Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | realise v. | gerçekleştirmek | ||
It is the basis for our being able to realise our Lisbon vision. Lizbon vizyonumuzu gerçekleştirebilmemizin temelinde bu yatmaktadır. More Sentences |
||||
Common Usage | realise v. | farkına varmak | ||
This is not realised if you only take a blinkered view of the matter. Meseleye sadece göz kırpan bir bakış açısıyla bakarsanız bunun farkına varamazsınız. More Sentences |
||||
Common Usage | realise v. | fark etmek | ||
Many only realised just how bad things were once the fire brigade, the army and the emergency services had left. Birçoğumuz durumun ne kadar kötü olduğunu ancak itfaiye, ordu ve acil servisler gittikten sonra fark ettik. More Sentences |
||||
General | ||||
General | realise v. | anlamak | ||
When will they realise that their actions will catch up with them? Eylemlerinin kendilerini yakalayacağını ne zaman anlayacaklar? More Sentences |
||||
General | realise v. | farkına varmak | ||
Some day we will realise this. Bir gün bunun farkına varacağız. More Sentences |
||||
General | realise v. | farkında olmak | ||
I realise that modulation is a system for transferring resources and funds. Modülasyonun kaynak ve fon aktarımına yönelik bir sistem olduğunun farkındayım. More Sentences |
||||
General | realise v. | kavramak | ||
Do you realise what you're asking me to do? Ne yapmamı istediğini kavrıyor musun? More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | realise v. | gerçekleştirmek | ||
If we succeed in this we will also be more likely to realise the programme’s aims. Bu konuda başarılı olursak programın amaçlarını gerçekleştirme ihtimalimiz de artacaktır. More Sentences |
||||
Computer | ||||
Computer | realise v. | gerçeklemek | ||
Do we not realise that poverty and the need for survival are a crisis waiting to happen in Africa? Yoksulluğun ve hayatta kalma ihtiyacının Afrika'da gerçekleşmeyi bekleyen bir kriz olduğunun farkında değil miyiz? More Sentences |
||||
General | ||||
General | realise v. | gerçeğe dönüştürmek | ||
General | realise v. | aklında bulundurmak | ||
General | realise v. | tahakkuk ettirmek | ||
General | realise v. | kazanmak | ||
General | realise v. | idrak etmek | ||
General | realise v. | paraya çevirmek | ||
General | realise v. | farketmiş olmak | ||
General | realise v. | uygulamak | ||
General | realise v. | farketmek | ||
General | realise v. | uyanmak | ||
General | realise v. | satmak | ||
General | realise v. | satıp paraya çevirmek | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | realise v. | eyleme dönüştürmek | ||
Trade/Economic | realise v. | icra etmek | ||
Trade/Economic | realise v. | paraya dönüştürmek | ||
Trade/Economic | realise v. | paraya çevirmek | ||
Trade/Economic | realise v. | tahakkuk ettirmek | ||
Linguistics | ||||
Linguistics | realise v. | telaffuz etmek | ||
Music | ||||
Music | realise v. | (barok müzik parçasını) sürekli basta belirtilen armonileri sağlayarak genişletmek veya tamamlamak | ||
Music | realise v. | (eksik besteyi) yeniden düzenlemek |
Englisch | Türkisch | |
---|---|---|
Colloquial | ||
Colloquial | realise what a fool you've been v. | ne kadar aptal olduğunun farkına varmak |