|
- I would like to make a brief comment to the President-in-Office of the Council, whom I wish all the luck in the world.
- Kendisine bol şans dilediğim Konsey Dönem Başkanı'na kısa bir yorumda bulunmak istiyorum.
- That is why US grain companies like Cargill cannot believe their luck.
- Bu yüzden Cargill gibi ABD'li tahıl şirketleri şanslarına inanamıyorlar.
- Perhaps I will be in luck today.
- Belki de bugün şansım yaver gider.
- I would like to make a brief comment to the President-in-Office of the Council, whom I wish all the luck in the world.
- Kendisine bol şans dilediğim Konsey Dönem Başkanına kısa bir yorumda bulunmak istiyorum.
- Apart from that, I wish everyone luck at the drafting stage.
- Bunun dışında, taslak hazırlama aşamasında herkese şans diliyorum.
- I wish you luck, fellow Members.
- Size şans diliyorum, Üye arkadaşlarım.
- Irish luck places us in the right place at the right time.
- İrlanda şansı bizi doğru zamanda doğru yere yerleştiriyor.
- As far as the rest is concerned, I wish you and us all luck.
- Gerisi söz konusu olduğunda, size ve hepimize şans diliyorum.
- I wish you the best of luck in Ghent.
- Gent'te size bol şans diliyorum.
- The only thing that a gambler needs is the luck factor.
- Bir kumarbazın ihtiyacı olan tek şey şans faktörüdür.
- I couldn't believe my luck.
- Şansıma inanamadım.
- Sooner or later, your luck will run out.
- Er ya da geç şansın bitecek.
- I wish you the best of luck.
- Sana iyi şans diliyorum.
- It has nothing to do with luck.
- Şansla hiçbir ilgisi yok.
- You're not having much luck, are you?
- Pek şansın yok, değil mi?
- Luck only works sometimes — work always works.
- Şans sadece bazen işe yarar - çalışmak her zaman işe yarar.
- Through his own efforts and a bit of luck, he won first prize in the contest.
- Kendi çabaları ve biraz da şansı sayesinde yarışmada birincilik ödülünü kazandı.
- Don't press your luck, kid.
- Şansını zorlama, çocuk.
- I make my own luck.
- Kendi şansımı kendim yaratırım.
- Maybe we'll have better luck next time.
- Belki bir dahaki sefere şansımız daha iyi olur.
- She always boasts of her luck.
- O, her zaman şansıyla övünür.
- I thought I'd stop by and wish you luck.
- Ziyaret etmeyi ve sana şans dilemeyi düşündüm.
- Luck plays an important role in our life.
- Şans yaşamımızda önemli bir rol oynuyor.
- Luck comes to those who look for it.
- Şans, onu arayanlara gelir.
- He'll run out of luck sooner or later.
- Er ya da geç şansı tükenecek.
- He had no luck in finding work.
- İş bulma konusunda hiç şansı yoktu.
- We had the luck to win the battle.
- Savaşı kazanma şansımız oldu.
- Better luck next time.
- Bir dahaki sefer için iyi şanslar.
- If it hadn't been for Lindbergh's luck and his knowledge of flying, he could never have succeeded in crossing the Atlantic.
- Lindbergh'in şansı ve uçuş bilgisi olmasaydı, Atlantik'i geçmeyi asla başaramazdı.
- Luck makes us arrogant, bad luck makes us wise.
- Şans bizi kibirli yapar, kötü şans bizi bilge yapar.
- I thought I'd stop by and wish you luck.
- Uğrayıp sana şans dilemek istedim.
- I think Tom's luck is about to run out.
- Sanırım Tom'un şansı tükenmek üzere.
- And soon your luck will turn for the better.
- Ve yakında şansın daha iyiye dönecek.
- Sooner or later, your luck will run out.
- Er ya da geç, şansın tükenecek.
- Your luck will run out sooner or later.
- Şansın er ya da geç tükenecek.
- I don't seem to be having much luck today.
- Bugün pek şansım yok gibi.
- As luck would have it, Providence was on my side.
- Şansıma, takdiri ilahi benim yanımdaydı.
- Tom's not having much luck.
- Tom'un pek şansı yok.
- It has nothing to do with luck.
- Bunun şansla ilgisi yok.
- I think Tom's luck is about to run out.
- Bence Tom'un şansı tükenmek üzere.
- Why does luck hate us?
- Neden şans bizden nefret ediyor?
- Don't push your luck.
- Şansınızı zorlamayın.
- I had a run of bad luck.
- Şansım kötü gitti.
- I wish you luck.
- Sana iyi şanslar diliyorum.
- Believe more in your strength than in your luck.
- Şansından daha çok gücüne inan.
- Luck is not on my side.
- Şans benden yana değil.
- Luck has nothing to do with it.
- Şansın bununla bir ilgisi yok.
- I wish Tom luck.
- Tom'a şans diliyorum.
- We all wished each other luck.
- Hepimiz birbirimize iyi şans diledik.
