1 |
hug |
sarılmak |
v. |
|
- Why doesn't he hug me anymore?
- Neden artık bana sarılmıyor?
- He hugged him while he cried.
- Ağlarken ona sarıldı.
- Tom's mother hugged him.
- Annesi Tom'a sarıldı.
- Tom warned me not to hug Mary anymore.
- Tom, Mary'ye bir daha sarılmamam konusunda beni uyardı.
- Tom wanted to hug Mary.
- Tom Mary'ye sarılmak istedi.
- Tom ran and hugged his mom and dad.
- Tom koştu ve annesine ve babasına sarıldı.
- I wanted to hug Tom.
- Tom'a sarılmak istedim.
- Why doesn't she hug me anymore?
- Neden artık o bana sarılmıyor?
- Tom seldom hugs Mary anymore.
- Tom artık Mary'ye nadiren sarılıyor.
- Why don't you hug me?
- Neden bana sarılmıyorsun?
- I wanted to hug Tom, but he wouldn't let me.
- Tom'a sarılmak istedim, ama o bana izin vermedi.
- Mary opened her arms to hug me.
- Mary bana sarılmak için kollarını açmış.
- Tom wants to hug Mary.
- Tom Mary'ye sarılmak istiyor.
- Tom bent down and hugged Mary.
- Tom eğildi ve Mary'e sarıldı.
- Have you ever hugged your children?
- Hiç çocuklarına sarıldın mı?
- Why does Tom never hug Mary?
- Tom neden Mary'ye hiç sarılmıyor?
- He hugged her.
- Ona sarıldı.
- Mary opened her arms to hug me.
- Mary bana sarılmak için kollarını açtı.
- You hugged Mary.
- Sen Mary'ye sarıldın.
- She hugged him.
- Ona sarıldı.
- Does Tom ever hug his children?
- Tom çocuklarına hiç sarılır mı?
- Tom hugged Mary and told her that he loved her.
- Tom Mary'ye sarıldı ve onu sevdiğini söyledi.
- Does Tom ever hug his daughters?
- Tom hiç kızlarına sarılır mı?
- Even Tom hugged Mary.
- Tom bile Mary'e sarıldı.
- They hugged him.
- Ona sarıldılar.
- The young girl hugged Tom.
- Genç kız Tom'a sarıldı.
- Tom has said he won't hug Mary anymore.
- Tom artık Mary'ye sarılmayacağını söyledi.
- Tom wanted to hug Mary.
- Tom, Mary'ye sarılmak istedi.
- Tom hugged Mary and then kissed her.
- Tom Mary'ye sarıldı ve sonra onu öptü.
- The girl hugs me.
- Kız bana sarılır.
- Tom never seems to hug Mary anymore.
- Tom artık Mary'ye hiç sarılmıyor.
- Tom hugged Mary and kissed her.
- Tom, Mary'ye sarıldı ve onu öptü.
- Tom went over and hugged Mary.
- Tom gitti ve Mary'ye sarıldı.
- Even though it's against company policy, Tom and Mary kiss and hug every time they meet.
- Şirket politikasına aykırı olsa da Tom ve Mary her karşılaştıklarında öpüşüp sarılıyorlar.
- Tom gently hugged Mary.
- Tom, Mary'ye nazikçe sarıldı.
- I think Tom expected Mary to hug him.
- Bence Tom, Mary'nin ona sarılmasını bekliyordu.
- He hugged her while she cried.
- O ağlarken ona sarıldı.
- Tom hugged Mary and kissed her.
- Tom Mary'ye sarıldı ve onu öptü.
- Tom probably doesn't hug Mary anymore.
- Tom muhtemelen artık Mary'ye sarılmıyor.
- We hugged them.
- Biz onlara sarıldık.
- Tom hugs Mary.
- Tom Mary'ye sarılıyor.
- Tom and Mary hugged and kissed each other.
- Tom ve Mary birbirlerine sarılıp öpüştüler.
- Tom won't likely try to hug Mary again.
- Tom muhtemelen Mary'ye tekrar sarılmaya çalışmayacak.
- Tom didn't want to be hugged.
- Tom sarılmak istemedi.
- He hugged me.
- O, bana sarıldı.
- Can we at least hug goodbye?
- En azından sarılıp vedalaşabilir miyiz?
- They hugged us.
- Onlar bize sarıldı.
- Why shouldn't Tom hug Mary?
- Tom neden Mary'ye sarılmasın?
- That girl hugged her doll.
- O kız, bebeğine sarıldı.
- Tom and Mary hugged.
