|
Kategorie |
Englisch |
Türkisch |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
drug n.
|
ilaç |
|
This must, in my view, be accompanied by a reduction in the length of drug patents in poor countries.
Benim görüşüme göre buna, yoksul ülkelerdeki ilaç patentlerinin süresinin kısaltılması eşlik etmelidir.
More Sentences
|
General |
|
2 |
General |
drug addiction n.
|
madde bağımlılığı |
|
Drug addiction can destroy people's lives.
Madde bağımlılığı insanın hayatını mahvedebilir.
More Sentences
|
3 |
General |
drug possession n.
|
uyuşturucu bulundurma |
|
Adam spent 3 years in jail for drug possession.
Adam uyuşturucu bulundurmaktan 3 yıl hapis yattı.
More Sentences
|
4 |
General |
drug n.
|
ilaç |
|
In Brazil, Thailand and India their laws allow them to ignore drug patents.
Brezilya, Tayland ve Hindistan'da yasalar ilaç patentlerini görmezden gelmelerine izin vermektedir.
More Sentences
|
5 |
General |
drug n.
|
uyuşturucu madde |
|
Winners don't use drugs.
Kazananlar uyuşturucu madde kullanmaz.
More Sentences
|
6 |
General |
drug n.
|
uyuşturucu |
|
The links between starting young and heavy alcohol consumption, drug abuse and crime are an established fact.
Genç yaşta başlama ile yoğun alkol tüketimi, uyuşturucu kullanımı ve suç arasındaki bağlantılar bilinen bir gerçektir.
More Sentences
|
7 |
General |
drug addict n.
|
uyuşturucu bağımlısı |
|
Does the Netherlands, thanks to our policy, now have fewer drug addicts than other countries?
Politikamız sayesinde Hollanda'da diğer ülkelere kıyasla daha mı az uyuşturucu bağımlısı var?
More Sentences
|
8 |
General |
drug company n.
|
ilaç şirketi |
|
The drug companies are our partners.
İlaç şirketleri bizim ortağımızdır.
More Sentences
|
9 |
General |
drug use n.
|
uyuşturucu kullanımı |
|
Drug use is increasing along with the other problems facing modern society.
Modern toplumun karşı karşıya olduğu diğer sorunlarla birlikte uyuşturucu kullanımı da artmaktadır.
More Sentences
|
10 |
General |
drug trafficker n.
|
uyuşturucu kaçakçısı |
|
She laundered money for some drug traffickers.
Uyuşturucu kaçakçıları için para aklıyordu.
More Sentences
|
11 |
General |
drug dealer n.
|
uyuşturucu satıcısı |
|
Furthermore you said that if you voted in favour of this report you would be helping drug dealers.
Ayrıca, bu rapor lehinde oy kullanmanız halinde uyuşturucu satıcılarına yardım etmiş olacağınızı söylediniz.
More Sentences
|
12 |
General |
drug baron n.
|
uyuşturucu baronu |
|
It is a prohibition which creates profits for the drug barons.
Bu, uyuşturucu baronlarına kâr sağlayan bir yasaklamadır.
More Sentences
|
13 |
General |
soft drug n.
|
hafif uyuşturucu |
|
To embrace a permissive attitude towards so-called soft drugs would be devastating.
Sözde hafif uyuşturuculara karşı müsamahakâr bir tutum benimsemek felaket olur.
More Sentences
|
14 |
General |
hard drug n.
|
ağır uyuşturucu |
|
These are the gateway to hard drugs, which lead to abuse and social destitution.
Bunlar, kötüye kullanım ve sosyal yoksunluğa yol açan ağır uyuşturuculara açılan kapıdır.
More Sentences
|
15 |
General |
drug trafficking n.
|
uyuşturucu kaçakçılığı |
|
We have, therefore, simply attempted to produce a synthesis of definitions of drug trafficking.
Bu nedenle biz sadece uyuşturucu kaçakçılığına ilişkin tanımların bir sentezini oluşturmaya çalıştık.
More Sentences
|
16 |
General |
drug smuggling n.
|
uyuşturucu kaçakçılığı |
|
It is linked to drug smuggling, terrorism and forgery of bank notes.
Uyuşturucu kaçakçılığı, terörizm ve banknot sahteciliği ile bağlantılıdır.
More Sentences
|
17 |
General |
drug v.
|
içkisine ilaç katmak |
|
Tom drugged Mary's drink.
Tom, Mary'nin içkisine ilaç kattı.
More Sentences
|
18 |
General |
drug v.
|
ilaçla uyuşturmak |
|
Layla drugged Sami.
Layla Sami'yi ilaçla uyuşturdu.
More Sentences
|
19 |
General |
drug v.
|
uyuşturmak |
|
They kidnapped me, drugged me, and then brainwashed me.
Beni kaçırdılar, uyuşturdular ve sonra beynimi yıkadılar.
More Sentences
|
20 |
General |
drug-related adj.
|
uyuşturucuya bağlı |
|
Opiates, such as heroin, are the root cause of most drug-related deaths.
Eroin gibi opiyatlar, uyuşturucuya bağlı ölümlerin çoğunun temel nedenidir.
More Sentences
|
|
Colloquial |
|
21 |
Colloquial |
a drug addict n.
|
uyuşturucu bağımlısı |
|
The letter reminded me of a drug addict in denial, addicted to subsidies.
Mektup bana inkâr eden, sübvansiyonlara bağımlı bir uyuşturucu bağımlısını hatırlattı.
More Sentences
|
Law |
|
22 |
Law |
synthetic drug n.
|
sentetik uyuşturucu |
|
The European Union now has the distinction of being the main user of synthetic drugs such as ecstasy and amphetamines.
Avrupa Birliği şu anda ecstasy ve amfetamin gibi sentetik uyuşturucuların ana kullanıcısı olma özelliğine sahiptir.
More Sentences
|
23 |
Law |
drug dealer n.
|
uyuşturucu satıcısı |
|
These men are drug dealers, gang members, or are somehow involved in the black market economy.
Bu adamlar uyuşturucu satıcısı, çete üyesi ya da bir şekilde karaborsa ekonomisine dahil olmuş kişiler.
More Sentences
|
24 |
Law |
illegal drug trafficking n.
|
yasadışı uyuşturucu ticareti |
|
To me, illegal drug trafficking is simply too broad a term.
Bana göre, yasadışı uyuşturucu ticareti çok geniş bir terimdir.
More Sentences
|
Politics |
|
25 |
Politics |
drug trafficking n.
|
uyuşturucu kaçakçılığı |
|
To me, illegal drug trafficking is simply too broad a term.
Bana göre yasadışı uyuşturucu kaçakçılığı çok geniş bir terim.
