Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
nace code
methyl heptine carbonate
uran-plutonium-kreislauf
karaya ayak bastırmak
anhänge des vertrags
gelecekteki üstün başarıya dair büyük potansiyel
piedra palmeada
gorrioncito amarillo
throw someone
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
Geçmiş
Cümleler
"throw someone"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 201 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
throw someone out of the house
i.
evden kovmak
2
Genel
throw someone out of work
f.
birinin işsiz kalmasına sebep olmak
3
Genel
throw someone a smile
f.
birine tebessüm etmek
4
Genel
throw someone into jail
f.
birini hapse atmak
5
Genel
throw someone off balance
f.
birini şaşırtmak
6
Genel
throw someone off balance
f.
birinin dengesini kaybetmesine sebep olmak
7
Genel
threaten to throw someone in the river
f.
nehre atmakla tehdit etmek
8
Genel
throw someone out of the house
f.
evden atmak
9
Genel
throw someone out of a window
f.
birisini pencereden atmak
10
Genel
throw something at someone
f.
birine bir şey atmak
11
Genel
throw a snowball at someone
f.
birine kartopu atmak
12
Genel
throw someone in a dumpster
f.
birin çöp konteynerine atmak
13
Genel
throw someone in a dumpster
f.
birini çöp konteynırına atmak
14
Genel
throw someone out of the class
f.
birini sınıftan atmak
Phrasals
15
Öbek Fiiller
throw in with someone
f.
birlikte/beraber bir şey yapmak
16
Öbek Fiiller
throw something back to someone
f.
birine bir şeyi geri atmak
17
Öbek Fiiller
throw in with someone
f.
birine katılmak
18
Öbek Fiiller
throw someone out of some place
f.
birini bir yerden dışarıya atmak
19
Öbek Fiiller
throw something back to someone
f.
bir sorunu birine iade etmek
20
Öbek Fiiller
throw something at someone
f.
birine bir şey atmak
21
Öbek Fiiller
throw up on someone
f.
birinin üzerine kusmak
22
Öbek Fiiller
throw in with someone
f.
bir araya gelmek
23
Öbek Fiiller
throw up on someone
f.
birinin üstüne kusmak
24
Öbek Fiiller
throw someone out of something
f.
birini bir yerden atmak
25
Öbek Fiiller
throw something at someone
f.
(birine bir şey) atmak
26
Öbek Fiiller
throw something at someone
f.
(birine bir şey) fırlatmak
27
Öbek Fiiller
throw something at someone
f.
(bir şeyi bir şeyin) üstüne atmak
28
Öbek Fiiller
throw something at someone
f.
(bir şeyi bir şeye) doğru fırlatmak
29
Öbek Fiiller
throw something back at someone
f.
bir sorunu tekrar birinin omzuna yüklemek
30
Öbek Fiiller
throw something back at someone
f.
bir problemi birine geri paslamak
31
Öbek Fiiller
throw someone or something over someone or something
f.
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin üzerinden atmak
32
Öbek Fiiller
throw someone or something over someone or something
f.
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin yükseğinden atmak
33
Öbek Fiiller
throw someone or something over someone or something
f.
birini/bir şeyi birinin/bir şeyin tepesinden atmak
34
Öbek Fiiller
throw (someone or something) into (something)
f.
(birini/bir şeyi bir şeye) atmak
35
Öbek Fiiller
throw (someone or something) into (something)
f.
(birini/bir şeyi bir şeyin) içine atmak
36
Öbek Fiiller
throw (someone or something) into (something)
f.
(birini/bir şeyi) aniden/zorla (bir duruma/pozisyona) sokmak
37
Öbek Fiiller
throw (someone or something) into (something)
f.
(birini/bir şeyi bir duruma) sevketmek
38
Öbek Fiiller
throw (someone or something) into (something)
f.
(birini/bir şeyi bir duruma) getirmek
39
Öbek Fiiller
throw (someone or something) into (something)
f.
