squeeze - Türkisch Englisch Wörterbuch

squeeze

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "squeeze" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 116 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
squeeze v. sıkışmak
The neighbour's dog squeezed through a gap in the fence.
Komşunun köpeği çitteki bir boşluğa sıkışmış.

More Sentences
squeeze v. sıkmak
She reached across the table and squeezed his hand.
Masanın öbür ucuna uzanarak onun elini sıktı.

More Sentences
General
squeeze n. sıkma
My mother gave my shoulder a little squeeze.
Annem omzumu hafifçe sıktı.

More Sentences
squeeze n. sıkıştırma
It was a tight squeeze, but we got everything into the trunk.
Çok dar bir sıkıştırma oldu ama her şeyi bagaja sığdırdık.

More Sentences
squeeze n. baskı
The high interest rates are putting the squeeze on SMEs.
Yüksek faiz oranları KOBİ'ler üzerinde baskı yaratıyor.

More Sentences
squeeze n. sıkım
This cocktail needs a squeeze of lime.
Bu kokteyle bir sıkım misket limonu gerek.

More Sentences
squeeze v. kısmak
Management is squeezing the marketing budget.
Yönetim pazarlama bütçesini kısıyor.

More Sentences
squeeze v. kıl payı kazanmak
He managed to squeeze through into the semi-finals.
Yarı final hakkını kıl payı kazanmayı başardı.

More Sentences
Technical
squeeze v. sıkmak
He squeezed the water out of his shirt.
Gömleğindeki suyu sıkarak çıkardı.

More Sentences
Slang
squeeze n. manita
I'm having dinner tonight with my new squeeze.
Akşama yeni manitamla yemek yiyeceğim.

More Sentences
squeeze n. sevgili
I want you to meet my new squeeze.
Yeni sevgilimle tanışmanı istiyorum.

