stiff - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
stiff sert adj.
  • The competition is stiff.
  • Rekabet çok sert.
  • Shoes are stiff when they are new.
  • Ayakkabılar yeniyken serttir.
  • Tom massaged Mary's stiff shoulders.
  • Tom, Mary'nin sert omuzlarına masaj yaptı.
Show More (5)
stiff sertleşmiş adj.
  • I walked till my legs got stiff.
  • Bacaklarım sertleşene kadar yürüdüm.
  • My shoulders feel stiff.
  • Omuzlarım sertleşti.
  • She massaged his stiff muscles.
  • Onun sertleşmiş kaslarına masaj yaptı.
Show More (2)
stiff sıkı adj.
  • Thus, they have to face stiff competition for marketing their products.
  • Bu nedenle ürünlerini pazarlamak için sıkı bir rekabetle karşı karşıya kalmak zorundalar.
  • Thus, they have to face stiff competition for marketing their products.
  • Bu nedenle, ürünlerini pazarlamak için sıkı bir rekabetle karşı karşıya kalmaları gerekiyor.
  • Thus, they have to face stiff competition for marketing their products.
  • Bu nedenle, ürünlerini pazarlamak için sıkı bir rekabetle yüzleşmek zorundalar.
Show More (1)
stiff ağır adj.
  • The legal system did work, however, and his murderers were convicted, with stiff sentences.
  • Bununla birlikte, hukuk sistemi işe yaradı ve katiller ağır cezalara çarptırılarak mahkum edildi.
  • Sami has paid a stiff price for his service.
  • Sami hizmeti için ağır bir bedel ödedi.
Show More (-1)
stiff tutulmuş adj.
  • I felt a little stiff.
  • Biraz tutulmuşum gibi hissettim.
  • I have a bad stiff neck.
  • Boynum fena halde tutuldu.
Show More (-1)
stiff kaskatı adj.
  • My back is stiff.
  • Sırtım kaskatı.
  • My shoulders are stiff.
  • Omuzlarım kaskatı.
Show More (-1)
stiff gergin adj.
  • He was out of shape when he took a long hike with his sons, and he was stiff and sore the next day.
  • Oğullarıyla uzun bir yürüyüş yaptığında o hamlamıştı ve ertesi gün gergin ve ağrılıydı.
Show More (-2)
stiff kasları sertleşmiş adj.
  • Their muscles are stiff.
  • Onların kasları sertleşmiş.
Show More (-2)
stiff katı adj.
  • It's pretty stiff.
  • Oldukça katı.
Show More (-2)