1 |
circle |
daire |
n. |
|
- In actual fact, we have come full circle.
- Aslında, tam bir daire çizmiş bulunuyoruz.
- We must therefore see the Union as a ring of concentric circles which are interconnected.
- Bu nedenle Birliği birbirine bağlı eşmerkezli dairelerden oluşan bir halka olarak görmeliyiz.
- Imagine the spheres of the universe as a series of concentric circles moving within one another.
- Evrenin kürelerini birbiri içinde hareket eden bir dizi eşmerkezli daire olarak hayal edin.
- Draw a small circle.
- Küçük bir daire çiz.
- Some important geometric shapes are the triangle, the square, the rectangle, the circle, the parallelogram and the trapezium.
- Bazı önemli geometrik şekiller üçgen, kare, dikdörtgen, daire, paralelkenar ve yamuktur.
- Friends, let's make a circle.
- Arkadaşlar, bir daire yapalım.
- They sat in a circle.
- Daire şeklinde oturdular.
- A helicopter circled over us.
- Bir helikopter üzerimizde daireler çizdi.
- Let's make a big circle.
- Büyük bir daire yapalım.
- The students sat in a circle.
- Öğrenciler daire şeklinde oturdular.
- A seagull circled above the beach.
- Bir martı kumsalın üzerinde daireler çiziyor.
- The base of a cone is a circle.
- Koninin tabanı bir dairedir.
- It no longer seems to be a perfect circle.
- O, artık mükemmel bir daire gibi görünmüyor.
- Tom can draw a perfect circle.
- Tom mükemmel bir daire çizebilir.
- The students are sitting in a circle.
- Öğrenciler daire şeklinde oturuyorlar.
- This circle was drawn by a compass.
- Bu daire bir pusula tarafından çizildi.
- We sat around the fire in a circle.
- Daire şeklinde ateşin etrafına oturduk.
- All the children were sitting in a circle.
- Bütün çocuklar daire şeklinde oturuyordu.
- They formed themselves into a circle.
- Kendilerini bir daire halinde biçimlendirdiler.
- The Japanese flag is a white rectangle with a red circle in the centre representing the sun.
- Japon bayrağı, ortasında güneşi temsil eden kırmızı bir daire olan beyaz bir dikdörtgendir.
- The three hyenas sat in a circle, reasoning with one another.
- Üç sırtlan birbirlerini ikna etmeye çalışarak bir daire içinde oturdu.
- Find the radius of the circumscribed circle of the triangle.
- Üçgenin çevrelediği dairenin yarıçapını bulun.
- Some important geometric shapes are the triangle, the square, the rectangle, the circle, the parallelogram and the trapezium.
- Bazı önemli geometrik şekiller üçgen, kare, dikdörtgen, daire, paralelkenar ve ikizkenar yamuktur.
- Make a circle on the floor.
- Yere bir daire yap.
- Friends, let's make a circle.
- Arkadaşlar, bir daire oluşturalım.
- Red circles on the map mark schools.
- Haritadaki kırmızı daireler okulları gösteriyor.
- Red circles on the map mark schools.
- Harita üzerindeki kırmızı daireler okulları gösterir.
- Vultures circled over the dead bodies.
- Akbabalar cesetlerin üzerinde daireler çiziyordu.
- Are we going in circles?
- Daireler mi çiziyoruz?
- The students are sitting in a circle.
- Öğrenciler daire şeklinde oturuyor.
- Vultures circled above the dead body.
- Akbabalar cesedin üzerinde daireler çiziyordu.
- Make a circle on the floor.
- Yerde bir daire yapın.
- Make a circle on the floor.
- Yere bir daire çizin.
- The three hyenas sat in a circle, reasoning with one another.
- Üç sırtlan daire şeklinde oturmuş, birbirleriyle tartışıyorlardı.
- We sat around the fire in a circle.
- Ateşin etrafında daire şeklinde oturduk.
- All the children were sitting in a circle on the floor.
- Tüm çocuklar yerde bir daire içinde oturuyorlardı.
- Draw a small circle.
- Küçük bir daire çizin.
- The Japanese flag is a white rectangle with a red circle in the centre representing the sun.
- Japon bayrağı merkezde güneşi temsil eden kırmızı bir daire bulunan beyaz bir dikdörtgendir.
- Make a circle and hold hands.
- Bir daire yapın ve el ele tutuşun.
- It no longer seems to be a perfect circle.
- Artık mükemmel bir daire gibi görünmüyor.
Show More (37)
|
2 |
circle |
çember |
n. |
|
- I realise this is like squaring the circle, but I believe that this issue, too, can be resolved.
- Bunun çemberi daraltmak gibi bir şey olduğunun farkındayım ancak bu meselenin de çözülebileceğine inanıyorum.
- Let the defenders of capitalist Europe shift for themselves in seeking to square the circle.
- Bırakalım da kapitalist Avrupa'nın savunucuları çemberi daraltmak için kendi başlarının çaresine baksınlar.
- Trying to reconcile trade secrets with combating corruption is like trying to square the circle.
- Ticari sırlar ile yolsuzlukla mücadeleyi bağdaştırmaya çalışmak çemberi daraltmaya çalışmak gibidir.
- I realise this is like squaring the circle, but I believe that this issue, too, can be resolved.