More Sentences
|
Technical |
|
26 |
Technical |
drug trafficking n.
|
uyuşturucu kaçakçılığı |
|
An agreement on cooperation in combating drug trafficking was signed with India in 1998.
Hindistan ile 1998 yılında uyuşturucu kaçakçılığı ile mücadelede işbirliği anlaşması imzalanmıştır.
More Sentences
|
Construction |
|
27 |
Construction |
drug bust n.
|
uyuşturucu baskını |
|
The police have made hundreds of drug busts across the country.
Polis ülke çapında yüzlerce uyuşturucu baskını yaptı.
More Sentences
|
Medical |
|
28 |
Medical |
antiviral drug n.
|
antiviral ilaç |
|
Antibiotics do not work and there are, as yet, no antiviral drugs, so we must be extremely cautious.
Antibiyotikler işe yaramıyor ve henüz antiviral ilaçlar yok, bu nedenle son derece temkinli olmalıyız.
More Sentences
|
29 |
Medical |
experimental drug n.
|
deneysel ilaç |
|
The experimental drug proved effective against the virus.
Deneysel ilacın virüse karşı etkili olduğu kanıtlandı.
More Sentences
|
30 |
Medical |
generic drug n.
|
eşdeğer ilaç |
|
Another solution would be for these countries to have licences that authorise them to produce generic drugs.
Bir başka çözüm de bu ülkelerin eşdeğer ilaç üretmelerine izin veren ruhsatlara sahip olmalarıdır.
More Sentences
|
31 |
Medical |
generic drug n.
|
jenerik ilaç |
|
Of course, the usefulness of generic drugs has already been demonstrated.
Elbette, jenerik ilaçların faydası zaten kanıtlanmıştır.
More Sentences
|
32 |
Medical |
generic drug n.
|
muadil ilaç |
|
Of course, the usefulness of generic drugs has already been demonstrated.
Tabii ki, muadil ilaçların faydası zaten kanıtlanmıştır.
More Sentences
|
33 |
Medical |
prescription drug n.
|
reçeteli ilaç |
|
Have you been taking my prescription drugs?
Reçeteli ilaçlarımı mı alıyordun?
More Sentences
|
General |
|
34 |
General |
drug n.
|
ecza |
|
35 |
General |
drug dealer n.
|
zehir taciri |
|
36 |
General |
drug abuse n.
|
ilacın kötüye kullanımı |
|
37 |
General |
drug addict n.
|
uyuşturucu maddelere düşkün |
|
38 |
General |
drug on the market n.
|
satılmayan mal |
|
39 |
General |
drug addict n.
|
hapçı |
|
40 |
General |
drug use n.
|
ilaç kullanımı |
|
|
41 |
General |
drug treatment n.
|
ilaçla tedavi |
|
42 |
General |
over the counter drug n.
|
reçetesiz ilaç |
|
43 |
General |
drug treatment n.
|
uyuşturucu bağımlılığı tedavisi |
|
44 |
General |
drug smuggler n.
|
zehir taciri |
|
45 |
General |
wonder drug n.
|
mucize ilaç |
|
46 |
General |
drug dealing n.
|
zehir tacirliği |
|
47 |
General |
drug allergy n.
|
ilaç allerjisi |
|
48 |
General |
drug management n.
|
ilaç yönetimi |
|
49 |
General |
narcotic drug n.
|
uyuşturucu ilaç |
|
50 |
General |
drug catalogs n.
|
ilaç katalogları |
|
51 |
General |
drug addiction n.
|
ilaç alışkanlığı |
|
52 |
General |
drug smuggler n.
|
uyuşturucu kaçakçısı |
|
53 |
General |
drug n.
|
yiyecek |
|
54 |
General |
drug habit n.
|
uyuşturucu bağımlılığı |
|
55 |
General |
drug n.
|
hap |
|
56 |
General |
drug in the market n.
|
satılmayan mal |
|
57 |
General |
drug n.
|
esrar |
|
58 |
General |
drug company n.
|
ilaç firması |
|
59 |
General |
opiate drug n.
|
uyuşturucu hap |
|
60 |
General |
drug treatment n.
|
uyuşturucu tedavisi |
|
61 |
General |
chemical drug n.
|
kimyasal ilaç |
|
62 |
General |
drug addict n.
|
uyuşturucu düşkünü |
|
63 |
General |
drug-related violence n.
|
uyuşturucuyla bağlantılı şiddet |
|
64 |
General |
drug-store n.
|
eczane |
|
65 |
General |
drug trafficker n.
|
uyuşturucu satıcısı |
|
66 |
General |
drug peddler n.
|
uyuşturucu satıcısı |
|
67 |
General |
drug lord n.
|
zehir taciri |
|
68 |
General |
drug cartel n.
|
uyuşturucu şebekesi |
|
69 |
General |
drug baron n.
|
zehir taciri |
|
70 |
General |
drug cartel n.
|
zehir taciri |
|
71 |
General |
drug cartel n.
|
uyuşturucu karteli |
|
72 |
General |
drug lord n.
|
uyuşturucu baronu |
|
73 |
General |
hard drug n.
|
sert uyuşturucu |
|
74 |
General |
drug dog n.
|
narkotik köpeği |
|
75 |
General |
drug user n.
|
uyuşturucu madde kullanıcısı |
|
76 |
General |
food and drug packaging n.
|
gıda ve ilaç paketleme/ambalajlama |
|
77 |
General |
food and drug control n.
|
gıda ve ilaç denetimi |
|
78 |
General |
food and drug control n.
|
gıda ve ilaç kontrolü |
|
79 |
General |
drug container n.
|
ilaç kutusu |
|
80 |
General |
drug store n.
|
eczane (abd) |
|
|
81 |
General |
a serious drug habit n.
|
ciddi bir uyuşturucu alışkanlığı |
|
82 |
General |
drug courier n.
|
uyuşturucu kuryesi |
|
83 |
General |
drug mule n.
|
uyuşturucu kuryesi |
|
84 |
General |
a rise in drug-related crime n.
|
uyuşturucu ile ilgili suçlarda artış |
|
85 |
General |
drug driving n.
|
uyuşturucu maddenin etkisinde araç kullanma |
|
86 |
General |
drug information association n.
|
ilaç bilgi derneği |
|
87 |
General |
a recreational drug user n.
|
eğlence amacıyla arada sırada uyuşturucu kullanan kimse |
|
88 |
General |
drug king n.
|
uyuşturucu kralı |
|
89 |
General |
narcotic drug n.
|
uyuşturucu madde |
|
90 |
General |
drug-free treatment n.
|
ilaçsız tedavi |
|
91 |
General |
addictive drug n.
