|
- His wife was here, which was a feat in itself, but the man around whom everything revolved was absent.
- Karısı buradaydı, bu başlı başına bir başarıydı, ama her şeyin etrafında döndüğü adam yoktu.
- Wife inheritance continues, and experiences of rape and domestic abuse are rife.
- Karı mirası devam etmekte, tecavüz ve aile içi istismar deneyimleri yaygınlaşmaktadır.
- To quote the wife, "The perfect fall guy is a dead guy."
- Karısının deyimiyle, "En iyi günah keçisi, ölü olandır."
- He divorced his first wife and married my mom.
- İlk karısından boşanıp annemle evlendi.
- Say your wife is becoming close to another contestant.
- Karınız başka bir yarışmacıyla yakınlaşmaya başladı diyelim.
- He's not nice enough to want to be his wife.
- Karısı olmayı isteyecek kadar iyi biri değil.
- You live down by the beach, you have a beautiful wife, and nothing's ever good enough.
- Sahilde yaşıyorsun, güzel bir karın var ve hiçbir şey yeterli gelmiyor.
- The only solid and lasting peace between a man and his wife is, doubtless, a separation.
- Bir erkekle karısı arasındaki tek sağlam ve kalıcı sulh, şüphesiz ki ayrılıktır.
- His wife will die, and he will marry another one.
- Karısı ölecek ve başka biriyle evlenecek.
- You live down by the beach, you have a beautiful wife, and nothing's ever good enough.
- Sahil kenarında yaşıyorsun, güzel bir karın var, ve hiçbiri sana yetmiyor.
- You live down by the beach, you have a beautiful wife, and nothing's ever good enough.
- Sahilde yaşıyorsun, güzel bir karın var ve hiçbir şey yeterince iyi değil.
- He's not nice enough to want to be his wife.
- Onun karısı olmak isteyecek kadar iyi biri değil.
- The only solid and lasting peace between a man and his wife is, doubtless, a separation.
- Bir erkek ile karısı arasındaki yegâne sağlam ve kalıcı sulh şüphesiz ki ayrılıktır.
- The only solid and lasting peace between a man and his wife is, doubtless, a separation.
- Bir erkekle karısı arasındaki tek sağlam ve kalıcı barış, şüphesiz ayrılıktır.
- I want to know who Tom's wife is.
- Tom'un karısının kim olduğunu öğrenmek istiyorum.
- Are your wife and children here?
- Karın ve çocukların burada mı?
- His wife is Japanese.
- Onun karısı Japon.
- Your wife called.
- Karın aradı.
- Tom is always complaining about his wife.
- Tom her zaman karısından şikayet eder.
- Tom confessed to killing his wife.
- Tom karısını öldürdüğünü itiraf etti.
- Where did Tom meet his wife?
- Tom karısıyla nerede tanıştı?
- He always avoids talking about his wife's death.
- O, karısının ölümü hakkında konuşmaktan her zaman kaçınır.
- His wife was killed in the accident.
- Karısı kazada öldü.
- A friend of mine commissioned a well-known artist to paint a portrait of his wife.
- Bir arkadaşım tanınmış bir ressama karısının portresini yapması için sipariş verdi.
- I have no wife.
- Karım yok.
- I borrowed money not only from Tom, but from his wife, too.
- Sadece Tom'dan değil, karısından da borç para aldım.
- Are you having a candlelit dinner with your wife?
- Karınla mum ışığında yemek mi yiyorsun?
- Tom said he'd never leave his wife.
- Tom karısını asla terk etmeyeceğini söyledi.
- I'm Layla, Sami's wife.
- Ben Layla, Sami'nin karısıyım.
- Is your wife a blonde or a brunette?
- Karınız sarışın mı esmer mi?
- You look like Tom's wife.
- Tom'un karısına benziyorsun.
- Sami killed and ate his wife.
- Sami karısını öldürdü ve yedi.
- We hid our worries from our wives.
- Endişelerimizi karılarımızdan sakladık.
- Tom's first wife was Canadian.
- Tom'un ilk karısı Kanadalıydı.
- You have a wife, don't you?
- Bir karın var, değil mi?
- Tom married his first wife when he was nineteen.
- Tom on dokuz yaşındayken ilk karısıyla evlendi.
- She is my gipsy wife.
- O benim çingene karım.
- The poor man was never to see his wife again.
- Zavallı adam karısını bir daha asla görmeyecekti.
- He quarreled with his wife about their children.
- Çocukları için karısıyla tartıştı.
- He abandoned his wife and children.
- Karısını ve çocuklarını terk etti.
- The man has more bread than his wife.
- Adamın, karısından daha fazla ekmeği var.
- He bought that house because his wife liked it.
- Karısı ondan hoşlandığı için o evi satın aldı.
- Tom rarely gives his wife presents.
- Tom nadiren karısına hediyeler verir.
- He didn't hesitate to tell his wife the truth.
- Karısına gerçeği söylemekte tereddüt etmedi.
- What is his wife like?
- Onun karısı neye benziyor?
- You should be at home with your wife.
- Karınla birlikte evde olmalısın.
- Tom's wife has been killed.
- Tom'un karısı öldürüldü.
- After his wife left him, Harold went nuts.
- Karısı onu terkettikten sonra, Harold üşüttü.
- Sami was home all night and his wife confirmed it.