(kendini/birini/bir şeyi bir şeye) adamak
40
Öbek Fiiller
throw (someone or something) out of (something or some place)
f.
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) dışarı atmak
41
Öbek Fiiller
throw (someone or something) out of (something or some place)
f.
(birini/bir şeyi bir şeyden/bir yerden) dışarı fırlatmak
42
Öbek Fiiller
throw (someone or something) out of (something or some place)
f.
(birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) zorla atmak
43
Öbek Fiiller
throw (someone or something) out of (something or some place)
f.
(birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) zorla çıkarmak
44
Öbek Fiiller
throw (someone or something) out of (something or some place)
f.
(birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) defetmek
45
Öbek Fiiller
throw (someone or something) out of (something or some place)
f.
(birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) çıkarmak
46
Öbek Fiiller
throw (someone or something) out of (something or some place)
f.
(birini/bir grubu bir şeyden/bir yerden) atmak
47
Öbek Fiiller
throw away on (someone or something)
f.
boşa harcamak
48
Öbek Fiiller
throw away on (someone or something)
f.
israf etmek
49
Öbek Fiiller
throw to (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) atmak
50
Öbek Fiiller
throw to (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) fırlatmak
51
Öbek Fiiller
throw to (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) doğru savurmak
52
Öbek Fiiller
throw up to (someone or something)
f.
yukarıdaki (birine/bir şeye) doğru atmak/fırlatmak
Colloquial
53
Konuşma Dili
throw the book of rules at someone
f.
azarlamak
54
Konuşma Dili
throw up on someone
f.
birisinin üzerine kusmak
55
Konuşma Dili
throw the book of rules at someone
f.
birini suçlamak
56
Konuşma Dili
throw the book of rules at someone
f.
cezalandırmak
57
Konuşma Dili
throw the book of rules at someone
f.
paylamak
58
Konuşma Dili
throw the book of rules at someone
f.
suç yüklemek
59
Konuşma Dili
throw the book of rules at someone
f.
sorumluluk yüklemek
Idioms
60
Deyim
throw someone off stride [usa]
f.
(birinin) yürümeye veya koşmaya devam etmesine engel olmak
61
Deyim
throw someone off stride [usa]
f.
şaşkına döndürmek
62
Deyim
throw someone off his/her stride [usa]
f.
(birinin) yürümeye veya koşmaya devam etmesine engel olmak
63
Deyim
throw someone off his/her stride [usa]
f.
şaşkına döndürmek
64
Deyim
throw oneself on the mercy of someone
f.
merhamet için yalvarmak
65
Deyim
throw someone a kiss
f.
öpücük atmak
66
Deyim
throw someone to the wolves
f.
aç kurtların önüne atmak
67
Deyim
throw someone a bone
f.
ağzına bal çalmak
68
Deyim
throw someone a bone
f.
ağzına bir parmak bal çalmak
69
Deyim
throw someone for a loop
f.
aklını başından almak
70
Deyim
throw someone to the wolves
f.
aslanın ağzına atmak
71
Deyim
throw someone to the lions
f.
aslanın ağzına atmak
72
Deyim
throw someone a curve (us)
f.
birine beklemediği bir soru sormak
73
Deyim
throw the book at someone
f.
birini en ağır cezaya çarptırmak
74
Deyim
throw someone for a loop
f.
birini şok etmek
75
Deyim
throw someone to the dogs
f.
birini kurtlar sofrasına atmak
76
Deyim
throw someone a bone
f.
birini önüne kemik atmak
77
Deyim
throw someone in the drink
f.
birisini denize/okyanusa atmak
78
Deyim
throw someone for a loop
f.
birini eşekten düşmüş karpuza döndürmek
79
Deyim
throw a party for someone
f.
birisi için bir parti vermek/düzenlemek
80
Deyim
throw someone for a loop
f.
