warning - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
warning uyarı n.
  • Helena didn't care about her doctor's warning against smoking.
  • Helena doktorunun sigara içmemesi yönündeki uyarısını umursamadı.
  • Helena didn't care about her doctor's warning against smoking.
  • Helena doktorunun sigara içmemesi yönündeki ikazını umursamadı.
  • There were enough warnings before the crisis in Kosovo really got under way.
  • Kosova'daki kriz başlamadan önce yeterince uyarı yapılmıştı.
Show More (122)
warning ikaz n.
  • It was just a warning.
  • Sadece bir ikazdı.
  • This is just a warning.
  • Bu sadece bir ikaz.
  • Some people are put on this earth to serve as a warning to others.
  • Bazı insanlar bu dünyaya başkalarına ikaz olsun diye gönderilmiştir.
Show More (2)
warning ihtar n.
  • April was given a warning to follow the instructions more carefully.
  • April'a talimatları daha dikkatli takip etmesi için bir ihtar verildi.
Show More (-2)
warning ikaz adj.
  • There were warning signs along the road against the icy road.
  • Yol boyunca buzlanmaya karşı ikaz levhaları vardı.
Show More (-2)
warning uyarı adj.
  • Raised blood pressure is a warning sign.
  • Yüksek tansiyon bir uyarı işaretidir.
Show More (-2)
warning ibret n.
  • Some people are put on this earth to serve as a warning to others.
  • Bazı insanların bu dünyadaki varoluş amacı başkalarına ibret olmaktır.
Show More (-2)