fark etmek

Bedeutungen von dem Begriff "fark etmek" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 57 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	fark etmek	realize v.
When did you first realize that you were beautiful? Güzel olduğunuzu ilk ne zaman fark ettiniz? More Sentences
2	Common Usage	fark etmek	notice v.
We have noticed that there are rather considerable discrepancies between them. Bunlar arasında oldukça önemli farklılıklar olduğunu fark ettik. More Sentences
3	Common Usage	fark etmek	realise v.
I realised that something was disturbing her. Onu rahatsız eden bir şeylerin olduğunu fark ettim. More Sentences
4	Common Usage	fark etmek	discern v.
It was hard to discern that she didn't show up for the reading. Okuma etkinliğine onun gelmediğini fark etmek zor oldu. More Sentences
5	Common Usage	fark etmek	distinguish v.
General
6	General	fark etmek	catch sight v.
I was so nervous that she would catch sight of me. Beni fark edecek diye çok tedirgin oldum. More Sentences
7	General	fark etmek	discover v.
You discover you have had your wallet stolen. Cüzdanınızın çalındığını fark ediyorsunuz. More Sentences
8	General	fark etmek	recognize v.
This technique can prevent overeating by helping you learn to recognize when you no longer feel hungry. Bu teknik, artık aç hissetmediğinizi fark etmeyi öğrenmenize yardımcı olarak aşırı yemeyi önleyebilir. More Sentences
9	General	fark etmek	spot v.
Cliff was among the very first to spot these trends. Cliff bu eğilimleri ilk fark edenlerden biriydi. More Sentences
10	General	fark etmek	remark v.
Everyone remarked on his new hairstyle. Herkes onun yeni saç stilini fark etti. More Sentences
11	General	fark etmek	notice v.
I have noticed that there are not just a few minor linguistic errors. Sadece birkaç küçük dil hatası olmadığını fark ettim. More Sentences
12	General	fark etmek	discern v.
What we have to do is discern the trend and react accordingly. Yapmamız gereken, eğilimi fark etmek ve buna göre tepki vermektir. More Sentences
13	General	fark etmek	matter v.
It does not matter whether it is ICES, or the STECF or any of the regional bodies such as NAFO. Bunun ICES, STECF ya da NAFO gibi bölgesel kuruluşlardan herhangi biri olması fark etmez. More Sentences
14	General	fark etmek	note v.
I subsequently noted that the President-in-Office of the Council did in fact refer to this question. Daha sonra Konsey Dönem Başkanının aslında bu soruya atıfta bulunduğunu fark ettim. More Sentences
15	General	fark etmek	recognise v.
The need for a second-generation SIS was recognised some years ago. İkinci nesil bir Schengen Bilgi Sistemi'nde duyulan ihtiyaç birkaç yıl önce fark edilmiştir. More Sentences
16	General	fark etmek	register v.
My dad had to tell me his new address three times before it finally registered. Babam yeni adresini bana üç kez söylemek zorunda kaldı, sonunda fark etti. More Sentences
17	General	fark etmek	hit v.
I was driving downtown when it hit me that I was going the wrong way. Şehir merkezinde araba kullanırken yanlış yöne gittiğimi fark ettim. More Sentences
18	General	fark etmek	perceive v.
I am unable to perceive her mood changes. Onun ruh halindeki değişiklikleri fark edemiyorum. More Sentences
19	General	fark etmek	divine v.
They divined that the painting was fake. Tablonun sahte olduğunu fark etmişler. More Sentences
Technical
20	Technical	fark etmek	discern v.
There are, however, areas in which it is harder to discern this achievement. Ancak bu başarıyı fark etmenin daha zor olduğu alanlar da var. More Sentences