birini çok şaşırtmak
81
Deyim
throw someone to the dogs
f.
birini yüzüstü bırakmak
82
Deyim
throw insults at someone
f.
birine hakaretler yağdırmak
83
Deyim
throw someone to the wolves
f.
birini kurban etmek
84
Deyim
throw someone for a loss
f.
dili tutulmak
85
Deyim
throw someone a curve/curveball
f.
falsolu vurmak
86
Deyim
throw someone a curve/curveball
f.
falsolu atmak
87
Deyim
throw someone off the trail
f.
izini kaybettirmek
88
Deyim
throw someone off the track
f.
izini kaybettirmek
89
Deyim
throw oneself at someone
f.
kendini birinin kollarına atmak
90
Deyim
throw someone a curve/curveball
f.
kandırmak
91
Deyim
throw someone for a loss
f.
kafasını karıştırmak
92
Deyim
throw someone for a loop
f.
köşeye sıkıştırmak
93
Deyim
throw someone to the wolves
f.
kurtlara atmak
94
Deyim
throw someone into confusion
f.
kafasını karıştırmak
95
Deyim
throw someone out on one's ear
f.
kulağından çekip dışarı atmak
96
Deyim
throw someone a bone
f.
ödül/mükafat vermek veya şevklendirmek
97
Deyim
throw someone to the wolves
f.
kurban etmek
98
Deyim
throw someone into confusion
f.
şaşkınlığa düşürmek
99
Deyim
throw someone a curve/curveball
f.
şaşırtmak
100
Deyim
throw someone for a loss
f.
şaşırtmak
101
Deyim
throw someone a curve/curveball
f.
ters köşeye yatırmak
102
Deyim
throw someone a curve
f.
ters köşe yapmak
103
Deyim
throw someone a curve (us)
f.
tersköşe yapmak
104
Deyim
throw someone to the wolves
f.
yüz üstü bırakmak
105
Deyim
throw someone to the wolves
f.
(birini) ateşe atmak
106
Deyim
throw someone to the lions
f.
(birini) ateşe atmak
107
Deyim
throw someone off the track
f.
yolundan saptırmak
108
Deyim
throw someone a curve (us)
f.
yanıltmak
109
Deyim
throw someone a curve/curveball
f.
yanıltmak
110
Deyim
throw someone a bone
f.
(mecazi) birini görmek
111
Deyim
throw someone a bone
f.
uzun bir bekleyişten sonra biriyle ilgilenmek
112
Deyim
throw oneself at someone
f.
birinin ilgisini çekmeye çalışmak
113
Deyim
throw oneself at someone
f.
birinin dikkatini çekmek için yarışmak
114
Deyim
throw oneself at someone
f.
birinin sevgisini kazanmaya çalışmak
115
Deyim
throw oneself at someone
f.
birinin sevgisini kazanmak için debelenmek
116
Deyim
throw oneself at someone
f.
ayaklarına kapanmak
117
Deyim
throw (someone) a googly [uk]
f.
(birine) şaşırtıcı bir soru sormak, bilgi vermek
118
Deyim
throw (someone) a googly [uk]
f.
(birine) ummadığı bir soru sormak, bilgi vermek
119
Deyim
throw (someone) a googly [uk]
f.
(birinin) kucağına bombayı bırakmak
120
Deyim
throw (someone) a googly [uk]
f.
(birini) şaşkına çevirmek
121
Deyim
throw a scare into (someone)
f.
(birinin) içine korku salmak
122
Deyim
throw a scare into (someone)
f.
(birinin) içine korku düşürmek
123
Deyim
throw a scare into (someone)
f.
(birinin) içine endişe/kaygı salmak
124
Deyim
throw a scare into (someone)
f.
(birinin) içine huzursuzluk düşürmek
125
Deyim
throw a scare into (someone)
f.
(birinin) huzurunu kaçırmak
126
Deyim
throw a scare into (someone)
f.
