|
- We therefore prefer the directive which was approved in 1998.
- Bu nedenle 1998 yılında onaylanan yönergeyi tercih ediyoruz.
- We prefer a framework directive.
- Biz bir çerçeve yönergeyi tercih ediyoruz.
- I would therefore prefer it if there were no list of these occupations.
- Bu nedenle bu mesleklerin bir listesinin olmamasını tercih ederim.
- I prefer those of your amendments which precisely reflect the balance which has been achieved.
- Ben sizin değişiklik önergelerinizden, sağlanan dengeyi tam olarak yansıtanları tercih ediyorum.
- Others prefer the solution that has been tabled in an amendment signed by several political groups.
- Diğerleri ise çeşitli siyasi gruplar tarafından imzalanan bir değişiklik önergesinde sunulan çözümü tercih etmektedir.
- They prefer drivers on the road who can be called on at any time of the day or night, all through the week.
- Hafta boyunca günün veya gecenin herhangi bir saatinde çağrılabilecek sürücüleri tercih ediyorlar.
- However, the individual country must decide for itself what arrangements it prefers.
- Ancak, her bir ülke hangi düzenlemeleri tercih edeceğine kendisi karar vermelidir.
- Mr Prodi also has another proposal about preferring regulations to directives.
- Sayın Prodi'nin tüzüklerin direktiflere tercih edilmesine ilişkin bir başka önerisi daha var.
- I prefer this type of solution.
- Ben bu tür bir çözümü tercih ediyorum.
- We prefer the wise approach adopted by the Council to the haste advocated by our rapporteur.
- Konsey tarafından benimsenen akıllıca yaklaşımı raportörümüz tarafından savunulan aceleciliğe tercih ediyoruz.
- Certain Member States also would much prefer this solution.
- Bazı Üye Devletler de bu çözümü tercih etmektedir.
- The leaders in Moscow much prefer the idea of turning Channel 6 into a special sports channel.
- Moskova'daki liderler Kanal 6'yı özel bir spor kanalına dönüştürme fikrini daha çok tercih ediyor.
- We prefer the force of argument to the argument of force.
- Argümanın gücünü, gücün argümanına tercih ediyoruz.
- Of course we would all prefer all donations to be voluntary.
- Tabii ki hepimiz tüm bağışların gönüllü olmasını tercih ederiz.
- We prefer a framework directive.
- Bir çerçeve yönergeyi tercih ediyoruz.
- That leads me to prefer an annual establishment of the budget.
- Bu da beni bütçenin yıllık olarak oluşturulmasını tercih etmeye yönlendiriyor.
- Of course, we would all prefer all donations to be voluntary.
- Elbette hepimiz tüm bağışların gönüllü olmasını tercih ederiz.
- We prefer the force of argument to the argument of force.
- Argüman gücünü, güç argümanına tercih ediyoruz.
- I prefer the word ‘balance’ rather than ‘compromise’.
- Ben 'uzlaşma' yerine 'denge' kelimesini tercih ediyorum.
- Or do we prefer more publicly financed welfare and a weak currency?
- Yoksa kamu tarafından finanse edilen daha fazla refah ve zayıf bir para birimini mi tercih ediyoruz?
- We prefer the acting chairman of the Council of Interior Ministers.
- İçişleri Bakanları Konseyi başkan vekilini tercih ediyoruz.
- Mr Prodi also has another proposal about preferring regulations to directives.
- Sayın Prodi'nin ayrıca yönetmeliklerin direktiflere tercih edilmesine ilişkin bir başka önerisi daha bulunmaktadır.
- If you prefer all quiet, turn off everything that makes noise.
- Tamamen sessiz olmayı tercih ediyorsanız gürültü yapan her şeyi kapatın.
- In this case we prefer the fixed effect model.
- Bu durumda sabit etki modelini tercih ediyoruz.
- If you prefer all quiet, turn off everything that makes noise.
- Sessizliği tercih ediyorsanız, gürültü yapan her şeyi kapatın.
- If you prefer all quiet, turn off everything that makes noise.
- Sen tamamen sessizliği tercih ediyorsan ses çıkaran her şeyi kapat.
- In this case we prefer the fixed effect model.
- Bu durumda sabit etkili modeli tercih ediyoruz.
- I prefer mittens to gloves.
- Tek parmaklı eldivenleri eldivenlere tercih ederim.
- She prefers the quiet.
- O, sessizliği tercih eder.
- Do you prefer bread or rice?
- Ekmek mi yoksa pilav mı tercih edersin?
- I prefer red wine to white.
- Kırmızı şarabı beyaza tercih ederim.
- I prefer traveling on my own.
- Tek başıma seyahat etmeyi tercih ederim.
- Which do you prefer, rice or bread?
- Hangisini tercih edersin, pirinç pilavı mı yoksa ekmek mi?
- I'd prefer a sandwich.
- Ben bir sandviçi tercih ederim.
- Do you prefer red or white wine?
- Kırmızı mı yoksa beyaz şarabı mı tercih edersin?
- I prefer doing it this way.
- Onu bu şekilde yapmayı tercih ederim.
- I prefer French movies.
- Fransız filmlerini tercih ediyorum.
- He prefers speaking Turkish.
- Türkçe konuşmayı tercih ediyor.
- She doesn't like being alone, but I prefer it like that.
- O yalnız kalmayı sevmez ama ben öyle olmasını tercih ederim.
- Which sentence do you prefer?
- Hangi cümleyi tercih edersin?
- Everybody in my class prefers skiing to skating.
- Sınıfımdaki herkes kayak yapmayı paten yapmaya tercih ediyor.
- I preferred wearing my Hawaiian T-shirt and green shorts to be cool and different, but I quickly got used to the white shirt and black slacks.
- Havalı ve farklı olmak için Hawaii tişörtümü ve yeşil şortumu giymeyi tercih ederdim ama beyaz gömlek ve siyah pantolona çabucak alıştım.
- I prefer going on foot to going by bus.
- Yürüyerek gitmeyi otobüsle gitmeye tercih ederim.
- I prefer doing it this way.
- Bu şekilde yapmayı tercih ederim.
- Do you prefer going to the cinema or to the theatre?
- Sinemaya mı yoksa tiyatroya mı gitmeyi tercih ediyorsun?
- Do you prefer a male or female doctor?
- Erkek mi yoksa kadın doktor mu tercih edersiniz?
- He preferred playing the violin to singing.
- Keman çalmayı şarkı söylemeye tercih etti.
- Tom seems to prefer spending most of his time alone.
- Tom zamanının çoğunu yalnız geçirmeyi tercih ediyor gibi görünüyor.
- Paul prefers English to math.
- Paul, İngilizceyi matematiğe tercih ediyor.
- I prefer soft drinks without sugar.
- Ben şekersiz meşrubatları tercih ederim.
- I generally prefer comedies to tragedies.
- Ben genellikle komedileri trajedilere tercih ederim.
- He'd prefer not to eat that.
- Onu yememeyi tercih eder.
- I wonder whether Tom prefers coffee or tea.
- Tom'un kahve mi yoksa çay mı tercih ettiğini merak ediyorum.
- I prefer doing my own research.
- Kendi araştırmamı yapmayı tercih ederim.
- What kind of movies do you prefer?
- Ne tür filmleri tercih edersiniz?
- I generally prefer comedies to tragedies.
- Genelde komedileri trajedilere tercih ederim.
- As much as I like football, I prefer tennis.
- Futbolu ne kadar sevsem de, tenisi tercih ederim.
- Do you prefer red wine or white wine?
- Kırmızı şarabı mı yoksa beyaz şarabı mı tercih edersin?
- I prefer mineral water.
- Ben maden suyunu tercih ederim.
- He preferred playing the violin to singing.
- Keman çalmayı şarkı söylemeye tercih ediyordu.
- Nowadays more and more people prefer country life to city life.
- Günümüzde giderek daha fazla insan kır hayatını şehir hayatına tercih ediyor.
- In general, I prefer meatless meals.
- Genel olarak, etsiz yemekleri tercih ederim.
