The sample sentences have been compiled from various sources and although they have been proofread, there may be some omissions. The sentences do not necessarily reflect the ideology and opinions of Tureng.com. Please let us know about sentences with political, social and sensitive content that offend you.

	Englisch	Türkisch
1	prefer	tercih etmek	v.
	Preferring fast foods can cause weight problems and exhaustion. Hızlı yiyecekleri tercih etmek kilo sorunlarına ve bitkinliğe neden olabilir. We prefer the force of argument to the argument of force. Argüman gücünü, güç argümanına tercih ediyoruz. We prefer the force of argument to the argument of force. Argümanın gücünü, gücün argümanına tercih ediyoruz. We prefer the acting chairman of the Council of Interior Ministers. İçişleri Bakanları Konseyi başkan vekilini tercih ediyoruz. Of course, we would all prefer all donations to be voluntary. Elbette hepimiz tüm bağışların gönüllü olmasını tercih ederiz. However, the individual country must decide for itself what arrangements it prefers. Ancak, her bir ülke hangi düzenlemeleri tercih edeceğine kendisi karar vermelidir. They prefer drivers on the road who can be called on at any time of the day or night, all through the week. Hafta boyunca günün veya gecenin herhangi bir saatinde çağrılabilecek sürücüleri tercih ediyorlar. We prefer a framework directive. Bir çerçeve yönergeyi tercih ediyoruz. We prefer a framework directive. Biz bir çerçeve yönergeyi tercih ediyoruz. We prefer the wise approach adopted by the Council to the haste advocated by our rapporteur. Konsey tarafından benimsenen akıllıca yaklaşımı raportörümüz tarafından savunulan aceleciliğe tercih ediyoruz. Of course we would all prefer all donations to be voluntary. Tabii ki hepimiz tüm bağışların gönüllü olmasını tercih ederiz. The leaders in Moscow much prefer the idea of turning Channel 6 into a special sports channel. Moskova'daki liderler Kanal 6'yı özel bir spor kanalına dönüştürme fikrini daha çok tercih ediyor. Mr Prodi also has another proposal about preferring regulations to directives. Sayın Prodi'nin tüzüklerin direktiflere tercih edilmesine ilişkin bir başka önerisi daha var. Mr Prodi also has another proposal about preferring regulations to directives. Sayın Prodi'nin ayrıca yönetmeliklerin direktiflere tercih edilmesine ilişkin bir başka önerisi daha bulunmaktadır. I prefer this type of solution. Ben bu tür bir çözümü tercih ediyorum. I prefer the word ‘balance’ rather than ‘compromise’. Ben 'uzlaşma' yerine 'denge' kelimesini tercih ediyorum. Others prefer the solution that has been tabled in an amendment signed by several political groups. Diğerleri ise çeşitli siyasi gruplar tarafından imzalanan bir değişiklik önergesinde sunulan çözümü tercih etmektedir. I prefer those of your amendments which precisely reflect the balance which has been achieved. Ben sizin değişiklik önergelerinizden, sağlanan dengeyi tam olarak yansıtanları tercih ediyorum. Certain Member States also would much prefer this solution. Bazı Üye Devletler de bu çözümü tercih etmektedir. We therefore prefer the directive which was approved in 1998. Bu nedenle 1998 yılında onaylanan yönergeyi tercih ediyoruz. Or do we prefer more publicly financed welfare and a weak currency? Yoksa kamu tarafından finanse edilen daha fazla refah ve zayıf bir para birimini mi tercih ediyoruz? I would therefore prefer it if there were no list of these occupations. Bu nedenle bu mesleklerin bir listesinin olmamasını tercih ederim. That leads me to prefer an annual establishment of the budget. Bu da beni bütçenin yıllık olarak oluşturulmasını tercih etmeye yönlendiriyor. You can also prefer it for business dinners. İş yemekleri için de tercih edebilirsiniz. You probably know the answer, but you don’t prefer it. Muhtemelen cevabı biliyorsunuz ama tercih etmiyorsunuz. That is why they prefer not to know. Bu yüzden bilmemeyi tercih ediyorlar. At least I prefer doing it like this. En azından ben böyle yapmayı tercih ediyorum. But for the most part, I prefer the books. Ama çoğunlukla kitapları tercih ediyorum. But some people still prefer good old-fashioned cassette tapes. Ancak bazı insanlar hala eski moda kasetleri tercih ediyor. Cashew milk offers many of the benefits of fresh milk for those who prefer not to use dairy. Kaju sütü, süt ürünlerini kullanmamayı tercih edenler için taze sütün birçok faydasını sunmaktadır. Consumers who prefer premium segment smartphones showed great interest in these models. Premium segment akıllı telefonları tercih eden tüketiciler bu modellere büyük ilgi gösterdi. Do guys prefer good girls or bad girls? Erkekler iyi kızları mı yoksa kötü kızları mı tercih eder? Do you prefer a sleek and modern look? Şık ve modern bir görünüm mü tercih ediyorsunuz? Combined whitening is the method we prefer and apply most. Kombine beyazlatma en çok tercih ettiğimiz ve uyguladığımız yöntemdir. Do you prefer fashion shows or photoshootings? Defileleri mi yoksa fotoğraf çekimlerini mi tercih edersiniz? Do you prefer physical books or e-books? Fiziksel kitapları mı yoksa e-kitapları mı tercih edersiniz? Do you prefer short, medium or long hair? Kısa, orta veya uzun saçları mı tercih edersiniz? I suppose that’s why I prefer horses. Sanırım bu yüzden atları tercih ediyorum. I think I prefer this to a start button. Sanırım bunu başlat düğmesine tercih ederim. I suppose that's why I prefer horses. Sanırım bu yüzden atları tercih ediyorum. I would really prefer not to factory reset my phone. Telefonumu fabrika ayarlarına sıfırlamamayı gerçekten tercih ederim. I'd prefer that we not discuss this now. Bunu şimdi tartışmamamızı tercih ederim. The Acromantula is carnivorous and prefers large prey. Akromantula etoburdur ve büyük avları tercih eder. The flower prefers a lot of diffused light. Çiçek çok fazla dağınık ışığı tercih ediyor. There are some restaurants on the main street that you might prefer. Ana cadde üzerinde tercih edebileceğiniz bazı restoranlar bulunmaktadır. They are a good choice for patients who prefer that their fillings look more natural. Dolgularının daha doğal görünmesini tercih eden hastalar için iyi bir tercihtir. They prefer beautiful words and illusions to real actions. Güzel sözleri ve illüzyonları gerçek eylemlere tercih ederler. They prefer the comfort of others to their own ease. Başkalarının rahatını kendi rahatlarına tercih ederler. They, therefore, prefer regions with warmer climates. Bu nedenle daha sıcak iklime sahip bölgeleri tercih ediyorlar. Water can be at room temperature, but cats with renal failure prefer cold. Su oda sıcaklığında olabilir, ancak böbrek yetmezliği olan kediler soğuğu tercih eder. We offer our endless gratitude to all of our visitors who prefer us. Bizi tercih eden tüm ziyaretçilerimize sonsuz şükranlarımızı sunarız. We prefer devices that can conduct a non-destructive analysis. Tahribatsız analiz yapabilen cihazları tercih ediyoruz. We think it will be useful to prefer harmless ways. Zararsız yolları tercih etmenin faydalı olacağını düşünüyoruz. You probably know the answer, but you don't prefer it. Muhtemelen cevabı biliyorsunuz ama tercih etmiyorsunuz. That said, a small number of users still prefer using Windows 7-style Start menu. Bununla birlikte, az sayıda kullanıcı hala Windows 7 tarzı Başlat menüsünü kullanmayı tercih ediyor. I prefer communicating with smart and polite people. Akıllı ve kibar insanlarla iletişim kurmayı tercih ederim. A particular understanding of this style is found in young families who prefer innovative technologies. Bu tarzın özel bir anlayışı, yenilikçi teknolojileri tercih eden genç ailelerde bulunur. I prefer not to have seen it. Görmemiş olmayı tercih ederim. I prefer it to be a little warmer. Biraz daha sıcak olmasını tercih ederim. I prefer not to reveal how I