General
21	General	fark etmek	differentiate v.
22	General	fark etmek	detect v.
23	General	fark etmek	distinguish v.
24	General	fark etmek	catch v.
25	General	fark etmek	change v.
26	General	fark etmek	make out v.
27	General	fark etmek	espy v.
28	General	fark etmek	pick out v.
29	General	fark etmek	get v.
30	General	fark etmek	agnise v.
31	General	fark etmek	agnize v.
32	General	fark etmek	remark v.
33	General	fark etmek	tell v.
34	General	fark etmek	tell v.
35	General	fark etmek	twig v.
36	General	fark etmek	awake v.
37	General	fark etmek	mark v.
38	General	fark etmek	mind v.
39	General	fark etmek	glom v.
40	General	fark etmek	distinguish of [obsolete] v.
41	General	fark etmek	pierce v.
42	General	fark etmek	discriminate v.
43	General	fark etmek	spy v.
44	General	fark etmek	clock v.
45	General	fark etmek	divine adj.
Colloquial
46	Colloquial	fark etmek	catch v.
Idioms
47	Idioms	fark etmek	pick up on something v.
48	Idioms	fark etmek	come to (one's) knowledge v.
49	Idioms	fark etmek	come to somebody’s knowledge v.
50	Idioms	fark etmek	pick up the hint v.
Archaic
51	Archaic	fark etmek	scry v.
Slang
52	Slang	fark etmek	clock (brit) v.
53	Slang	fark etmek	pipe v.
British Slang
54	British Slang	fark etmek	clap eyes on v.
55	British Slang	fark etmek	clock v.
56	British Slang	fark etmek	cotton on v.
57	British Slang	fark etmek	clock (up) v.

Bedeutungen, die der Begriff "fark etmek" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 66 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	hatayı fark etmek	realize the mistake v.
Tom realized the mistake he'd made. Tom yaptığı hatayı fark etti. More Sentences
2	General	görmek (fark etmek)	notice v.
From the debate this afternoon I notice that there is a difference of opinion on that subject. Öğleden sonraki tartışmalardan bu konuda bir görüş ayrılığı olduğunu görüyorum. More Sentences
3	General	birdenbire fark etmek	catch sight of v.
4	General	birdenbire fark etmek	catch v.
5	General	hayatı fark etmek	realize the life v.
6	General	başlarda anlamadığı/göremediği bir şeyi anlamak/fark etmek	come to realize v.
7	General	tekrar fark etmek	reobserve v.
8	General	bilgi edinmek veya yeni bir şey fark etmek için dikkatle elden geçirmek	glean v.
9	General	(benzeri ile karıştırılan şeyi) fark etmek	distinguish v.
10	General	sorunu fark etmek	spot the problem v.
11	General	çok küçük bir fark ile elde etmek	squeeze v.
12	General	bireysel olarak fark etmek	individualize v.
13	General	bireysel olarak fark etmek	individualise v.
Phrasals
14	Phrasals	bir tehlikeyi fark etmek	wake up to v.
15	Phrasals	hata yaptığını fark etmek	catch oneself on v.
16	Phrasals	kazara fark etmek	tumble on v.
17	Phrasals	bir şeyde bir şey fark etmek	detect something in something v.
18	Phrasals	birinin/bir şeyin bir şey olduğunu fark etmek	recognize someone or something for something v.
19	Phrasals	(bir şeyi) yüz metreden fark etmek	spot (something) a mile off v.
20	Phrasals	bir şeyi fark etmek	awaken to something v.
21	Phrasals	bir şeyi fark etmek	awake to something v.
22	Phrasals	birden aklına gelmek/fark etmek	dawn on someone v.
23	Phrasals	birden aklına gelmek/fark etmek	dawn upon someone v.
24	Phrasals	-de (bir şey) fark etmek	detect in v.
25	Phrasals	(birinin/bir şeyinin) olmadığını fark etmek	find (oneself) without (someone or something) v.
26	Phrasals	(bir şeyi) fark etmek	key into (something) v.
27	Phrasals	(bir şey) olduğunu fark etmek	recognize for v.
28	Phrasals	(birinin/bir şeyin) iç yüzünü/gerçekte ne olduğunu fark etmek	recognize (someone or something) for what (someone or something) is v.