- I prefer goat cheeses to cheeses from cow milk.
- Ben keçi peynirini inek sütünden yapılmış peynire tercih ederim.
- You prefer patients who can't talk, don't you?
- Konuşamayan hastaları tercih ediyorsun, değil mi?
- No, I still prefer eating vegetables.
- Hayır, hala sebze yemeyi tercih ediyorum.
- I'd prefer meat to fish.
- Eti balığa tercih ederim.
- I prefer quail eggs.
- Ben bıldırcın yumurtalarını tercih ederim.
- Which word processor do you prefer?
- Hangi kelime işlemciyi tercih edersin?
- Do you prefer lobster or crab?
- Istakoz mu yoksa yengeç mi tercih ediyorsunuz?
- Do you prefer white wine or red wine?
- Sen beyaz şarabı mı kırmızı şarabı mı tercih edersin?
- You seemed to prefer it this way.
- Onu bu şekilde tercih ediyor gibi görünüyordun.
- Fifty-two per cent of British women prefer chocolate to sex.
- Britanyalı kadınların yüzde elli ikisi çikolatayı sekse tercih ediyor.
- Would you prefer milk or coffee?
- Süt mü yoksa kahve mi tercih edersin?
- I basically prefer being by myself.
- Aslında kendi başıma olmayı tercih ederim.
- This organism prefers low temperatures.
- Bu organizma düşük sıcaklıkları tercih eder.
- I prefer my own company.
- Kendi arkadaşlığımı tercih ederim.
- I prefer knowledge to wealth.
- Bilgiyi zenginliğe tercih ederim.
- I prefer low heels.
- Alçak topukluları tercih ederim.
- I prefer swimming to skiing.
- Yüzmeyi kaymaya tercih ederim.
- Which do you prefer, meat or fish?
- Hangisini tercih edersin, et mi yoksa balık mı?
- Do you prefer white rice or brown rice?
- Beyaz pirinci mi yoksa kahverengi pirinci mi tercih edersiniz?
- I prefer tea over coffee.
- Çayı kahveye tercih ederim.
- Tom prefers not to talk about it.
- Tom bu konuda konuşmamayı tercih ediyor.
- I prefer coffee to milk.
- Kahveyi süte tercih ederim.
- In general, consumers prefer quantity to quality.
- Genel olarak, tüketiciler, niceliği niteliğe tercih etmektedir.
- I prefer the mountains to the seashore.
- Ben dağları, deniz kenarına tercih ederim.
- I prefer something better.
- Daha iyi bir şey tercih ederim.
- Which subject do you prefer?
- Hangi konuyu tercih edersin?
- I prefer spring to autumn.
- İlkbaharı sonbahara tercih ederim.
- Some people prefer conformity, while others seek novelty.
- Bazı insanlar uyumluluğu tercih ederken, diğerleri yenilik arar.
- Which food do you prefer?
- Hangi yiyeceği tercih edersin?
- Tom told me he preferred red wine.
- Tom bana kırmızı şarabı tercih ettiğini söyledi.
- I'd prefer it if you didn't tell Tom about this.
- Bundan Tom'a bahsetmemeni tercih ederim.
- He prefers the quiet.
- Sessizliği tercih eder.
- She prefers baths rather than showers.
- O, banyoyu duşa tercih eder.
- Tom said he'd prefer not to do that.
- Tom onu yapmamayı tercih edeceğini söyledi.
- Tom prefers staying home on Mondays.
- Tom pazartesi günleri evde kalmayı tercih ediyor.
- She loves classical music, whereas I prefer jazz.
- O klasik müzik sever, ben ise cazı tercih ederim.
- I prefer the white wine over the red.
- Beyaz şarabı kırmızıya tercih ederim.
- I prefer coffee.
- Ben kahveyi tercih ederim.
- I'd prefer not to say.
- Söylemeyi tercih etmiyorum.
- I prefer taking medicine rather than getting an injection.
- Ben iğne olmak yerine, ilaç almayı tercih ederim.
- I prefer speaking German with a native speaker.
- Anadil olarak bilen biriyle Almanca konuşmayı tercih ederim.
- I'd prefer not to sing today.
- Bugün şarkı söylememeyi tercih ederim.
- I prefer bananas rather than apples.
- Muzu elmaya tercih ederim.
- I prefer green rather than blue.
- Maviden çok yeşili tercih ederim.
- I prefer going out to staying at home.
- Dışarı gitmeyi evde kalmaya tercih ederim.
- Which do you prefer, Coke or Pepsi?
- Hangisini tercih edersin, Kola mı yoksa Pepsi mi?
- Which color do you prefer, blue or green?
- Hangi rengi tercih edersin, mavi mi yoksa yeşil mi?
- Mary confessed that she prefers well-endowed men.
- Mary iri yapılı erkekleri tercih ettiğini itiraf etti.
- He preferred studying at night.
- Gece çalışmayı tercih etti.
- I prefer mature cheese.
- Ben olgun peyniri tercih ederim.
- I'd prefer not to go to Boston.
- Boston'a gitmemeyi tercih ederim.
- Tom prefers drinking coffee without sugar.
- Tom şekersiz kahve içmeyi tercih eder.
- I prefer the one who loves me.
- Ben beni seveni tercih ederim.
- I prefer learning multiple languages at the same time.
- Aynı anda birden çok dil öğrenmeyi tercih ediyorum.
- I prefer coffee and toast for breakfast.
- Kahvaltıda kahve ve kızarmış ekmek tercih ederim.
- I sometimes go to the local pool to swim, but I prefer swimming in the ocean.
- Bazen yüzmek için yerel havuza giderim ama okyanusta yüzmeyi tercih ederim.
- Do you prefer going to the cinema or to the theatre?
- Sinemaya mı yoksa tiyatroya mı gitmeyi tercih edersin?
- Gentlemen prefer blondes.
- Beyefendiler sarışınları tercih eder.
- Would you prefer tea?
- Çay mı tercih edersiniz?
- I prefer mature cheese.
- Olgun peyniri tercih ederim.
- The walnut tree prefers a dry and warm climate.
- Ceviz ağacı, kuru ve sıcak bir iklimi tercih eder.
- I prefer patients who can't talk.
- Konuşamayan hastaları tercih ederim.
- Tom prefers patients who can't talk.
- Tom konuşamayan hastaları tercih ediyor.
- Tom said he prefers red wine.
- Tom kırmızı şarabı tercih ettiğini söyledi.
- Tom prefers the company of cats and books over people.
- Tom kedileri ve kitapları insanlara tercih eder.
- I'd prefer not to eat that.
- Bunu yememeyi tercih ederim.
- I prefer the black one.
- Ben siyah olanını tercih ederim.
- Do you prefer tea or coffee?
- Sen çay mı kahve mi tercih edersin?
- I like eggs for breakfast, but my sister prefers oatmeal.
- Ben kahvaltı için yumurta severim, ama ablam yulaf lapası tercih eder.
- I prefer spring to summer.
- İlkbaharı yaza tercih ederim.
- Some people like cats, and others prefer dogs.
- Bazı insanlar kedileri sever ve diğerleri köpekleri tercih eder.
- Tom prefers studying at night.
- Tom geceleri çalışmayı tercih eder.
- I prefer oranges to apples.
- Ben portakalları, elmalara tercih ederim.
- He prefers whole-grain cereals.
- Tam tahıllı gevrekleri tercih eder.
- He always prefers his pie served a la mode.
- Turtasının her zaman dondurmalı servis edilmesini tercih eder.
- Which do you prefer among these books?
- Bu kitaplardan hangisini tercih edersin?
- Do you prefer coffee or tea?
- Kahve mi yoksa çay mı tercih edersin?
- More often than not, students prefer club activities to academic classes.
- Çoğu zaman öğrenciler, kulüp faaliyetlerini akademik derslere tercih ederler.
- It doesn't need to be white, but I'd prefer white.
- Beyaz olmasına gerek yok ama beyazı tercih ederim.
- I prefer speaking German with a native speaker.
- Anadili Almanca olan biriyle konuşmayı tercih ederim.
