|
- Quiet aircraft must therefore benefit and loud aircraft must incur substantial charges.
- Bu nedenle sessiz uçaklar bundan faydalanmalı, gürültülü uçaklar ise ciddi ücretlere tabi olmalıdır.
- If friends keep quiet in front of each other, they are doing the wrong thing.
- Eğer arkadaşlar birbirlerinin önünde sessiz kalıyorlarsa, yanlış bir şey yapıyorlar demektir.
- The trial conducted against 140 citizens in Equatorial Guinea is a sham that the European Union cannot keep quiet about.
- Ekvator Ginesi'nde 140 vatandaşa karşı yürütülen dava, Avrupa Birliği'nin sessiz kalamayacağı bir sahtekarlıktır.
- Quiet aircraft must therefore benefit and loud aircraft must incur substantial charges.
- Bu nedenle sessiz uçaklar bundan faydalanmalı, gürültülü uçaklar ise önemli ücretler ödemelidir.
- As we have seen in other countries such as Zimbabwe, quiet diplomacy does not work.
- Zimbabve gibi diğer ülkelerde de gördüğümüz üzere, sessiz diplomasi işe yaramıyor.
- It has been a quiet but stirring debate.
- Sessiz ama heyecanlı bir tartışma oldu.
- Terry, I like the women nice, quiet and dull.
- Terry, ben kadının hoş, sessiz ve aptalını severim.
- All right, you take these, both of you get in there and keep quiet.
- Pekala, sen bunları al, ikiniz de içeri girin ve sessiz olun.
- Try to find a quiet time and peaceful space for reflection.
- Düşünmek için sessiz bir aralık ve huzurlu bir ortam bulmaya çalış.
- Make use of a quiet space for them to study and do their homework.
- Çalışmaları ve ödevlerini yapmaları için sessiz bir ortamdan faydalanın.
- If you prefer all quiet, turn off everything that makes noise.
- Tamamen sessiz olmayı tercih ediyorsanız gürültü yapan her şeyi kapatın.
- We'd get a nice, quiet little place in the country.
- Kırsalda şirin, sessiz, ufak bir yer bulurduk.
- Make use of a quiet space for them to study and do their homework.
- Çalışmaları ve ödevlerini yapmaları için sessiz bir ortamdan yararlanın.
- Make use of a quiet space for them to study and do their homework.
- Ders çalışmaları ve ödevlerini yapmaları için sessiz bir alan kullanın.
- Try to find a quiet time and peaceful space for reflection.
- Düşünmek için sessiz bir zaman dilimi ve huzurlu bir ortam bulmaya çalışın.
- We'd get a nice, quiet little place in the country.
- Kırsalda şirin, sessiz, küçük bir yerimiz olurdu.
- Terry, I like the women nice, quiet and dull.
- Terry, ben güzel, sessiz ve hanım hanımcık kadınları severim.
- Terry, I like the women nice, quiet and dull.
- Terry, ben hoş, sessiz ve ebleh kadınları severim.
- Nice, clean, quiet, the least crowded, and the northernmost capital city.
- Güzel, temiz, sessiz, en az kalabalık ve en kuzeydeki başkent.
- It's quiet, you know.
- O sessiz, sen biliyorsun.
- The room was so quiet you could hear a pin drop.
- Oda o kadar sessizdi ki iğne düşse duyulurdu.
- Tom asked us to be quiet.
- Tom sessiz olmamızı istedi.
- I want you to stay quiet for a few minutes.
- Birkaç dakika için sessiz kalmanı istiyorum.
- Could you please be quiet?
- Lütfen sessiz olur musunuz?
- Be quiet during the course.
- Ders sırasında sessiz olun.
- The room was quiet.
- Oda sessizdi.
- Tell Tom to keep quiet.
- Tom'a sessiz olmasını söyle.
- Tom was always a quiet child.
- Tom her zaman sessiz bir çocuktu.
- I wish both of you'd keep quiet.
- Keşke ikiniz de sessiz olsanız.
- Dad told me to keep quiet.
- Babam sessiz kalmamı söyledi.
- Tom is very quiet, isn't he?
- Tom çok sessiz, değil mi?
- You're both awfully quiet.
- İkiniz de çok sessizsiniz.
- All is quiet again.
- Her şey yeniden sessizleşti.
- Why don't we talk in my office where it's quiet?
- Neden ofisimde konuşmuyoruz, sessiz bir yerde?
- I want to find someplace quiet to study.
- Çalışmak için sessiz bir yer bulmak istiyorum.
- Tom could've stayed quiet.
- Tom sessiz kalabilirdi.
- Everybody needs to be quiet.
- Herkesin sessiz olması gerekiyor.
- It's too quiet in here.
- Burası çok sessiz.
- Try to be as quiet as possible.
- Mümkün olduğunca sessiz olmaya çalışın.
- We can stay quiet.
