazlası
87	Konuşma Dili	for the better part of the year expr.	yılın yarısını aşkın bir kısmı
88	Konuşma Dili	(all) the better to (do something) expr.	(bir şey yapmak için) (çok) daha iyi
89	Konuşma Dili	(all) the better to (do something) expr.	(bir şey yapmak için) daha (da) iyi
90	Konuşma Dili	(all) the better to (do something) expr.	daha iyi (görebilmek vs. için)
91	Konuşma Dili	(one) (had) better hit the road expr.	(birinin) gitmesi gerek
92	Konuşma Dili	(one) (had) better hit the road expr.	(birinin) yola çıkması gerek
93	Konuşma Dili	(one) (had) better hit the road expr.	(biri) gitse iyi olur
94	Konuşma Dili	(one) (had) better hit the road expr.	(biri) yola koyulsa iyi olur
95	Konuşma Dili	(one) (had) better hit the road expr.	(biri) kalksa iyi olur
96	Konuşma Dili	(one) (had) better hit the road expr.	ayrılma/gitme zamanı geldi
97	Konuşma Dili	(one) (had) better hit the road expr.	yola koyulma zamanı geldi
98	Konuşma Dili	all to the better expr.	çok daha iyi
99	Konuşma Dili	all to the better expr.	daha da iyi
100	Konuşma Dili	all to the better expr.	daha bile iyi
101	Konuşma Dili	all to the better expr.	çok daha iyi
102	Konuşma Dili	all to the better expr.	daha da iyi
103	Konuşma Dili	all to the better expr.	daha bile iyi
Idioms
104	Deyim	the better half of (something) i.	(bir şeyin) büyük kısmı
105	Deyim	the better half of (something) i.	(bir şeyin) çoğunluğu
106	Deyim	the better half of (something) i.	(bir şeyin) çoğu
107	Deyim	turn for the better i.	iyiye gidiş
108	Deyim	turn for the better i.	iyi yönde değişim
109	Deyim	turn for the better i.	toparlanma
110	Deyim	turn for the better i.	iyi/olumlu sonuçlar getiren değişim
111	Deyim	have the better of (someone or something) f.	(birine/bir şeye) üstün gelmek
112	Deyim	have the better of (someone or something) f.	(birine/bir şeye) galip gelmek
113	Deyim	have the better of (someone or something) f.	(birine/bir şeye) üstünlük sağlamak
114	Deyim	have the better of (someone or something) f.	(birine/bir şeye) avantaj sağlamak
115	Deyim	have the better of (someone or something) f.	(birini/bir şeyi) yenmek
116	Deyim	have the better of (someone or something) f.	(birinden/bir şeyden) üstün/avantajlı olmak
117	Deyim	get the better of somebody f.	birini alt etmek
118	Deyim	get the better of somebody f.	birine üstün gelmek
119	Deyim	take a turn for the better f.	dar boğazdan çıkmak
120	Deyim	take a turn for the better f.	durumu iyiye gitmeye başlamak
121	Deyim	get the better of f.	hakim olmak
122	Deyim	get the better of f.	ele geçirmek
123	Deyim	take a turn for the better f.	iyiye gitmek
124	Deyim	be a change for the better f.	iyiye doğru bir değişim/gelişim olmak
125	Deyim	take a turn for the better f.	sıkıntıdan çıkmak
126	Deyim	take a turn for the better f.	toparlanmak
127	Deyim	(a feeling/curiosity/anger) get the better of someone f.	yenik düşmek (merakına/öfkesine vb)
128	Deyim	(a feeling/curiosity/anger) get the better of someone f.	(bir duygu/öfke vb) hakim olmak
129	Deyim	(a feeling/curiosity/anger) get the better of someone f.	(bir duygu/öfke vb) ele geçirmek
130	Deyim	get the better of f.	yenik düşmek (merakına/öfkesine vb)
131	Deyim	be better than a kick in the pants f.	hiç yoktan iyidir
132	Deyim	be better than a kick in the pants f.	idare eder
133	Deyim	get the better of f.	oyuna getirmek
134	Deyim	get the better of f.	dümen çevirmek
135	Deyim	get the better of somebody/something f.	birini/bir şeyi alt etmek
136	Deyim	get the better of somebody/something f.	birini/bir şeyi ezmek
137	Deyim	get the better of somebody/something f.	birini/bir şeyi yenmek