- Tom and Mary both prefer watching comedies.
- Tom ve Mary komedi izlemeyi tercih ediyorlar.
- I prefer traveling on my own.
- Kendi başıma seyahat etmeyi tercih ederim.
- I prefer spring to fall.
- İlkbaharı sonbahara tercih ederim.
- I prefer interesting movies.
- İlginç filmleri tercih ederim.
- I prefer quality to quantity.
- Kaliteyi miktara tercih ederim.
- I was supposed to study English, but I prefer watching this movie.
- İngilizce çalışmam gerekiyordu ama bu filmi izlemeyi tercih ederim.
- Do you prefer a male or female doctor?
- Erkek mi yoksa kadın bir doktoru mu tercih edersiniz?
- Which one would you prefer?
- Hangisini tercih edersiniz?
- I don't like the sun, I prefer the rain and dance under it.
- Güneşi sevmiyorum, yağmuru ve altında dans etmeyi tercih ederim.
- Which text editor do you prefer?
- Hangi metin editörünü tercih edersiniz?
- I prefer riding to walking.
- Yürümek yerine ata binmeyi tercih ederim.
- I prefer fish to meat.
- Balığı ete tercih ederim.
- Which do you prefer, spring or autumn?
- Sen hangisini tercih edersin, ilkbaharı mı sonbaharı mı?
- I prefer the mountains to the ocean.
- Dağları okyanusa tercih ederim.
- Do you prefer mussels or oysters?
- Midye mi yoksa istiridye mi tercih edersin?
- Tom prefers the Xbox One controller over the DualShock 4.
- Tom Xbox One kumandasını DualShock 4'e tercih ediyor.
- Paul prefers English to math.
- Paul, İngilizceyi matematiğe tercih eder.
- They prefer a window seat.
- Onlar bir pencere koltuğu tercih ediyorlar.
- Tom thought that you'd prefer a blue one.
- Tom mavi olanı tercih edeceğini düşündü.
- The French and the English like drinking, but the latter prefer beer whereas the former go in for red wine.
- Fransızlar ve İngilizler içki içmeyi sever, ancak ikinciler birayı tercih ederken, birinciler kırmızı şarabı tercih eder.
- I still prefer doing this the old way.
- Bunu hâlâ eski yolla yapmayı tercih ediyorum.
- I'd prefer a window seat.
- Ben pencere kenarını tercih ederdim.
- I'd prefer being alone right now.
- Şu anda yalnız olmayı tercih ederim.
- Which do you prefer among these books?
- Bu kitaplar arasında hangisini tercih edersin?
- Tom thought that you'd prefer a blue one.
- Tom mavi olanını tercih edeceğini düşündü.
- He prefers French to German.
- Fransızcayı Almancaya tercih ediyor.
- Why do you think he prefers living in the country?
- Sizce neden taşrada yaşamayı tercih ediyor?
- Which color do you think Tom prefers?
- Sence Tom hangi rengi tercih eder?
- I thought I'd prefer going by myself.
- Tek başıma gitmeyi tercih ederim diye düşünmüştüm.
- I prefer a lighter blue for that bedroom.
- O yatak odası için daha açık bir maviyi tercih ederim.
- She prefers patients who can't talk.
- O, konuşamayan hastaları tercih ediyor.
- I prefer spending time indoors.
- Ben kapalı yerde vakit geçirmeyi tercih ederim.
- I prefer going outside to spending time on Facebook.
- Facebook'ta kalmaktansa dışarı gitmeyi tercih ederim.
- I prefer this book to that one.
- Bu kitabı o kitaba tercih ediyorum.
- I prefer the mountains to the seashore.
- Dağları deniz kıyısına tercih ederim.
- I prefer translating old sentences to adding new ones.
- Yenilerini eklemektense, eski cümleleri çevirmeyi tercih ederim.
- Tom said he'd prefer that you not do that here.
- Tom bunu burada yapmamanızı tercih edeceğini söyledi.
- Tom prefers fish to meat.
- Tom balığı ete tercih ediyor.
- Tom prefers his clothes to be loose-fitting.
- Tom kıyafetlerinin bol olmasını tercih eder.
- I prefer cookies and candies to alcohol, but I do drink.
- Kurabiye ve şekerlemeleri alkole tercih ederim, ama içki içiyorum.
- I prefer mineral water.
- Maden suyunu tercih ederim.
- Tom said he'd prefer that you not do that here.
- Tom onu burada yapmamanı tercih ettiğini söyledi.
- I prefer traveling by train to flying.
- Trenle seyahat etmeyi uçmaya tercih ederim.
- Do you prefer meat or fish?
- Et mi yoksa balık mı tercih ediyorsunuz?
- Tom thought you'd prefer a blue one.
- Tom mavi olanını tercih edeceğini düşündü.
- I prefer translating old sentences to adding new ones.
- Eski cümleleri çevirmeyi yenilerini eklemeye tercih ederim.
- I prefer black.
- Siyahı tercih ederim.
- I'd prefer that we not discuss this here.
- Bunu burada tartışmamamızı tercih ederim.
- Do you prefer spring or fall?
- İlkbaharı mı yoksa sonbaharı mı tercih edersin?
- Tom and Mary both prefer watching comedies.
- Tom ve Mary'nin her ikisi de komedi izlemeyi tercih ediyor.
- Do you prefer subtitled or dubbed TV shows?
- TV şovlarını altyazılı mı yoksa dublajlı mı tercih ediyorsun?
- Which would you prefer, this one or that one?
- Hangisini tercih edersin, bunu mu yoksa bunu mu?
- I would've preferred you do it.
- Senin yapmanı tercih ederdim.
- Tom prefers whole-grain cereals.
- Tom tam tahıllı gevrekleri tercih ediyor.
- He always prefers his pie served a la mode.
- O her zaman pastasını dondurmalı tercih eder.
- I'd prefer that we not discuss this now.
- Bunu şimdi tartışmamamızı tercih ederim.
- Layla prefers the second option.
- Leyla ikinci seçeneği tercih ediyor.
- I prefer living in the countryside to living in the city.
- Şehirde yaşamaktansa kırsalda yaşamayı tercih ederim.
- Which word processor do you prefer?
- Hangi kelime işlemcisini tercih edersiniz?
- Tom prefers speaking French.
- Tom Fransızca konuşmayı tercih ediyor.
- I prefer whole-grain cereals.
- Tam tahıllı gevrekleri tercih ederim.
- Do you prefer red wine or white wine?
- Kırmızı şarabı mı yoksa beyaz şarabı mı tercih edersiniz?
- I prefer blouses made from cotton.
- Pamuktan yapılmış bluzları tercih ediyorum.
- You prefer coffee.
- Sen kahveyi tercih edersin.
- In summer, people prefer the sea.
- Yazın insanlar denizi tercih eder.
- Which colour do you prefer?
- Hangi rengi tercih edersin?
- I prefer comedies.
- Komedileri tercih ederim.
- What temperatures does this organism prefer?
- Bu organizma hangi sıcaklıkları tercih ediyor?
- She prefers French to German.
- Fransızca'yı Almanca'ya tercih ediyor.
- In general, I prefer meatless meals.
- Genelde etsiz yemekleri tercih ederim.
- This organism prefers high temperatures.
- Bu organizma yüksek sıcaklıkları tercih eder.
- Why do you think Tom prefers living in the country?
- Sizce Tom neden taşrada yaşamayı tercih ediyor?
- I know you'd prefer a bottle of red wine.
- Bir şişe kırmızı şarabı tercih edeceğini biliyorum.
- Some young Japanese people prefer being single to being married.
- Bazı genç Japonlar bekar olmayı evli olmaya tercih ediyor.
- How do you prefer your eggs?
- Yumurtalarınızı nasıl tercih edersiniz?
- I prefer Spanish men to English.
- İspanyol erkekleri İngilizlere tercih ederim.
- I prefer not to discuss it here.
- Bunu burada tartışmamayı tercih ederim.
- I thought I'd prefer going by myself.
- Kendi başıma gitmeyi tercih edeceğimi düşündüm.
