never - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
never asla interj., adv.
  • The next time we will have to fight the same fight again because, unfortunately, the Council never learns.
  • Bir dahaki sefere yine aynı mücadeleyi vermek zorunda kalacağız çünkü ne yazık ki Konsey asla ders almıyor.
  • A readiness to apologise never comes amiss, so I particularly support that particular clause in the draft.
  • Özür dilemeye hazır olmak asla yanlış bir şey değildir, bu nedenle taslaktaki bu maddeyi özellikle destekliyorum.
  • We can never have too much safety.
  • Asla çok fazla güvenliğe sahip olamayız.
Show More (937)
never hiç adv.
  • We have never had to draw up a contingency plan with so few given elements and so many unknowns.
  • Hiç bu kadar az verili unsur ve bu kadar çok bilinmeyen içeren bir acil durum planı hazırlamak zorunda kalmamıştık.
  • Many of us never thought we would witness in our lifetimes the fall of the Berlin Wall.
  • Birçoğumuz hayatımız boyunca Berlin Duvarı'nın yıkılışına tanık olacağımızı hiç düşünmemiştik.
  • Never before was a prospective Member State exposed under such a harsh light to the critical eyes of one and all.
  • Müstakbel bir Üye Devlet daha önce hiç bu kadar sert bir ışık altında herkesin eleştirel gözlerine maruz kalmamıştı.
Show More (887)
never hiçbir zaman adv.
  • Never has the lack of an unambiguous, united voice been felt so much as in this tragic situation.
  • Kesin ve tek bir sesin eksikliği hiçbir zaman bu trajik durumda olduğu kadar hissedilmemiştir.
  • Exhortations to procreation have never been known to work.
  • Üreme teşviklerinin hiçbir zaman işe yaramadığı bilinmektedir.
  • I have never said that this authority should necessarily be the Commission, of course not.
  • Hiçbir zaman bu otoritenin mutlaka Komisyon olması gerektiğini söylemedim, elbette söylemem.
Show More (164)
never bir türlü adv.
  • Maybe the Commission could explain why, for some reason, these proposals never saw the light of day.
  • Belki Komisyon bu önerilerin neden bir türlü gün ışığına çıkmadığını açıklayabilir.
  • Maybe the Commission could explain why, for some reason, these proposals never saw the light of day.
  • Belki Komisyon bu tekliflerin neden bir türlü gün ışığına çıkmadığını açıklayabilir.
Show More (-1)
never olamaz exclam.
  • There are usually never many cars on the road this early in the morning.
  • Sabahın bu erken saatlerinde yolda genellikle fazla araba olmaz.
Show More (-2)