know. Nasıl bildiğimi açıklamamayı tercih ederim. I prefer paper cups to plastic ones. Kağıt bardakları plastik olanlara tercih ederim. I prefer silver rings to gold ones. Gümüş yüzükleri altın olanlara tercih ederim. Would you prefer the smoking or non-smoking section? Sigara içilen bölümü mü yoksa sigara içilmeyen bölümü mü tercih edersiniz? I prefer that he speak to me directly. Benimle doğrudan konuşmasını tercih ederim. I prefer the cinema to the theatre. Sinemayı tiyatroya tercih ederim. I prefer the night to the day. Geceyi gündüze tercih ederim. You can also prefer trains that take off every 30 minutes. Ayrıca her 30 dakikada bir kalkan trenleri de tercih edebilirsiniz. You might prefer email or telephone support instead. Bunun yerine e-posta veya telefon desteğini tercih edebilirsiniz. Some couples still prefer not to part. Bazı çiftler hala ayrılmamayı tercih ediyor. Some prefer younger or more mature companies. Bazıları daha genç veya daha olgun şirketleri tercih ediyor. Why do we prefer something over another? Neden bir şeyi diğerine tercih ederiz? Select the one you prefer and then save your changes. Tercih ettiğinizi seçin ve ardından değişikliklerinizi kaydedin. Select the movie quality you prefer, such as HD movies. HD filmler gibi tercih ettiğiniz film kalitesini seçin. Why do so many people prefer dental implants? Neden bu kadar çok insan diş implantlarını tercih ediyor? Why do we prefer one thing over another? Neden bir şeyi diğerine tercih ederiz? I prefer Canva for most of my designs. Tasarımlarımın çoğunda Canva'yı tercih ediyorum. Which social media channels does she prefer? Hangi sosyal medya kanallarını tercih ediyor? People prefer it because of its low price and ease of use. İnsanlar düşük fiyatı ve kullanım kolaylığı nedeniyle tercih ediyor. I prefer applying it with my fingers. Ben parmaklarımla uygulamayı tercih ediyorum. I prefer being poor to being rich. Fakir olmayı zengin olmaya tercih ederim. Which of these drinks do you prefer? Bu içeceklerden hangisini tercih edersiniz? Said he prefers people who aren’t captured. Yakalanmayan insanları tercih ettiğini söyledi. Men with a round and plump cheek structure prefer this surgery. Yuvarlak ve dolgun yanak yapısına sahip erkekler bu ameliyatı tercih etmektedir. For this reason, we should prefer closed-packed plants and herbal teas of known and reliable companies. Bu nedenle bilinen ve güvenilir firmaların kapalı ambalajlı bitkilerini ve bitki çaylarını tercih etmeliyiz. Many of us prefer cleansers that require a sink for use. Birçoğumuz kullanım için lavabo gerektiren temizleyicileri tercih ediyoruz. What type of refrigerator do you prefer? Hangi tip buzdolabını tercih edersiniz? Most bark beetles prefer stressed, weakened trees. Kabuk böceklerinin çoğu stresli, zayıflamış ağaçları tercih eder. When do you prefer us to call you? Sizi ne zaman aramamızı tercih edersiniz? Make sure you prefer this model to the individual counseling model. Bu modeli bireysel danışmanlık modeline tercih ettiğinizden emin olun. What kind of words do they prefer? Ne tür kelimeleri tercih ediyorlar? Many owners of their own summer cottages prefer glass greenhouses. Kendi yazlık evlerinin çoğu sahibi cam seraları tercih ediyor. Especially online casino sites prefer this license. Özellikle online casino siteleri bu lisansı tercih etmektedir. What kind of literature do you prefer? Ne tür edebiyatı tercih edersiniz? For example, cookies help us remember the language you prefer or the country you are in. Örneğin, çerezler tercih ettiğiniz dili veya bulunduğunuz ülkeyi hatırlamamıza yardımcı olur. In the garden it prefers partial sun and requires regular watering. Bahçede kısmi güneşi tercih eder ve düzenli sulama gerektirir. In what situation would you prefer one over the other? Hangi durumda birini diğerine tercih edersiniz? Do you prefer the books or the films? Kitapları mı yoksa filmleri mi tercih edersiniz? Do you prefer the books or the movies? Kitapları mı yoksa filmleri mi tercih edersiniz? Long-term investors, on the other hand, may prefer much longer time frames such as daily, weekly or monthly charts. Uzun vadeli yatırımcılar ise günlük, haftalık veya aylık grafikler gibi çok daha uzun zaman dilimlerini tercih edebilirler. It always tries to be the tour operator that the client and the employee will prefer. Her zaman müşterinin ve çalışanın tercih edeceği tur operatörü olmaya çalışır. ITL can test at any interval over the operating cycle that the customer prefers. ITL, müşterinin tercih ettiği çalışma döngüsü boyunca herhangi bir aralıkta test yapabilir. Let me see which one I prefer. Bakalım hangisini tercih edeceğim. Do you prefer some German quality or the American dream? Alman kalitesini mi yoksa Amerikan rüyasını mı tercih edersiniz? Do you prefer the books or films? Kitapları mı yoksa filmleri mi tercih edersiniz? If so, you may prefer writing your own articles. Eğer öyleyse, kendi makalelerinizi yazmayı tercih edebilirsiniz. We would like to know which one you prefer. Hangisini tercih ettiğinizi bilmek istiyoruz. If you are going to get perfume, you should prefer classic French scents. Parfüm alacaksanız klasik Fransız kokularını tercih etmelisiniz. Which type of refrigerator do you prefer? Hangi tip buzdolabını tercih edersiniz? I prefer a happy child to one that is overly emotional. Mutlu bir çocuğu aşırı duygusal bir çocuğa tercih ederim. Said he prefers people who aren't captured. Yakalanmayan insanları tercih ettiğini söyledi. She prefers natural colors in her makeup. Makyajında doğal renkleri tercih ediyor. So which of these two smartphones do you prefer? Peki bu iki akıllı telefondan hangisini tercih edersiniz? Which method do you prefer for resizing your partitions? Bölümlerinizi yeniden boyutlandırmak için hangi yöntemi tercih edersiniz? Which method do you prefer for taking screenshots? Ekran görüntüsü almak için hangi yöntemi tercih edersiniz? I actually kind of prefer this version. Aslında bu versiyonu tercih ediyorum. I do prefer using it during the winter months. Kış aylarında kullanmayı tercih ediyorum. Now lots of Blu-ray fans prefer Blu-ray movies. Artık birçok Blu-ray hayranı Blu-ray filmlerini tercih ediyor. Or do you prefer the previous modern version? Yoksa önceki modern versiyonu mu tercih edersiniz? Other people probably prefer a different approach. Diğer insanlar muhtemelen farklı bir yaklaşımı tercih ederler. Our Church prefers frugality in all these things. Kilisemiz tüm bu konularda tutumluluğu tercih eder. He just prefers not to do so. Sadece bunu yapmamayı tercih ediyor. Herbal supplements are a popular choice for people who prefer natural remedies. Bitkisel takviyeler, doğal ilaçları tercih eden insanlar için popüler bir seçimdir. How can we prefer one to the other? Birini diğerine nasıl tercih edebiliriz? How do you prefer your eggs for breakfast? Kahvaltıda yumurtanızı nasıl tercih edersiniz? Which method do you prefer for opening the Device Manager? Aygıt Yöneticisini açmak için hangi yöntemi tercih edersiniz? Most spiders prefer avoiding contact with humans. Çoğu örümcek insanlarla temastan kaçınmayı tercih eder. He just prefers not to do it. Sadece yapmamayı tercih ediyor. No communist prefers human life to the requirements of the revolution. Hiçbir komünist insan hayatını devrimin gerekliliklerine tercih etmez. No complaints have been heard from our customers who prefer our hotel. Otelimizi tercih eden müşterilerimizden herhangi bir şikayet duyulmamıştır. Why do people prefer it so much? İnsanlar neden bu kadar çok tercih ediyor? Give people a reason to prefer you. İnsanlara sizi tercih etmeleri için bir neden verin. Would I prefer dual memory card slots? Çift hafıza kartı yuvasını tercih eder miyim? Why did you prefer the food sector? Neden gıda sektörünü tercih ettiniz? Which