never a - Türkisch Englisch Wörterbuch

never a

Bedeutungen, die der Begriff "never a" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 159 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
have never seen a sea v. denizi hiç görmemiş olmak
(never/hardly) miss a trick v. (genelde olumsuz) fırsatı kaçırmamak
never a one pron. hiç kimse
Phrases
never underestimate the power of a few expr. azınlığın gücünü asla yabana atma
a magician never reveals his secrets expr. meslek sırrı
a magician never reveals his secrets expr. orası bana kalsın
a magician never reveals his secrets expr. bir sihirbaz asla sırlarını açıklamaz
Proverb
never fight a land war in asia expr. boyundan büyük bir çekişmeye girme
never fight a land war in asia expr. altından kalkamayacağın bir mücadeleye girme
never look a gift horse in the mouth beleş atın dişine bakılmaz
he that hath a full purse never wanted a friend paran çoksa dostun da çok
a barking dog never bites havlayan köpek ısırmaz
he that hath a full purse never wanted a friend zenginin dostu olmaz olsa zengin olmaz
a woman's work is never done bir kadının işi asla bitmez
never make a threat you cannot carry out asla yerine getiremeyeceğin bir tehdit savurma
a watched pot never boils başında beklenen su kaynamaz
he that hath a full purse never wanted a friend zenginin dostu boldur/çoktur
it is a poor heart that never rejoices üzgün olmayı alışkanlık edinenler bile her zaman üzgün olamaz
it is a sad heart that never rejoices üzgün olmayı alışkanlık edinenler bile her zaman üzgün olamaz
a lie never lives to be old yalancının mumu yatsıya kadar yanar
a watched kettle never boils başında beklenen tencere kaynamaz
never a truer word spoken doğru söze ne denir
never judge a book by its cover zarfa değil mazrufa bak
never judge a book by its cover insanları dış görünüşleriyle yargılama
never cast a clout until may is out mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır
a watched kettle never boils seyredilen tencere kaynamaz
never give a sucker an even break uyandırma kerizi
never give a sucker an even break kerizi yolmak sevaptır
a smooth sea never made a skillful sailor. pürüzsüz bir deniz asla usta bir denizci yapmaz
a watched kettle never boils başında beklediğin tencere kaynamak bilmez
a watched kettle never boils başında beklediğin tencere kaynamaz
he that hath a full purse never wanted a friend zengin olan dost istemez
a dumb priest never got a parish ağlamayana meme vermezler
a dumb priest never got a parish bir şeye ulaşmak için istemek gerekir
never send a boy to do a man's job harman dövmek keçinin işi değil
never send a boy to do a man's job ağaçtan maşa (abdaldan paşa) olmaz
never send a boy to do a man's job her ağaçtan kaşık olmaz
never give a sucker an even chance kaz ise kazla
never give a sucker an even chance aptala şans verilmez
never give a sucker an even chance karşındaki aptalsa fırsatı değerlendireceksin
a wild goose never laid a tame egg kırk yıllık kani olur mu yani
a dumb priest never got a parish isteyenin bir yüzü, vermeyenin iki yüzü kara
a dumb priest never got a parish bir şeyi elde etmek için onu istemek gerekir
a wild goose never laid a tame egg hiçbir şey durduk yere değişmez
a wild goose never laid a tame egg böyle gelmiş böyle gider
never send a boy to do a man's job çocuğa iş buyuran, ardınca kendi gider
never send a boy to do a man's job çocuğu işe sal, ardınca sen var
never send a boy to do a man's job çocuğa iş, ardına sen düş
never send a boy to do a man's job önemli işler beceriksiz kişilere yaptırılamaz
never a rose without a prick dikensiz gül olmaz
never a rose without a prick gülü seven dikenine katlanır
never a rose without the prick dikensiz gül olmaz
never a rose without the prick gülü seven dikenine katlanır
a good deed is never lost yapılan iyilik hiçbir zaman boşa gitmez
a good deed is never lost işlenen sevap boşa gitmez
a little (hard) work never hurt anybody biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmak kimseyi öldürmez
a little (hard) work never hurt anybody biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmaktan kimseye zarar gelmez
a little (hard) work never hurt anyone biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmak kimseyi öldürmez
a little (hard) work never hurt anyone biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmaktan kimseye zarar gelmez
a little (hard) work never killed anybody biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmak kimseyi öldürmez
a little (hard) work never killed anybody biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmaktan kimseye zarar gelmez
a little (hard) work never killed anyone biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmak kimseyi öldürmez
a little (hard) work never killed anyone biraz fazla/yoğun/sıkı çalışmaktan kimseye zarar gelmez
a tale never loses in the telling bire bin katma
a tale never loses in the telling her defasında üstüne katarak anlatma
a tale never loses in the telling bir hikaye her anlatıldığında üstüne bir şeyler daha katılır
a tale never loses in the telling bir hikaye her anlatıldığında biraz daha süslenir/abartılır
never start a land war in asia boyundan büyük bir çekişmeye girme
never start a land war in asia altından kalkamayacağın bir mücadele başlatma
Colloquial
a man you've never met n. hiç tanımadığın bir adam
never a whit expr. asla
never a whit expr. katiyen
never a whit expr. hiç
never a whit expr. herhangi bir suretle
never a whit expr. herhangi bir şekilde
never a whit expr. zerre kadar
never a whit expr. azıcık bile
never give a sucker an even chance expr. karşındaki enayiyse tokatlayacaksın
never give a sucker an even chance expr. karşındaki kerizse avantana bakacaksın