(birini) tedirgin etmek
127
Deyim
throw a scare into (someone)
f.
(birini) korkutmak
128
Deyim
throw a scare into (someone)
f.
(birini) sarsmak
129
Deyim
throw a scare into (someone)
f.
(birinde) bir sarsıntı yaratmak
130
Deyim
lock (someone) up and throw away the key
f.
(birini) ömür boyu hapis cezasına çarptırmak
131
Deyim
lock (someone) up and throw away the key
f.
(birini) ömür boyu içeri kapatmak
132
Deyim
lock (someone) up and throw away the key
f.
(birini) süresiz olarak hapse atmak/hapsetmek
133
Deyim
lock (someone) up and throw away the key
f.
(birini) ebediyen içeri kapatmak
134
Deyim
throw someone or something into confusion
f.
birinin/bir şeyin kafasını karıştırmak
135
Deyim
throw someone or something into confusion
f.
birini/bir şeyi şaşkınlığa düşürmek
136
Deyim
throw someone or something into confusion
f.
birini/bir şeyi sersem etmek
137
Deyim
throw someone or something into confusion
f.
birinde /bir şeyde kafa karışıklığı yaratmak
138
Deyim
not trust (someone) as far as (one) can throw (them)
f.
(birine) hayatta güvenmemek
139
Deyim
not trust (someone) as far as (one) can throw (them)
f.
(birine) asla güvenmemek
140
Deyim
not trust (someone) as far as (one) can throw (them)
f.
(birine) zerre kadar güvenmemek
141
Deyim
not trust (someone) farther than (one) can throw (them)
f.
(birine) hayatta güvenmemek
142
Deyim
not trust (someone) farther than (one) can throw (them)
f.
(birine) asla güvenmemek
143
Deyim
not trust (someone) farther than (one) can throw (them)
f.
(birine) zerre kadar güvenmemek
144
Deyim
not trust someone as far as one can throw him/her
f.
birine hayatta güvenmemek
145
Deyim
not trust someone as far as one can throw him/her
f.
birine asla güvenmemek
146
Deyim
not trust someone as far as one can throw him/her
f.
birine zerre kadar güvenmemek
147
Deyim
not trust someone as far as you can throw them
f.
birine hayatta güvenmemek
148
Deyim
not trust someone as far as you can throw them
f.
birine asla güvenmemek
149
Deyim
not trust someone as far as you can throw them
f.
birine zerre kadar güvenmemek
150
Deyim
not trust someone as far as you could throw them
f.
birine hayatta güvenmemek
151
Deyim
not trust someone as far as you could throw them
f.
birine asla güvenmemek
152
Deyim
not trust someone as far as you could throw them
f.
birine zerre kadar güvenmemek
153
Deyim
throw someone to the wolves
f.
günah keçisi ilan etmek
154
Deyim
throw (one's) weight behind (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) bütün varlığıyla desteklemek
155
Deyim
throw (one's) weight behind (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) olanca güçle destek vermek
156
Deyim
throw (one's) weight behind (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) var güçle/gücüyle arka çıkmak
157
Deyim
throw (one's) weight behind (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin)
158
Deyim
throw (oneself) on the mercy of (someone)
f.
(merhametine) sığınmak
159
Deyim
throw (oneself) on the mercy of (someone)
f.
(kendini birinin) merhametine bırakmak
160
Deyim
throw (oneself) on the mercy of (someone)
f.
merhamet için yalvarmak
161
Deyim
throw (oneself) at the mercy of (someone)
f.
(merhametine) sığınmak
162
Deyim
throw (oneself) at the mercy of (someone)
f.
(kendini birinin) merhametine bırakmak
163
Deyim
throw (oneself) at the mercy of (someone)
f.
merhamet için yalvarmak
164
Deyim
throw (oneself) upon the mercy of (someone)
f.
(yargının merhametine) sığınmak
165
Deyim
throw (oneself) upon the mercy of (someone)
f.