do you prefer between PLA and ABS? PLA ve ABS arasında hangisini tercih edersiniz? Which do you prefer on a cold day? Soğuk bir günde hangisini tercih edersiniz? Which job will you prefer in the future? Gelecekte hangi mesleği tercih edeceksiniz? German senior tourists, for example, strongly prefer German-speaking guides. Örneğin Alman yaşlı turistler, Almanca konuşan rehberleri şiddetle tercih ediyor. When would you prefer us to call you? Sizi ne zaman aramamızı tercih edersiniz? In this case we prefer the fixed effect model. Bu durumda sabit etkili modeli tercih ediyoruz. If you prefer all quiet, turn off everything that makes noise. Tamamen sessiz olmayı tercih ediyorsanız gürültü yapan her şeyi kapatın. If you prefer all quiet, turn off everything that makes noise. Sessizliği tercih ediyorsanız, gürültü yapan her şeyi kapatın. In this case we prefer the fixed effect model. Bu durumda sabit etki modelini tercih ediyoruz. If you prefer all quiet, turn off everything that makes noise. Sen tamamen sessizliği tercih ediyorsan ses çıkaran her şeyi kapat. You prefer patients who can't talk, don't you? Konuşamayan hastaları tercih ediyorsun, değil mi? Do you prefer going to the cinema or to the theatre? Sinemaya mı yoksa tiyatroya mı gitmeyi tercih ediyorsun? Tom thought you'd prefer a blue one. Tom mavi olanı tercih edeceğini düşündü. I prefer coke to coffee. Kolayı kahveye tercih ederim. She loves classical music, whereas I prefer jazz. O klasik müzik sever, ben ise cazı tercih ederim. Sushi is OK, but I'd prefer Thai food. Suşi iyi ama ben Tayland yemeğini tercih ederim. She doesn't like being alone, but I prefer it like that. O yalnız kalmayı sevmez ama ben öyle olmasını tercih ederim. I'd prefer being alone right now. Şu anda yalnız olmayı tercih ederim. I prefer learning languages that has a long history. Uzun bir geçmişi olan dilleri öğrenmeyi tercih ederim. Which brand do you prefer? Hangi markayı tercih edersin? Which color do you prefer? Hangi rengi tercih edersin? Which colour do you prefer? Hangi rengi tercih edersin? I prefer the mountains to the seashore. Dağları deniz kıyısına tercih ederim. Which colour do you prefer? Sen hangi rengi tercih edersin? What kind of movies do you prefer? Ne tür filmleri tercih edersiniz? She prefers blood oranges. Kan portakalını tercih ediyor. We prefer patients who can't talk. Biz konuşamayan hastaları tercih ediyoruz. I prefer soap as a liquid rather than a bar. Sabunu kalıp yerine sıvı olarak tercih ederim. What singer do you prefer? Hangi şarkıcıyı tercih edersiniz? Which do you prefer, Coke or Pepsi? Hangisini tercih edersin, Coca-Cola mı Pepsi mi? She prefers French to German. Fransızca'yı Almanca'ya tercih ediyor. She prefers not to talk about it. Bu konuda konuşmamayı tercih ediyor. She prefers patients who can't talk. O, konuşamayan hastaları tercih ediyor. I prefer coffee. Ben kahveyi tercih ederim. I prefer red wine to white wine. Kırmızı şarabı beyaz şaraba tercih ederim. I prefer red wine to white. Kırmızı şarabı beyaza tercih ederim. I prefer red wine. Kırmızı şarabı tercih ederim. I prefer red. Kırmızı tercih ederim. I prefer red. Ben kırmızıyı tercih ederim. I prefer riding to walking. Yürümek yerine ata binmeyi tercih ederim. I preferred wearing my Hawaiian T-shirt and green shorts to be cool and different, but I quickly got used to the white shirt and black slacks. Havalı ve farklı olmak için Hawaii tişörtümü ve yeşil şortumu giymeyi tercih ederdim ama beyaz gömlek ve siyah pantolona çabucak alıştım. I prefer the mountains to the ocean. Ben dağları okyanusa tercih ederim. What paint do you prefer? Hangi boyayı tercih edersin? Do you prefer white rice or brown rice? Beyaz pirinci mi yoksa kahverengi pirinci mi tercih edersiniz? I prefer coffee. Kahveyi tercih ederim. I prefer the mountains to the ocean. Dağları okyanusa tercih ederim. I prefer riding to walking. Bisiklete binmeyi yürümeye tercih ederim. What singer do you prefer? Hangi şarkıcıyı tercih edersin? How do you prefer your eggs? Yumurtalarınızı nasıl tercih edersiniz? I prefer silver rings to gold ones. Gümüş yüzükleri altın olanlara tercih ederim. I basically prefer being by myself. Aslında kendi başıma olmayı tercih ederim. I basically prefer being by myself. Aslında tek başıma olmayı tercih ederim. Our children like dogs, but I prefer cats. Bizim çocuklar köpek sever ama ben kediyi tercih ederim. Which do you prefer, coffee or tea? Hangisini tercih edersin, kahve mi çay mı? They prefer tea to coffee. Çayı kahveye tercih ediyorlar. Tom and Mary both prefer watching comedies. Tom ve Mary komedi izlemeyi tercih ediyorlar. He preferred studying at night. Geceleri çalışmayı tercih ederdi. She prefers beer to wine. Birayı şaraba tercih ediyor. The walnut tree prefers a dry and warm climate. Ceviz ağacı, kuru ve sıcak bir iklimi tercih eder. As much as I like football, I prefer tennis. Futbolu ne kadar sevsem de, tenisi tercih ederim. It doesn't need to be white, but I'd prefer white. Beyaz olmasına gerek yok ama beyazı tercih ederim. My name is Alex, but I prefer that you all call me Augusto. Benim adım Alex ama hepinizin bana Augusto demesini tercih ederim. She prefers a window seat. Pencere kenarını tercih ediyor. He preferred working to doing nothing. Çalışmayı hiçbir şey yapmamaya tercih ederdi. Do you prefer fish or chicken? Balık mı tavuk mu tercih edersin? My name is Alex, but I prefer that you all call me Augusto. Adım Alex, ama bana Augusto demenizi tercih ederim. No, I still prefer eating vegetables. Hayır, ben hâlâ sebze yemeyi tercih ederim. Our child likes dogs, but I prefer cats. Bizim çocuğumuz köpekleri sever ama ben kedileri tercih ederim. She prefers baths rather than showers. Duş yerine banyoyu tercih ediyor. When she was young, she preferred coffee to Japanese tea. O gençken, kahveyi Japon çayına tercih ederdi. In general, I prefer meatless meals. Genelde etsiz yemekleri tercih ederim. I'd prefer a sandwich. Sandviç tercih ederim. I prefer coffee without sugar. Ben şekersiz kahve tercih ederim. Nowadays more and more people prefer country life to city life. Günümüzde giderek daha fazla insan kır hayatını şehir hayatına tercih ediyor. I prefer the former plan to the latter. İlk planı ikincisine tercih ederim. Paul prefers English to math. Paul, İngilizceyi matematiğe tercih ediyor. Some people like coffee and others prefer tea. Bazı insanlar kahve sever, bazıları ise çayı tercih eder. I prefer cookies and candies to alcohol, but I do drink. Kurabiye ve şekerlemeleri alkole tercih ederim, ama içki içiyorum. I prefer coffee without sugar. Şekersiz kahve tercih ederim. I prefer the former plan to the latter. Eski planı ikincisine tercih ederim. Do you prefer Coke or Pepsi? Kola mı yoksa Pepsi mi tercih edersin? Do you prefer eating out or eating at home? Dışarıda mı yoksa evde mi yemeyi tercih edersin? I'm not afraid of death, but I prefer not to be here when it occurs. Ölümden korkmuyorum ama ölüm gerçekleştiğinde burada olmamayı tercih ederim. As for me, I prefer beer to whisky. Bana gelince, birayı viskiye tercih ederim. I prefer it this way. Bu şekilde olmasını tercih ederim. I prefer reading. Okumayı tercih ederim. I, on the other hand, prefer sweets. Ben diğer taraftan tatlıları tercih ederim. I, on the other hand, prefer sweets. Öte yandan, ben tatlıları tercih ederim. In general, I prefer meatless meals. Genel olarak, etsiz yemekleri tercih ederim. Do you prefer using sanitary napkins or tampons? Hijenik ped mi yoksa tampon mu kullanmayı tercih edersiniz? He preferred playing the violin to singing. Keman çalmayı şarkı söylemeye tercih ederdi. I prefer knowledge to wealth. Bilgiyi zenginliğe tercih ederim. What kind of movies do you prefer? Ne tür filmleri tercih edersin? What newspaper would you prefer? Hangi gazeteyi tercih edersin? Some people like cats, and others prefer dogs. Bazı insanlar kedileri sever, diğerleri köpekleri tercih eder. Some people like cats, others prefer dogs. Bazı insanlar kedileri sever, diğerleri köpekleri tercih eder. Both Tom and I prefer watching comedies. Tom da ben de komedi izlemeyi tercih ediyoruz. Tom puts sugar in his coffee, but I prefer mine without it. Tom kahvesine şeker koyuyor, ama ben benimkini şekersiz tercih ediyorum. She prefers the quiet. O, sessizliği tercih eder. I prefer the black one. Siyah olanı tercih ederim. They prefer a window seat. Pencere kenarını tercih ediyorlar. She prefers whole-grain cereals. Tam tahıllı gevrekleri tercih eder. Do you prefer coffee or tea? Kahve mi yoksa çay mı tercih edersin? I know you'd prefer a bottle of red wine. Bir şişe kırmızı şarabı tercih edeceğini biliyorum. Tom said he'd prefer not to do that. Tom bunu yapmamayı tercih edeceğini söyledi. Tom said he'd prefer not to do that. Tom onu yapmamayı tercih edeceğini söyledi. He always prefers his pie served a la mode. O her zaman pastasını dondurmalı tercih eder. She prefers French to German. O, Fransızcayı Almancaya tercih eder. Did you prefer Volume One or Volume Two? Birinci mi yoksa ikinci cildi mi tercih ettiniz? I prefer tennis to baseball. Tenisi beyzbola tercih ederim. Do you prefer blondes or brunettes? Sarışınları mı yoksa esmerleri mi tercih edersin? He always prefers his pie served a la mode. Turtasının her zaman dondurmalı servis edilmesini tercih eder. Do you prefer mussels or oysters? Midyeyi mi yoksa istiridyeyi mi tercih edersiniz? I thought I'd prefer going by myself. Kendi başıma gitmeyi tercih edeceğimi düşündüm. She prefers quiet music. Sessiz müziği tercih eder. Do you prefer bread or rice? Ekmek mi yoksa pilav mı tercih edersin? Do you prefer buying clothes with or without a hood? Kapüşonlu mu yoksa kapüşonsuz mu kıyafet almayı tercih edersin? Do you prefer cats or dogs? Kedileri mi yoksa köpekleri mi tercih edersin? Do you prefer red wine or white wine? Kırmızı şarabı mı yoksa beyaz şarabı mı tercih edersiniz? He prefers French to German. Fransızcayı Almancaya tercih eder. I prefer that dress to this one. O elbiseyi buna tercih ederim. I prefer the black one. Ben siyah olanını tercih ederim. I prefer knowledge to wealth. Bilgiyi servete tercih ederim. I prefer soccer to baseball. Futbolu beyzbola tercih ederim. Which do you prefer among these books? Bu kitaplardan hangisini tercih edersin? Which do you prefer among these books? Bu kitaplar arasında hangisini tercih edersin? Which brand do you prefer? Hangi markayı tercih edersiniz? Which color do you prefer? Hangi rengi tercih edersiniz? Which newspaper would you prefer? Hangi gazeteyi tercih edersiniz? Which one would you prefer? Hangisini tercih edersiniz? I prefer comedies. Komedileri tercih ederim. Do you prefer subtitled or dubbed TV shows? TV şovlarını altyazılı mı yoksa dublajlı mı tercih ediyorsun? Do you prefer white meat or red meat? Beyaz et mi yoksa kırmızı et mi tercih ediyorsun? I don't like the sun, I prefer the rain and dance under it. Güneşi sevmiyorum, yağmuru ve altında dans etmeyi tercih ederim. I don't like these cups; I prefer those on the table. Bu fincanları sevmiyorum; masadakileri tercih ederim. I generally prefer comedies to tragedies. Ben genellikle komedileri trajedilere tercih ederim. I generally prefer comedies to tragedies. Genelde komedileri trajedilere tercih ederim. I prefer the movies by Roberto Benigni. Roberto Benigni'nin filmlerini tercih ederim. Which do you prefer, dogs or cats? Hangisini tercih edersin, köpekleri mi kedileri mi? She prefers patients who can't talk. Konuşamayan hastaları tercih ediyor. The cat prefers fish to meat. Kedi balığı ete tercih eder. I haven't decided yet, but I prefer flying to going by train. Henüz karar vermedim ama uçmayı trenle gitmeye tercih ederim. Which do you prefer? Hangisini tercih edersin? I preferred baseball to football in my childhood. Çocukluğumda beyzbolu futbola tercih ederdim. I prefer dogs to cats. Köpekleri kedilere tercih ederim. Which do you prefer? Hangisini tercih ediyorsun? I prefer dogs. Köpekleri tercih ederim. I prefer doing it this way. Onu bu şekilde yapmayı tercih ederim. I prefer doing it this way. Bu şekilde yapmayı tercih ederim. I prefer doing my own research. Kendi araştırmamı yapmayı tercih ederim. I prefer drinking coffee to drinking tea. Ben kahve içmeyi çay içmeye tercih ederim. The walnut tree prefers a dry and warm climate. Ceviz ağacı kuru ve sıcak iklimi tercih eder. Do you prefer going out or staying at home on weekends? Hafta sonları dışarı çıkmayı mı yoksa evde kalmayı mı tercih edersin? Which food do you prefer? Hangi yemeği tercih edersin? I would've preferred not to be here. Burada olmamayı tercih ederdim. I would've preferred you do it. Senin yapmanı tercih ederdim. They prefer tea to coffee. Onlar çayı kahveye tercih eder. Do you prefer going to the cinema or to the theatre? Sinemaya mı yoksa tiyatroya mı gitmeyi tercih edersin? I personally prefer Twitter. Ben şahsen Twitter'ı tercih ederim. I prefer drinking coffee to drinking tea. Kahve içmeyi çay içmeye tercih ederim. Perhaps you would have preferred a French dish. Belki de bir Fransız yemeği tercih ederdiniz. I prefer the one who loves me. Ben beni seveni tercih ederim. I prefer the one who loves me. Beni seven birini tercih ederim. Which pronoun do you prefer? Hangi zamiri tercih edersiniz? I prefer the traditional recipe. Geleneksel tarifi tercih ederim. I prefer not to take medicine, because I am afraid of drug side effect. İlaç almamayı tercih ediyorum, çünkü ilaçların yan etkilerinden korkuyorum. Which do you prefer, dogs or cats? Hangisini tercih edersin, köpekleri mi yoksa kedileri mi? Which sentence do you prefer? Hangi cümleyi tercih edersiniz? Which subject do you prefer? Hangi konuyu tercih edersiniz? This organism prefers low temperatures. Bu organizma düşük sıcaklıkları tercih eder. I haven't decided yet, but I prefer flying to going by train. Henüz karar vermedim ama trenle gitmektense uçmayı tercih ederim. Perhaps you would have preferred a French dish. Belki bir Fransız yemeğini tercih ederdiniz. I prefer this book to that one. Bu kitabı diğerine tercih ederim. Which do you prefer, rice or bread? Hangisini tercih edersin, pilav mı ekmek mi? I prefer the white wine over the red. Beyaz şarabı kırmızıya tercih ederim. Which do you prefer, meat or fish? Hangisini tercih edersin, et mi yoksa balık mı? Which do you prefer, meat or fish? Hangisini tercih edersin, et mi balık mı? Which do you prefer, rice or bread? Hangisini tercih edersin, pirinç pilavı mı yoksa ekmek mi? I prefer learning multiple languages at the same time. Aynı anda birden fazla dil öğrenmeyi tercih ederim. I'd prefer coffee. Kahve tercih ederim. This is the one I prefer. Bunu tercih ederim. Which do you prefer, spring or autumn? Sen hangisini tercih edersin, ilkbaharı mı sonbaharı mı? Do you prefer green or black tea? Yeşil çay mı yoksa siyah çay mı tercih edersin? I prefer milk to juice. Sütü meyve suyuna tercih ederim. Which food do you prefer? Hangi yiyeceği tercih edersin? Tom thought that you'd prefer a blue one. Tom mavi olanı tercih edeceğini düşündü. Which of them do you prefer? Hangisini tercih edersin? He prefers French to German. O, Fransızcayı Almancaya tercih eder. I prefer this version. Bu sürümü tercih ederim. I prefer this version. Ben bu versiyonu tercih ederim. Which do you prefer, tea or coffee? Hangisini tercih edersin, çay mı yoksa kahve mi? I prefer English to music. İngilizceyi müziğe tercih ederim. I prefer soft drinks without sugar. Ben şekersiz meşrubatları tercih ederim. She prefers the quiet. Sessizliği tercih ediyor. He preferred playing the violin to singing. Keman çalmayı şarkı söylemeye tercih ediyordu. I've