|
bağımlılık yapan ilaç |
|
92 |
General |
drug pusher n.
|
uyuşturucu satıcısı |
|
93 |
General |
drug warehouse n.
|
ecza deposu |
|
94 |
General |
drug czar n.
|
uyuşturucu çarı |
|
95 |
General |
drug czar n.
|
uyuşturucu baronu |
|
96 |
General |
drug abuse n.
|
madde bağımlılığı |
|
97 |
General |
drug usage instructions n.
|
ilaç kullanım talimatları |
|
98 |
General |
mexican drug cartel n.
|
meksikalı uyuşturucu karteli |
|
99 |
General |
drug warehouse n.
|
ilaç deposu |
|
100 |
General |
drug paraphernalia n.
|
narkotik madde kullanım amaçlı araç gereçler |
|
101 |
General |
recreational drug n.
|
keyif için alınan, bağımlılık yapmayan uyuşturucu |
|
102 |
General |
drug smuggler n.
|
uyuşturucu taciri |
|
103 |
General |
club drug n.
|
genellikle gençlerin gece kulüplerinde kontrollü olarak aldıkları uyuşturucu |
|
104 |
General |
drug n.
|
satılmayıp elde kalan ticari mal |
|
105 |
General |
drug n.
|
satışa elverişli olmayan ticari mal |
|
106 |
General |
drug n.
|
elde kalan mal |
|
107 |
General |
drug n.
|
talep görmeyen ürün |
|
108 |
General |
drug n.
|
piyasası olmayan ürün |
|
109 |
General |
drug abuser n.
|
madde bağımlılığı olan kimse |
|
110 |
General |
drug abuser n.
|
uyuşturucu bağımlısı |
|
111 |
General |
drug abuser n.
|
ilaçları kötüye kullanan kimse |
|
112 |
General |
drug bust n.
|
polisin yasadışı uyuşturucu maddeleri ele geçirmesi |
|
113 |
General |
drug interdiction n.
|
hava, deniz veya kara yoluyla yapılan yasadışı uyuşturucu ticaretinin önlenmesi |
|
114 |
General |
drug of abuse n.
|
keyif verici etkileri için alınan ilaç |
|
115 |
General |
street drug n.
|
keyif verici etkileri için alınan ilaç |
|
116 |
General |
drug war n.
|
narkotik ile uyuşturucu satıcıları arasındaki çatışma |
|
117 |
General |
drug withdrawal n.
|
keyif verici madde alımını durdurma |
|
118 |
General |
drug-driver n.
|
uyuşturucu etkisi altındayken araba süren kimse |
|
119 |
General |
drug-running n.
|
yasadışı uyuşturucuları ülkeye sokma |
|
120 |
General |
drug-taker n.
|
yasadışı uyuşturucu kullanan kimse |
|
121 |
General |
drug-taking n.
|
yasadışı uyuşturucu kullanan kimse |
|
122 |
General |
drug v.
|
uyuşturucu vermek |
|
123 |
General |
drug v.
|
uyuşturucu ilaç katmak (yiyeceğe/içeceğe) |
|
124 |
General |
drug v.
|
ilaç vermek |
|
125 |
General |
kick the drug v.
|
uyuşturucuyu bırakmak |
|
126 |
General |
drug v.
|
ilaçla uyutmak |
|
127 |
General |
sell a drug over the counter v.
|
ilacı reçetesiz satmak |
|
128 |
General |
drug one's drink v.
|
içkisine ilaç katmak |
|
129 |
General |
mix drink with a drug v.
|
içkisine ilaç katmak |
|
130 |
General |
sell drug v.
|
ilaç satmak |
|
131 |
General |
take drug v.
|
ilaç içmek |
|
132 |
General |
become a drug-addict v.
|
uyuşturucu bağımlısı olmak |
|
133 |
General |
become a drug-addict v.
|
uyuşturucu müptelası olmak |
|
134 |
General |
show (its) effect (drug etc) v.
|
faydasını göstermek |
|
135 |
General |
have a drug problem v.
|
uyuşturucu problemi olmak |
|
136 |
General |
have a drug problem v.
|
uyuşturucu sorunu olmak |
|
137 |
General |
addict someone to a drug or alcohol v.
|
birini uyuşturucuya veya alkole alıştırmak |
|
138 |
General |
break a drug addiction v.
|
uyuşturucu kullanmayı bırakmak |
|
139 |
General |
break a drug addiction v.
|
uyuşturucuyu bırakmak |
|
140 |
General |
expand one’s drug business v.
|
uyuşturucu işini büyütmek |
|
141 |
General |
buy a drug in a drugstore without a prescription v.
|
eczaneden reçetesiz ilaç almak |
|
142 |
General |
drug v.
|
uyuşturucu almak |
|
143 |
General |
drug addicted adj.
|
uyuşturucu bağımlısı |
|
144 |
General |
drug addicted adj.
|
madde bağımlısı |
|
145 |
General |
drug-infested adj.
|
uyuşturucunun yoğun olduğu (bölge) |
|
146 |
General |
drug-free adj.
|
ilaçsız |
|
147 |
General |
drug-naive adj.
|
(bellirli bir hastalık için) hiç bir tedavi almamış |
|
148 |
General |
drug-naive adj.
|
(bellirli bir hastalık için) hiç bir tedavi görmemiş |
|
149 |
General |
drug-naive adj.
|
(aids/hepatit vb) tedavisi görmemiş |
|
150 |
General |
drug-naive adj.
|
(aids/hepatit vb) tedavisi olmamış |
|
151 |
General |
drug-naive adj.
|
(aids/hepatit vb) tedavisi almamış |
|
152 |
General |
drug-proof adj.
|
ilaç etki etmez |
|
153 |
General |
drug-proof adj.
|
ilaca dayanıklı |
|
154 |
General |
drug-free adj.
|
uyuşturucu kullanmayan |
|
155 |
General |
drug-free adj.
|
uyuşturucu maddelerin kullanılmadığı |
|
156 |
General |
drug-free adj.
|
uyuşturucu içermeyen |
|
157 |
General |
drug-related adj.
|
uyuşturucudan kaynaklı |
|
Phrasals |
|
158 |
Phrasals |
drug out v.
|
uyuşturmak |
|
159 |
Phrasals |
drug out v.
|
ilaç vermek |
|
160 |
Phrasals |
drug out v.
|
uyuşturucu vermek |
|
161 |
Phrasals |
drug out v.
|
uyuşturucu ilaç katmak (yiyeceğe/içeceğe) |
|
162 |
Phrasals |
drug out v.
|
ilaçla uyutmak |
|
163 |
Phrasals |
drug out v.
