| 1 |
expense |
gider |
n. |
|
- Elderly people and patients are more than just an item of expense to society.
- Yaşlılar ve hastalar toplum için bir gider kaleminden daha fazlasıdır.
- Tom sent money to Mary to help her pay for school expenses.
- Tom Mary'ye okul giderlerini ödemesine yardımcı olmak için para gönderdi.
- My income and expenses aren't balanced.
- Gelir ve giderlerim dengeli değil.
- I'd like to keep expenses down.
- Giderleri düşük tutmak istiyorum.
- I must cut down expenses.
- Giderleri kısmalıyım.
- Tom's medical expenses are being paid for by Mary.
- Tom'un sağlık giderleri Mary tarafından ödeniyor.
- We have to be careful with expenses.
- Giderlerimize dikkat etmek zorundayız.
- My income and expenses aren't balanced.
- Gelirim ve giderlerim dengeli değil.
- I'm going to keep track of all the expenses on this trip.
- Bu gezideki tüm giderleri takip edeceğim.
- Tom has been trying to lower his expenses.
- Tom giderlerini düşürmeye çalışıyor.
- He calculated the expenses.
- O, giderleri hesapladı.
- Tom tried to cut down on his expenses.
- Tom giderlerini azaltmaya çalıştı.
- They will have to cut down their expenses.
- Giderlerini kısmak zorunda kalacaklar.
- One hundred dollars will cover all your expenses for the trip.
- 100 dolar yolculuk için tüm giderlerini karşılayacaktır.
- My living expense is rising year by year.
- Yaşam giderlerim yıldan yıla yükseliyor.
- Moving to a smaller place will reduce the expenses.
- Daha küçük bir yere taşınmak giderleri azaltacaktır.
- Tom calculated the expenses.
- Tom giderleri hesapladı.
- Business expenses are tax-deductible.
- İşletme giderleri vergiden düşülebilir.
- The pension is not sufficient for living expenses.
- Emekli maaşı, yaşam giderleri için yeterli değildir.
- Junko still depends on her parents for her living expenses.
- Junko hâlâ yaşam giderleri için anne ve babasına bağlıdır.
- He took charge of the expenses.
- O, giderlerin sorumluluğunu üslendi.
- Tom can't get along on his salary because he has high medical expenses.
- Tom yüksek sağlık giderleri olduğu için maaşıyla geçinemiyor.
- They will cut down on their expenses.
- Giderlerini kısacaklar.
- We need to lower our expenses.
- Giderlerimizi azaltmamız gerekiyor.
- She tried to lower her expenses.
- Giderlerini düşürmeye çalıştı.
- I've cut down on my expenses.
- Giderlerimi azalttım.
- The new accounting procedures require us to fill out different forms for reporting expenses.
- Yeni muhasebe prosedürleri giderleri rapor etmek için farklı formları doldurmamızı gerektirir.
- We have to reduce our expenses.
- Giderlerimizi azaltmak zorundayız.
- She tried to lessen her expenses.
- Ona giderlerini azaltmaya çalıştı.
- Tom calculated his expenses.
- Tom giderlerini hesapladı.
- They had better cut down their living expenses.
- Yaşam giderlerini kıssalar iyi olur.
- Let's cut down our expenses.
- Giderlerimizi kısalım.
Show More (29)
|
| 2 |
expense |
paha |
n. |
|
- Will it be given competencies at the expense of national parliaments?
- Ulusal parlamentolar pahasına yetkiler verilecek mi?
- That is what is also called meeting each other halfway at the expense of fisheries.
- Buna balıkçılık pahasına birbirlerini yarı yolda karşılamak da deniyor.
- We have been a presidency that has set priorities, but not at the expense of other issues.
- Önceliklerini belirleyen bir Başkanlık olduk, ancak bunu diğer meseleler pahasına yapmadık.
- There can be no upfront concessions at the expense of human rights.
- İnsan hakları pahasına peşinen taviz verilemez.
- It affirms equally explicitly that the fight against terrorism cannot be pursued at the expense of human rights.
- Terörle mücadelenin insan hakları pahasına sürdürülemeyeceğini de aynı açıklıkla teyit eder.
- I caution against reform of sheepmeat at the expense of other sectors, particularly beef.
- Başta sığır eti olmak üzere diğer sektörler pahasına koyun etinde reform yapılmasına karşı uyarıyorum.
- This would be at the expense of legal certainty within the industry.
- Bu, sektördeki yasal kesinlik pahasına olacaktır.
- This view is at the expense of transparency of the financial regulation.
- Bu görüş, mali düzenlemelerin şeffaflığı pahasına ortaya atılmıştır.
- The Commission wants to increase its power at the expense of political decision-makers.
- Komisyon, siyasi karar alıcılar pahasına gücünü arttırmak istemektedir.
- This to me is theft at the expense of the poorest of the poor.
- Bu bana göre yoksulların en yoksulu pahasına yapılan bir hırsızlıktır.
- This would be at the expense of legal certainty within industry.
- Bu, endüstri içinde yasal kesinlik pahasına olacaktır.