- Do you prefer going out or staying at home on weekends?
- Hafta sonları dışarı çıkmayı mı yoksa evde kalmayı mı tercih edersin?
- Which do you prefer, tea or coffee?
- Hangisini tercih edersin, çay mı yoksa kahve mi?
- Do you prefer white meat or red meat?
- Beyaz et mi yoksa kırmızı et mi tercih edersin?
- I prefer this version.
- Ben bu versiyonu tercih ederim.
- I prefer going out to staying at home.
- Dışarı çıkmayı evde kalmaya tercih ederim.
- Which do you prefer, dogs or cats?
- Hangisini tercih edersin, köpekleri mi yoksa kedileri mi?
- He preferred studying at night.
- Geceleri çalışmayı tercih ederdi.
- What kind of films do you prefer?
- Ne tür filmleri tercih edersin?
- I prefer working this way.
- Bu şekilde çalışmayı tercih ederim.
- We prefer whole-grain cereals.
- Tam tahıllı gevrekleri tercih ediyoruz.
- Do you prefer mussels or oysters?
- Midyeyi mi yoksa istiridyeyi mi tercih edersiniz?
- Layla prefers the second option.
- Layla ikinci seçeneği tercih ediyor.
- Emily prefers Coca-Cola to Pepsi.
- Emily Coca-Cola'yı Pepsi'ye tercih ediyor.
- Do you prefer subtitled or dubbed TV shows?
- TV programlarının altyazılı mı yoksa dublajlı mı olmasını tercih edersiniz?
- Everybody in my class prefers skiing to skating.
- Sınıfımdaki herkes kayak yapmayı paten kaymaya tercih ediyor.
- It doesn't need to be white, but I'd prefer white.
- Onun beyaz olmasına gerek yok ama beyazı tercih ediyorum.
- Which subject do you prefer?
- Hangi konuyu tercih edersiniz?
- I prefer oranges to apples.
- Portakalı elmaya tercih ederim.
- Which brand do you prefer?
- Hangi markayı tercih edersiniz?
- Which do you prefer, white wine or red wine?
- Hangisini tercih edersin, beyaz mı yoksa kırmızı şarap mı?
- I'd prefer not to comment on that now.
- Şimdi onunla ilgili yorum yapmayı tercih etmiyorum.
- Do you prefer for television shows to be subtitled or dubbed?
- Televizyon programlarının altyazılı mı yoksa dublajlı mı olmasını tercih edersiniz?
- She prefers beer to wine.
- O, birayı şaraba tercih eder.
- Which pronoun do you prefer?
- Hangi zamiri tercih edersin?
- He prefers not to talk about it.
- Bu konuda konuşmamayı tercih ediyor.
- She prefers patients who can't talk.
- Konuşamayan hastaları tercih ediyor.
- Do you prefer reading a book or watching a movie?
- Kitap okumayı mı film izlemeyi mi tercih edersin?
- Which brand do you prefer?
- Hangi markayı tercih edersin?
- I prefer novels that have a happy ending.
- Mutlu sonu olan romanları tercih ederim.
- I like eggs for breakfast, but my sister prefers oatmeal.
- Ben kahvaltıda yumurta severim ama ablam yulaf ezmesini tercih eder.
- No, I still prefer eating vegetables.
- Hayır, ben hâlâ sebze yemeyi tercih ederim.
- Would you like to have oysters, or do you prefer mussels?
- İstiridye mi yemek istersin yoksa midye mi tercih edersin?
- We prefer whole-grain cereals.
- Biz tam tahıllı gevrekleri tercih ediyoruz.
- My mother prefers the arbitrary selection of the lottery machines over my lucky numbers.
- Annem benim şanslı numaralarımdansa loto makinesinin keyfi seçimini tercih eder.
- Of all the men that I dislike, my husband is certainly the one that I prefer.
- Sevmediğim tüm erkekler arasında tercih ettiğim kişi kesinlikle kocamdır.
- Do you prefer Belgian or German beer?
- Belçika mı yoksa Alman birası mı tercih edersin?
- Do you prefer spring or fall?
- İlkbaharı mı yoksa son baharı mı tercih edersin?
- Tom prefers not to talk about that.
- Tom o konuda konuşmamayı tercih eder.
- I prefer it this way.
- Onu bu şekilde tercih ederim.
- I prefer reading.
- Okumayı tercih ederim.
- Which do you prefer, white wine or red wine?
- Hangisini tercih edersin, beyaz şarap mı kırmızı şarap mı?
- Would you prefer that we leave?
- Gitmemizi mi tercih edersin?
- I prefer tea over coffee.
- Ben çayı kahveye tercih ederim.
- Which color do you prefer?
- Hangi rengi tercih edersin?
- Tom puts sugar in his coffee, but I prefer mine without it.
- Tom kahvesine şeker koyuyor, ama ben benimkini şekersiz tercih ediyorum.
- Which do you prefer, coffee or tea?
- Hangisini tercih edersiniz, kahveyi mi yoksa çayı mı?
- Both Tom and I prefer watching comedies.
- Tom da ben de komedi izlemeyi tercih ediyoruz.
- I prefer dogs to cats.
- Köpekleri kedilere tercih ederim.
- I prefer you to call me Tom.
- Bana Tom demeni tercih ederim.
- I prefer traveling alone.
- Yalnız seyahat etmeyi tercih ederim.
- I'd prefer red wine.
- Kırmızı şarabı tercih ederim.
- I prefer the traditional recipe.
- Ben geleneksel tarifi tercih ediyorum.
- I'd prefer not to do that.
- Bunu yapmamayı tercih ederim.
- I prefer dogs.
- Köpekleri tercih ederim.
- He prefers the quiet.
- O, sessizliği tercih ediyor.
- Do you prefer red or white wine?
- Kırmızı şarabı mı yoksa beyaz şarabı mı tercih edersin?
- I'd prefer it if you didn't tell Tom about this.
- Tom'a bundan bahsetmemeni tercih ederim.
- I'd prefer a window seat.
- Bir pencere koltuğu tercih ederim.
- I prefer drinking coffee to drinking tea.
- Kahve içmeyi çay içmeye tercih ederim.
- Some people like coffee and others prefer tea.
- Bazı insanlar kahveyi sever ve diğerleri çayı tercih eder.
- Tom prefers drinking coffee without sugar.
- Tom kahveyi şekersiz içmeyi tercih ediyor.
- I prefer biking.
- Bisikleti tercih ederim.
- I prefer riding to walking.
- Bisiklete binmeyi yürümeye tercih ederim.
- What do you prefer, abstract or figurative painting?
- Hangisini tercih edersiniz, soyut mu yoksa figüratif resim mi?
- I prefer weak coffee.
- Açık kahveyi tercih ederim.
- She prefers the quiet.
- Sessizliği tercih ediyor.
- There is no doubt that people prefer peace to war.
- Hiç şüphe yok ki insanlar barışı savaşa tercih ediyor.
- Which food do you prefer?
- Hangi yemeği tercih edersin?
- Do you prefer white meat or red meat?
- Beyaz et mi yoksa kırmızı et mi tercih ediyorsun?
- I prefer soccer to baseball.
- Futbolu beyzbola tercih ederim.
- My name is Alex, but I prefer that you all call me Augusto.
- Adım Alex, ama bana Augusto demenizi tercih ederim.
- Which do you prefer, rice or bread?
- Hangisini tercih edersin, pilav mı ekmek mi?
- I prefer the black one.
- Siyah olanı tercih ederim.
- Which text editor do you prefer?
- Hangi metin editörünü tercih edersin?
- She prefers quiet music.
- O, sakin müziği tercih ediyor.
- Which do you prefer, apples or bananas?
- Hangisini tercih edersin, elmayı mı, muzu mu?
- Mary prefers whole-grain cereals.
- Mary tam tahıllı gevrekleri tercih eder.
- I haven't decided yet, but I prefer flying to going by train.
- Henüz karar vermedim ama uçmayı trenle gitmeye tercih ederim.
- Our child likes dogs, but I prefer cats.
- Çocuğumuz köpekleri seviyor ama ben kedileri tercih ediyorum.
- I prefer milk to juice.
- Sütü meyve suyuna tercih ederim.
- Mario prefers the taste of the sugar apple.
- Mario elma şekerinin tadını tercih ediyor.
- I haven't decided yet, but I prefer flying to going by train.
- Henüz karar vermedim ama trenle gitmektense uçmayı tercih ederim.
- He prefers patients who can't talk.
- O, konuşamayan hastaları tercih eder.
- You prefer coffee.
- Kahveyi tercih edersin.
- I prefer the mountains to the ocean.
- Ben dağları okyanusa tercih ederim.
- Do you prefer mornings or evenings shifts?
- Sabah vardiyasını mı yoksa akşam vardiyasını mı tercih edersiniz?
- Tom said he'd prefer not to do that.
- Tom bunu yapmamayı tercih edeceğini söyledi.
- I prefer poetry to novels.
- Şiiri romana tercih ederim.
- I prefer your eau de vie to your conversation.
- Konyağınızı sohbetinize tercih ederim.
- I prefer not to comment.
- Yorum yapmamayı tercih ederim.
- Tom prefers blondes.
- Tom sarışınları tercih eder.
- He'd prefer not to eat that.
- Onu yememeyi tercih ederdi.
- Tom didn't ask me which I preferred.
- Tom bana hangisini tercih ettiğimi sormadı.
- Do you prefer reading a book or watching a movie?
- Kitap okumayı mı yoksa film izlemeyi mi tercih edersin?
- Which do you prefer, apples or bananas?
- Hangisini tercih edersin, elma mı yoksa muz mu?
- I prefer working this way.
- Bu şekilde çalışmayı tercih ediyorum.
- Our child likes dogs, but I prefer cats.
- Bizim çocuğumuz köpekleri sever ama ben kedileri tercih ederim.
- Tom said he prefers red wine.
- Tom, kırmızı şarabı tercih ettiğini söyledi.
- I've always preferred working alone.
- Ben her zaman yalnız çalışmayı tercih ettim.
- I prefer English to music.
- İngilizceyi müziğe tercih ederim.
- Would you prefer going by bus?
- Otobüsle gitmeyi tercih eder misin?
- Would you prefer not to help?
- Yardım etmemeyi mi tercih edersin?
- I prefer red.
- Kırmızı tercih ederim.
- She prefers blood oranges.
- Kan portakalını tercih ediyor.
- Which kind of watch do you prefer, digital or analog?
- Hangi türde saat tercih edersin, dijital mi yoksa analog mu?
- Tom prefers tea to coffee.
- Tom çayı kahveye tercih eder.
- What singer do you prefer?
- Hangi şarkıcıyı tercih edersiniz?
- Would you prefer not to go?
- Gitmemeyi mi tercih edersin?
- In Quebec, people tend to avoid the use of English, preferring the use of French.
- Quebec'te insanlar İngilizce kullanmaktan kaçınıyor, Fransızca kullanmayı tercih ediyorlar.
- Do you prefer an apple or a pear?
- Elmayı mı yoksa armudu mu tercih edersin?
- Tennis is my preferred sport.
- Tenis tercih ettiğim spor.
- I'd prefer that we not discuss this here.
- Bunu burada tartışmamayı tercih ederim.
- I prefer coffee.
- Kahveyi tercih ederim.
- I, on the other hand, prefer sweets.
- Öte yandan, ben tatlıları tercih ederim.
- Do you prefer meat or fish?
- Et mi balık mı tercih edersin?
- Some people like cats, others prefer dogs.
- Bazı insanlar kedileri sever, diğerleri köpekleri tercih eder.
- Tom prefers staying home on Mondays.
- Tom pazartesileri evde kalmayı tercih ediyor.
- When choosing mineral water, we should prefer that is rich in calcium and magnesium, but low in sodium.
- Maden suyu seçerken kalsiyum ve magnezyum açısından zengin ama sodyum açısından düşük olanları tercih etmeliyiz.
- Which do you prefer, coffee or tea?
- Hangisini tercih edersin, kahve mi çay mı?
- I'd prefer not to say.
- Söylememeyi tercih ederim.
- I prefer coffee and toast for breakfast.
- Kahvaltıda kahve ve tostu tercih ederim.
- I prefer a systematic method.
- Ben sistematik bir yöntemi tercih ederim.
- Do you prefer white wine or red wine?
- Beyaz şarabı mı yoksa kırmızı şarabı mı tercih edersin?
- Our children like dogs, but I prefer cats.
- Bizim çocuklar köpek sever ama ben kediyi tercih ederim.
- What do you prefer?
- Neyi tercih edersin?
- I prefer hardwood floors to carpet.
- Parke zeminleri halıya tercih ederim.
- Tennis is my preferred sport.
- Tenis tercih ettiğim spordur.
- I prefer walking by myself.
- Tek başıma yürümeyi tercih ederim.
- I prefer green rather than blue.
- Mavi yerine yeşili tercih ederim.
- I prefer something better.
- Daha iyi bir şeyi tercih ederim.
- Do you prefer buying clothes with or without a hood?
- Kapuşonlu giysiler mi yoksa kapuşonsuz giysiler mi almayı tercih edersin?
- What kind of movies do you prefer?
- Ne tür filmleri tercih edersin?
- Do you prefer it when TV shows are subtitled or dubbed?
- Televizyon programlarının altyazılı mı yoksa dublajlı mı olmasını tercih edersiniz?
- Jane prefers dogs to cats.
- Jane, köpekleri kedilere tercih eder.
- Do you prefer eating out or eating at home?
- Dışarıda mı yoksa evde mi yemeyi tercih edersin?
- I'd prefer not to eat that.
- Onu yememeyi tercih ederim.
- What's your preferred language?
- Senin tercih ettiğin dil hangisi?
- I prefer the former plan to the latter.
- Eski planı ikincisine tercih ederim.
- I prefer biking.
- Ben bisiklete binmeyi tercih ederim.
- She prefers beer to wine.
- Birayı şaraba tercih ediyor.
- They prefer a window seat.
- Pencere kenarını tercih ediyorlar.
- I basically prefer being by myself.
- Aslında tek başıma olmayı tercih ederim.
- I prefer paper cups to plastic ones.
- Kağıt bardakları plastik olanlara tercih ederim.
- Tom, which do you prefer, girls with long hair or girls with short hair?
- Tom, hangisini tercih edersin, uzun saçlı kızları mı yoksa kısa saçlı kızları mı?
- I prefer grapefruit to oranges.
- Greyfurtu portakala tercih ederim.
- I still prefer doing this the old way.
- Ben hala eski yöntemle yapmayı tercih ediyorum.
- Which game do you prefer playing, Call of Duty or Battlefield?
- Hangi oyunu oynamayı tercih edersin, Call of Duty mi yoksa Battlefield mı?
- Which colour do you prefer?
- Sen hangi rengi tercih edersin?
- Which would you prefer, coffee or tea?
- Hangisini tercih edersin, kahve mi yoksa çay mı?
- I prefer bananas rather than apples.
- Elma yerine muzu tercih ederim.
- Which do you prefer, dogs or cats?
- Hangisini tercih edersin, köpekleri mi kedileri mi?
- I prefer living in the countryside to living in the city.
- Ben kırsal alanda yaşamayı şehirde yaşamaya tercih ederim.
- Fifty-two per cent of British women prefer chocolate to sex.
- İngiliz kadınların %52'si çikolatayı sekse tercih ediyor.
- The walnut tree prefers a dry and warm climate.
- Ceviz ağacı kuru ve sıcak iklimi tercih eder.
- Which do you prefer?
- Hangisini tercih edersin?
- Some people like coffee and others prefer tea.
- Bazı insanlar kahve sever, bazıları ise çayı tercih eder.
- I prefer coke to coffee.
- Kolayı kahveye tercih ederim.
- I prefer coffee to tea.
- Kahveyi çaya tercih ederim.
- I prefer walking.
- Yürümeyi tercih ederim.
- I prefer not to comment.