|
içkisine ilaç katmak |
|
164 |
Phrasals |
drug out v.
|
ilaçla uyuşturmak |
|
Colloquial |
|
165 |
Colloquial |
head drug n.
|
zihni manipüle eden/etkileyen uyuşturucu |
|
166 |
Colloquial |
head drug n.
|
psikoaktif madde/uyuşturucu |
|
167 |
Colloquial |
drug store cowboy n.
|
sağda solda düzgün kıyafetlerle gezip kadınları tavlamaya çalışan adam |
|
168 |
Colloquial |
drug store cowboy n.
|
sağda solda çapkınlık yapan adam |
|
169 |
Colloquial |
drug store cowboy n.
|
gönülçelen |
|
170 |
Colloquial |
drug store cowboy n.
|
zampara |
|
171 |
Colloquial |
become a drug-addict v.
|
uyuşturucuya düşmek |
|
Idioms |
|
172 |
Idioms |
drug of choice n.
|
gözde uyuşturucu |
|
173 |
Idioms |
drug of choice n.
|
beğenilen yasak madde |
|
174 |
Idioms |
drug of choice n.
|
sevilen uyuşturucu |
|
175 |
Idioms |
drug of choice n.
|
tavsiye edilen ilaç tedavisi |
|
176 |
Idioms |
drug of choice n.
|
tercih edilen ilaç tedavisi |
|
177 |
Idioms |
drug of choice n.
|
sığınılan faaliyet |
|
178 |
Idioms |
drug of choice n.
|
ilk tercih |
|
179 |
Idioms |
drug of choice n.
|
yeğlenen faaliyet, alışkanlık |
|
180 |
Idioms |
drug of choice n.
|
(birine) en iyi gelen şey/faaliyet |
|
181 |
Idioms |
drug of choice n.
|
güvenilir liman |
|
182 |
Idioms |
drug on the market n.
|
elde kalan mal |
|
183 |
Idioms |
drug of choice n.
|
favori/tercih edilen uyuşturucu |
|
184 |
Idioms |
drug of choice n.
|
sürekli kullanılan/bağımlı olunan uyuşturucu |
|
185 |
Idioms |
drug of choice n.
|
yaygın kullanılan/tercih edilen/revaçta olan ilaç tedavisi |
|
186 |
Idioms |
drug of choice n.
|
gözde/en sevilen/ilk sırada gelen alışkanlık |
|
187 |
Idioms |
drug of choice n.
|
bağımlılık derecesinde alışkanlık |
|
188 |
Idioms |
drug of choice n.
|
bir aktiviteye olan bağımlılık |
|
189 |
Idioms |
a drug on the market n.
|
satılamaz mal |
|
190 |
Idioms |
a drug on the market n.
|
satılamayan mal |
|
191 |
Idioms |
a drug on the market n.
|
değersiz mal |
|
192 |
Idioms |
a drug on the market n.
|
sürümsüz mal |
|
193 |
Idioms |
be a drug on the market v.
|
piyasada bol miktarda bulunmak |
|
194 |
Idioms |
under the influence of drug expr.
|
uyuşturucu etkisi altında |
|
195 |
Idioms |
like something the cat drug in expr.
|
pislik içinde |
|
196 |
Idioms |
like something the cat drug in expr.
|
kir pas içinde |
|
Speaking |
|
197 |
Speaking |
I think you have a fucking drug problem expr.
|
bence senin uyuşturucu sorunun var |
|
Trade/Economic |
|
198 |
Trade/Economic |
food drug and cosmetic industry n.
|
gıda ilaç ve kozmetik endüstrisi |
|
199 |
Trade/Economic |
food drug and cosmetic industry n.
|
gıda ilaç ve kozmetik sanayii |
|
200 |
Trade/Economic |
drug and cosmetic industry n.
|
ilaç ve kozmetik sanayii |
|
201 |
Trade/Economic |
drug in the market n.
|
kolay sürülemeyen mal |
|
202 |
Trade/Economic |
drug in the market n.
|
satılamayan mal |
|
203 |
Trade/Economic |
drug offender n.
|
uyuşturucu suçlusu |
|
204 |
Trade/Economic |
drug traffic n.
|
uyuşturucu madde ticareti |
|
205 |
Trade/Economic |
workplace drug test n.
|
işyeri madde testi |
|
206 |
Trade/Economic |
brand-name drug n.
|
patentli ilaç |
|
207 |
Trade/Economic |
proprietary drug n.
|
patentli ilaç |
|
Law |
|
208 |
Law |
abortion-inducing drug n.
|
çocuk düşürme ilacı |
|
209 |
Law |
drug addiction n.
|
hap müptelalığı |
|
210 |
Law |
drug n.
|
uyuşturucu madde |
|
211 |
Law |
drug enforcement administration (dea) n.
|
uyuşturucuyla mücadele dairesi |
|
212 |
Law |
illegal drug trade n.
|
uyuşturucu ticareti |
|
213 |
Law |
drug traffic n.
|
uyuşturucu ticareti |
|
214 |
Law |
drug trafficker n.
|
uyuşturucu satıcısı |
|
215 |
Law |
drug pushing n.
|
uyuşturucu satma |
|
216 |
Law |
drug trafficking n.
|
uyuşturucu ticareti |
|
217 |
Law |
drug enforcement agency (dea) n.
|
uyuşturucuyla mücadele dairesi |
|
218 |
Law |
anti-drug abuse act n.
|
uyuşturucu i̇stismarına karşıtlık yasası |
|
219 |
Law |
anti-drug abuse act n.
|
uyuşturucunun kötüye kullanımının önlenmesi yasası |
|
220 |
Law |
drug dealing n.
|
uyuşturucu tacirliği |
|
221 |
Law |
drug offence n.
|
uyuşturucu suçu |
|
222 |
Law |
drug offense n.
|
uyuşturucu suçu |
|
223 |
Law |
drug gang leader n.
|
uyuşturucu çetesi lideri |
|
224 |
Law |
drug case n.
|
uyuşturucu davası |
|
225 |
Law |
illegal drug trade n.
|
yasadışı uyuşturucu ticareti |
|
226 |
Law |
drug czar n.
|
(abd) uyuşturucu çarı |
|
227 |
Law |
drug czar n.
|
(abd) uyuşturucularla mücadelenin başı olan kimse |
|
228 |
Law |
anti-drug law n.
|
uyuşturucu karşıtı yasa |
|
229 |
Law |
drug deal n.
|
uyuşturucu alım satımı |
|
230 |
Law |
drug deal n.
|
uyuşturucu pazarlığı |
|
231 |
Law |
drug impairment n.