- We need to support our farmers, but not at the expense of Third World trade.
- Çiftçilerimizi desteklemeliyiz, ancak bunu Üçüncü Dünya ticareti pahasına yapmamalıyız.
- But public order should not be maintained at the expense of freedom of expression or of peaceful assembly.
- Ancak kamu düzeni, ifade ya da barışçıl toplanma özgürlüğü pahasına sağlanmamalıdır.
- Now relations between Germany and America are to be improved again at the expense of the European Union as a whole.
- Şimdi Almanya ile Amerika arasındaki ilişkiler, Avrupa Birliği'nin bütünü pahasına yeniden geliştirilecek.
- I believe so, but again, not at the expense of human embryos.
- Öyle olduğuna inanıyorum ama yine de insan embriyoları pahasına değil.
- Military expenditure for rulers is at the expense of affordable food for the people.
- Yöneticiler için askeri harcamalar, halk için uygun fiyatlı gıda pahasına yapılmaktadır.
- Economic growth must not be pursued at the expense of environmental pollution.
- Ekonomik büyüme, çevre kirliliği pahasına sürdürülmemelidir.
- Tom is a parasite who lives at the expense of others who earn money through hard work.
- Tom, sıkı çalışarak para kazananlar pahasına yaşayan bir parazittir.
- He became a brilliant scholar but only at the expense of his health.
- Sağlığı pahasına mükemmel bir bilim adamı oldu.
- She passed the test at the expense of her social life.
- Sosyal hayatı pahasına sınavı geçti.
- He became a brilliant scholar but only at the expense of his health.
- Parlak bir akademisyen oldu ama bunu sağlığı pahasına yaptı.
- Economic growth must not be pursued at the expense of environmental pollution.
- Ekonomik büyüme çevre kirliliği pahasına sürdürülmemelidir.
- Such an economic program will help the rich at the expense of the poor.
- Böyle bir ekonomik program yoksulların pahasına zenginlere yardımcı olacaktır.
Show More (20)
|
| 3 |
expense |
masraf |
n. |
|
- The company reimbursed him for the travel expenses.
- Şirket ona seyahat masraflarını geri ödedi.
- Deletion itself is time consuming and at the consumer's expense.
- Silme işleminin kendisi zaman alıcıdır ve masrafları tüketiciye aittir.
- Indeed, it is putting them to great expense without them having any say in the matter.
- Gerçekten de bu konuda herhangi bir söz hakkı olmaksızın onları büyük masraflara sokuyor.
- That means that a zinc coffin is required, at enormous expense.
- Bu da çok büyük bir masraf yapılarak çinko bir tabut gerektiği anlamına geliyor.
- Deletion itself is time-consuming and at the consumer's expense.
- Silme işleminin kendisi zaman alıcıdır ve masrafı tüketiciye aittir.
- This would be simpler and would save enormous expense, and would be in keeping with the way inventors work.
- Bu daha basit olacak, büyük masraflardan tasarruf sağlayacak ve mucitlerin çalışma şekline uygun olacaktır.
- This would be simpler and would save enormous expense, and would be in keeping with the way inventors work.
- Bu daha basit olacaktır ve büyük masraflardan tasarruf sağlayacaktır ve mucitlerin çalışma şekline uygun olacaktır.
- This means that the European Passport will save the issuers a lot of expense and administrative effort.
- Bu da Avrupa Pasaportu'nun ihraççıları çok fazla masraf ve idari çabadan kurtaracağı anlamına geliyor.
- I traveled at my own expense.
- Masrafları kendim karşılayarak seyahat ettim.
- This expense is unavoidable.
- Bu masraf kaçınılmaz.
- No expense was spared.
- Hiçbir masraftan kaçınılmadı.
- I don't care about the expense.
- Masraflar umurumda değil.
- I don't want to go to much expense for this party.
- Bu parti için fazla masraf yapmak istemiyorum.
- This expense is unavoidable.
- Bu masraf kaçınılmazdır.
- I'd like to buy it, but I can't afford the expense.
- Satın almak isterdim ama masrafları karşılayamam.
- I don't care about the expense.
- Masraf umrumda değil.
- I had a good dinner at his expense.
- Masraflar ona ait olmak üzere iyi bir akşam yemeği yedim.
- No expense has been spared.
- Hiçbir masraftan kaçınılmadı.
- He traveled at the expense of the company.
- Seyahat masraflarını şirket karşıladı.
- I'm traveling at my own expense.
- Kendi masraflarımı karşılayarak seyahat ediyorum.
Show More (17)
|
| 4 |
expense |
ödün |
n. |
|
- We want to make speedy progress, but not at the expense of quality.
- Hızlı ilerleme kaydetmek istiyoruz ama kaliteden ödün vererek değil.
Show More (-2)
|
| 5 |
expense |
fiyat |
n. |
|
- This expense is unavoidable.
- Bu fiyat kaçınılmazdır.
Show More (-2)
|
| 6 |
expense |
harcama |
n. |
|
- He traveled at the expense of the company.
- Şirketin harcamasıyla gezi yaptı.
Show More (-2)
|