- I wish you the very best of luck.
- Sana bol şans dilerim.
- You won't have the same luck twice.
- Aynı şansı iki kez yakalayamazsın.
- Why does luck hate me?
- Neden şans benden nefret ediyor?
- Layla couldn't believe her luck.
- Leyla şansına inanamadı.
- Luck has nothing to do with it.
- Şansın bununla hiçbir ilgisi yok.
- Why does luck hate you?
- Şans neden senden nefret ediyor?
- It wasn't just luck.
- Sadece şans değildi.
- I wish you the very best of luck.
- Sana en iyi şansı diliyorum.
- My luck is turning from bad to worse.
- Şansım git gide daha da kötüleşiyor.
- He'll run out of luck sooner or later.
- Önünde sonunda şansı bitecek.
- Tom can't believe his luck.
- Tom şansına inanamıyor.
- Love is largely a matter of luck.
- Aşk büyük ölçüde bir şans meselesidir.
- Let's not press our luck.
- Şansımızı zorlamayalım.
- Luck plays an important role in our life.
- Şans, hayatımızda önemli bir rol oynar.
- Tom couldn't believe his luck.
- Tom şansına inanamadı.
- It wasn't just luck.
- Bu sadece şans değildi.
- OK, wish me luck.
- Pekala, bana şans dile.
- Believe more in your strength than in your luck.
- Şansınızdan ziyade gücünüze inanın.
- Layla couldn't believe her luck.
- Layla şansına inanamıyordu.
- My luck has changed.
- Şansım değişti.
- Tom couldn't believe his luck.
- Tom şansına inanamıyordu.
- Layla's luck has run out.
- Layla'nın şansı tükendi.
- Sometimes a ladder is a sign of bad luck.
- Bazen bir merdiven kötü bir şans işaretidir.
- This time, Layla's luck has run out.
- Bu sefer, Layla'nın şansı tükendi.
- Tom has no luck.
- Tom'un şansı yok.
- It wasn't luck.
- Şans değildi.
- I still can't believe my luck.
- Hâlâ şansıma inanamıyorum.
- I have the worst luck with women.
- Kadınlarla şansım hiç yaver gitmez.
- There's no such thing as luck.
- Şans diye bir şey yoktur.
- Tom has no luck.
- Tom'un hiç şansı yok.
- Tom is in luck.
- Tom'un şansı varmış.
- Maybe your luck is changing.
- Belki de şansın dönüyordur.
- Wish me luck, I will need it.
- Bana şans dile, buna ihtiyacım olacak.
- You make your own luck.
- Kendi şansını kendin yaratıyorsun.
- My luck is turning from bad to worse.
- Şansım kötüden daha kötüye gidiyor.
- Luck's on my side today.
- Bugün şans benden yana.
- I'll try my luck.
- Ben şansımı deneyeceğim.
- Sooner or later, his luck will run out.
- Er ya da geç, şansı tükenecek.
- I have no luck.
- Şansım yok.
- I don't seem to be having much luck today.
- Bugün çok şansım yok gibi.
- I hope our luck doesn't run out.
- Umarım şansımız tükenmez.
- I guess my luck just ran out.
- Sanırım şansım tükendi.
- I'll try my luck.
- Şansımı deneyeceğim.
- I have no luck.
- Hiç şansım yok.
- I pray that you will have the best of luck.
- Şansınızın açık olması için dua ediyorum.
- I've got the devil's own luck in everything.
- Her şeyde şeytanın kendi şansına sahibim.
- Finally my luck is turning.
- Sonunda şansım dönüyor.
- We've had some bad luck here.
- Burada kötü bir şansımız vardı.
- I think our luck just ran out.
- Sanırım şansımız tükendi.
- Tom has had the toughest luck.
- Tom'un şansı hiç yaver gitmedi.
- Tom's luck has run out.
- Tom'un şansı tükendi.
- Tom was having all kinds of bad luck.
- Tom'un şansı hep kötü gidiyordu.
- Tom tried his luck hitchhiking.
- Tom şansını deneyip otostop çekti.
- Why does luck hate me?
- Şans neden benden nefret ediyor?
- I wish you luck on your decision.
- Kararında sana şans diliyorum.
- If it hadn't been for Lindbergh's luck and his knowledge of flying, he could never have succeeded in crossing the Atlantic.
- Lindbergh'in şansı ve uçuş bilgisi olmasaydı, Atlantiği geçmeyi asla başaramazdı.
- Luck plays an important part in your life.
- Şans hayatınızda önemli bir rol oynar.
- Luck makes us arrogant, bad luck makes us wise.
- İyi şans bizi kibirlendirir, kötü şans ise bilgeleştirir.
- Better luck next time.
- Gelecek sefere iyi şanslar.
- I just don't want our luck to run out.
- Şansımızın tükenmesini istemiyorum.
- I may win if I have luck.
- Şansım varsa kazanabilirim.
- Tom tried his luck hitchhiking.