- Sami bütün gece evdeydi ve karısı da bunu doğruladı.
- Tom is living apart from his wife.
- Tom karısından ayrı yaşıyor.
- Fadil left his wife and married Layla.
- Fadıl karısından ayrıldı ve Leyla ile evlendi.
- He objected to his wife working outside.
- Karısının dışarıda çalışmasına itiraz etti.
- Tom has been very lonely since his wife died.
- Tom karısı öldüğünden beri çok yalnız.
- The woman sitting over there is his present wife.
- Şurada oturan kadın onun şu anki karısı.
- Is your wife Berber?
- Karın Berberi mi?
- His wife is mad.
- Onun karısı deli.
- He always avoids talking about his wife's death.
- Karısının ölümü hakkında konuşmaktan hep kaçınır.
- He went for three weeks without shaving before his wife complained.
- Karısı rahatsız olana kadar üç hafta yüzünü tıraş etmedi.
- That man is skinny, but his wife is fat.
- O adam zayıf ama karısı şişman.
- How does your wife feel about it?
- Karın bu konuda ne hissediyor?
- Tom's parents and his wife don't get along.
- Tom'un ailesi ve karısı anlaşamıyor.
- Don't ever laugh at your wife's choices, because after all you're one of them.
- Karının seçimlerine hiç gülme, çünkü sonuçta sen de onlardan birisin.
- Is your wife still in America?
- Karın hala Amerika'da mı?
- I want to sleep with your wife.
- Karınla yatmak istiyorum.
- He knows how to cheat on his wife.
- Karısını nasıl aldatacağını bilir.
- Tom and his wife don't have any children.
- Tom ve karısının hiç çocukları yok.
- She looks like a farmer's wife.
- O bir çiftçinin karısına benziyor.
- You don't even trust your own wife.
- Kendi karınıza bile güvenmiyorsunuz.
- Layla is the wife of Sami Bakir.
- Leyla, Sami Bekir'in karısıdır.
- She had a very beautiful wife.
- Çok güzel bir karısı vardı.
- He is even older than his wife.
- Hatta o, karısından daha yaşlıdır.
- You don't even trust your own wife.
- Kendi karına bile güvenmiyorsun.
- Sami took good care of his wife.
- Sami karısına iyi baktı.
- Tom wondered why his wife left him.
- Tom karısının onu neden terk ettiğini merak etti.
- His wife died leaving behind their two beloved children.
- Karısı iki sevgili çocuğunu arkasında bırakarak öldü.
- Tom's wife died in childbirth.
- Tom'un karısı doğum sırasında öldü.
- His wife is from Seville.
- Karısı Sevillalı.
- His wife now had to take care of his grandfather, not to mention their two children.
- İki çocuğu şöyle dursun, karısı şimdi onun büyük babasına bakmak zorundaydı.
- His wife opened the door for him.
- Karısı ona kapıyı açtı.
- Tom's wife filed for divorce after the incident.
- Tom'un karısı olaydan sonra boşanma davası açtı.
- Fadil left his wife and married Layla.
- Fadıl karısını terk etti ve Leyla ile evlendi.
- Tom divorced his second wife last year.
- Tom geçen yıl ikinci karısından boşandı.
Show More (79)
|
|
- His wife instead collected it here in this House in November.
- Onun yerine eşi, Kasım ayında bu Meclis'te bu parayı topladı.
- My own wife and family have also been subject to three attacks, which cost the life of a policeman.
- Kendi eşim ve ailem de bir polisin hayatına mal olan üç saldırıya maruz kaldı.
- His wife instead collected it, here in this House in November.
- Onun yerine eşi Kasım ayında bu Mecliste parayı topladı.
- It is not possible to apply for a second wife to come!
- İkinci bir eşin gelmesi için başvuruda bulunmak mümkün değil!
- If you are a man seeking a wife, write me at once.
- Eğer eş arayan bir adamsan, hemen bana yaz.
- Say your wife is becoming close to another contestant.
- Diyelim ki eşiniz başka bir yarışmacıyla yakınlaşıyor.
- He divorced his first wife and married my mom.
- İlk eşinden boşandı ve annemle evlendi.
- We suspect your wife Karzai might be a drug addict.
- Eşiniz Karzai'nin de uyuşturucu bağımlısı olabileceğinden şüpheleniyoruz.
- He does not need a wife to look after him.
- Ona bakacak bir eşe ihtiyacı yok.
- Is your wife tall?
- Eşin uzun mu?
- Tom never quarrels with his wife in public.
- Tom herkesin önünde eşi ile asla tartışmaz.
- We plan to spend Christmas with my wife's family this year.
- Bu yıl Noel'i eşimin ailesiyle geçirmeyi planlıyoruz.
- She would be a good wife for me.
- Benim için iyi bir eş olurdu.
- The man buys beautiful roses for his wife.
- Adam eşi için güzel güller almaktadır.
- I invited Tom and his wife to our party.
- Tom'u ve eşini partimize davet ettim.
- A desperate wife has the capacity to do dangerous things.
- Umutsuz bir eşin tehlikeli şeyler yapma kapasitesi vardır.
- How do you balance being a mother, a wife and a lawyer?
- Anne, eş ve avukat olmayı nasıl dengeliyorsun?
- Have you ever helped your wife in cooking?
- Hiç eşinize yemek yaparken yardım ettiniz mi?
Show More (15)
|