bullet - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
bullet kurşun n.
  • Now we have to start biting some bullets; we have to start focusing on the issues.
  • Şimdi bazı kurşunları ısırmaya başlamalıyız; sorunlara odaklanmaya başlamalıyız.
  • British Airways stayed in Northern Ireland and stood by its staff through bombs and bullets.
  • British Airways Kuzey İrlanda'da kaldı ve bombalar ve kurşunlar arasında personelinin yanında durdu.
  • Instead of bullets we should be using medicine.
  • Kurşun yerine ilaç kullanmalıyız.
Show More (68)
bullet mermi n.
  • There were three bullet holes on the sidewall of our garden.
  • Bahçemizin yan duvarında üç mermi deliği vardı.
  • It appears that bullets and sirens aren't all they have.
  • Görünüşe göre sahip oldukları tek şey mermiler ve sirenler değil.
  • This bullet isn't powerful enough to take down anything bigger than a squirrel.
  • Bu mermi bir sincaptan daha büyük bir şeyi alt edecek güçte değil.
Show More (42)