- Bunun çemberi daraltmak gibi bir şey olduğunun farkındayım, ancak bu meselenin de çözülebileceğine inanıyorum.
- The circle from Copenhagen to Copenhagen is about to be closed.
- Kopenhag'dan Kopenhag'a uzanan çember kapanmak üzere.
- Turning to Bosnia and Herzegovina, it has to be said that this country is struggling to square the circle.
- Bosna Hersek'e dönecek olursak, bu ülkenin çemberi daraltmak için mücadele ettiğini söylemek gerekir.
- With goodwill and imagination this circle can be squared.
- İyi niyet ve hayal gücü ile bu çemberin karesi alınabilir.
- That particular circle cannot be squared, and unfortunately this is the situation we are in regarding this project.
- Bu çemberin karesi alınamıyor ve ne yazık ki bu projeyle ilgili olarak içinde bulunduğumuz durum da bu.
- But the rapporteur has very successfully squared this very difficult circle.
- Ancak raportör bu çok zor çemberi çok başarılı bir şekilde daraltmıştır.
- Vultures circled above the dead body.
- Akbabalar ölü beden üzerinde çember şeklinde hareket ettiler.
- Tom wasn't wearing a wedding ring, but Mary noticed a white circle on his ring finger.
- Tom alyans takmıyordu ama Mary onun yüzük parmağında beyaz bir çember olduğunu fark etti.
- They formed a circle.
- Bir çember oluşturdular.
- All the children were sitting in a circle on the floor.
- Bütün çocuklar yerde çember şeklinde oturuyordu.
- It's not a pyramid scheme, it's a gifting circle!
- Bu bir piramit düzeni değil, bu bir hediye çemberi!
- This circle was drawn by a compass.
- Bu çember bir pusulayla çizilmiş.
- We formed a circle around the teacher.
- Öğretmenin etrafında bir çember oluşturduk.
- Make a circle and hold hands.
- Bir çember oluşturun ve el ele tutuşun.
- Why is my name circled?
- Adım neden çembere alınmış?
- They formed themselves into a circle.
- Bir çember oluşturdular.
Show More (16)
|
3 |
circle |
halka |
n. |
|
- You've got circles under your eyes.
- Gözlerinizin altında halkalar var.
- Mary had dark circles under her eyes.
- Mary'nin gözlerinin altında mor halkalar vardı.
- Tom has dark circles under his eyes.
- Tom'un gözlerinin altında koyu renkli halkalar vardır.
- Tom wasn't wearing a wedding ring, but Mary noticed a white circle on his ring finger.
- Tom bir alyans takmıyordu ama Mary onun yüzük parmağında beyaz bir halka fark etti.
- You've got dark circles under your eyes.
- Senin gözlerinin altında mor halkalar var.
Show More (2)
|
4 |
circle |
çevre |
n. |
|
- Acquire a more comprehensive circle of advisers.
- Daha kapsamlı bir danışman çevresi edinin.
- There should be a few absolutely vital and sensitive documents which are made available to this smaller circle.
- Bu küçük çevreye sunulan kesinlikle hayati ve hassas birkaç belge olmalıdır.
- Our sanctions must affect President Mugabe and his circle, but not the people of Zimbabwe.
- Yaptırımlarımız Başkan Mugabe ve çevresini etkilemeli, Zimbabve halkını değil.
Show More (0)
|
5 |
circle |
döngü |
n. |
|
- We need to create a virtuous circle where the concessions made by the various parties ultimately benefit everyone.
- Çeşitli taraflarca verilen tavizlerin nihayetinde herkesin yararına olduğu bir erdemli döngü yaratmamız gerekiyor.
- Literacy breaks the vicious poverty circle in which many families have been imprisoned for generations.
- Okuryazarlık, pek çok ailenin nesiller boyu içine hapsolduğu kısır yoksulluk döngüsünü kırmaktadır.
- As a result of that we will be creating a virtuous circle of investment.
- Bunun sonucunda verimli bir yatırım döngüsü yaratmış olacağız.
Show More (0)
|
6 |
circle |
dönmek (bir yerin üstünde daireler çizerek) |
v. |
|
- A seagull circled above the beach.
- Bir martı plajın üstünde dönüyordu.
- The helicopter is circling above.
- Helikopter yukarıda dönüyor.
- A vulture is circling above the desert.
- Bir akbaba çölün üstünde dönüyor.
Show More (0)
|
7 |
circle |
dönüp durmak (bir yerin üstünde daireler çizerek) |
v. |
|
- Are we going in circles?
- Dönüp duruyor muyuz?
Show More (-2)
|
8 |
circle |
etrafını dönmek |
v. |
|
- The moon circles the earth.
- Ay dünyanın etrafında dönüyor.
Show More (-2)
|
9 |
circle |
daire içine almak |
v. |
|
- Please circle the right answer.
- Lütfen doğru cevabı daire içine alın.
Show More (-2)
|
10 |
circle |
etrafını dolaşmak |
v. |
|
- Tom circled the block looking for a place to park.
- Tom park edecek bir yer bulmak için sokağın etrafını dolaştı.
Show More (-2)
|
11 |
circle |
etrafına daire çizmek |
v. |
|
- After taking off, the plane circled the airport twice.
- Kalktıktan sonra, uçak iki kez havaalanının etrafında daire çizdi.
Show More (-2)
|