(kendini birinin) merhametine bırakmak
166
Deyim
throw (oneself) upon the mercy of (someone)
f.
merhamet için yalvarmak
167
Deyim
throw (someone or something) in the drink
f.
(birini/bir şeyi) suya atmak
168
Deyim
throw (someone or something) into the drink
f.
(birini/bir şeyi) suya atmak
169
Deyim
throw (someone or something) on the scrap heap
f.
(birini/bir şeyi) çürüğe çıkarmak
170
Deyim
throw (someone or something) on the scrap heap
f.
(birini/bir şeyi) bir köşeye atmak
171
Deyim
throw a bone to (someone)
f.
(birinin) önüne kemik atmak
172
Deyim
throw a glance at (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) bakış atmak
173
Deyim
throw a glance at (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) şöyle bir bakmak
174
Deyim
throw a lifeline to (someone)
f.
(birine) yardım eli uzatmak
175
Deyim
throw a lifeline to (someone)
f.
(birine) bir çare sunmak
176
Deyim
throw a lifeline to (someone)
f.
(birine) tutunacak dal olmak
177
Deyim
throw an amount of light on someone or something
f.
belli bir açıklık kazandırmak
178
Deyim
throw an amount of light on someone or something
f.
belli bir miktarda ışık tutmak
179
Deyim
throw an amount of light on someone or something
f.
aydınlığa kavuşturmak
180
Deyim
throw an amount of light on someone or something
f.
belli bir miktar açıklık getirmek
181
Deyim
throw an amount of light on someone or something
f.
belli bir miktar aydınlatmak
182
Deyim
throw (in) (one's) lot with (someone or something)
f.
(birine/bir gruba) katılmak
183
Deyim
throw (in) (one's) lot with (someone or something)
f.
(birinin/bir grubun) iyi ve kötü günlerini paylaşmak
184
Deyim
throw (in) (one's) lot with (someone or something)
f.
(birinden/bir gruptan) desteğini çekmemek/esirgememek
185
Deyim
throw insults (at someone)
f.
(birine) hakaretler yağdırmak
186
Deyim
throw money at (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) para akıtmak
187
Deyim
throw your weight behind someone
f.
birini bütün varlığıyla desteklemek
188
Deyim
throw your weight behind someone
f.
birine olanca güçle destek vermek
189
Deyim
throw your weight behind someone
f.
birine var güçle/gücüyle arka çıkmak
190
Deyim
throw your weight behind someone
f.
birinin varıyla yoğuyla arkasında durmak
191
Deyim
I wouldn't throw (someone) out of bed
expr.
(biri bence) fena değil
192
Deyim
I wouldn't throw (someone) out of bed
expr.
(biri benim gözümde) fena sayılmaz
193
Deyim
I wouldn't throw (someone) out of bed
expr.
(birinin benim gözümde) gideri var
194
Deyim
I wouldn't trust (someone) as far as I could throw (them)
expr.
(birine) asla güvenmem/güvenmezdim
195
Deyim
I wouldn't trust (someone) as far as I could throw (them)
expr.
(birine) zerre kadar güvenmem/güvenmezdim
196
Deyim
I wouldn't trust (someone) farther than I could throw (them)
expr.
(birine) asla güvenmem/güvenmezdim
197
Deyim
I wouldn't trust (someone) farther than I could throw (them)
expr.
(birine) zerre kadar güvenmem/güvenmezdim
198
Deyim
within a stone's throw (of someone or something)
expr.
(birine/bir şeye) bir taş atımlık mesafede
199
Deyim
within a stone's throw (of someone or something)
expr.
(birinin/bir şeyin) çok yakınında
200
Deyim
within a stone's throw (of someone or something)
expr.
(birine/bir şeye) çok yakın
201
Deyim
within a stone's throw (of someone or something)
expr.
(birine/bir şeye) çok yakın bir mesafede
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of throw someone
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy