saving - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
saving tasarruf n.
  • The e-saving account is very convenient for its users.
  • Elektronik tasarruf hesabı, kullanıcılarına büyük kolaylık sağlamaktadır.
  • A great deal is to be gained from transport saving techniques.
  • Ulaşım tasarrufu tekniklerinden çok şey kazanılabilir.
  • Recycling for the sake of recycling itself is something we have no need of; it must mean a genuine saving.
  • Geri dönüşümün kendisi için geri dönüşüme ihtiyacımız yoktur; bunun gerçek bir tasarruf anlamına gelmesi gerekir.
Show More (13)
saving birikim n.
  • His savings of $1000000 was left to his wife.
  • Onun 1 milyon dolarlık birikimi karısına kaldı.
  • His parents are saving for his college education.
  • Ebeveynleri onun kolej eğitimi için birikim yapıyorlar.
  • I've been saving.
  • Birikim yapmaktayım.
Show More (0)
saving biriktirme n.
  • I'm not very good at saving.
  • Biriktirme konusunda pek iyi değilimdir.
Show More (-2)