|
uyuşturucu etkisi altında olma |
|
232 |
Law |
drug-impaired driving n.
|
uyuşturucu etkisi altında araç kullanma |
|
233 |
Law |
class a drug n.
|
a sınıfı uyuşturucu |
|
234 |
Law |
class a drug n.
|
(eroin, kokain ve mdma dahil) sert uyuşturucu madde |
|
235 |
Law |
class a drug n.
|
sert kontrollü madde |
|
236 |
Law |
class b drug n.
|
b sınıfı uyuşturucu |
|
237 |
Law |
class b drug n.
|
(amfetamin dahil) ikincil en tehlikeli madde |
|
238 |
Law |
class c drug n.
|
sınıf c uyuşturucu |
|
239 |
Law |
class c drug n.
|
(kenevir ve temazepam) en az tehlikeli kontrollü madde |
|
240 |
Law |
under drug influence expr.
|
uyuşturucu maddenin etkisi altında |
|
241 |
Law |
under the influence of drug(s) expr.
|
uyuşturucu maddenin etkisi altında |
|
Politics |
|
242 |
Politics |
european monitoring centre for drugs and drug addiction (emcdda) n.
|
avrupa uyuşturucu ve uyuşturucu bağımlılığını izleme merkezi |
|
243 |
Politics |
un office for drug control and crime prevention n.
|
bm uyuşturucu denetimi ve suç önleme ofisi |
|
244 |
Politics |
un drug control programme n.
|
bm uyuşturucu kontrol programı |
|
245 |
Politics |
the cooperation group to combat drug abuse and illicit trafficking in drug n.
|
uyuşturucu madde kullanımı ve kaçakçılığıyla mücadele işbirliği grubu |
|
246 |
Politics |
committee on drug precursors n.
|
uyuşturucu hammaddeleri komitesi |
|
247 |
Politics |
drug trafficking n.
|
uyuşturucu trafiği |
|
248 |
Politics |
drug prevention and information n.
|
uyuşturucunun önlenmesi ve bilgilendirme |
|
Institutes |
|
249 |
Institutes |
european monitoring centre for drugs and drug addiction n.
|
avrupa uyuşturucu ve uyuşturucu bağımlılığını izleme merkezi |
|
250 |
Institutes |
the european information network on drugs and drug addiction n.
|
avrupa uyuşturucu bağımlılığı enformasyon ağı |
|
251 |
Institutes |
united nations international drug control programme n.
|
birleşmiş milletler uluslararası uyuşturucu kontrol programı |
|
252 |
Institutes |
drug administration n.
|
ilaç kurumu |
|
253 |
Institutes |
united nations office for drug control and crime prevention n.
|
birleşmiş milletler uyuşturucu denetimi ve suç önleme ofisi |
|
254 |
Institutes |
food and drug administration n.
|
birleşik devletler gıda ve ilaç dairesi |
|
255 |
Institutes |
fda (food and drug administration) n.
|
(abd) gıda ve ilaç dairesi |
|
Technical |
|
256 |
Technical |
off-label drug use n.
|
ruhsat dışı ilaç kullanımı |
|
257 |
Technical |
drug [obsolete] n.
|
boyama maddesi |
|
258 |
Technical |
drug [obsolete] n.
|
kimyasal işlemlerde kullanılan madde |
|
259 |
Technical |
drug v.
|
herhangi birisinin içkisine veya yemeğine uyuşturucu koymak |
|
260 |
Technical |
drug traffic v.
|
uyuşturucu ticareti yapmak |
|
261 |
Technical |
drug v.
|
zararlı madde koymak |
|
Mechanic |
|
262 |
Mechanic |
drug n.
|
alt derece |
|
Construction |
|
263 |
Construction |
drug bust n.
|
uyuşturucu operasyonu |
|
Medical |
|
264 |
Medical |
adrenergic drug n.
|
adrenerjik ilaç |
|
265 |
Medical |
multi drug resistance n.
|
çoklu ilaç direnci |
|
266 |
Medical |
alcohol or drug use disorders n.
|
alkol veya madde kullanım bozuklukları |
|
267 |
Medical |
antiretroviral drug regimens n.
|
antiretroviral ilaç rejimleri |
|
268 |
Medical |
acute drug poisoning n.
|
akut ilaç zehirlenmesi |
|
269 |
Medical |
collaboration agreement between drug regulatory authorities in european union associated countries n.
|
avrupa birliği ortak ülkelerin ilaç ruhsatlandırma yetkilileri arasında işbirliği anlaşması |
|
270 |
Medical |
adverse drug reaction n.
|
advers ilaç reaksiyonu |
|
271 |
Medical |
rational drug use n.
|
akılcı ilaç kullanımı |
|
272 |
Medical |
alcohol or sedative drug abuse n.
|
alkol veya sedatif ilaç alımı |
|
273 |
Medical |
parent drug n.
|
ana ilaç |
|
274 |
Medical |
antiepileptic drug n.
|
antiepileptik ilaç |
|
275 |
Medical |
antipsychotic drug treatment n.
|
antipsikotik ilaç tedavisi |
|
276 |
Medical |
antituberculoid drug n.
|
antitüberkülo ilaç |
|
277 |
Medical |
antituberculosis drug induced hepatitis n.
|
antitüberküloz ilaç kaynaklı hepatit |
|
278 |
Medical |
antituberculosis drug induced hepatitis n.
|
antitüberküloz ilaçlara bağlı hepatit |
|
279 |
Medical |
investigational new drug n.
|
araştırma aşamasında yeni ilaç |
|
280 |
Medical |
drug hypersensitivity n.
|
aşırı ilaç duyarlılığı |
|
281 |
Medical |
immunosuppressive drug n.
|
bağışıklık sistemini koruyucu ilaç |
|
282 |
Medical |
addictive drug n.
|
bağımlılık yapan madde |
|
283 |
Medical |
immune suppressant drug n.
|
bağışıklık sistemini koruyucu ilaç |
|
284 |
Medical |
association of food and drug officials of the united states n.
|
birleşik devletler gıda ve ilaç yetkilileri birliği |
|
285 |
Medical |
herbal drug n.
|
bitkisel ilaç |
|
286 |
Medical |
treatment of multi-drug resistant tuberculosis n.
|
çok ilaca dirençli tüberküloz tedavisi |
|
287 |
Medical |
study drug n.
|
çalışma ilacı |
|
288 |
Medical |
multi-drug resistant bacterial pathogens n.
|
çoklu-ilaç dirençli bakteriyal patojenler |
|
289 |
Medical |
multiple drug allergy n.
|
çoklu ilaç allerjisi |
|
290 |
Medical |
multiple drug intoxication n.
