embarrass - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
embarrass utandırmak v.
  • The paparazzi embarrassed the actor with their stupid questions.
  • Paparazziler aptalca sorularıyla aktörü utandırdılar.
  • That original agenda is one which may embarrass some individual countries, but the action programme is now there.
  • Bu orijinal gündem bazı ülkeleri utandırabilecek bir gündemdir, ancak eylem programı artık mevcuttur.
  • This achievement embarrassed the United States, because it realised that its contribution is very small indeed.
  • Bu başarı ABD'yi utandırdı, çünkü kendi katkısının gerçekten çok küçük olduğunu fark etti.
Show More (45)
embarrass mahcup olmak v.
  • She seemed embarrassed.
  • O mahçup olmuş görünüyordu.
  • I've never been so embarrassed in my life.
  • Hayatımda hiç bu kadar mahcup olmadım.
  • Tom gets embarrassed easily.
  • Tom kolayca mahcup olur.
Show More (7)
embarrass mahcup etmek v.
  • Mary said she thought that would embarrass Tom.
  • Mary bunun Tom'u mahçup edeceğini düşündüğünü söyledi.
  • You'll embarrass her.
  • Sen onu mahcup edeceksin.
  • I don't want to embarrass Tom.
  • Tom'u mahcup etmek istemem.
Show More (1)
embarrass utanmak v.
  • The shy boy was utterly embarrassed in her presence.
  • Utangaç çocuk onun huzurunda çok utandı.
  • Don't embarrass yourselves.
  • Kendinizi utanılacak duruma düşürmeyin.
  • This would embarrass anyone.
  • Bundan herkes utanırdı.
Show More (0)
embarrass sıkıntıya sokmak v.
  • The last decision of the parliament will embarrass the government.
  • Parlamentonun son kararı hükümeti sıkıntıya sokacaktır.
Show More (-2)