- Sessiz kalabiliriz.
- Tom has been very quiet.
- Tom çok sessizdir.
- The youth was quiet.
- Genç sessizdi.
- You may stay here as long as you keep quiet.
- Sessiz durduğun sürece burada kalabilirsin.
- We kept quiet.
- Sessiz kaldık.
- Tom doesn't know how to be quiet.
- Tom nasıl sessiz olacağını bilmiyor.
- I'd appreciate it if you would be quiet.
- Sessiz olursanız memnun olurum.
- I was trying to be quiet.
- Sessiz olmaya çalışıyordum.
- Let's talk in the study where it's quiet.
- Sessiz bir yer olan çalışma odasında konuşalım.
- I really do wish you'd be quiet.
- Gerçekten sessiz olmanı diliyorum.
- We'll stay quiet.
- Sessiz kalacağız.
- Tom doesn't know when to keep quiet.
- Tom ne zaman sessiz olması gerektiğini bilmiyor.
- The mosque was quiet.
- Cami sessizdi.
- Everyone's quiet.
- Herkes sessiz.
- Tom was quiet.
- Tom sessizdi.
- You could've stayed quiet, but you didn't.
- Sessiz kalabilirdin ama kalmadın.
- Tom was being quiet.
- Tom sessiz davranıyordu.
- I'll be as quiet as a mouse.
- Bir fare gibi sessiz olacağım.
- Stay quiet and be alert.
- Sessiz ve uyanık ol.
- Foxes are moderately quiet animals.
- Tilkiler kısmen sessiz hayvanlardır.
- Be quiet and get back in the car.
- Sessiz olun ve arabaya dönün.
- The baby was quiet all night.
- Bebek bütün gece sessizdi.
- You must keep quiet for a few days.
- Birkaç gün sessiz kalmalısınız.
- You're awfully quiet, Tom.
- Sen de çok sessizsin, Tom.
- Tom, won't you keep quiet for at least ten seconds?
- Tom, en az on saniye sessiz kalmaz mısın?
- I won't be quiet.
- Sessiz kalmayacağım.
- All you have to do is sit here and be quiet.
- Bütün yapman gereken burada oturmak ve sessiz olmak.
- We've got to be quiet.
- Sessiz olmalıyız.
- Tom told me to keep quiet.
- Tom bana sessiz olmamı söyledi.
- The teacher told us to be quiet.
- Öğretmenimiz bize sessiz olmamızı söyledi.
- Tom told Mary to keep quiet.
- Tom, Mary'ye sessiz olmasını söyledi.
- She is a quiet woman.
- O sessiz bir kadın.
- Ask Tom to be quiet.
- Tom'a sessiz olmasını söyle.
- Why don't you be quiet?
- Neden sessiz olmuyorsun?
- Be quiet at the table.
- Masada sessiz olun.
- As long as you keep quiet, you can stay in this room.
- Sessiz kaldığın sürece bu odada kalabilirsin.
- Can't you please be quiet?
- Lütfen sessiz olmaz mısın?
- I'd appreciate it if you would be quiet.
- Sessiz olursan minnettar olurum.
- Tom was quiet, polite and respectful.
- Tom sessiz, kibar ve saygılıydı.
- We need to be quiet.
- Bizim sessiz olmamız gerekir.
- The classroom was quiet.
- Sınıf sessizdi.
- We kept quiet.
- Biz sessiz kaldık.
- What I will do is to remain quiet.
- Yapacağım şey sessiz kalmak.
- Maybe we should be quiet.
- Belki de bizim sessiz olmamız gerekir.
- Tom is quiet now.
- Tom şimdi sessiz.
- It's strangely quiet here.
- Burası garip bir şekilde sessiz.
Show More (82)
|
|
- Above all, I also thank our Ombudsman for the very quiet, calm, but determined way in which he did his work.
- Her şeyden önce Ombudsmanımıza sessiz, sakin ama kararlı bir şekilde işini yaptığı için teşekkür ediyorum.
- We'd get a nice, quiet little place in the country.
- Taşrada şirin, sakin, küçük bir mekan edinirdik.
- Try to find a quiet time and peaceful space for reflection.
- Düşünmek için sakin bir an ve huzurlu bir ortam bulmaya çalışın.
- Tom is quiet.
- Tom sakindir.
- You're really quiet, aren't you?
- Gerçekten sakinsin, değil mi?
- I anticipated a quiet vacation in the mountains.
- Dağlarda sakin bir tatil bekliyordum.
- Is there a quiet corner in here where I can study?
- Burada, çalışabileceğim sakin bir köşe var mı?
- Tom and Mary live in a quiet residential neighborhood.
- Tom ve Mary sakin bir mahallede yaşıyorlar.
- I'd like to live a quiet life in the country after I retire.
- Emekli olduktan sonra sessiz sakin bir köy hayatı yaşamak istiyorum.
Show More (7)
|