- Yorum yapmamayı tercih ediyorum.
- Do you prefer tea or coffee?
- Çayı mı kahveyi mi tercih edersin?
- I prefer coffee to tea.
- Ben, kahveyi çaya tercih ederim.
- Which one do you prefer, this one or that one?
- Hangisini tercih edersin, bunu mu yoksa bunu mu?
- I prefer apples to all the other fruits.
- Elmayı diğer tüm meyvelere tercih ederim.
- Do you prefer Belgian or German beer?
- Belçika birasını mı yoksa Alman birasını mı tercih edersin?
- She loves classical music, whereas I prefer jazz.
- O klasik müzik seviyor oysa ben cazı tercih ederim.
- Which sentence do you prefer?
- Hangi cümleyi tercih edersiniz?
- Do you prefer speaking in French or in English?
- Fransızca mı yoksa İngilizce mi konuşmayı tercih edersin?
- Tom prefers dogs to cats.
- Tom köpekleri kedilere tercih eder.
- Would you prefer coffee or tea?
- Kahve mi yoksa çay mı tercih edersin?
- We prefer patients who can't talk.
- Biz konuşamayan hastaları tercih ederiz.
- I prefer that dress to this one.
- O elbiseyi buna tercih ederim.
- Would you prefer milk or coffee?
- Süt mü yoksa kahve mi tercih edersiniz?
- She prefers baths rather than showers.
- Duş yerine banyoyu tercih ediyor.
- I prefer speaking English with a native speaker.
- Anadili İngilizce olan biriyle İngilizce konuşmayı tercih ederim.
- What paint do you prefer?
- Hangi boyayı tercih edersin?
- I should study now, but I prefer staying on Tatoeba.
- Şimdi çalışmalıyım ama Tatoeba'da kalmayı tercih ediyorum.
- Which kind of watch do you prefer, digital or analog?
- Hangi tür saati tercih edersiniz, dijital mi analog mu?
- I'd prefer not to do that.
- Onu yapmamayı tercih ederim.
- Layla preferred a more romantic place.
- Layla daha romantik bir yeri tercih etti.
- Tom prefers the company of cats and books over people.
- Tom kedilerin ve kitapların arkadaşlığını insanlara tercih ediyor.
- I prefer red.
- Ben kırmızıyı tercih ederim.
- I don't like these cups; I prefer those on the table.
- Bu fincanları sevmiyorum; masadakileri tercih ederim.
- I'd prefer that Tom do that.
- Tom'un onu yapmasını tercih ederdim.
- I prefer not to talk about it.
- Bu konuda konuşmamayı tercih ederim.
- Tom, which do you prefer, girls with long hair or girls with short hair?
- Tom, hangisini tercih edersin, uzun saçlı kızları mı kısa saçlı kızları mı?
- I prefer warmer weather.
- Daha sıcak havaları tercih ederim.
- I prefer novels that have a happy ending.
- Mutlu sonla biten romanları tercih ederim.
- I prefer giving gifts to receiving them.
- Hediye vermeyi hediye almaya tercih ederim.
- I prefer swimming to skiing.
- Yüzmeyi kayağa tercih ediyorum.
- I prefer apples to oranges.
- Elmayı portakala tercih ederim.
- I prefer working alone.
- Yalnız çalışmayı tercih ederim.
- I prefer going outside to spending time on Facebook.
- Facebook'ta vakit geçirmektense dışarı çıkmayı tercih ederim.
- She prefers staying home to going out.
- Dışarı çıkmak yerine evde kalmayı tercih ediyor.
- I prefer a quieter, even boring, location for our next meeting.
- Bir sonraki buluşmamız için daha sessiz, hatta sıkıcı bir yeri tercih ederim.
- I prefer bananas rather than apples.
- Muzu elmadan daha çok tercih ederim.
- I prefer speaking French.
- Fransızca konuşmayı tercih ederim.
- If you'd prefer a room closer to the Convention Center, please let us know.
- Kongre Merkezi'ne daha yakın bir oda tercih ederseniz, lütfen bize bildirin.
- Perhaps you would have preferred a French dish.
- Belki bir Fransız yemeğini tercih ederdiniz.
- I prefer antiquated models.
- Eski modelleri tercih ederim.
- Did you prefer Volume One or Volume Two?
- Birinci cildi mi, ikinci cildi mi tercih edersin?
- She prefers quiet music.
- Sessiz müziği tercih eder.
- I prefer being poor to being rich.
- Fakir olmayı zengin olmaya tercih ederim.
- I prefer football to baseball.
- Futbolu beyzbola tercih ederim.
- Do you prefer using sanitary napkins or tampons?
- Hijyenik ped mi yoksa tampon mu kullanmayı tercih edersin?
- She prefers blood oranges.
- O, kan portakalını tercih eder.
- Mary prefers flat-chested women.
- Mary düz göğüslü kadınları tercih eder.
- Tom prefers studying at night.
- Tom geceleri ders çalışmayı tercih eder.
- More often than not, students prefer club activities to academic classes.
- Öğrenciler çoğunlukla, kulüp etkinliklerini akademik derslere tercih ederler.
- Would you prefer that we leave?
- Ayrılmamızı mı tercih ederdin?
- He prefers football to baseball.
- Futbolu beyzbola tercih ediyor.
- Which do you prefer, Coke or Pepsi?
- Hangisini tercih edersin, Coca-Cola mı Pepsi mi?
- I'd prefer decaf.
- Kafeinsiz tercih ederim.
- If you'd prefer, we can speak French.
- Tercih edersen, Fransızca konuşabiliriz.
- How do you prefer your eggs?
- Yumurtanı nasıl tercih edersin?
- They prefer patients who can't talk.
- Onlar konuşamayan hastaları tercih ederler.
- Do you prefer white or red wine?
- Beyaz mı yoksa kırmızı şarap mı tercih edersin?
- We prefer patients who can't talk.
- Biz konuşamayan hastaları tercih ediyoruz.
- I prefer silver rings to gold ones.
- Gümüş yüzükleri altın olanlara tercih ederim.
- I used to prefer black tea to coffee, but recently I've been drinking a good amount of both.
- Eskiden siyah çayı kahveye tercih ederdim ama son zamanlarda ikisinden de bolca içiyorum.
- I prefer tennis to baseball.
- Tenisi beyzbola tercih ederim.
- I prefer tea to coffee.
- Çayı, kahveye tercih ederim.
- In summer, people prefer the sea.
- Yazın insanlar denizi tercih ediyor.
- Usually, Americans prefer big cars.
- Genellikle, Amerikalılar büyük arabaları tercih ederler.
- I prefer reading books to watching television.
- Kitap okumayı televizyon izlemeye tercih ederim.
- I prefer swimming to skiing.
- Yüzmeyi kayak yapmaya tercih ederim.
- Tom prefers speaking French.
- Tom Fransızca konuşmayı tercih eder.
- The cat prefers fish to meat.
- Kedi balığı ete tercih eder.
- I prefer a cotton blouse.
- Pamuklu bir bluz tercih ederim.
- I prefer the movies by Roberto Benigni.
- Roberto Benigni'nin filmlerini tercih ederim.
- I prefer translation to teaching.
- Çeviriyi öğretmenliğe tercih ederim.
- Which would you prefer, coffee or tea?
- Hangisini tercih edersin, kahve mi çay mı?
- I prefer going on foot to going by bus.
- Yaya gitmeyi otobüsle gitmeye tercih ederim.
- Tom prefers red wine to white wine.
- Tom kırmızı şarabı beyaz şaraba tercih eder.
- She prefers quiet music - the baroque, for example.
- Sakin müziği tercih eder, örneğin barok.
- Do you prefer waffles or pancakes?
- Waffle mı yoksa krep mi tercih edersin?
- I'd prefer being alone right now.
- Şu anda yalnız olmayı tercih ediyorum.
- Do you prefer waffles or pancakes?
- Gözleme mi tercih edersin yoksa krep mi?
- I'd prefer not to answer.
- Cevap vermemeyi tercih ederim.
- Do you prefer Coke or Pepsi?
- Kola mı yoksa Pepsi mi tercih edersin?
- I prefer walking to cycling.
- Yürümeyi bisiklete binmeye tercih ederim.
- I sometimes go to the local pool to swim, but I prefer swimming in the ocean.
- Bazen yüzmek için yerel havuza gidiyorum ama okyanusta yüzmeyi tercih ediyorum.
- Which color do you think she prefers?
- Sence hangi rengi tercih eder?
- I prefer cakes or candies to alcohol, but I do drink.
- Kek ya da şekerlemeyi alkole tercih ederim ama içki de içerim.
- I prefer this version.
- Bu sürümü tercih ederim.
- I'd prefer that we not discuss this now.
- Bunu şimdi tartışmamayı tercih ederim.
- Which pronoun do you prefer?
- Hangi zamiri tercih edersiniz?
- I'd prefer not to take that risk.
- O riski almamayı tercih ederim.
- When choosing mineral water, we should prefer that is rich in calcium and magnesium, but low in sodium.
- Maden suyu seçerken, kalsiyum ve magnezyum oranı yüksek, sodyum oranı ise düşük olanı tercih etmeliyiz.
- Why do you think he prefers living in the country?
- Sence niye şehirden uzak yaşamayı tercih ediyor?
- I prefer red wine to white wine.
- Kırmızı şarabı beyaz şaraba tercih ederim.
- They prefer patients who can't talk.
- Onlar konuşamayan hastaları tercih ediyor.
- I prefer soap as a liquid rather than a bar.
- Sabunu kalıp yerine sıvı olarak tercih ederim.
- I prefer a cotton blouse.
- Pamuk bir bluzu tercih ederim.
- I've always preferred working alone.
- Her zaman yalnız çalışmayı tercih etmişimdir.
- I prefer going by foot to bicycling.
- Yürüyerek gitmeyi bisiklete binmeye tercih ederim.
- Do you prefer using sanitary napkins or tampons?
- Hijenik ped mi yoksa tampon mu kullanmayı tercih edersiniz?
- When she was young, she preferred coffee to Japanese tea.
- O gençken, kahveyi Japon çayına tercih ederdi.
- She prefers French to German.
- O, Fransızcayı Almancaya tercih eder.
- Do you prefer lobster or crab?
- Istakoz mu yoksa yengeç mi tercih edersin?
- I prefer soft drinks without sugar.
- Ben şekersiz içecekleri tercih ederim.
- Jane prefers dogs to cats.
- Jane köpekleri kedilere tercih ediyor.
- I'd prefer that you not do that here.
- Onu burada yapmamanızı tercih ederim.
- Do you prefer an apple or a pear?
- Bir elmayı mı yoksa bir armutu mu tercih edersin?
- I'd prefer not to take that risk.
- Bu riski almamayı tercih ederim.
- I prefer English.
- İngilizceyi tercih ederim.
- Usually, Americans prefer big cars.
- Genellikle Amerikalılar büyük arabaları tercih ederler.
- Sami preferred a death sentence and he got his wish.
- Sami ölüm cezasını tercih etti ve dileği yerine geldi.
- Do you prefer blondes or brunettes?
- Sarışınları mı yoksa esmerleri mi tercih edersin?
- I prefer spring to summer.
- Baharı yaza tercih ederim.
- I prefer cats to dogs.
- Kedileri köpeklere tercih ederim.
- Which game do you prefer playing, Call of Duty or Battlefield?
- Hangi oyunu oynamayı tercih edersin, Call of Duty mi Battlefield mı?
- She prefers not to talk about it.
- Bu konuda konuşmamayı tercih ediyor.
- In general, people in America tend to prefer bigger cars.
- Genel olarak, Amerika'daki insanlar daha büyük arabaları tercih etme eğilimindedir.
- I prefer hot cocoa over coffee.
- Ben kahvenin üzerinde sıcak kakao tercih ederim.
- I would've preferred not to be here.
- Burada olmamayı tercih ederdim.
- I prefer spending time indoors.
- İçeride vakit geçirmeyi tercih ederim.
- I prefer a cotton blouse.
- Ben bir pamuk bluz tercih ederim.
- Tom prefers red wine to white wine.
- Tom kırmızı şarabı, beyaz şaraba tercih eder.
- I prefer drinking coffee to drinking tea.
- Ben kahve içmeyi çay içmeye tercih ederim.
- If you had to choose between piano and violin, which would you prefer?
- Piyano ve keman arasında seçim yapmak zorunda kalsaydınız, hangisini tercih ederdiniz?
- I should study now, but I prefer staying on Tatoeba.
- Şimdi çalışmalıyım ama Tatoeba'da kalmayı tercih ederim.
- In general, consumers prefer quantity to quality.
- Genel olarak, müşteriler, miktarı kaliteye tercih ederler.
- Do you prefer fish or chicken?
- Balık mı tavuk mu tercih edersin?
- May I ask which you prefer?
- Hangisini tercih ettiğinizi sorabilir miyim?
- Tom prefers not to talk about that.
- Tom bu konuda konuşmamayı tercih ediyor.
- Tom prefers walking for exercise.
- Tom egzersiz için yürümeyi tercih ediyor.
- I wonder whether Tom prefers coffee or tea.
- Acaba Tom kahveyi mi yoksa çayı mı tercih ediyor?
- What singer do you prefer?
- Hangi şarkıcıyı tercih edersin?
- I'm not afraid of death, but I prefer not to be here when it occurs.
- Ölümden korkmuyorum ama ölüm gerçekleştiğinde burada olmamayı tercih ederim.
- May I ask which you prefer?
- Hangisini tercih ettiğini sorabilir miyim?
- I prefer the former plan to the latter.
- İlk planı ikincisine tercih ederim.
- He preferred working to doing nothing.
- Çalışmayı hiçbir şey yapmamaya tercih ederdi.
- Sushi is OK, but I'd prefer Thai food.
- Suşi iyi ama ben Tayland yemeğini tercih ederim.
- Which of them do you prefer?
- Hangisini tercih edersin?
- He prefers football to baseball.
- O, futbolu beyzbola tercih eder.
- Tom thought you'd prefer a blue one.
- Tom mavi olanı tercih edeceğini düşündü.
- I'd prefer a brown one.
- Kahverengi olanını tercih ederim.
- I prefer not to take medicine, because I am afraid of drug side effect.
- İlaç almamayı tercih ediyorum, çünkü ilaçların yan etkilerinden korkuyorum.
- He prefers not to talk about it.
- O, bunun hakkında konuşmamayı tercih eder.
- I prefer weak coffee.
- Sade kahveyi tercih ederim.
- I prefer a lighter color.
- Daha açık bir rengi tercih ederim.
- Both Tom and I prefer watching comedies.
- Hem Tom hem de ben komedileri izlemeyi tercih ederiz.
- Do you prefer green or black tea?
- Yeşil çay mı yoksa siyah çay mı tercih edersin?
- Tom prefers fish to meat.
- Tom balığı ete tercih eder.
- Would you prefer coffee or tea?
- Kahveyi mi yoksa çayı mı tercih edersin ?
- Do you prefer white or red wine?
- Beyaz mı, yoksa kırmızı şarap mı tercih edersin?
- I prefer quail eggs.
- Bıldırcın yumurtasını tercih ederim.
- I personally prefer Twitter.
- Ben şahsen Twitter'ı tercih ederim.
- He preferred playing the violin to singing.
- Keman çalmayı şarkı söylemeye tercih ederdi.
- I prefer it this way.
- Bu şekilde olmasını tercih ederim.
- I prefer this book to that one.
- Bu kitabı diğerine tercih ederim.
- I prefer the one who loves me.
- Beni seven birini tercih ederim.
- Did you prefer Volume One or Volume Two?
- Birinci mi yoksa ikinci cildi mi tercih ettiniz?
- I personally prefer Twitter.
- Kişisel olarak Twitter'ı tercih ediyorum.
- I'd prefer not to comment on that now.
- Şu an bu konuda yorum yapmamayı tercih ederim.
- I'd prefer coffee.
- Kahve tercih ederim.