|
çoklu ilaç zehirlenmesi |
|
291 |
Medical |
transdermal drug delivery n.
|
deri içine ilaç verme |
|
292 |
Medical |
astringent drug n.
|
damar sıkıştırıcı ilaç |
|
293 |
Medical |
drug therapy of depression n.
|
depresyonun ilaçla tedavisi |
|
294 |
Medical |
abortion-inducing drug n.
|
düşük ilacı |
|
295 |
Medical |
dopaminergic drug n.
|
dopaminerjik ilaç |
|
296 |
Medical |
natural origin drug n.
|
doğal kaynaklı ilaç |
|
297 |
Medical |
abortion-inducing drug n.
|
düşük hapı |
|
298 |
Medical |
anovulatory drug n.
|
doğum kontrol hapı |
|
299 |
Medical |
drug n.
|
drog |
|
300 |
Medical |
drug n.
|
ecza |
|
301 |
Medical |
equivalent drug n.
|
eşdeğer ilaç |
|
302 |
Medical |
drug reaction with eosinophilia and systemic symptoms (dress) n.
|
eozinofili ve sistemik semptomların eşlik ettiği ilaç reaksiyonu |
|
303 |
Medical |
formulated drug products n.
|
formüle edilmiş müstahzarlar |
|
304 |
Medical |
pharmacodynamic drug interactions n.
|
farmakodinamik ilaç etkileşimleri |
|
305 |
Medical |
drug dependens n.
|
farmakodependans |
|
306 |
Medical |
drug substance n.
|
etkin madde |
|
307 |
Medical |
truth drug n.
|
gerçeği söyleten ilaç |
|
308 |
Medical |
disease-modifying antirheumatic drug n.
|
hastalığı modifiye edici antiromatizmal ilaç |
|
309 |
Medical |
targeted drug delivery system n.
|
hedeflenen ilaç taşıyıcı sistem |
|
310 |
Medical |
drug abuse n.
|
ilacın kötüye kullanımı |
|
311 |
Medical |
drug resistance n.
|
ilaç rezistansı |
|
312 |
Medical |
drug metabolism n.
|
ilaç metabolizması |
|
313 |
Medical |
drug vacation n.
|
ilaca ara verme |
|
314 |
Medical |
drug release n.
|
ilaç salımı |
|
315 |
Medical |
drug dose-response relationship n.
|
ilaç doz-etki ilişkisi |
|
316 |
Medical |
drug-related deaths n.
|
ilaca bağlı ölümler |
|
317 |
Medical |
drug delivery systems n.
|
ilaç taşıyıcı sistemler |
|
318 |
Medical |
drug legislation n.
|
ilaç yasaları |
|
319 |
Medical |
drug carriers n.
|
ilaç taşıyıcıları |
|
320 |
Medical |
drug applications n.
|
ilaç uygulamaları |
|
321 |
Medical |
drug regulatory authorities n.
|
ilaç ruhsatlandırma kurumları |
|
322 |
Medical |
drug response n.
|
ilaç yanıtı |
|
323 |
Medical |
drug administration routes n.
|
ilaç uygulama yolları |
|
324 |
Medical |
drug utilization n.
|
ilaç kullanımı |
|
325 |
Medical |
drug errors n.
|
ilaç hataları |
|
326 |
Medical |
drug test n.
|
ilaç testi |
|
327 |
Medical |
drug holiday n.
|
ilaç tedavisine ara verme |
|
328 |
Medical |
dose of the drug n.
|
ilacın dozu |
|
329 |
Medical |
drug accountability n.
|
ilaç sorumluluğu |
|
330 |
Medical |
drug licence n.
|
ilaç ruhsatı |
|
331 |
Medical |
drug reactions n.
|
ilaç reaksiyonları |
|
332 |
Medical |
drug hypersensitivity syndrome n.
|
ilaç aşırı duyarlılık sendromu |
|
333 |
Medical |
drug pharmacokinetics and pharmacodynamics n.
|
ilaçların farmakokinetiği ve farmakodinamiği |
|
334 |
Medical |
drug-related adverse effects n.
|
ilaca bağlı yan etkiler |
|
335 |
Medical |
drug eluting stent n.
|
ilaç kaplı stent |
|
336 |
Medical |
drug screening n.
|
ilaç taraması |
|
337 |
Medical |
drug compounding n.
|
ilaç bileşimleri |
|
338 |
Medical |
drug induced liver diseases n.
|
ilaca bağlı karaciğer hastalıkları |
|
339 |
Medical |
drug-induced phospholipidosis n.
|
ilaca bağlı fosfolipidozis |
|
340 |
Medical |
drug-induced abnormalities n.
|
ilaca bağlı anomaliler |
|
341 |
Medical |
drug holiday n.
|
ilaca ara verme |
|
342 |
Medical |
side effect of the drug n.
|
ilaca bağlı yan etki |
|
343 |
Medical |
drug-induced acute hepatitis n.
|
ilaca bağlı karaciğer hasarı |
|
344 |
Medical |
drug regulatory agency n.
|
ilaç düzenleme kurumu |
|
345 |
Medical |
drug labeling n.
|
ilaç etiketleme |
|
346 |
Medical |
drug storage n.
|
ilaç depolama |
|
347 |
Medical |
drug evaluation n.
|
ilacın değerlendirilmesi |
|
348 |
Medical |
drug-induced liver disorders n.
|
ilaca bağlı karaciğer hastalıkları |
|
349 |
Medical |
drug distribution n.
|
ilaç dağıtımı |
|
350 |
Medical |
drug-induced liver disease n.
|
ilaçlara bağlı karaciğer hastalığı |
|
351 |
Medical |
drug delivery systems n.
|
ilaç dağıtım sistemleri |
|
352 |
Medical |
drug-eluting stent n.
|
ilaç kaplı stent |
|
353 |
Medical |
drug investigation n.
|
ilaç araştırması |
|
354 |
Medical |
drug information services n.
|
ilaç enformasyon hizmetleri |
|
355 |
Medical |
drug-induced delirium n.
|
ilaca bağlı deliryum |
|
356 |
Medical |
drug penetration n.
|
ilaç geçişi |
|
357 |
Medical |
drug holiday n.
|
ilaç tatili |
|
358 |
Medical |
drug holiday n.
|
ilaca ara verme |
|
359 |
Medical |
drug vacation n.
|
ilaç tatili |
|
360 |
Medical |
drug delivery n.
|
ilaç teslimi |
|
361 |
Medical |
drug contamination n.
|
ilaç kontaminasyonu |
|
362 |
Medical |
drug concentration measurement n.
|
ilaç konsantrasyon ölçümü |
|
363 |
Medical |
insulin secretagogue drug n.
