|
- It is evident that dangerous undertakings do not belong in housing estates.
- Tehlikeli girişimlerin konut sitelerine ait olmadığı açıktır.
- They observed that politics, training and education towards responsibility belong together.
- Siyaset, eğitim ve sorumluluğa yönelik eğitimin birbirine ait olduğunu gözlemlediler.
- That is where it really belongs.
- Bu gerçekten ait olduğu yerdir.
- Children want to belong 100%, the age aspect is no longer an issue.
- Çocuklar %100 ait olmak isterler, yaş faktörü artık bir sorun değildir.
- They observed that politics, training and education towards responsibility belong together.
- Siyaset, eğitim ve sorumluluk eğitiminin birbirine ait olduğunu gözlemlediler.
- Aceh never wanted to belong.
- Açe asla ait olmak istemedi.
- Those countries will first need to prove that they belong in the European Union.
- Bu ülkelerin öncelikle Avrupa Birliği'ne ait olduklarını kanıtlamaları gerekecektir.
- But there is no reason why these elements have to belong together.
- Ancak bu unsurların birbirine ait olması için hiçbir neden yoktur.
- But there is no reason why these elements have to belong together.
- Ancak bu unsurların birbirine ait olması için bir neden yok.
- Tom is back where he belongs.
- Tom ait olduğu yere geri döndü.
- Tom and Mary both know they don't belong here.
- Tom ve Mary buraya ait olmadıklarını biliyorlar.
- I wasn't sure where I belonged.
- Nereye ait olduğumdan emin değildim.
- You're here where you belong.
- Sen ait olduğun yerdesin.
- Tom is where he belongs.
- Tom ait olduğu yerde.
- Tom knows where he belongs.
- Tom nereye ait olduğunu biliyor.
- I'm going to put everything back where it belongs.
- Her şeyi ait olduğu yere geri koyacağım.
- I don't think I belong here.
- Buraya ait olduğumu sanmıyorum.
- Don't throw garbage where it does not belong.
- Çöpü ait olmadığı yere atma.
- Tom put the book back on the shelf where it belonged.
- Tom, kitabı rafta ait olduğu yere geri koydu.
- Tom is right where he belongs.
- Tom tam ait olduğu yerde.
- You should've stayed where you belonged.
- Ait olduğun yerde kalmalıydın.
- I put it back where it belonged.
- Onu ait olduğu yere geri koydum.
- I don't know where this belongs.
- Bunun nereye ait olduğunu bilmiyorum.
- Tom put everything back where it belonged.
- Tom her şeyi ait olduğu yere geri koydu.
- Everything is now back where it belongs.
- Artık her şey ait olduğu yere döndü.
- I'll put it back where it belongs.
- Onu ait olduğu yere geri koyacağım.
- I know where I belong.
- Nereye ait olduğumu biliyorum.
- Tom is back where he belongs.
- Tom ait olduğu yere döndü.
- Go back to where you belong.
- Ait olduğun yere geri dön.
- Tom is where he belongs.
- Tom, ait olduğu yerdedir.
- Both Tom and Mary know they don't belong here.
- Tom da Mary de buraya ait olmadıklarını biliyorlar.
- This is where you belong.
- Ait olduğun yer burası.
- Don't throw garbage where it does not belong.
- Çöpünüzü ait olmadığı yere koymayın.
- Both Tom and Mary know they don't belong here.
- Hem Tom hem de Mary buraya ait olmadıklarını biliyorlar.
- I believe that I belong here.
- Buraya ait olduğuma inanıyorum.
- Let's get back to Boston where we belong.
- Ait olduğumuz yere, Boston'a dönelim.
- You're here where you belong.
- Ait olduğun yer burası.
- We're not totally sure we belong.
- Ait olduğumuzdan tamamen emin değiliz.
- We're not totally sure we belong.
- Buraya ait olduğumuzdan tam olarak emin değiliz.
- He stuck his nose where it didn't belong.
- Burnunu ait olmadığı yerlere soktu.
- Tom stuck his nose where it didn't belong.
- Tom burnunu ait olmadığı bir yere soktu.
- This is where you belong.
- Bu ait olduğun yer.
- Tom never puts things back where they belong.
- Tom hiçbir şeyi ait olduğu yere koymaz.
- This is where I belong.
- Burası benim ait olduğum yer.
- Don't stick your hands where they don't belong!
- Ellerini ait olmadıkları yere sokma.
- I don't know where I belong.
- Nereye ait olduğumu bilmiyorum.
- That's where you belong.
- Ait olduğun yer orası.
- Let's put the blame where it belongs.
- Suçu ait olduğu yere koyalım.
- She stuck her nose where it didn't belong.
- Burnunu ait olmadığı yerlere soktu.
- Let's get back to Boston where we belong.
- Ait olduğumuz Boston'a geri dönelim.
- We both know you don't belong here.
- Buraya ait olmadığını ikimiz de biliyoruz.
- That's where you belong.
- Bu ait olduğun yer.
- Tom put the book back on the shelf where it belonged.
- Tom kitabı ait olduğu rafa geri koydu.
- This is where we both belong.
- İkimizin de ait olduğu yer burası.
- I always try to put things back where they belong.
- Her zaman eşyaları ait oldukları yere geri koymaya çalışırım.
- It's where I belong.
- Ait olduğum yer burası.
- I believe that I belong here.
- Ben buraya ait olduğuma inanıyorum.
- I feel that I don't really belong here.
- Gerçekten buraya ait olmadığımı hissediyorum.
- It's where I belong.
- Bu ait olduğum yer.
- You never put things back where they belong.
- Eşyaları asla ait oldukları yere koymuyorsun.
- Don't stick your hands where they don't belong!
- Ellerini ait olmadıkları yerlere sokma!
- We both know you don't belong here.
- İkimiz de buraya ait olmadığını biliyoruz.
- Don't stick your nose where it doesn't belong.
- Burnunu ait olmadığı yere sokma.
- Tom is right where he belongs.
- Tom ait olduğu yerde.
Show More (61)
|