always preferred working alone. Her zaman yalnız çalışmayı tercih etmişimdir. This organism prefers high temperatures. Bu organizma yüksek sıcaklıkları tercih eder. I prefer low heels. Ben alçak topuklu tercih ederim. I prefer mature cheese. Olgun peyniri tercih ederim. I prefer mature cheese. Ben olgun peyniri tercih ederim. Tom thought that you'd prefer a blue one. Tom mavi olanını tercih edeceğini düşündü. I prefer low heels. Alçak topukluları tercih ederim. Tom said he'd prefer that you not do that here. Tom bunu burada yapmamanızı tercih edeceğini söyledi. I'd prefer meat to fish. Eti balığa tercih ederim. I prefer salad for supper; I'm usually not hungry at this time of the day. Akşam yemeği için salata tercih ederim; günün bu saatinde genellikle aç değilimdir. She prefers staying home to going out. Dışarı çıkmak yerine evde kalmayı tercih ediyor. I prefer living in the countryside to living in the city. Ben kırsal alanda yaşamayı şehirde yaşamaya tercih ederim. I'd prefer it if you didn't tell Tom about this. Tom'a bundan bahsetmemeni tercih ederim. Which text editor do you prefer? Hangi metin editörünü tercih edersiniz? I'd prefer decaf. Kafeinsiz tercih ederim. I'd prefer it if you didn't tell Tom about this. Bundan Tom'a bahsetmemeni tercih ederim. She prefers quiet music. O, sakin müziği tercih ediyor. I prefer a cotton blouse. Pamuklu bir bluz tercih ederim. I'd prefer coffee. Kahveyi tercih ederim. Both Tom and I prefer watching comedies. Hem Tom hem de ben komedileri izlemeyi tercih ederiz. Do you prefer lobster or crab? Istakoz mu yoksa yengeç mi tercih edersin? Tom prefers blondes. Tom sarışınları tercih eder. Do you prefer meat or fish? Et mi balık mı tercih edersin? Do you prefer mussels or oysters? Midye mi yoksa istiridye mi tercih edersin? Do you prefer reading a book or watching a movie? Kitap okumayı mı film izlemeyi mi tercih edersin? Do you prefer reading a book or watching a movie? Kitap okumayı mı yoksa film izlemeyi mi tercih edersin? Do you prefer red or white wine? Kırmızı mı yoksa beyaz şarabı mı tercih edersin? Do you prefer red or white wine? Kırmızı şarabı mı yoksa beyaz şarabı mı tercih edersin? Do you prefer lobster or crab? Istakoz mu yoksa yengeç mi tercih ediyorsunuz? He prefers patients who can't talk. O, konuşamayan hastaları tercih eder. I prefer English. İngilizceyi tercih ederim. I prefer translating old sentences to adding new ones. Yenilerini eklemektense, eski cümleleri çevirmeyi tercih ederim. I prefer something better. Daha iyi bir şeyi tercih ederim. Which do you prefer, white wine or red wine? Hangisini tercih edersin, beyaz mı yoksa kırmızı şarap mı? Some young Japanese people prefer being single to being married. Bazı genç Japonlar bekar olmayı evli olmaya tercih ediyor. Sami preferred a death sentence and he got his wish. Sami ölüm cezasını tercih etti ve dileği yerine geldi. I prefer fish to meat. Balığı ete tercih ederim. Do you prefer red wine or white wine? Kırmızı şarabı mı yoksa beyaz şarabı mı tercih edersin? Tom prefers red wine to white wine. Tom kırmızı şarabı, beyaz şaraba tercih eder. I wonder whether Tom prefers coffee or tea. Tom'un kahve mi yoksa çay mı tercih ettiğini merak ediyorum. I'd prefer not to comment on that now. Şu an bu konuda yorum yapmamayı tercih ederim. I'd prefer not to do that right now. Şu anda bunu yapmamayı tercih ederim. I prefer mineral water. Maden suyunu tercih ederim. I prefer a lighter blue for that bedroom. O yatak odası için daha açık bir maviyi tercih ederim. Which do you prefer, white wine or red wine? Hangisini tercih edersin, beyaz şarap mı kırmızı şarap mı? Which word processor do you prefer? Hangi kelime işlemcisini tercih edersiniz? Layla preferred a more romantic place. Leyla daha romantik bir yeri tercih etti. I'd prefer not to do that. Onu yapmamayı tercih ederim. Which pronoun do you prefer? Hangi zamiri tercih edersin? I prefer a lighter color. Daha açık bir rengi tercih ederim. I prefer giving gifts to receiving them. Hediye vermeyi hediye almaya tercih ederim. I prefer going out to staying at home. Dışarı çıkmayı evde kalmaya tercih ederim. I prefer mineral water. Ben maden suyunu tercih ederim. I'd prefer not to do that. Bunu yapmamayı tercih ederim. I prefer not to comment. Yorum yapmamayı tercih ederim. I'd prefer not to eat that. Bunu yememeyi tercih ederim. Which sentence do you prefer? Hangi cümleyi tercih edersin? Would you prefer milk or coffee? Süt mü yoksa kahve mi tercih edersiniz? Layla preferred a more romantic place. Layla daha romantik bir yeri tercih etti. Tom prefers red wine to white wine. Tom kırmızı şarabı beyaz şaraba tercih eder. Do you prefer mornings or evenings shifts? Sabah vardiyasını mı yoksa akşam vardiyasını mı tercih edersiniz? I prefer living in the countryside to living in the city. Şehirde yaşamaktansa kırsalda yaşamayı tercih ederim. I prefer football to baseball. Futbolu beyzbola tercih ederim. I prefer speaking English with a native speaker. Anadili İngilizce olan biriyle İngilizce konuşmayı tercih ederim. I prefer translation to teaching. Çeviriyi öğretmenliğe tercih ederim. They prefer patients who can't talk. Onlar konuşamayan hastaları tercih ediyor. Tom prefers speaking French. Tom Fransızca konuşmayı tercih eder. Tom prefers studying at night. Tom geceleri çalışmayı tercih eder. I prefer Spanish men to English. İspanyol erkekleri İngilizlere tercih ederim. I prefer translating old sentences to adding new ones. Eski cümleleri çevirmeyi yenilerini eklemeye tercih ederim. Would you prefer milk or coffee? Süt mü yoksa kahve mi tercih edersin? There is no doubt that people prefer peace to war. Hiç şüphe yok ki insanlar barışı savaşa tercih ediyor. I prefer something better. Daha iyi bir şey tercih ederim. He preferred playing the violin to singing. Keman çalmayı şarkı söylemeye tercih etti. He preferred studying at night. Gece çalışmayı tercih etti. I prefer blouses made from cotton. Pamuktan yapılmış bluzları tercih ediyorum. I prefer French movies. Fransız filmlerini tercih ediyorum. I prefer learning multiple languages at the same time. Aynı anda birden çok dil öğrenmeyi tercih ediyorum. I prefer not to comment. Yorum yapmamayı tercih ediyorum. I prefer a cotton blouse. Pamuk bir bluzu tercih ederim. Tom prefers dogs to cats. Tom köpekleri kedilere tercih eder. Tom prefers drinking coffee without sugar. Tom şekersiz kahve içmeyi tercih eder. Tom prefers fish to meat. Tom balığı ete tercih eder. Tom prefers his clothes to be loose-fitting. Tom kıyafetlerinin bol olmasını tercih eder. I'd prefer not to answer. Cevap vermemeyi tercih ederim. Do you prefer meat or fish? Et mi yoksa balık mı tercih ediyorsunuz? I prefer a hotel by the airport. Havaalanının yanında bir oteli tercih ederim. I prefer speaking French. Fransızca konuşmayı tercih ederim. I prefer speaking German with a native speaker. Anadil olarak bilen biriyle Almanca konuşmayı tercih ederim. Do you prefer subtitled or dubbed TV shows? TV programlarının altyazılı mı yoksa dublajlı mı olmasını tercih edersiniz? I prefer French films to American ones. Fransız filmlerini Amerikan filmlerine tercih ederim. I prefer speaking German with a native speaker. Anadili Almanca olan biriyle konuşmayı tercih ederim. I prefer spending time indoors. İçeride vakit geçirmeyi tercih ederim. I prefer spending time indoors. Ben kapalı yerde vakit geçirmeyi tercih ederim. Which game do you prefer playing, Call of Duty or Battlefield? Hangi oyunu oynamayı tercih edersin, Call of Duty mi yoksa Battlefield mı? Would you prefer tea? Çay mı tercih edersiniz? I prefer French movies. Fransız filmlerini tercih ederim. I prefer spring to autumn. İlkbaharı sonbahara tercih ederim. We prefer tea or coffee. Biz çay veya kahve tercih ederiz. We prefer tea or coffee. Çay ya da kahveyi tercih ederiz. Some people prefer conformity, while others seek novelty. Bazı insanlar uyumluluğu tercih ederken, diğerleri yenilik arar. The French and the English like drinking, but the latter prefer beer whereas the former go in for red wine. Fransızlar ve İngilizler içki içmeyi sever, ancak ikinciler birayı tercih ederken, birinciler kırmızı şarabı tercih eder. We prefer whole-grain cereals. Biz tam tahıllı gevrekleri tercih ediyoruz. I prefer giving gifts to receiving them. Hediye vermeyi almaya tercih ederim. Which game do you prefer playing, Call of Duty or Battlefield? Hangi oyunu oynamayı tercih edersin, Call of Duty mi Battlefield mı? More often than not, students prefer club activities to academic classes. Çoğu zaman öğrenciler, kulüp faaliyetlerini akademik derslere tercih ederler. I prefer spring to fall. İlkbaharı sonbahara tercih ederim. Which kind of watch do you prefer, digital or analog? Hangi türde saat tercih edersin, dijital mi yoksa analog mu? Emily prefers Coca-Cola to Pepsi. Emily Coca-Cola'yı Pepsi'ye tercih ediyor. Tom and Mary both prefer watching comedies. Hem Tom hem de Mary komedi izlemeyi tercih ediyor. I prefer apples to oranges. Elmaları portakallara tercih ederim. Would you prefer coffee or tea? Kahve mi yoksa çay mı tercih edersin? Tom prefers studying at night. Tom geceleri ders çalışmayı tercih eder. I prefer traveling by train to flying. Trenle seyahat etmeyi uçmaya tercih ederim. Tom seems to prefer spending most of his time alone. Tom zamanının çoğunu yalnız geçirmeyi tercih ediyor gibi görünüyor. We prefer whole-grain cereals. Tam tahıllı gevrekleri tercih ediyoruz. I prefer a quieter, even boring, location for our next meeting. Bir sonraki buluşmamız için daha sessiz, hatta sıkıcı bir yeri tercih ederim. Do you prefer speaking in French or in English? Fransızca mı yoksa İngilizce mi konuşmayı tercih edersin? Which subject do you prefer? Hangi konuyu tercih edersin? Which text editor do you prefer? Hangi metin editörünü tercih edersin? Which word processor do you prefer? Hangi kelime işlemciyi tercih edersin? Would you like to have oysters, or do you prefer mussels? İstiridye mi yemek istersin yoksa midye mi tercih edersin? I prefer a systematic method. Ben sistematik bir yöntemi tercih ederim. I prefer antiquated models. Eski modelleri tercih ederim. I prefer apples to all the other fruits. Elmayı diğer tüm meyvelere tercih ederim. I prefer traveling alone. Yalnız seyahat etmeyi tercih ederim. I'd prefer not to eat that. Onu yememeyi tercih ederim. Tom and Mary both prefer watching comedies. Tom ve Mary'nin her ikisi de komedi izlemeyi tercih ediyor. Tom prefers dogs to cats. Tom köpekleri kedilere tercih ediyor. Tom prefers drinking coffee without sugar. Tom kahveyi şekersiz içmeyi tercih ediyor. He prefers the quiet. Sessizliği tercih eder. I prefer traveling on my own. Kendi başıma seyahat etmeyi tercih ederim. I prefer apples to oranges. Elmayı portakala tercih ederim. Would you prefer going by bus? Otobüsle gitmeyi mi tercih edersin? Everybody in my class prefers skiing to skating. Sınıfımdaki herkes kayak yapmayı paten yapmaya tercih ediyor. Everybody in my class prefers skiing to skating. Sınıfımdaki herkes kayak yapmayı paten kaymaya tercih ediyor. Tom and Mary both prefer watching comedies. Tom ve Mary komedi izlemeyi tercih ediyor. He prefers whole-grain cereals. Tam tahıllı gevrekleri tercih eder. He'd prefer not to eat that. Onu yememeyi tercih eder. Which would you prefer, coffee or tea? Hangisini tercih edersin, kahve mi çay mı? Which would you prefer, this one or that one? Hangisini tercih edersin, bunu mu yoksa bunu mu? Which would you prefer, this one or that one? Hangisini tercih edersin, bunu mu yoksa onu mu? You prefer patients who can't talk, don't you? Sen konuşamayan hastaları tercih edersin, değil mi? I'd prefer a brown one. Kahverengi olanını tercih ederim. I'd prefer a sandwich. Ben bir sandviçi tercih ederim. I prefer swimming to skiing. Yüzmeyi kayağa tercih ediyorum. I prefer the traditional recipe. Ben geleneksel tarifi tercih ediyorum. Do you prefer tea or coffee? Sen çay mı kahve mi tercih edersin? Fifty-two per cent of British women prefer chocolate to sex. Britanyalı kadınların yüzde elli ikisi çikolatayı sekse tercih ediyor. Tom prefers staying home on Mondays. Tom pazartesileri evde kalmayı tercih ediyor. Tennis is my preferred sport. Tenis tercih ettiğim spor. I prefer not to discuss it here. Bunu burada tartışmamayı tercih ederim. I prefer spring to summer. İlkbaharı yaza tercih ederim. Fifty-two per cent of British women prefer chocolate to sex. İngiliz kadınların %52'si çikolatayı sekse tercih ediyor. When choosing mineral water, we should prefer that is rich in calcium and magnesium, but low in sodium. Maden suyu seçerken, kalsiyum ve magnezyum oranı yüksek, sodyum oranı ise düşük olanı tercih etmeliyiz. Tom prefers fish to meat. Tom balığı ete tercih ediyor. Some young Japanese people prefer being single to being married. Bazı genç Japon halkı, bekar olmayı evli olmaya tercih ederler. Do you prefer spring or fall? İlkbaharı mı yoksa son baharı mı tercih edersin? Tom prefers not to talk about it. Tom bu konuda konuşmamayı tercih ediyor. Would you prefer not to go? Gitmemeyi mi tercih edersin? Do you prefer spring or fall? İlkbaharı mı yoksa sonbaharı mı tercih edersin? Tom prefers not to talk about that. Tom bu konuda konuşmamayı tercih ediyor. Would you prefer not to help? Yardım etmemeyi mi tercih edersin? Tom prefers patients who can't talk. Tom konuşamayan hastaları tercih ediyor. Tom prefers speaking French. Tom Fransızca konuşmayı tercih ediyor. I prefer going out to staying at home. Dışarı gitmeyi evde kalmaya tercih ederim. Tom thought you'd prefer a blue one. Tom mavi olanını tercih edeceğini düşündü. I prefer novels that have a happy ending. Mutlu sonla biten romanları tercih ederim. Do you prefer tea or coffee? Çayı mı kahveyi mi tercih edersin? I prefer goat cheeses to cheeses from cow milk. Ben keçi peynirini inek sütünden yapılmış peynire tercih ederim. I prefer goat cheeses to cheeses from cow milk. Keçi peynirlerini inek sütünden yapılan peynirlere tercih ederim. I prefer going by foot to bicycling. Yürüyerek gitmeyi bisiklete binmeye tercih ederim. I prefer going on foot to going by bus. Yaya gitmeyi otobüsle gitmeye tercih ederim. I prefer you to call me Tom. Bana Tom demeni tercih ederim. Which one do you prefer, this one or that one? Hangisini tercih edersin, bunu mu yoksa bunu mu? Which would you prefer, coffee or tea? Hangisini tercih edersin, kahve mi yoksa çay mı? I prefer this book to that one. Bu kitabı o kitaba tercih ediyorum. Tom prefers tea to coffee. Tom çayı kahveye tercih eder. Tom prefers the company of cats and books over people. Tom kedileri ve kitapları insanlara tercih eder. In general, people in America tend to prefer bigger cars. Genel olarak, Amerika'daki insanlar daha büyük arabaları tercih etme eğilimindedir. I prefer not to talk about it. Bu konuda konuşmamayı tercih ederim. I prefer warmer weather. Daha sıcak havayı tercih ediyorum. I wonder whether Tom prefers coffee or tea. Acaba Tom kahveyi mi yoksa çayı mı tercih ediyor? When choosing mineral water, we should prefer that is rich in calcium and magnesium, but low in sodium. Maden suyu seçerken kalsiyum ve magnezyum açısından zengin ama sodyum açısından düşük olanları tercih etmeliyiz. He prefers football to baseball. Futbolu beyzbola tercih ediyor. He prefers French to German. Fransızcayı Almancaya tercih ediyor. I prefer working this way. Bu şekilde çalışmayı tercih ediyorum. I'd prefer not to say. Söylememeyi tercih ederim. I'd prefer not to sing today. Bugün şarkı söylememeyi tercih ederim. I'd prefer not to speak French. Fransızca konuşmamayı tercih ederim. I'd prefer not to take that risk. O riski