- Tom ve Mary sarıldı.
- Let me hug you goodbye.
- İzin ver sana sarılıp vedalaşayım.
- Both of them hugged me.
- İkisi de bana sarıldılar.
- This is the first time I've hugged Mary.
- Bu, Mary'ye ilk sarılışım.
- Tom always hugs his son when he returns from work.
- Tom işten döndüğünde her zaman oğluna sarılır.
- We hugged and kissed.
- Biz sarıldık ve öpüştük.
- Tom very seldom hugs Mary anymore.
- Tom artık Mary'ye çok nadiren sarılıyor.
- Tom really wanted to hug Mary.
- Tom gerçekten Mary'e sarılmak istedi.
- Tom rarely hugs Mary anymore.
- Tom artık nadiren Mary'ye sarılıyor.
- Tom jumped up and hugged Mary.
- Tom atladı ve Mary'ye sarıldı.
- Tom told Mary not to hug him anymore.
- Tom, Mary'ye artık ona sarılmamasını söyledi.
- He hugged me.
- Bana sarıldı.
- I should've hugged Tom.
- Tom'a sarılmalıydım.
- Mary took Tom in her arms and hugged him.
- Mary de Tom'u kollarına aldı ve ona sarıldı.
- Who told Tom to hug Mary?
- Tom'a Mary'ye sarılmasını kim söyledi?
- I hugged Tom.
- Tom'a sarıldım.
- Have you ever hugged a stranger?
- Hiç bir yabancıya sarıldın mı?
- Tom opened his arms to hug me.
- Tom bana sarılmak için kollarını açtı.
- She hugged her parents before she left.
- Gitmeden önce ailesine sarıldı.
- Tom rarely ever hugs Mary anymore.
- Tom artık nadiren Mary'ye sarılır.
- I can't believe I just hugged you.
- Az önce sana sarıldığıma inanamıyorum.
- I wanted to hug Tom, but he wouldn't let me.
- Tom'a sarılmak istedim ama bana izin vermedi.
- Tom won't let Mary hug him anymore.
- Tom artık Mary'nin ona sarılmasına izin vermiyor.
Show More (71)
|
2 |
hug |
sarılma |
n. |
|
- Can I hug you?
- Sana sarılabilir miyim?
- Come here and give me a hug.
- Buraya gel ve bana sarıl.
- He gave me a hug.
- O, bana sarıldı.
- I gave him a hug.
- Ona sarıldım.
- He gave him a big hug.
- Ona kocaman sarıldı.
- Tom gave Mary a brief hug.
- Tom, Mary'ye kısa bir sarılma yaptı.
- Can I at least give you a hug?
- En azından sana sarılabilir miyim?
- Tom thought Mary was going to hug him.
- Tom, Mary'nin kendisine sarılacağını düşündü.
- I gave him a hug.
- Ben ona sarıldım.
- Could I get a hug?
- Sarılabilir miyim?
- Do you still want to give me a hug?
- Hâlâ bana sarılmak istiyor musun?
- Is it OK to hug you?
- Sana sarılabilir miyim?
- Give your grandmother a hug.
- Büyükannene sarıl.
- Tom was the first boy to hug Mary.
- Tom, Mary'ye sarılan ilk çocuktu.
- Tom gave Mary a big hug and a kiss.
- Tom, Mary'ye kocaman sarıldı ve öptü.
- Tom gave me a big hug.
- Tom bana kocaman sarıldı.
- Give Tom a hug.
- Tom'a sarılın.
- Tom gave Mary a hug and a kiss on the cheek.
- Tom, Mary'ye sarıldı ve yanağına bir öpücük kondurdu.
- Give me a hug.
- Bana sarıl.
- Tom gave me a hug.
- Tom bana sarıldı.
- I need a hug.
- Sarılmaya ihtiyacım var.
- I could really use a hug.
- Gerçekten sarılmaya ihtiyacım var.
- He gave me a big hug.
- Bana kocaman sarıldı.
Show More (20)
|
3 |
hug |
kucaklamak |
v. |
|
- Almost instinctively, in times of crisis, we hugged one another.
- Kriz zamanlarında neredeyse içgüdüsel olarak birbirimizi kucaklarız.
Show More (-2)
|
4 |
hug |
kucaklaşmak |
v. |
|
- How about a hug?
- Kucaklaşmaya ne dersin?
Show More (-2)
|
5 |
hug |
kucaklama |
n. |
|
- Everyone needs a big hug.
- Herkesin kocaman bir kucaklamaya ihtiyacı vardır.
Show More (-2)
|