More Sentences
General
squeeze n. izdiham
squeeze n. sıkış
squeeze n. bir defada sıkılan miktar
squeeze n. kısıtlama
squeeze n. kıtlıktan ileri gelen zor durum
squeeze n. zorla alma
squeeze n. kucaklama
squeeze n. sıkışma
squeeze n. kıtlık
squeeze n. kısıtlamadan ileri gelen zor durum
squeeze n. sıkışıklık
squeeze n. kalabalık
squeeze n. cemaat
squeeze n. ahali
squeeze n. toplanma
squeeze n. kalabalık topluluk
squeeze n. kalabalık toplantı
squeeze n. (plastik nesnenin bir diğer nesneye bastırılması ile elde edilen) kalıp
squeeze n. elle kavrayarak sıkma
squeeze v. tıkıştırmak
squeeze v. ezmek
squeeze v. baskı yapmak
squeeze v. sıkmak (meyve/ıslak bez vb'ni)
squeeze v. para sızdırmak
squeeze v. ezilmek
squeeze v. zor bir duruma sokmak
squeeze v. kıstırmak
squeeze v. suyunu çıkarmak
squeeze v. sığdırmak
squeeze v. tıkmak
squeeze v. sızdırmak
squeeze v. zorla almak
squeeze v. sarmak
squeeze v. kucaklamak
squeeze v. (tetiği) düşürmek
squeeze v. (tetiği) parmak ile bastırarak kaldırmak
squeeze v. çabalayarak elde etmek
squeeze v. çok çalışarak kazanmak
squeeze v. dikkati ile kazanmak
squeeze v. yoğun çaba ile gerçekleştirmek
squeeze v. emek vererek sağlamak
squeeze v. zorla kazanmak
squeeze v. zorla sağlamak
squeeze v. yer açmak
squeeze v. zaman yaratmak
squeeze v. fırsat yaratmak
squeeze v. (bir şeyi) araya sıkıştırmak
squeeze v. ucu ucuna kazanmak
squeeze v. burun farkı ile elde etmek
squeeze v. çok küçük bir fark ile elde etmek
squeeze v. (baskı ile) şekle getirmek
squeeze v. bir yerden geçmeye zorlamak
squeeze v. bir yere zorlamak
squeeze v. ucu ucuna zafer kazanmak
squeeze v. ucundan köşesinden başarı elde etmek
squeeze v. (omuz, kol) tutarak hafifçe sıkmak
squeeze v. (yakınlık göstermek için) kavramak
squeeze v. miktarını sınırlamak
Trade/Economic
squeeze n. asyalı hizmetçinin istediği rüşvet
squeeze n. asyalı hizmetçi tarafından talep edilen aracılık ücreti
squeeze n. (bir yetkili veya komisyoncu tarafından elde edilen) gizli kar
squeeze n. el altından yapılan kar
squeeze n. rüşvet
squeeze n. hile hurda ile kar elde etme
squeeze n. zorla kazanç sağlama
squeeze n. haraç kesme
squeeze n. haraç baskısı
squeeze n. kısa pozisyon sıkıştırması
squeeze n. mali baskı
squeeze n. finansal baskı
squeeze n. finansal daralma
squeeze n. mali bunalım
squeeze v. ekonomik zorluk yaratmak
squeeze v. ekonomik buhrana yol açmak
squeeze v. ekonomik açıdan zorlamak
squeeze v. (kar miktarını) azaltmak
squeeze v. (karı) düşürmek
squeeze v. ekonomik baskı yaratmak
squeeze v. haraç kesmek
squeeze v. baskı altında tutmak
squeeze v. sindirmek
Technical
squeeze v. sıkıştırmak
Textile
squeeze v. toklamak
Traffic
squeeze v. farklı bir şeride yönelmek
squeeze v. dar şeride sıkıştırmak
Mining
squeeze n. (madende üst tabakada) kademeli kapanma
squeeze n. kademeli olarak kapatılan maden bölgesi
Medical
squeeze n. barotravma
squeeze n. basınç sarsısı
Printing
squeeze n. kağıdın mürekkepli baskı yüzeyine bastırılması
squeeze n. (vizo ile sıkıştırıldığında) baskı harflerinde daralıp şekillenme
Breeding
squeeze n. baş bölgesinin dışarıda kaldığı bir tür sığır kafesi
Baseball
squeeze n. köşeye sıkıştırma taktiği
squeeze v. (sıkışık oyun ile) sayı almak
squeeze v. (sıkışık oyun ile) koşucuyu üçüncü kaleden saha ortasına getirmek
Card
squeeze n. (briçte) skuiz yapılan oyun
squeeze n. (briçte) bir oyuncuya ait alıcı olmayan kağıdın alıcı hale geldiği durum
squeeze n. (remi ve kanasta oyunlarında) kartı güvenli atmak için değerli bir kart kombinasyonunun bozulduğu durum
squeeze v. (briçte bir diğer oyuncuya) skuiz yapmak
squeeze v. (briçte bir oyuncuya ait alıcı olmayan kağıdı) alıcı hale getirmek
Slang
squeeze n. kız arkadaş
squeeze n. manita
squeeze n. yatak arkadaşı
squeeze n. gizli çarkıfelek fren cihazı
squeeze n. gizli çarkıfelek durdurma cihazı

Bedeutungen, die der Begriff "squeeze" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 303 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
squeeze in v. sığışmak
Tom tried to squeeze in between Mary and John.
Tom Mary ve John'un arasına sığışmaya çalıştı.

More Sentences
squeeze the lemon v. limon sıkmak
I squeezed the lemon.
Limonu sıktım.

More Sentences
Phrasals
squeeze into (something) v. (bir şeye) sıkışmak
We squeezed into the elevator.
Asansörde sıkıştık.

More Sentences
squeeze together v. birbirine sokulmak
They squeezed together.
Birbirlerine sokuldular.

More Sentences
General
squeeze [uk] n. ipek
squeeze [uk] n. ipekten yapılmış nesne
squeeze box n. (tedavi, taşıma için) hayvan sabitleme kafesi
squeeze [uk] n. ipek materyal
squeeze box n. mağaracıların dar alanlarda sürünme alıştırması yaparken kullandığı ayarlanabilir kutu
squeeze [uk] n. boyun
squeeze and squash v. mıncıklamak
squeeze almost to death v. posasını çıkarmak
squeeze into v. sıkıştırmak
squeeze money out of somebody v. para sızdırmak
squeeze in v. sığışmak (bir yere)
squeeze in v. sıkıştırmak
squeeze into v. araya sıkışmak
squeeze pimples v. sivilce sıkmak
squeeze pimples v. sivilce patlatmak
squeeze orange v. portakal sıkmak
squeeze lemon v. limon sıkmak
squeeze out v. zorlu bir başarı elde etmek
squeeze for v. bilgi almak için sıkıştırmak
squeeze for v. (birini) gasp etmek
squeeze out v. hak edilmiş bir zafer kazanmak
squeeze out v. fışkırtmak
squeeze for v. (birinden) haraç kesmek
squeeze in v. (bir şey için) kaynak yaratmak
squeeze for v. para için zorlamak
squeeze out v. kıran kırana bir galibiyet elde etmek
squeeze in v. (bir şeye) zaman yaratmak
squeeze out v. püskürtmek
in a tight squeeze adj. sıkışmış
in a tight squeeze adv. zor durumda
Phrasals
squeeze something in v. iterek sıkışık/küçük bir yere yerleştirmek
squeeze themselves up v. tıkış tıkış bir yere sıkışmak
squeeze something into something v. iterek sıkışık/küçük bir yere yerleştirmek
squeeze themselves up v. birbirlerini sıkıştırmak
squeeze through (something) v. bir yerden iterek/sıkıştırarak geçirmek
squeeze something out v. (tüpten vb) sıkarak çıkartmak
squeeze someone up v. sıkış tıkış bir yere oturtmak/yerleştirmek
squeeze something out of something v. (tüpten vb) sıkarak çıkartmak
squeeze something from something v. (tüpten vb) sıkarak çıkartmak
squeeze themselves together v. birbirlerini sıkıştırmak
squeeze something out of something v. sıkarak çıkarmak
squeeze something out of something v. sıkıp çıkarmak
squeeze something out v. sıkarak çıkarmak
squeeze something out v. sıkıp çıkarmak
squeeze by v. sığışmak
squeeze by v. (bir işi) zor bela/zar zor yapmayı başarmak
squeeze by (someone or something) v. yanından sıkışarak/zor bela/zar zor geçmek
squeeze by v. (dersten/sınavdan/bir üst lige) zar zor geçmek/geçmeyi başarmak
squeeze by (someone or something) v. yanına sıkışarak/zor bela/zar zor girmek
squeeze by (someone or something) v. sığışmak
squeeze by v. yanına sıkışarak/zor bela/zar zor girmek
squeeze by v. yanından sıkışarak/zor bela/zar zor geçmek
squeeze out (of something) v. (bir şeyden/yerden) kıvrılarak geçmek
squeeze out (of something) v. (bir şeyden/dar bir yerden yerden) eğilerek çıkmak
squeeze (something) out of (someone) v. (birini bir şey) yapmaya/vermeye zorlamak
squeeze out (of something) v. bilgi vermesi için zorlamak
squeeze out v. sıkıştırıp yerinden etmek
squeeze (something) out of (something) v. bir şeyi sıkıp içindekini çıkarmak
squeeze out v. sıkıp içindekini dışarı çıkarmak
squeeze out (of something) v. (bir şeyi) sıkıp içinden çıkarmak
squeeze out v. sıkıştırmak
squeeze out (of something) v. (bir şeyden/yerden/kalabalığın arasından) büzüşerek çıkmak
squeeze out (of something) v. bilgi almak için sıkıştırmak