almamayı tercih ederim. I'd prefer not to take that risk. Bu riski almamayı tercih ederim. I'd prefer red wine. Kırmızı şarabı tercih ederim. I'd prefer not to say. Söylemeyi tercih etmiyorum. You seemed to prefer it this way. Bu şekilde olmasını tercih eder gibiydin. She prefers quiet music - the baroque, for example. Sakin müziği tercih eder, örneğin barok. I prefer oranges to apples. Ben portakalları, elmalara tercih ederim. I prefer oranges to apples. Portakalı elmaya tercih ederim. I prefer paper cups to plastic ones. Kağıt bardakları plastik olanlara tercih ederim. I prefer warmer weather. Daha sıcak havaları tercih ederim. Tom prefers the company of cats and books over people. Tom kedilerin ve kitapların arkadaşlığını insanlara tercih ediyor. It's the song I prefer. Bu, tercih ettiğim şarkı. Tom told me he preferred red wine. Tom bana kırmızı şarabı tercih ettiğini söyledi. I prefer patients who can't talk. Konuşamayan hastaları tercih ederim. Which color do you think she prefers? Sence hangi rengi tercih eder? I prefer spring to summer. Baharı yaza tercih ederim. Tom prefers staying home on Mondays. Tom pazartesi günleri evde kalmayı tercih ediyor. I prefer being poor to being rich. Fakir olmayı zengin olmaya tercih ederim. You prefer coffee. Sen kahveyi tercih edersin. Would you prefer that we leave? Gitmemizi mi tercih edersin? Emily prefers Coca-Cola to Pepsi. Emily Coca-Cola'yı Pepsi'ye tercih eder. Gentlemen prefer blondes. Beyefendiler sarışınları tercih eder. In summer, people prefer the sea. Yazın insanlar denizi tercih eder. Paul prefers English to math. Paul, İngilizceyi matematiğe tercih eder. Jane prefers dogs to cats. Jane, köpekleri kedilere tercih eder. Mary prefers flat-chested women. Mary düz göğüslü kadınları tercih eder. Mary prefers whole-grain cereals. Mary tam tahıllı gevrekleri tercih eder. My brother prefers windsurfing. Erkek kardeşim rüzgar sörfünü tercih eder. My mother prefers the arbitrary selection of the lottery machines over my lucky numbers. Annem benim şanslı numaralarımdansa loto makinesinin keyfi seçimini tercih eder. She prefers beer to wine. O, birayı şaraba tercih eder. She prefers blood oranges. O, kan portakalını tercih eder. Which color do you think Tom prefers? Sence Tom hangi rengi tercih eder? He'd prefer not to eat that. Onu yememeyi tercih ederdi. I used to prefer black tea to coffee, but recently I've been drinking a good amount of both. Eskiden siyah çayı kahveye tercih ederdim ama son zamanlarda ikisinden de bolca içiyorum. I'd prefer a window seat. Ben pencere kenarını tercih ederdim. I'd prefer that Tom do that. Tom'un onu yapmasını tercih ederdim. Would you prefer that we leave? Ayrılmamızı mı tercih ederdin? If you had to choose between piano and violin, which would you prefer? Piyano ve keman arasında seçim yapmak zorunda kalsaydınız, hangisini tercih ederdiniz? I prefer cakes or candies to alcohol, but I do drink. Kek ya da şekerlemeyi alkole tercih ederim ama içki de içerim. I thought I'd prefer going by myself. Tek başıma gitmeyi tercih ederim diye düşünmüştüm. I prefer biking. Ben bisiklete binmeyi tercih ederim. I prefer biking. Bisikleti tercih ederim. I prefer black. Ben siyahı tercih ederim. I prefer black. Siyahı tercih ederim. I prefer blouses made from cotton. Pamuklu bluzları tercih ederim. I prefer cats to dogs. Kedileri köpeklere tercih ederim. I prefer coffee and toast for breakfast. Kahvaltıda kahve ve kızarmış ekmek tercih ederim. I prefer coffee and toast for breakfast. Kahvaltıda kahve ve tostu tercih ederim. I prefer coffee to milk. Kahveyi süte tercih ederim. I prefer coffee to tea. Ben, kahveyi çaya tercih ederim. I prefer coffee to tea. Kahveyi çaya tercih ederim. I prefer grapefruit to oranges. Greyfurtu portakala tercih ederim. I prefer going outside to spending time on Facebook. Facebook'ta vakit geçirmektense dışarı çıkmayı tercih ederim. I prefer green rather than blue. Maviden çok yeşili tercih ederim. I prefer green rather than blue. Mavi yerine yeşili tercih ederim. I prefer hardwood floors to carpet. Parke zeminleri halıya tercih ederim. I prefer hardwood floors to carpet. Parke zemini halıya tercih ederim. I prefer hot cocoa over coffee. Kahve yerine sıcak kakaoyu tercih ederim. I prefer interesting movies. İlginç filmleri tercih ederim. I prefer it that way. Ben böyle olmasını tercih ederim. I prefer poetry to novels. Şiiri romana tercih ederim. I prefer quail eggs. Ben bıldırcın yumurtalarını tercih ederim. I prefer quail eggs. Bıldırcın yumurtasını tercih ederim. I prefer quality to quantity. Kaliteyi miktara tercih ederim. I prefer quality to quantity. Niteliği, niceliğe tercih ederim. I prefer reading books to watching television. Kitap okumayı televizyon izlemeye tercih ederim. I prefer reading to writing. Okumayı yazmaya tercih ederim. I prefer swimming to skiing. Yüzmeyi kayak yapmaya tercih ederim. I prefer swimming to skiing. Yüzmeyi kaymaya tercih ederim. I prefer taking medicine rather than getting an injection. İğne olmaktansa ilaç almayı tercih ederim. I prefer tea over coffee. Ben çayı kahveye tercih ederim. I prefer tea over coffee. Çayı kahveye tercih ederim. I prefer tea to coffee. Ben çayı, kahveye tercih ederim. I prefer tea to coffee. Çayı, kahveye tercih ederim. I prefer weak coffee. Sade kahveyi tercih ederim. I prefer weak coffee. Açık kahveyi tercih ederim. I prefer whole-grain cereals. Tam tahıllı gevrekleri tercih ederim. I prefer working alone. Yalnız çalışmayı tercih ederim. I prefer working this way. Bu şekilde çalışmayı tercih ederim. I prefer your eau de vie to your conversation. Konyağınızı sohbetinize tercih ederim. I should study now, but I prefer staying on Tatoeba. Şimdi çalışmalıyım ama Tatoeba'da kalmayı tercih ederim. I sometimes go to the local pool to swim, but I prefer swimming in the ocean. Bazen yüzmek için yerel havuza giderim ama okyanusta yüzmeyi tercih ederim. I was supposed to study English, but I prefer watching this movie. İngilizce çalışmam gerekiyordu ama bu filmi izlemeyi tercih ederim. I'd prefer that we not discuss this here. Bunu burada tartışmamamızı tercih ederim. I'd prefer that we not discuss this here. Bunu burada tartışmamayı tercih ederim. I'd prefer that we not discuss this now. Bunu şimdi tartışmamamızı tercih ederim. I'd prefer that you not do that here. Onu burada yapmamanızı tercih ederim. We prefer patients who can't talk. Biz konuşamayan hastaları tercih ederiz. I'd prefer that we not discuss this now. Bunu şimdi tartışmamayı tercih ederim. Usually, Americans prefer big cars. Genellikle Amerikalılar büyük arabaları tercih ederler. They prefer patients who can't talk. Onlar konuşamayan hastaları tercih ederler. If you'd prefer, we can speak French. Tercih edersen, Fransızca konuşabiliriz. If you'd prefer a room closer to the Convention Center, please let us know. Kongre Merkezi'ne daha yakın bir oda tercih ederseniz, lütfen bize bildirin. Do you prefer waffles or pancakes? Gözleme mi tercih edersin yoksa krep mi? Would you prefer coffee or tea? Kahveyi mi yoksa çayı mı tercih edersin ? Tom, which do you prefer, girls with long hair or girls with short hair? Tom, hangisini tercih edersin, uzun saçlı kızları mı yoksa kısa saçlı kızları mı? Tom, which do you prefer, girls with long hair or girls with short hair? Tom, hangisini tercih edersin, uzun saçlı kızları mı kısa saçlı kızları mı? What do you prefer, abstract or figurative painting? Hangisini tercih edersin, soyut mu figüratif mi? Which color do you prefer, blue or green? Hangi rengi tercih edersin, mavi mi yoksa yeşil mi? Which color do you prefer, blue or green? Hangi rengi tercih edersin, mavi mi yeşil mi? Which do you prefer, apples or bananas? Hangisini tercih edersin, elma mı yoksa muz mu? Which do you prefer, apples or bananas? Hangisini tercih