|
insülin salgılatıcı ilaç |
|
364 |
Medical |
drug master file n.
|
ilaç ana dosyası |
|
365 |
Medical |
drug absorption n.
|
ilaç emilimi |
|
366 |
Medical |
drug poisoning n.
|
ilaç zehirlenmesi |
|
367 |
Medical |
drug allergy n.
|
ilaç alerjisi |
|
368 |
Medical |
drug vacation n.
|
ilaca ara verme |
|
369 |
Medical |
drug vacation n.
|
ilaca ara verilmesi |
|
370 |
Medical |
drug holiday n.
|
ilaca ara verilmesi |
|
371 |
Medical |
drug-eluting stent n.
|
ilaç salınımlı stent |
|
372 |
Medical |
drug dependence n.
|
ilaç bağımlılığı |
|
373 |
Medical |
drug metabolism inhibitors n.
|
ilaç metabolizma inhibitörleri |
|
374 |
Medical |
drug prescription n.
|
ilaç reçetesi |
|
375 |
Medical |
drug prescriptions n.
|
ilaç reçeteleri |
|
376 |
Medical |
drug level n.
|
ilaç seviyesi |
|
377 |
Medical |
drug vacation n.
|
ilaç tedavisine ara verme |
|
378 |
Medical |
drug hypersensitivity syndrome n.
|
ilaç hipersensitivite sendromu |
|
379 |
Medical |
drug resistance n.
|
ilaca direnç |
|
380 |
Medical |
drug regulatory authorities n.
|
İlaç düzenleyici kurumlar |
|
381 |
Medical |
drug registration form n.
|
ilaç ruhsatlandırma formu |
|
382 |
Medical |
drug toxicity n.
|
ilaç toksisitesi |
|
383 |
Medical |
drug distribution n.
|
ilaç dağılımı |
|
384 |
Medical |
drug therapy n.
|
ilaç tedavisi |
|
385 |
Medical |
drug and narcotic control n.
|
ilaç ve narkotik kontrol |
|
386 |
Medical |
drug regulatory authorities n.
|
ilaç düzenleyici otoriteler |
|
387 |
Medical |
drug dyes n.
|
ilaç boyaları |
|
388 |
Medical |
drug receptors n.
|
ilaç reseptörleri |
|
389 |
Medical |
drug interactions n.
|
ilaç etkileşimleri |
|
390 |
Medical |
drug hypersensitivity n.
|
ilaç aşırı duyarlılığı |
|
391 |
Medical |
drug reservoir n.
|
ilaç rezervuarı |
|
392 |
Medical |
drug abuse n.
|
ilaç suistimali |
|
393 |
Medical |
drug intake n.
|
ilaç alımı |
|
394 |
Medical |
cessation of drug n.
|
ilacın kesilmesi |
|
395 |
Medical |
amount of drug n.
|
ilaç miktarı |
|
396 |
Medical |
drug and poison information center n.
|
ilaç ve zehir danışma merkezi |
|
397 |
Medical |
drug development n.
|
ilaç geliştirme |
|
398 |
Medical |
drug resistant bacteria n.
|
ilaca dirençli bakteriler |
|
399 |
Medical |
drug toxicity n.
|
ilaç zehirlenmesi |
|
400 |
Medical |
drug implants n.
|
ilaç implantları |
|
401 |
Medical |
drug dependency n.
|
ilaç bağımlılığı |
|
402 |
Medical |
drug stability n.
|
ilaç stabilitesi |
|
403 |
Medical |
drug compliance n.
|
ilaç uyumu |
|
404 |
Medical |
drug exposure n.
|
ilaca maruziyet |
|
405 |
Medical |
drug intoxication n.
|
ilaç intoksikasyonu |
|
406 |
Medical |
drug control authority n.
|
ilaç kontrol birimi |
|
407 |
Medical |
drug-induced psoriasis n.
|
ilaçla uyarılan psoriyazis |
|
408 |
Medical |
drug industry n.
|
ilaç endüstrisi |
|
409 |
Medical |
drug bio-equivalency trials n.
|
ilaç biyoeşdeğerlik çalışmaları |
|
410 |
Medical |
drug intoxication n.
|
ilaç zehirlenmesi |
|
411 |
Medical |
loss of drug efficacy n.
|
ilaç etkinliğinin kaybı |
|
412 |
Medical |
drug delivery system n.
|
ilaç salım sistemi |
|
413 |
Medical |
drug companies n.
|
ilaç firmaları |
|
414 |
Medical |
drug sensitivity n.
|
ilaç duyarlılığı |
|
415 |
Medical |
drug interaction n.
|
ilaç etkileşimi |
|
416 |
Medical |
drug trial n.
|
ilaç denemesi |
|
417 |
Medical |
polymorphic genes encoding drug metabolizing enzymes n.
|
ilaç metabolizmasındaki enzimleri kodlayan polimorfik genler |
|
418 |
Medical |
drug-induced thrombocytopenic disorder n.
|
ilaca bağlı oluşan trombositopeni |
|
419 |
Medical |
drug and cosmetic excipients n.
|
ilaç ve kozmetik yardımcı maddeleri |
|
420 |
Medical |
drug control authority n.
|
ilaç kontrol otoritesi |
|
421 |
Medical |
anticancer drug n.
|
kanser ilacı |
|
422 |
Medical |
cardiovascular protective drug n.
|
kalp-damar sistemini koruyucu ilaç |
|
423 |
Medical |
anti-cancer drug n.
|
kanser ilacı |
|
424 |
Medical |
anticancer drug n.
|
kansere karşı ilaç |
|
425 |
Medical |
drug product n.
|
müstahzar (kullanıma hazır ürün) |
|
426 |
Medical |
orphan drug n.
|
kısıtlı bir hedef nüfusu olan veya nadir bir hastalığı tedavi eden ilaçlar |
|
427 |
Medical |
combination drug n.
|
kombine ilaç |
|
428 |
Medical |
drug cocktail n.
|
kokteyl ilaç |
|
429 |
Medical |
cocktail drug n.
|
kokteyl ilaç |
|
430 |
Medical |
cocktail drug n.
|
kokteyl hap |
|
431 |
Medical |
drug cocktail n.
|
kokteyl hap |
|
432 |
Medical |
statin drug n.
|
lipit düşürücü ilaç |
|
433 |
Medical |
drug abuse n.
|
madde suistimali |
|
434 |
Medical |
magistral drug n.
|
majistral ilaç |
|
435 |
Medical |
innovator drug n.
|
müstahzar olarak dünyada ilk defa geliştirilen ve pazarlama hakkı ilgili resmi kuruluştan alınan ilaç |
|
436 |
Medical |
ready-made drug n.