squeeze out (of something) v. zorla/baskıyla bilgi almak
squeeze (something) out of (someone) v. (birinden bir şey) sızdırmak
squeeze out v. dışarı itmek
squeeze out (of something) v. zorla elde etmek
squeeze out v. köşeye sıkıştırmak
squeeze out (of something) v. bilgi almak için baskı yapmak
squeeze (something) out of (something) v. bir şeyi sıkıp bir şey çıkarmak
squeeze out (of something) v. (bir şeyi) sıkıp/sıkarak çıkarmak
squeeze out (of something) v. (bir yerden/görevden) baskıyla çıkarmaya çalışmak
squeeze out v. sıkıp çıkarmak
squeeze out v. baskıyla/zorla söyletmek
squeeze out (of something) v. (bir yerden/görevden) zorla çıkarmaya çalışmak
squeeze (something) out of (someone) v. (birini bir şey) yapması/vermesi için sıkıştırmak
squeeze something from something v. bir şeyi dibine kadar kullanmak
squeeze off v. tetiği çekip silahı ateşlemek
squeeze something from something v. bir şeyi sıkıp içindeki çıkartmak
squeeze (something) from (someone) v. (birinden) zor kullanarak (bir şey) almak
squeeze something from something v. bir şeyi sıkıp bir şey çıkartmak
squeeze (something) from (someone) v. (birinden) baskıyla/zorla bilgi almak
squeeze something from something v. bir şeyden en azami faydayı sağlamak
squeeze off v. ateş etmek
squeeze off v. tetiğe basmak
squeeze (something) from (someone) v. (birini) sıkıştırıp (bir şey) elde etmek
squeeze something from something v. bir şey sıkmak
squeeze something from something v. bir şeyi sıkıp bir şeyini çıkartmak
squeeze something from something v. bir şeyi gittiği yere kadar kullanmak
squeeze (something) from (someone) v. (birini) sıkıştırıp bilgi almak
squeeze off v. tetiği çekmek
squeeze up against someone or something v. birine/bir şeye doğru sıkışmak
squeeze up against someone or something v. birine/bir şeye doğru sıkıştırmak
squeeze up against someone or something v. birine/bir şeye sokulmak
squeeze up against someone or something v. birine/bir şeye dayamak
squeeze into (something) v. (bir şeye) sıkışık bir şekilde yerleşmek
squeeze up v. sıkışmak
squeeze into (something) v. (bir şeye) tıkışmak
squeeze up v. sıkıştırmak
squeeze up v. sığıştırmak
squeeze into (something) v. (bir şeye) zorla sığdırmak
squeeze through v. -den sıkışarak geçmek
squeeze up v. sıkışık bir şekilde yerleşmek
squeeze through v. -den son anda/kıl payı geçmek
squeeze up v. ezmek
squeeze into (something) v. (bir şeye) sıkıştırıp yerleştirmek
squeeze into (something) v. (dar bir zamana) sığdırmak
squeeze from v. '-den baskıyla/zorla bilgi almak
squeeze into (something) v. (bir şeye) tıkıştırmak
squeeze together v. bir arada sığışmak
squeeze through v. zar zor/ucu ucuna başarmak
squeeze up v. sıkışık bir şekilde yerleştirmek
squeeze up against v. -e sokulmak
squeeze from v. -den azami faydayı sağlamak
squeeze together v. bir araya/hep birlikte sığıştırmak
squeeze from v. '-i sıkıp bir şey çıkarmak
squeeze from v. -i gittiği yere kadar kullanmak
squeeze together v. bir araya/hep birlikte sıkıştırmak
squeeze up against v. -e doğru sıkışmak
squeeze up v. ezip büzmek
squeeze up against v. -e dayamak
squeeze together v. hep birlikte sıkışmak/sığışmak
squeeze through v. dar bir yerden sığışıp geçmek