138	Deyim	get the better of somebody/something f.	birine/bir şeye karşı avantaj elde etmek
139	Deyim	get the better of somebody/something f.	birinin/bir şeyin hakkından gelmek
140	Deyim	get the better of somebody/something f.	birine/bir şeye galip gelmek
141	Deyim	get the better of somebody/something f.	birinden/bir şeyden üstün olmak
142	Deyim	think (the) better of (one) f.	(biri) hakkında fikri değişmek
143	Deyim	think (the) better of (one) f.	(biri) gözüne girmek
144	Deyim	think (the) better of (one) f.	(birini) takdir etmek
145	Deyim	think (the) better of (one) f.	(biri) hakkındaki düşünceleri olumlu yönde değişmek
146	Deyim	turn for the better f.	iyiye gitmek
147	Deyim	turn for the better f.	toparlanmak
148	Deyim	turn for the better f.	iyi yönde değişmek
149	Deyim	(all) the better for something s.	bir şey için mutlu olmuş
150	Deyim	(all) the better for something s.	bir şeye sevinmiş
151	Deyim	(all) the better for something s.	bir şey iyi olmuş/gelmiş
152	Deyim	(all) the better for something s.	bir şey yapmak iyi gelmiş
153	Deyim	(all) the better for something s.	bir şey yapmak faydalı olmuş
154	Deyim	the bigger/faster/etc. the better expr.	ne kadar … olursa o kadar iyi olur
155	Deyim	the bigger/faster/etc. the better expr.	ne kadar … o kadar …
156	Deyim	the better part of expr.	yarıdan fazla
157	Deyim	the better part of expr.	yarısından fazla
158	Deyim	better lose the saddle than the horse expr.	zararın neresinden dönülse kardır
159	Deyim	the better part of an hour expr.	yarım saatten fazla
160	Deyim	the better part of expr.	yarıdan çok
161	Deyim	better lose the saddle than the horse expr.	zararın neresinden dönülürse kardır
162	Deyim	for the better expr.	daha iyiye
163	Deyim	all the better for expr.	bir şey sonucunda daha iyi hale gelmiş
164	Deyim	better than a kick in the teeth [cliché] expr.	hiç yoktan iyidir
165	Deyim	better than a kick in the teeth [cliché] expr.	idare eder
166	Deyim	better than a kick in the teeth [cliché] expr.	daha kötü olabilirdi
167	Deyim	better than a kick in the teeth [cliché] expr.	daha kötüsü de olabilirdi
168	Deyim	better than a poke in the eye (with a sharp stick) [cliché] expr.	hiç yoktan iyidir
169	Deyim	better than a poke in the eye (with a sharp stick) [cliché] expr.	daha kötü olabilirdi
170	Deyim	better than a poke in the eye (with a sharp stick) [cliché] expr.	daha kötüsü de olabilirdi
Speaking
171	Konuşma	I'd better hit the road expr.	ayrılma zamanım geldi
172	Konuşma	better hit the road expr.	ayrılma zamanım geldi
173	Konuşma	less said, the better expr.	bu konuda ne kadar az konuşsak o kadar iyi
174	Konuşma	I'd better hit the road expr.	gitme zamanım geldi
175	Konuşma	better hit the road expr.	gitme zamanım geldi
176	Konuşma	you had better make the best of it expr.	elinden geleni yapmaya başlamalısın
177	Konuşma	it's a change for the better expr.	iyi ettiniz! cevaben söylenir
178	Konuşma	my curiosity got the better of me expr.	merakıma yenik düştüm
179	Konuşma	the sooner you start treatment the better the outcome expr.	tedaviye ne kadar erken başlarsan sonucu o kadar iyi olur
180	Konuşma	better hit the road expr.	yola koyulma zamanım geldi
181	Konuşma	I'd better hit the road expr.	yola koyulma zamanım geldi
British Slang
182	İngiliz Argosu	better than a poke in the eye with a blunt stick expr.	daha kötü olabilirdi
183	İngiliz Argosu	better than a slap in the face with a wet kipper/fish expr.	daha kötü olabilirdi
184	İngiliz Argosu	better than a kick in the teeth/balls expr.	hiç yoktan iyidir
185	İngiliz Argosu	better than a kick in the teeth/balls expr.	idare eder