circle - Englisch Türkisch Sätze
The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.

Englisch Türkisch
circle daire n.
  • I am looking for the boy who drew circles on my car's front window.
  • Arabamın ön camına daireler çizen çocuğu arıyorum.
  • We must therefore see the Union as a ring of concentric circles which are interconnected.
  • Bu nedenle Birliği birbirine bağlı eşmerkezli dairelerden oluşan bir halka olarak görmeliyiz.
  • In actual fact, we have come full circle.
  • Aslında, tam bir daire çizmiş bulunuyoruz.
Show More (58)
circle çember n.
  • The players were standing in a circle and I was in the middle of them.
  • Oyuncular çember şeklinde duruyordu ve ben de onların ortasındaydım.
  • But the rapporteur has very successfully squared this very difficult circle.
  • Ancak raportör bu çok zor çemberi çok başarılı bir şekilde daraltmıştır.
  • I realise this is like squaring the circle, but I believe that this issue, too, can be resolved.
  • Bunun çemberi daraltmak gibi bir şey olduğunun farkındayım ancak bu meselenin de çözülebileceğine inanıyorum.
Show More (18)
circle çevre n.
  • He's an important man in the literary circles.
  • Edebiyat çevrelerinde önemli bir adamdır.
  • Acquire a more comprehensive circle of advisers.
  • Daha kapsamlı bir danışman çevresi edinin.
  • Our sanctions must affect President Mugabe and his circle, but not the people of Zimbabwe.
  • Yaptırımlarımız Başkan Mugabe ve çevresini etkilemeli, Zimbabve halkını değil.
Show More (7)
circle halka n.
  • You've got dark circles under your eyes.
  • Senin gözlerinin altında mor halkalar var.
  • Tom wasn't wearing a wedding ring, but Mary noticed a white circle on his ring finger.
  • Tom bir alyans takmıyordu ama Mary onun yüzük parmağında beyaz bir halka fark etti.
  • Mary had dark circles under her eyes.
  • Mary'nin gözlerinin altında mor halkalar vardı.
Show More (2)
circle döngü n.
  • We need to create a virtuous circle where the concessions made by the various parties ultimately benefit everyone.
  • Çeşitli taraflarca verilen tavizlerin nihayetinde herkesin yararına olduğu bir erdemli döngü yaratmamız gerekiyor.
  • As a result of that we will be creating a virtuous circle of investment.
  • Bunun sonucunda verimli bir yatırım döngüsü yaratmış olacağız.
  • Literacy breaks the vicious poverty circle in which many families have been imprisoned for generations.
  • Okuryazarlık, pek çok ailenin nesiller boyu içine hapsolduğu kısır yoksulluk döngüsünü kırmaktadır.
Show More (0)
circle daire içine almak v.
  • Circle the correct form of the verb.
  • Fiilin doğru formunu daire içine alın.
  • Please circle the right answer.
  • Lütfen doğru cevabı daire içine alın.
Show More (-1)
circle dönmek (bir yerin üstünde daireler çizerek) v.
  • The bees are circling around an apple.
  • Arılar bir elmanın etrafında dönüyorlar.
  • A vulture is circling above the desert.
  • Bir akbaba çölün üstünde dönüyor.
Show More (-1)
circle balkon (tiyatro) n.
  • I've got two tickets for Hamlet, although our seats are located in the circle, we'll have a pretty good experience!
  • Hamlet için iki biletim var, koltuklarımız balkon kısmında olmasına rağmen oldukça iyi bir deneyim yaşayacağız!
Show More (-2)
circle etrafına daire çizmek v.
  • After taking off, the plane circled the airport twice.
  • Kalktıktan sonra, uçak iki kez havaalanının etrafında daire çizdi.
Show More (-2)
circle etrafını dönmek v.
  • The moon circles the earth.
  • Ay dünyanın etrafında dönüyor.
Show More (-2)