squeeze through v. -den sıkışıp geçmeyi başarmak
squeeze from v. -den sıkarak çıkarmak
squeeze into (something) v. (bir şeye) sığışmak
squeeze from v. -den zor kullanarak bir şey almak
squeeze into (something) v. (dar bir zamana) sıkıştırmak
squeeze into (something) v. (bir şeye) sıkıştırmak
squeeze up v. sığışmak
squeeze up v. buruşturmak
squeeze from v. -i sıkıştırıp bilgi almak
squeeze up v. tıkışmak
squeeze into (something) v. (bir şeye) sığıştırmak
squeeze up v. tıkıştırmak
Phrases
the juice isn't worth the squeeze expr. attığın taş ürküttüğün kuşa değmez
Proverb
you can't squeeze blood from a turnip ne kadar çabalarsan çabala mümkün değil
you can't squeeze blood from a turnip yoktan yonga çıkarılmaz
you can't squeeze blood from a stone ölü gözünden yaş çıkarılmaz
you can't squeeze blood from a stone yoktan yonga çıkarılmaz
you can't squeeze blood from a turnip ölü gözünden yaş çıkarılmaz
you can't squeeze blood from a stone ne kadar çabalarsan çabala mümkün değil
Colloquial
the squeeze n. baskı
the squeeze n. stres
someone's main squeeze n. sevdiceği
someone's main squeeze n. manitası
someone's main squeeze n. sevgilisi
squeeze play n. sıkıştırma
squeeze play n. karşı tarafı sıkıştırma
squeeze play n. bastırma
squeeze play n. baskı
Idioms
budget squeeze n. bütçe sıkışıklığı/darlığı
budget squeeze n. bütçede sıkışıklık/darlık
budget squeeze n. bütçe darlığı
budget squeeze n. bütçe kısıtlaması
budget squeeze n. bütçe yetersizliği
a tight squeeze n. sıkışıklık
a tight squeeze n. sıkışık durum
a tight squeeze n. sıkışarak sığma
a tight squeeze n. dar alan
squeeze money out of v. para sızdırmak
squeeze money out of someone v. para sızdırmak
squeeze until the pips squeak v. gırtlağına çöküp para almak
squeeze till the pips squeak v. gırtlağına çöküp para almak
be somebody's main squeeze v. birinin gözdesi, favorisi, sağ kolu olmak
put the squeeze on someone v. birine baskı yapmak
put the squeeze on v. birine baskı yapmak
put the squeeze on someone/something v. silkelemek
put the squeeze on (one) v. birini bir şey yapmaya zorlamak
put the squeeze on someone/something v. birini bir şey yapmaya zorlamak
put the squeeze on someone/something v. birine yüklenmek
put the squeeze on someone v. birinden para almaya çalışmak
put the squeeze on someone v. sıkıştırmak
put the squeeze on someone/something v. mecbur bırakmak
put the squeeze on (one) v. birine sorun ya da engel oluşturmak
put the squeeze on (one) v. birine yüklenmek
put the squeeze on (one) v. zorlamak
put the squeeze on someone/something v. yüklenmek
put the squeeze on someone/something v. birinden para almaya çalışmak
put the squeeze on someone/something v. birini bir şey yapmaya zorlamak
put the squeeze on someone v. baskı yapmak
put the squeeze on someone/something v. sıkıştırmak
put the squeeze on someone/something v. sıkıştırmak
put the squeeze on (one) v. birini bir şey yapması için sıkıştırmak
put the squeeze on someone v. boğazına/ümüğüne yapışmak
put the squeeze on someone v. sıkıştırmak
put the squeeze on someone/something v. birini bir şey yapması için sıkıştırmak
put the squeeze on (one) v. mecbur bırakmak
put the squeeze on someone/something v. mecbur bırakmak