(one) (has) never heard (of) such a thing expr. (biri) hiç böyle bir şey duymamış
(one) (has) never heard (of) such a thing expr. (biri) ilk defa böyle bir şey duyuyor
Idioms
never have a good word to say about (someone of something) v. (biri/bir şey) hakkında hiç iyi bir söz söylememek
never have a good word to say about (someone of something) v. (birini/bir şeyi) hep tenkit etmek
never have a good word to say about (someone of something) v. (birini/bir şeyi) hiç beğenmemek
never have a good word to say about (someone of something) v. (biri/bir şey) hakkında hiç güzel bir şey söylememek
never have a good word to say about (someone of something) v. (biri/bir şey) hakkında söyleyecek iyi bir şeyi olmamak
never have a good word to say about (someone of something) v. (birinden/bir şeyden) hep kötü bahsetmek
never have a good word to say about (someone of something) v. (birini/bir şeyi) sürekli eleştirmek
never have a good word to say for (someone of something) v. (biri/bir şey) hakkında hiç iyi bir söz söylememek
never have a good word to say for (someone of something) v. (birini/bir şeyi) hep tenkit etmek
never have a good word to say for (someone of something) v. (birini/bir şeyi) hiç beğenmemek
never have a good word to say for (someone of something) v. (biri/bir şey) hakkında hiç güzel bir şey söylememek
never have a good word to say for (someone of something) v. (biri/bir şey) hakkında söyleyecek iyi bir şeyi olmamak
never have a good word to say for (someone of something) v. (birinden/bir şeyden) hep kötü bahsetmek
never have a good word to say for (someone of something) v. (birini/bir şeyi) sürekli eleştirmek
never put a foot wrong v. hata yapmamak
never put a foot wrong v. hiç yanlış bir adım atmamak
never set a foot wrong v. hata yapmamak
never set a foot wrong v. hiç yanlış bir adım atmamak
never a deal adv. birazcık bile değil
there is never a dull moment expr. bir dakika boş duramazsın
never a dull moment expr. bir an/dakika bile sıkıcı geçmez
there is never a dull moment expr. bir an/dakika bile sıkıcı geçmez
never a dull moment expr. bir dakika boş duramazsın
never cross a bridge until you come to it expr. dereyi görmeden paçaları sıvama
never a dull moment expr. her zaman heyecan dolu
(I) never heard of such a thing! expr. hiç böyle bir şey duymadım!
there is never a dull moment expr. her zaman heyecan dolu
never judge a book by its cover expr. görünüşe aldanmamalı
there is never a dull moment expr. sıkıcı değil
never a dull moment expr. sıkıcı değil
never in a month of sundays expr. çıkmaz ayın son çarşambası
never in a month of sundays expr. balık kavağa çıkınca
never in a month of sundays expr. hiçbir zaman
never in a month of sundays expr. hiçbir koşulda
never in a month of sundays expr. hiçbir zaman
never in a month of sundays expr. hiçbir durumda
never in a month of sundays expr. bir an bile
never in a month of sundays expr. kesinlikle
never in a month of sundays expr. asla
never in a month of sundays expr. hiçbir suretle
never in a month of sundays expr. her ne suretle olursa olsun
never in a month of sundays expr. hiçbir şekilde
never in a month of sundays expr. hiçbir koşulda
never in a month of sundays expr. hiçbir şartta
never in a month of sundays expr. mümkün değil
never in a month of sundays expr. olacak gibi değil
Speaking
could never hold down a job v. bir işte tutunmayı becerememek
never ask a lady her age expr. bayanlara yaş sorulmaz
you'll never guess who I ran across a few days ago expr. bil bakalım birkaç gün önce kime rastladım
you'll never guess who i ran across a few days ago expr. birkaç gün önce kime rastladım tahmin bile edemezsin
never ask a lady her age expr. bayanlara yaşı sorulmaz
never ask a woman her age expr. bir kadına yaşı sorulmaz
you'd never get within a mile of him expr. bir mil yakınına bile yaklaşamazsın
never ask a lady her age expr. bir bayana yaşı sorulmaz
I've never had a one-night stand expr. hiç tek gecelik ilişki yaşamadım
(I) never heard of such a thing! expr. hiç böyle bir şey duymamıştım!
it's never too late for a new beginning in your life expr. hayatında yeni bir başlangıç için asla çok geç değil
it's never too late for a new beginning in your life expr. hayatında yeni bir başlangıç yapmak için asla çok geç değil
I've never seen you read a book in my life expr. hayatımda bir kez olsun senin kitap okuduğunu görmedim
never in a thousand years! expr. hayatta olmaz/asla!
I have never climbed a mountain expr. hayatımda hiç dağa tırmanmadım
I never laid a hand on her expr. ona hiç/asla elimi kaldırmadım
never ask a woman her age expr. kadınlara yaşı sorulmaz
I never laid a hand on her expr. ona hiç elimi kaldırmadım
I never laid a hand on her expr. ona elimi bile kaldırmadım
it would never fit in a bag that small expr. o kadar küçük bir çantaya sığmaz
I've never been to a funeral before expr. önceden hiç cenazeye gitmedim
I never laid a hand on her expr. ona elimi bile sürmedim
we never said a word expr. tek kelime etmedik
never in a million years expr. hayatta olmaz/asla
I've never read a novel so I don't know expr. hiç roman okumadım o yüzden bilmiyorum
Literature
draco dormiens nunquam titillandus (never tickle a sleeping dragon) expr. asla uyuyan bir ejderhayı gıdıklama
Slang
never crack a book v. kitabın kapağını bile açmamak
never bullshit a bullshitter expr. tereciye tere satma
Modern Slang
always a bridesmaid never a bride n. hep gölgede kalan/başarısız/etkisiz (kadın)
always a bridesmaid never a bride n. hep ikinci planda kalan (kadın)
always a bridesmaid never a bride n. hiçbir zaman zirvede olamayan
always a bridesmaid never a bride n. hiçbir zaman esas kadın olamayan