|
müstahzar |
|
437 |
Medical |
designer drug n.
|
modifiye ilaç |
|
438 |
Medical |
microbial drug resistance n.
|
mikrobun ilaca direnci |
|
439 |
Medical |
equivalent drug n.
|
muadil ilaç |
|
440 |
Medical |
neuromuscular blocking drug n.
|
nöromüsküler bloker |
|
441 |
Medical |
nonsteroid anti-inflammatory drug n.
|
nonsteroid antiinflamatuar ilaç |
|
442 |
Medical |
nonsteroidal anti inflammatory drug n.
|
nonsteroidal antiinflamatuar ilaç |
|
443 |
Medical |
adverse drug reactions n.
|
olumsuz ilaç reaksiyonları |
|
444 |
Medical |
computer-assisted evaluation of adverse drug events n.
|
olumsuz ilaç reaksiyonlarının bilgisayar yardımlı değerlendirilmesi |
|
445 |
Medical |
neonatal drug withdrawal syndrome n.
|
neonatal yoksunluk sendromu |
|
446 |
Medical |
on-steroidal anti-inflammatory drug n.
|
nonsteroid antiinflamatuvar ilaç |
|
447 |
Medical |
nonsteroidal anti-inflammatory drug n.
|
nonsteroid antiinflamatuvar ilaç |
|
448 |
Medical |
innovator drug n.
|
öncü ilaç |
|
449 |
Medical |
clot-busting drug n.
|
pıhtı eritici ilaç |
|
450 |
Medical |
prototip drug n.
|
prototip ilaç |
|
451 |
Medical |
prescription drug n.
|
reçeteli ilaca |
|
452 |
Medical |
off-label drug n.
|
ruhsatsız ilaç |
|
453 |
Medical |
ataractic drug n.
|
sakinleştirici |
|
454 |
Medical |
risk of prescription drug abuse n.
|
reçetelendirilmiş ilacın kötüye kullanım riski |
|
455 |
Medical |
psychoactive drug n.
|
psikoaktif ilaç |
|
456 |
Medical |
rectal drug administration n.
|
rektal yol ile ilaç verme |
|
457 |
Medical |
unlicensed drug n.
|
ruhsatsız ilaç |
|
458 |
Medical |
anti-rejection drug n.
|
reddetmeyi engelleyici ilaç |
|
459 |
Medical |
ethical drug n.
|
reçeteli ilaç |
|
460 |
Medical |
ataractic drug n.
|
sakinleştirici ilaç |
|
461 |
Medical |
ethical drug n.
|
reçeteye tabi ilaç |
|
462 |
Medical |
prescription drug n.
|
reçeteye tabi ilaç |
|
463 |
Medical |
serum drug level n.
|
serum ilaç düzeyi |
|
464 |
Medical |
synthetic drug treatment n.
|
sentetik ilaçlar ile tedavi |
|
465 |
Medical |
cyanohydrin-forming drug n.
|
siyanohidrin oluşturan ilaç |
|
466 |
Medical |
cyanohydrin forming drug n.
|
siyanohidrin oluşturan ilaç |
|
467 |
Medical |
antimalarial drug n.
|
sıtma ilacı |
|
468 |
Medical |
synthetic drug n.
|
sentetik ilaç |
|
469 |
Medical |
culprit drug n.
|
sorumlu ilaç |
|
470 |
Medical |
nsaid (non-steroidal anti-inflammatory drug) n.
|
steroid olmayan antiinflamatuar ilaç |
|
471 |
Medical |
experimental drug n.
|
test aşamasında olan yeni ilaç |
|
472 |
Medical |
antituberculosis drug-induced hepatotoxicity n.
|
tüberküloz ilaçlarına bağlı gelişen hepatotoksisite |
|
473 |
Medical |
nontoxic drug combinations n.
|
toksik olmayan ilaç kombinasyonları |
|
474 |
Medical |
therapeutic drug monitoring n.
|
terapötik ilaç izlenmesi |
|
475 |
Medical |
antituberculosis drug-induced hepatotoxicity n.
|
tüberküloz ilacının tetiklediği hepatotoksisite |
|
476 |
Medical |
antituberculosis drug-induced hepatotoxicity n.
|
tüberküloz tedavisi sırasında gelişen hepatotoksisite |
|
477 |
Medical |
animal drug n.
|
veteriner ilacı |
|
478 |
Medical |
drug advisory service n.
|
uyuşturucu danışma servisi |
|
479 |
Medical |
drug test n.
|
uyuşturucu testi |
|
480 |
Medical |
national council on alcoholism and drug dependence n.
|
ulusal alkolizm ve uyuşturucu bağımlılığı konseyi |
|
481 |
Medical |
services for drug users n.
|
uyuşturucu kullananlar için servisler |
|
482 |
Medical |
investigational new drug n.
|
yeni keşfedilmiş ilaç |
|
483 |
Medical |
tolerate the drug n.
|
vücudun ilacı kaldırması |
|
484 |
Medical |
investigational new drug application n.
|
yeni araştırma ürünü ilaç başvurusu |
|
485 |
Medical |
new drug application n.
|
yeni ürün başvurusu |
|
486 |
Medical |
new drug application n.
|
yeni ilaç başvurusu |
|
487 |
Medical |
extensive drug-resistant tuberculosis n.
|
yaygın ilaç dirençli tüberkuloz |
|
488 |
Medical |
slow drug release n.
|
yavaş ilaç salınışı |
|
489 |
Medical |
ataractic drug n.
|
yatıştırıcı ilaç |
|
490 |
Medical |
wrong drug n.
|
yanlış ilaç |
|
491 |
Medical |
orphan drug n.
|
yetim ilaç |
|
492 |
Medical |
electromotive drug administration n.
|
elektromotiv ilaç verme sistemi |
|
493 |
Medical |
drug concentration n.
|
ilaç yoğunluğu |
|
494 |
Medical |
emda (electromotive drug administration) n.
|
elektromotiv ilaç verme sistemi |
|
495 |
Medical |
hallucinogenic drug n.
|
halüsinojenik ilaç |
|
496 |
Medical |
medicinal drug n.
|
bir hastalığı tedavi eden, önleyen veya hafifleten şey |
|
497 |
Medical |
miracle drug n.
|
mucize ilaç |
|
498 |
Medical |
miracle drug n.
|
hastanın durumunda büyük ve ani değişim yaratan ve genellikle yeni keşfedilmiş ilaç |
|
499 |
Medical |
drug-induced coma n.
|
yapay koma |
|
500 |
Medical |
fixed-combination drug n.
|
sabit doz kombine ilaç |
|