put the squeeze on someone v. zorlamak
put the squeeze on someone/something v. boğazına/ümüğüne yapışmak
squeeze (one) dry v. (birini) soyup soğana çevirmek
squeeze (one) dry v. (birinin) elindekini avucundakini zorla/baskıyla almak
squeeze (one) dry v. (birini) sıkıp suyunu çıkarmak
squeeze (one) dry v. (birinin) donuna kadar almak
squeeze (one) dry v. birini sıkıştırıp her şeyi öğrenmek/bilgi almak
squeeze a quart into a pint pot v. kabın/bir yerin alacağından fazlasını tıkıştırmak
squeeze a quart into a pint pot v. küçük bir kaba/yere sıkıştırmak
squeeze a quart into a pint pot v. küçük bir kaba/yere tıka basa koymak
squeeze a quart into a pint pot v. küçük bir kaba/yere tıkmak
squeeze a quart into a pint pot v. iki ayağını bir pabuca sığdırmak/sokmak
squeeze a quart into a pint pot v. küçük bir kaba/yere tıkıştırmak
squeeze a quart into a pint pot v. koca şeyi küçücük şeyin içine sığdırmaya çalışmak
squeeze a quart into a pint pot v. hacmi büyük bir şeyi küçük bir şeyin içine sığdırmaya çalışmak
squeeze a quart into a pint pot v. iki ayağı bir pabuca girmek
squeeze an orange v. iliğini kemirmek
squeeze an orange v. etinden sütünden faydalanmak
squeeze an orange v. iliğini kemiğini sömürmek
squeeze (someone) until the pips squeak [uk] v. (birinin) gırtlağına çökmek
squeeze (someone) until the pips squeak [uk] v. (birinden) para, bilgi koparmak için/koparana kadar gırtlağına çökmek
in a squeeze expr. zor durumda
Trade/Economic
credit squeeze n. kredi darlığı
credit squeeze n. kredi sınırlaması
squeeze out n. satın alma yolu ile ortağın veya ortakların ortaklıktan çıkartılması
squeeze out n. zorunlu satın alma
squeeze-out merger n. ortağı çıkararak birleşme
squeeze-out merger n. (satın alma yolu ile) ortağı çıkararak birleşme
liquidity squeeze n. likidite sıkışıklığı
credit squeeze n. kredi sıkışıklığı
squeeze the shorts v. (kısa pozisyonları) sıkıştırmak
squeeze the shorts v. (daha yüksek kazanç sağlamak için) çok sayıda kısa pozisyon açmak
squeeze the shorts v. (kısa pozisyonlarda) sıkıştırma yapmak
Politics
right of squeeze out n. ortaklıktan çıkarma hakkı
credit squeeze n. kredi sıkışması
Technical
blow squeeze casting n. üflemeli sıkma döküm
high-pressure jolt-squeeze molding n. yüksek basınçlı kum kalıplama
squeeze moulding n. sıkıştırmalı kalıplama
squeeze board n. sıkıştırma tablası (döküm)
squeeze machine n. sıkıştırma makinesi
squeeze head n. sıkıştırma kafası (döküm)
squeeze casting n. sıkıştırmalı döküm
rotary squeeze n. merdaneli ezme
jolt-squeeze moulding machine n. sarsar-sıkıştırır kalıplama makinesi
jolt-squeeze stripper n. sallar sıkıştırır sıyırıcı
jolt-squeeze machine n. sallama sıkıştırma makinesi
test for the resistance to internal pressure after application of squeeze-off n. sıkıştırma işleminden sonra iç basınca mukavemet deneyi
Telecom
price squeeze n. fiyat sıkıştırması
Construction
squeeze job n. pomba basıncı yardımıyla kuyu içindeki sorunlu alana çimento enjekte edilmesi
squeeze cementing n. pomba basıncı yardımıyla kuyu içindeki sorunlu alana çimento enjekte edilmesi
squeeze cementing n. çimento kalıbı deliklerine çimento basılması
squeeze job n. çimento kalıbı deliklerine çimento basılması