- Tom prefers dogs to cats.
- Tom köpekleri kedilere tercih ediyor.
- Do you prefer wine or beer?
- Şarap mı yoksa bira mı tercih edersin?
- Tom and Mary both prefer watching comedies.
- Tom ve Mary komedi izlemeyi tercih ediyor.
- I prefer quality to quantity.
- Niteliği, niceliğe tercih ederim.
- Perhaps you would have preferred a French dish.
- Belki de bir Fransız yemeği tercih ederdiniz.
- Which do you prefer, spring or autumn?
- Hangisini tercih edersiniz, İlkbaharı mı yoksa Sonbaharı mı?
- Do you prefer the apple or the pear?
- Elmayı mı yoksa armudu mu tercih edersin?
- She prefers whole-grain cereals.
- Tam tahıllı gevrekleri tercih eder.
- Do you prefer cats or dogs?
- Kedileri mi yoksa köpekleri mi tercih edersin?
- Which color do you prefer?
- Hangi rengi tercih edersiniz?
- This is the one I prefer.
- Bunu tercih ederim.
- Tom prefers tea to coffee.
- Tom çayı kahveye tercih ediyor.
- My brother prefers windsurfing.
- Kardeşim rüzgar sörfünü tercih ediyor.
- We prefer tea or coffee.
- Çay ya da kahveyi tercih ederiz.
- I prefer learning languages that has a long history.
- Uzun bir geçmişi olan dilleri öğrenmeyi tercih ederim.
- I prefer a hotel by the airport.
- Havaalanının yanında bir oteli tercih ederim.
- I prefer it that way.
- Ben böyle olmasını tercih ederim.
- I prefer black.
- Ben siyahı tercih ederim.
- He prefers French to German.
- O, Fransızcayı Almancaya tercih eder.
- I prefer salad for supper; I'm usually not hungry at this time of the day.
- Akşam yemeği için salata tercih ederim; günün bu saatinde genellikle aç değilimdir.
- Would you prefer going by bus?
- Otobüsle gitmeyi mi tercih edersin?
- Some young Japanese people prefer being single to being married.
- Bazı genç Japon halkı, bekar olmayı evli olmaya tercih ederler.
- Which do you prefer, meat or fish?
- Hangisini tercih edersin, et mi balık mı?
- I prefer coffee without sugar.
- Ben şekersiz kahve tercih ederim.
- As for me, I prefer beer to whisky.
- Bana gelince, birayı viskiye tercih ederim.
- He prefers whole-grain cereals.
- O tam taneli tahılları tercih eder.
- Tom prefers the Xbox One controller over the DualShock 4.
- Tom, Xbox One denetimcisini DualShock 4'ün üstünde tercih ediyor.
- I prefer hot cocoa over coffee.
- Kahve yerine sıcak kakaoyu tercih ederim.
- Tom and Mary both prefer watching comedies.
- Hem Tom hem de Mary komedi izlemeyi tercih ediyor.
- I prefer warmer weather.
- Daha sıcak havayı tercih ediyorum.
- Which color do you prefer, blue or green?
- Hangi rengi tercih edersin, mavi mi yeşil mi?
- There is no doubt that people prefer peace to war.
- İnsanların barışı savaşa tercih ettiklerinden şüphe yok.
- I prefer French movies.
- Fransız filmlerini tercih ederim.
- Mary confessed that she prefers well-endowed men.
- Mary zengin erkekleri tercih ettiğini itiraf etti.
- I prefer knowledge to wealth.
- Bilgiyi servete tercih ederim.
- You seemed to prefer it this way.
- Bu şekilde olmasını tercih eder gibiydin.
- I prefer goat cheeses to cheeses from cow milk.
- Keçi peynirlerini inek sütünden yapılan peynirlere tercih ederim.
- We prefer tea or coffee.
- Biz çay veya kahve tercih ederiz.
- I prefer hardwood floors to carpet.
- Parke zemini halıya tercih ederim.
- Do you prefer buying clothes with or without a hood?
- Kapüşonlu mu yoksa kapüşonsuz mu kıyafet almayı tercih edersin?
- I'd prefer not to do that right now.
- Şu anda bunu yapmamayı tercih ederim.
- I'd prefer not to speak French.
- Fransızca konuşmamayı tercih ederim.
- Which newspaper would you prefer?
- Hangi gazeteyi tercih edersiniz?
- You prefer patients who can't talk, don't you?
- Sen konuşamayan hastaları tercih edersin, değil mi?
- I prefer reading to writing.
- Okumayı yazmaya tercih ederim.
- I preferred baseball to football in my childhood.
- Çocukluğumda beyzbolu futbola tercih ederdim.
- I prefer coffee without sugar.
- Şekersiz kahve tercih ederim.
- He prefers French to German.
- Fransızcayı Almancaya tercih eder.
- Some people like cats, and others prefer dogs.
- Bazı insanlar kedileri sever, diğerleri köpekleri tercih eder.
- I prefer the traditional recipe.
- Geleneksel tarifi tercih ederim.
- I'd prefer a sandwich.
- Sandviç tercih ederim.
- I, on the other hand, prefer sweets.
- Ben diğer taraftan tatlıları tercih ederim.
- He prefers patients who can't talk.
- Konuşamayan hastaları tercih ediyor.
- Which do you prefer, tea or coffee?
- Hangisini tercih edersiniz, çay mı kahve mi?
- Mary prefers patients who can't talk.
- Mary konuşamayan hastaları tercih ediyor.
- I prefer tea to coffee.
- Ben çayı, kahveye tercih ederim.
- My name is Alex, but I prefer that you all call me Augusto.
- Benim adım Alex ama hepinizin bana Augusto demesini tercih ederim.
- I prefer blouses made from cotton.
- Pamuklu bluzları tercih ederim.
- Which would you prefer, this one or that one?
- Hangisini tercih edersin, bunu mu yoksa onu mu?
- Which do you prefer?
- Hangisini tercih ediyorsun?
- I prefer red wine.
- Kırmızı şarabı tercih ederim.
- They prefer tea to coffee.
- Çayı kahveye tercih ediyorlar.
- They prefer tea to coffee.
- Onlar çayı kahveye tercih eder.
- My brother prefers windsurfing.
- Erkek kardeşim rüzgar sörfünü tercih eder.
- I prefer giving gifts to receiving them.
- Hediye vermeyi almaya tercih ederim.
- Our children like dogs, but I prefer cats.
- Çocuklarımız köpekleri seviyor ama ben kedileri tercih ediyorum.
- What newspaper would you prefer?
- Hangi gazeteyi tercih edersin?
- I prefer walking by myself.
- Yalnız başına yürümeyi tercih ederim.
- I prefer learning multiple languages at the same time.
- Aynı anda birden fazla dil öğrenmeyi tercih ederim.
- I prefer apples to oranges.
- Elmaları portakallara tercih ederim.
- Layla preferred a more romantic place.
- Leyla daha romantik bir yeri tercih etti.
- It's the song I prefer.
- Bu, tercih ettiğim şarkı.
- She prefers a window seat.
- Pencere kenarını tercih ediyor.
- I prefer low heels.
- Ben alçak topuklu tercih ederim.
- Do you prefer beer, vodka, wine, or soda?
- Bira mı, votka mı, şarap mı, yoksa soda mı tercih edersin?
- I prefer French films to American ones.
- Fransız filmlerini Amerikan filmlerine tercih ederim.
- She doesn't like being alone, but I prefer it like that.
- O yalnız kalmaktan hoşlanmaz, ancak ben öyle tercih ederim.
- I'd prefer coffee.
- Kahveyi tercih ederim.
- Emily prefers Coca-Cola to Pepsi.
- Emily Coca-Cola'yı Pepsi'ye tercih eder.
- I prefer taking medicine rather than getting an injection.
- İğne olmaktansa ilaç almayı tercih ederim.
- What do you prefer, abstract or figurative painting?
- Hangisini tercih edersin, soyut mu figüratif mi?
- It's the song I prefer.
- Tercih ettiğim şarkı bu.
Show More (616)
|