29	Phrasals	(bir şeyi) fark etmek	waken to (something) v.
30	Phrasals	(bir şeyi) fark etmek	wake (up) to (something) v.
Colloquial
31	Colloquial	gerçeği fark etmek	get serious v.
Idioms
32	Idioms	... sız olduğunu fark etmek	find oneself without v.
33	Idioms	kolaylıkla fark etmek	tell it a mile off v.
34	Idioms	(biri için) önemi olmak/fark etmek	make a difference to someone v.
35	Idioms	bir şeyin iç yüzünü/gerçekte ne olduğunu fark etmek	recognize one for what one is v.
36	Idioms	bir şeyin iç yüzünü/gerçekte ne olduğunu fark etmek	recognize something for what it is v.
37	Idioms	bir şeyi yapabilmek için önünün açık olduğunu görmek/fark etmek	see your way clear to doing something v.
38	Idioms	kerizi önceden fark etmek	see someone coming v.
39	Idioms	kerizi önceden fark etmek	see (one) coming v.
40	Idioms	(aslında çok açık/belirgin olan bir şey için) fark etmek/gözüne çarpmak	can't help but notice (that) (something) v.
41	Idioms	(aslında çok açık/belirgin olan bir şey için) fark etmek/gözüne çarpmak	can't help noticing (that) (something) v.
42	Idioms	'-ni fark etmek	can't help but notice (that) (something) v.
43	Idioms	bir şeyi kolayca fark etmek	see something a mile off v.
44	Idioms	bir şeyi kolayca fark etmek	tell something a mile off v.
45	Idioms	bir şeyi kolayca fark etmek	spot something a mile off v.
46	Idioms	fark ettirmeden ortamı terk etmek	exit stage left v.
47	Idioms	birini/bir şeyi fark etmek	get an eyeball on someone/something v.
48	Idioms	fark ettirmeden ortamı terk etmek	exit stage right v.
49	Idioms	(birini/bir şeyi) fark etmek/farkına varmak	get hip to (someone or somebody) v.
50	Idioms	(birini/bir şeyi) fark etmek	get an eyeball on (someone or something) v.
51	Idioms	(bir şeyi) fark etmek	glom on (something) v.
52	Idioms	(bir şeyi) fark etmek	glom onto (something) v.
53	Idioms	bir anda bir şeyi fark etmek	have a light-bulb moment v.
54	Idioms	aniden bir şeyi fark etmek	have a light-bulb moment v.
55	Idioms	(durumun ne olduğunu/aslını) görür görmez tanımak/anlamak/fark etmek	know at a glance that (something is the case) v.
56	Idioms	(birinin) aklına gelmek/fark etmek	light dawns (on one) v.
57	Idioms	için önemi olmak/fark etmek	make a difference to v.
58	Idioms	(biri) için önemi olmak/fark etmek	make a difference to (one) v.
59	Idioms	(biri/bir şey) hakkındaki gerçeği görmek/fark etmek	open (one's) eyes to (someone or something) v.
60	Idioms	iç yüzünü/gerçekte ne olduğunu fark etmek	recognize for what it is v.
61	Idioms	bir şeyi yapabilmek için önünün açık olduğunu görmek/fark etmek	see your way to doing something v.
62	Idioms	bir şeyi kolayca fark etmek	see, spot, smell something a mile off v.
63	Idioms	(birini/bir şeyi) fark etmek	take note (of someone or something) v.
64	Idioms	(birini/bir şeyi) fark etmek	take notice (of someone or something) v.
65	Idioms	(biriyle/bir şeyle) arasındaki farkı fark etmek	tell the difference between (someone or something) v.
66	Idioms	birden aklına gelmek/fark etmek	(the) light dawned (on somebody) expr.