Automotive
squeeze casting n. sıvı presleme ile döküm
Psychology
marriage squeeze n. evlilik sıkışıklığı
squeeze technique n. sıkıştırma tekniği
Dentistry
tooth squeeze n. diş sıkışması
Gastronomy
squeeze bottle n. plastik sos şişesi
squeeze bottle n. plastik sıkma şişesi
twist and squeeze v. burup sıkmak
Math
squeeze theorem n. sıkıştırma teoremi
Military
trigger squeeze n. tetik düşürme
Hunting
trigger squeeze n. silahı ateşlemek için tetiğe uygulanan basınç
Baseball
squeeze play n. koşucu üçüncü kaledeyken vurucunun koşucunun kaleye ulaşmasına izin vermek için yavaş bir vuruş yaparak uyguladığı taktik
safety squeeze n. üçüncü kale koşucusunun sayı yapmak için vurucunun topa yavaş bir şekilde başarıyla vurmasını beklemesi
safety squeeze play n. üçüncü kale koşucusunun sayı yapmak için vurucunun topa yavaş bir şekilde başarıyla vurmasını beklemesi
suicide squeeze play n. üçüncü kaledeki koşucunun atış yaparken kaleye koştuğu riskli bir manevra
suicide squeeze n. üçüncü kaledeki koşucunun atış yaparken kaleye koştuğu riskli bir manevra
Card
squeeze play n. (pokerde) eli zayıf oyuncunun bahsi artırdığı bir blöf
Music
squeeze-box n. diatonik akordiyon
squeeze box n. diatonik akordiyon
Slang
(one's) main squeeze n. manitası
the main squeeze n. manitası
(one's) main squeeze n. sevdiceği
the main squeeze n. sevdiceği
(one's) main squeeze n. sevgilisi
the main squeeze n. sevgilisi
(one's) main squeeze n. favorisi
the main squeeze n. favorisi
the main squeeze n. gözdesi
(one's) main squeeze n. gözdesi
the main squeeze n. bir numarası
(one's) main squeeze n. bir numarası
main squeeze n. sevgili
main squeeze n. sevdicek
put the squeeze on v. para istemek
squeeze one off v. boşalmak (gelmek)
squeeze the lemon v. işemek
be the main squeeze v. en yetkili kişi olmak
be one's main squeeze v. (birinin) sevgilisi olmak
be one's main squeeze v. en yetkili kişi olmak
be one's main squeeze v. en önemli kişi olmak
be one's main squeeze v. (birinin) manitası olmak
be one's main squeeze v. (birinin) kız arkadaşı olmak
be the main squeeze v. (birinin) kız arkadaşı olmak
be the main squeeze v. (birinin) manitası olmak
be the main squeeze v. en önemli kişi olmak
be the main squeeze v. (birinin) sevgilisi olmak
be the main squeeze v. bir bölümün başındaki kişi olmak
be one's main squeeze v. bir bölümün başındaki kişi olmak
be one's main squeeze v. (birinin) sevdiceği olmak
be the main squeeze v. (bir alanda) en yetkili kişi olmak
be one's main squeeze v. (birinin) manitası olmak
be the main squeeze v. (bir bölümün) başındaki kişi olmak
be the main squeeze v. (birinin) bir numarası olmak
be the main squeeze v. (birinin) gözdesi olmak
be the main squeeze v. (birinin) favorisi olmak
be one's main squeeze v. (birinin) sevgilisi olmak
Modern Slang
anaconda squeeze n. partnerine/rakibine kollarıyla ve bacaklarıyla sarılıp sıkıştırma
always know if the juice is worth the squeeze expr. çekilecek olan sıkıntının/yapılacak olan fedakarlığın alınacak olan sonuca değip değmeyeceğinden emin ol
always know if the juice is worth the squeeze expr. bir şeyin yapılacak olan fedakarlıklara/katlanılacak sıkıntılara değip değmeyeceğinden emin ol