1 |
embarrass |
utandırmak |
v. |
|
- The paparazzi embarrassed the actor with their stupid questions.
- Paparazziler aptalca sorularıyla aktörü utandırdılar.
- That original agenda is one which may embarrass some individual countries, but the action programme is now there.
- Bu orijinal gündem bazı ülkeleri utandırabilecek bir gündemdir, ancak eylem programı artık mevcuttur.
- This achievement embarrassed the United States, because it realised that its contribution is very small indeed.
- Bu başarı ABD'yi utandırdı, çünkü kendi katkısının gerçekten çok küçük olduğunu fark etti.
- That would embarrass Tom.
- O, Tom'u utandırırdı.
- You'll embarrass her.
- Onu utandıracaksın.
- Tom didn't want to embarrass Mary.
- Tom Mary'yi utandırmak istemiyordu.
- What he said embarrassed me.
- Söylediği şey beni utandırdı.
- Do you want to embarrass me in front of my friends?
- Beni arkadaşlarımın önünde utandırmak mı istiyorsun?
- I don't want to embarrass myself.
- Kendimi utandırmak istemiyorum.
- You'll embarrass him.
- Onu utandıracaksın.
- I didn't mean to embarrass you.
- Seni utandırmak istemedim.
- Tom said he thought that would embarrass Mary.
- Tom bunun Mary'yi utandıracağını düşündüğünü söyledi.
- I'm sorry if my being here embarrasses you.
- Burada olmam sizi utandırıyorsa özür dilerim.
- Tom just doesn't want me to embarrass him.
- Tom sadece onu utandırmamı istemiyor.
- I don't want to embarrass you in front of your friends.
- Arkadaşlarının önünde seni utandırmak istemiyorum.
- How dare you embarrass me like that!
- Beni öyle utandırmaya nasıl cesaret edersin!
- I embarrassed him.
- Onu utandırdım.
- Did I embarrass you?
- Sizi utandırdım mı?
- I'm sorry if I embarrassed you.
- Sizi utandırdıysam üzgünüm.
- I'm sorry if I embarrassed you.
- Seni utandırdıysam özür dilerim.
- Mary said she thought that would embarrass Tom.
- Mary bunun Tom'u utandıracağını düşündüğünü söyledi.
- Don't embarrass yourself.
- Kendini utandırma.
- How dare you embarrass me like that!
- Beni böyle utandırmaya nasıl cüret edersin!
- Do you want to embarrass me in front of my friends?
- Sen beni arkadaşlarımın önünde utandırmak mı istiyorsun?
- You'll embarrass him.
- Sen onu utandıracaksın.
- I don't want to embarrass Tom.
- Tom'u utandırmak istemiyorum.
- You'll embarrass Tom.
- Tom'u utandıracaksın.
- I don't want to embarrass you in front of your friends.
- Seni arkadaşlarının önünde utandırmak istemiyorum.
- I don't want to embarrass you.
- Seni utandırmak istemiyorum.
- You embarrassed me in front of my friends!
- Beni arkadaşlarımın önünde utandırdın!
- Did I embarrass you?
- Seni utandırdım mı?
- You'll embarrass them.
- Sen onları utandıracaksın.
- Don't embarrass yourselves.
- Kendinizi utandırmayın.
- You'll embarrass them.
- Onları utandıracaksın.
- I didn't want to embarrass you in front of your friends.
- Arkadaşlarının önünde seni utandırmak istemedim.
- I didn't mean to embarrass you.
- Seni utandırmak istememiştim.
- That would embarrass Tom.
- Bu Tom'u utandırır.
- What he said embarrassed me.
- Onun söylediği beni utandırdı.
- This would embarrass anyone.
- Bu herkesi utandırır.
- I didn't want to embarrass you in front of your friends.
- Seni arkadaşlarının önünde utandırmak istemedim.
- Tom thought that would embarrass Mary.
- Tom bunun Mary'yi utandıracağını düşündü.
- This would embarrass anyone.
- Bu herkesi utandırırdı.
- I didn't want to embarrass you.
- Seni utandırmak istemedim.
- I embarrassed him.
- Ben onu utandırdım.
- She embarrassed me in front of my friends.
- Arkadaşlarımın önünde beni utandırdı.
- Have I embarrassed you?
- Seni utandırdım mı?
- She embarrassed him.
- Onu utandırdı.
- Do you know how much you embarrass me?
- Beni ne kadar utandırdığını biliyor musun?
Show More (45)
|
2 |
embarrass |
mahcup olmak |
v. |
|
- She seemed embarrassed.
- O mahçup olmuş görünüyordu.
- I've never been so embarrassed in my life.
- Hayatımda hiç bu kadar mahcup olmadım.
- Tom gets embarrassed easily.
- Tom kolayca mahcup olur.
- Tom was too embarrassed to do that.
- Tom bunu yaptığına çok mahçup olmuştu.
- Tom said that he wasn't embarrassed.
- Tom mahçup olmadığını söyledi.
- I've never been so embarrassed.
- Hiç bu kadar mahcup olmadım.
- Tom said that he was really embarrassed.
- Tom gerçekten mahçup olduğunu söyledi.
- Tom said he's embarrassed.
- Tom mahçup olduğunu söyledi.
- Sami would sometimes get embarrassed.
- Sami bazen mahcup olurdu.
- Tom said Mary wasn't embarrassed.
- Tom Mary'nin mahçup olmadığını söyledi.
Show More (7)
|
3 |
embarrass |
mahcup etmek |
v. |
|
- Mary said she thought that would embarrass Tom.
- Mary bunun Tom'u mahçup edeceğini düşündüğünü söyledi.
- You'll embarrass her.
- Sen onu mahcup edeceksin.
- I don't want to embarrass Tom.
- Tom'u mahcup etmek istemem.
- Have I embarrassed you?
- Seni mahcup ettim mi?
Show More (1)
|
4 |
embarrass |
utanmak |
v. |
|
- The shy boy was utterly embarrassed in her presence.
- Utangaç çocuk onun huzurunda çok utandı.
- Don't embarrass yourselves.
- Kendinizi utanılacak duruma düşürmeyin.
- This would embarrass anyone.
- Bundan herkes utanırdı.
Show More (0)
|
5 |
embarrass |
sıkıntıya sokmak |
v. |
|
- The last decision of the parliament will embarrass the government.
- Parlamentonun son kararı hükümeti sıkıntıya sokacaktır.
Show More (-2)
|