- Tom şansını otostopta denedi.
- I wish you luck.
- Sana şans diliyorum.
- Don't press your luck.
- Şansını zorlama.
- I wish them luck.
- Onlara şans diliyorum.
- The roulette is not only about luck.
- Rulet sadece şansla ilgili değildir.
- Luck doesn't exist.
- Şans diye bir şey yoktur.
- I think you should go and try your luck elsewhere.
- Bence gidip şansını başka yerde denemelisin.
- I can't believe my luck.
- Şansıma inanamıyorum.
- It was pure luck.
- Tamamen şanstı.
- A little bit of luck sometimes leads to an unexpected success.
- Biraz şans, bazen beklenmedik bir başarıya yol açar.
- Luck is blind.
- Şansın gözü kördür.
- I may win if I have luck.
- Şansım olursa kazanabilirim.
- Wish me luck, I will need it.
- Bana şans dile, ihtiyacım olacak.
- Layla's luck has run out.
- Leyla'nın şansı tükendi.
- Tom's luck eventually changed.
- Tom'un şansı sonunda döndü.
- Luck was on our side.
- Şans bizden yanaydı.
- Sooner or later, his luck will run out.
- Er ya da geç, onun şansı bitecek.
- Don't press your luck, kid.
- Şansını zorlama, evlat.
- I wish them the best of luck in dealing with the problem.
- Sorunla başa çıkma konusunda onlara bol şans diliyorum.
- He has all the luck.
- Bütün şans onda.
- With a little luck the weather will be good.
- Biraz şansla hava güzel olacak.
- I've been having some bad luck.
- Kötü bir şans yaşıyorum.
- I just wanted to wish you luck.
- Sadece sana şans dilemek istedim.
- Why does luck hate you?
- Neden şans senden nefret ediyor?
- Luck turned in my favor.
- Şans benim lehime döndü.
- We all wished each other luck.
- Hepimiz birbirimize şans diledik.
- I wish you luck in finding what you're looking for.
- Aradığınız şeyi bulmanızda size şans dilerim.
- Tom has had very bad luck.
- Tom'un şansı çok kötü gitti.
- Luck smiled on us then.
- O zaman şans yüzümüze gülmüştü.
- Tom's luck eventually changed.
- Tom'un şansı sonunda değişti.
- It was merely a matter of luck.
- Bu sadece bir şans meselesiydi.
- I make my own luck.
- Ben kendi şansımı yaratıyorum.
- We haven't had much luck lately.
- Son zamanlarda çok şansımız yoktu.
- I just stopped by to wish you luck.
- Sana şans dilemek için uğradım.
- She always boasts of her luck.
- Daima şansıyla övünür.
- I think you should go and try your luck elsewhere.
- Bence siz şansınızı gidin başka yerde deneyin.
- Wish me luck!
- Bana şans dile!
- Tom has very bad luck.
- Tom'un şansı çok kötü.
- A little bit of luck sometimes leads to an unexpected success.
- Biraz şans, bazen beklenmedik bir başarıya götürür.
- We came by to wish you luck.
- Size şans dilemek için uğradık.
- Your luck will run out sooner or later.
- Şansın er ya da geç bitecek.
- This time, Layla's luck has run out.
- Bu sefer Leyla'nın şansı tükendi.
- We came by to wish you luck.
- Sana şans dilemeye geldik.
- I didn't want to push my luck.
- Şansımı zorlamak istemedim.
- Wish me luck.
- Bana şans dile.
- Please wish me luck.
- Lütfen bana şans dile.
- The roulette is not only about luck.
- Rulet sadece şans hakkında değil.
- What rotten luck!
- Ne kötü bir şans!
- Everyone wished me luck.
- Herkes bana şans diledi.
- I'm not having much luck.
- Şansım pek yaver gitmiyor.
- Luck plays an important part in our life.
- Şans hayatımızda önemli bir rol oynamaktadır.
- With a little luck the weather will be good.
- Biraz şansla hava iyi olacak.
- He had his share of luck.
- Şansından payını aldı.
- He ran out of luck.
- Şansı tükenmişti.
- Luck plays an important part in life.
- Şans hayatta önemli bir rol oynar.
- I can't believe our luck.
- Şansımıza inanamıyorum.
- Try your luck.
- Şansınızı deneyin.
- He had no luck in finding work.
- Onun iş bulma şansı yoktu.
- Why does luck hate her?
- Şans neden ondan nefret ediyor?
- I wish you luck in finding what you're looking for.
- Aradığın şeyi bulmada sana şans diliyorum.
- We haven't had much luck lately.
- Son zamanlarda şansımız pek yaver gitmedi.
- Why does luck hate us?
- Şans neden bizden nefret ediyor?
- Luck left him.
- Şans onu terk etti.
- You make your own luck.
- Kendi şansınızı kendiniz yaratın.
- I wish you the best of luck in your next endeavor.
- Bir sonraki girişiminde sana bol şans dilerim.
Show More (174)
|