decide - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
decide karar vermek v.
  • They decided to go to the Maldives for their honeymoon.
  • Balayına Maldivler'e gitmeye karar verdiler.
  • I believe that a correction should in principle be made if the Committee on Constitutional Affairs so decides.
  • Anayasal İşler Komitesinin karar vermesi halinde prensip olarak bir düzeltme yapılması gerektiğine inanıyorum.
  • We decided to make the Charter of Fundamental Rights the Alpha and the Omega of our work.
  • Temel Haklar Şartını çalışmalarımızın Alfa ve Omega'sı yapmaya karar verdik.
Show More (1957)
decide kararlaştırmak v.
  • We saw no such support in the action programme decided for Albania.
  • Arnavutluk için kararlaştırılan eylem programında böyle bir destek görmedik.
  • Hold the Council to the right things that have been decided.
  • Konsey'i kararlaştırılan doğru şeylere bağlı tutun.
  • I shall start by saying that I agree with the sums decided on by the Committee on Budgets.
  • Bütçe Komisyonu tarafından kararlaştırılan meblağlara katıldığımı söyleyerek başlayacağım.
Show More (20)
decide belirlemek v.
  • Which timetable have you decided on for the voting on the proposals you have put forward?
  • Ortaya koyduğunuz tekliflerin oylanması için hangi takvimi belirlediniz?
  • We shall now vote to decide on the order of precedence.
  • Şimdi öncelik sırasını belirlemek üzere oylama yapacağız.
  • The European Union will decide its final position here at the European Council in Seville.
  • Avrupa Birliği nihai tutumunu Sevilla'daki Avrupa Konseyi'nde belirleyecek.
Show More (10)
decide sonucunu belirlemek v.
  • It was the swing voters that decided the election.
  • Seçimin sonucunu belirleyen kararsız seçmenler oldu.
Show More (-2)
decide karar vermesini sağlamak v.
  • The banning of his article decided him to protest the newspaper.
  • Makalesinin yasaklanması gazeteyi protesto etme kararı vermesini sağladı.
Show More (-2)
decide hüküm vermek v.
  • The jury decided in favour of the plaintiff.
  • Jüri davacı lehine hüküm vermiştir.
Show More (-2)
decide uzlaşmak v.
  • Now, in order to conclude this process, Parliament is due to decide on a motion for a resolution on 5 December.
  • Şimdi, bu sürecin sonuçlandırılması için Parlamento'nun 5 Aralık'ta bir karar önergesi üzerinde uzlaşması gerekiyor.
Show More (-2)