edersin, elmayı mı, muzu mu? Which do you prefer, Coke or Pepsi? Hangisini tercih edersin, Kola mı yoksa Pepsi mi? You prefer coffee. Kahveyi tercih edersin. Did you prefer Volume One or Volume Two? Birinci cildi mi, ikinci cildi mi tercih edersin? Do you prefer an apple or a pear? Bir elmayı mı yoksa bir armutu mu tercih edersin? Do you prefer beer, vodka, wine, or soda? Bira mı, votka mı, şarap mı, yoksa soda mı tercih edersin? Do you prefer an apple or a pear? Elmayı mı yoksa armudu mu tercih edersin? Do you prefer Belgian or German beer? Belçika birasını mı yoksa Alman birasını mı tercih edersin? Do you prefer Belgian or German beer? Belçika mı yoksa Alman birası mı tercih edersin? Do you prefer using sanitary napkins or tampons? Hijyenik ped mi yoksa tampon mu kullanmayı tercih edersin? Do you prefer waffles or pancakes? Waffle mı yoksa krep mi tercih edersin? Do you prefer white meat or red meat? Beyaz et mi yoksa kırmızı et mi tercih edersin? Do you prefer white or red wine? Beyaz mı, yoksa kırmızı şarap mı tercih edersin? Do you prefer white or red wine? Beyaz mı yoksa kırmızı şarap mı tercih edersin? Do you prefer white wine or red wine? Sen beyaz şarabı mı kırmızı şarabı mı tercih edersin? Do you prefer white wine or red wine? Beyaz şarabı mı yoksa kırmızı şarabı mı tercih edersin? Do you prefer wine or beer? Şarap mı yoksa bira mı tercih edersin? What do you prefer? Neyi tercih edersin? How do you prefer your eggs? Yumurtanı nasıl tercih edersin? What kind of films do you prefer? Ne tür filmleri tercih edersin? What do you prefer, abstract or figurative painting? Hangisini tercih edersiniz, soyut mu yoksa figüratif resim mi? Which do you prefer, coffee or tea? Hangisini tercih edersiniz, kahveyi mi yoksa çayı mı? Which do you prefer, spring or autumn? Hangisini tercih edersiniz, İlkbaharı mı yoksa Sonbaharı mı? Which do you prefer, tea or coffee? Hangisini tercih edersiniz, çay mı kahve mi? Which kind of watch do you prefer, digital or analog? Hangi tür saati tercih edersiniz, dijital mi analog mu? Do you prefer a male or female doctor? Erkek mi yoksa kadın bir doktoru mu tercih edersiniz? Do you prefer a male or female doctor? Erkek mi yoksa kadın doktor mu tercih edersiniz? Do you prefer for television shows to be subtitled or dubbed? Televizyon programlarının altyazılı mı yoksa dublajlı mı olmasını tercih edersiniz? Do you prefer it when TV shows are subtitled or dubbed? Televizyon programlarının altyazılı mı yoksa dublajlı mı olmasını tercih edersiniz? He prefers not to talk about it. Bu konuda konuşmamayı tercih ediyor. He prefers patients who can't talk. Konuşamayan hastaları tercih ediyor. He prefers speaking Turkish. Türkçe konuşmayı tercih ediyor. He prefers the quiet. O, sessizliği tercih ediyor. In summer, people prefer the sea. Yazın insanlar denizi tercih ediyor. Jane prefers dogs to cats. Jane köpekleri kedilere tercih ediyor. Layla prefers the second option. Leyla ikinci seçeneği tercih ediyor. Layla prefers the second option. Layla ikinci seçeneği tercih ediyor. Mario prefers the taste of the sugar apple. Mario elma şekerinin tadını tercih ediyor. Mary prefers patients who can't talk. Mary konuşamayan hastaları tercih ediyor. My brother prefers windsurfing. Kardeşim rüzgar sörfünü tercih ediyor. Tom prefers the Xbox One controller over the DualShock 4. Tom Xbox One kumandasını DualShock 4'e tercih ediyor. Tom prefers walking for exercise. Tom egzersiz için yürümeyi tercih ediyor. Tom prefers whole-grain cereals. Tom tam tahıllı gevrekleri tercih ediyor. What temperatures does this organism prefer? Bu organizma hangi sıcaklıkları tercih ediyor? Why do you think he prefers living in the country? Sence niye şehirden uzak yaşamayı tercih ediyor? Why do you think he prefers living in the country? Sizce neden taşrada yaşamayı tercih ediyor? Why do you think Tom prefers living in the country? Sizce Tom neden taşrada yaşamayı tercih ediyor? In Quebec, people tend to avoid the use of English, preferring the use of French. Quebec'te insanlar İngilizce kullanmaktan kaçınıyor, Fransızca kullanmayı tercih ediyorlar. I should study now, but I prefer staying on Tatoeba. Şimdi çalışmalıyım ama Tatoeba'da kalmayı tercih ediyorum. I sometimes go to the local pool to swim, but I prefer swimming in the ocean. Bazen yüzmek için yerel havuza gidiyorum ama okyanusta yüzmeyi tercih ediyorum. It doesn't need to be white, but I'd prefer white. Onun beyaz olmasına gerek yok ama beyazı tercih ediyorum. I still prefer doing this the old way. Bunu hâlâ eski yolla yapmayı tercih ediyorum. I still prefer doing this the old way. Ben hala eski yöntemle yapmayı tercih ediyorum. I'd prefer being alone right now. Şu anda yalnız olmayı tercih ediyorum. No, I still prefer eating vegetables. Hayır, hala sebze yemeyi tercih ediyorum. Our child likes dogs, but I prefer cats. Çocuğumuz köpekleri seviyor ama ben kedileri tercih ediyorum. Our children like dogs, but I prefer cats. Çocuklarımız köpekleri seviyor ama ben kedileri tercih ediyorum. It's the song I prefer. Tercih ettiğim şarkı bu. Of all the men that I dislike, my husband is certainly the one that I prefer. Sevmediğim tüm erkekler arasında tercih ettiğim kişi kesinlikle kocamdır. Mary confessed that she prefers well-endowed men. Mary zengin erkekleri tercih ettiğini itiraf etti. Mary confessed that she prefers well-endowed men. Mary iri yapılı erkekleri tercih ettiğini itiraf etti. May I ask which you prefer? Hangisini tercih ettiğini sorabilir miyim? Tom said he prefers red wine. Tom, kırmızı şarabı tercih ettiğini söyledi. Tom said he prefers red wine. Tom kırmızı şarabı tercih ettiğini söyledi. Tom said he'd prefer that you not do that here. Tom onu burada yapmamanı tercih ettiğini söyledi. May I ask which you prefer? Hangisini tercih ettiğinizi sorabilir miyim? There is no doubt that people prefer peace to war. İnsanların barışı savaşa tercih ettiklerinden şüphe yok. I've always preferred working alone. Ben her zaman yalnız çalışmayı tercih ettim. I like eggs for breakfast, but my sister prefers oatmeal. Ben kahvaltıda yumurta severim ama ablam yulaf ezmesini tercih eder. I prefer walking. Yürümeyi tercih ederim. I prefer traveling on my own. Tek başıma seyahat etmeyi tercih ederim. I prefer walking by myself. Yalnız başına yürümeyi tercih ederim. I prefer walking by myself. Tek başıma yürümeyi tercih ederim. I prefer bananas rather than apples. Elma yerine muzu tercih ederim. I prefer novels that have a happy ending. Mutlu sonu olan romanları tercih ederim. I prefer walking to cycling. Yürümeyi bisiklete binmeye tercih ederim. I'd prefer not to go to Boston. Boston'a gitmemeyi tercih ederim. Would you prefer going by bus? Otobüsle gitmeyi tercih eder misin? Tom prefers tea to coffee. Tom çayı kahveye tercih ediyor. I'd prefer not to comment on that now. Şimdi onunla ilgili yorum yapmayı tercih etmiyorum. What's your preferred language? Senin tercih ettiğin dil hangisi? Do you prefer the apple or the pear? Elmayı mı yoksa armudu mu tercih edersin? I prefer going on foot to going by bus. Yürüyerek gitmeyi otobüsle gitmeye tercih ederim. I prefer bananas rather than apples. Muzu elmaya tercih ederim. Tennis is my preferred sport. Tenis tercih ettiğim spordur. Tom didn't ask me which I preferred. Tom bana hangisini tercih ettiğimi sormadı. Show More (702)
2	prefer	yeğlemek	v.
	I would prefer an honorable death. Onurlu bir ölümü yeğlerim. I'd prefer a brown one. Kahverengi olanı yeğlerim. I'd prefer that Tom do that. Bunu Tom'un yapmasını yeğlerim. Which one would you prefer? Hangisini yeğlerdin? I prefer swimming to skiing. Yüzmeyi kayak yapmaya yeğlerim. When she was young, she preferred coffee to Japanese tea. Gençken kahveyi Japon çayına yeğlerdi. I'd prefer that you not do that here. Bunu burada yapmamanı yeğlerim. Show More (4)